"Bu ülke düşünce insanlarımızı yerden yere çaldı, onları vurdu, vuramadıklarını yaraladı, bilim yuvalarının dışına kovdu; yetmedi, vatan sınırlarının dışına kovdu eğer arada sırada onlar için birazcık iyi bir şey yapmak zorunda kaldıysa, bunda da hep geç kaldı."
"Parçalanmış değerler karşısında hayatla uyum sağlamak ikiyüzlülüktür. Nükleer çağın değerleriDoğal ölüm denen şey, gittikçe sayısından eksiltmektedir.Bu noktada, bütün seçilmiş ölümler cinsiyetsizce ele alınmalıdır.Savaşlar daha yaygınlaşmıştır, telefonlar ekranlıdır, yiyecekler daha tehlikelidir, domateslerin büsbütün tadı tuzu kaçmıştır, hayatlar daha sıkı bir denetim altındadır, intelsatlar yukarda dört dönmektedir, yine de günübirlik yeni tadlar tuzlarla yeni özgürlükler aranmaktadır."
Bence sanat, içinde yaşanabilecek tek dünya. İnsanın özgür olduğu tek yer..."
"Olimpos dağının tepesinde neden hâlâ tanrılar oturtuyoruz? Neden omuzlarımızı hep birlikte o dağların altından çekmiyoruz? KurumlarÖzerk ve Milli ve"
"İnsanlar kitle halinde programlanıyor. Salt hayatları değil, bu hayatın sonu gibi başı da programlanıyor"
"Hukuk olmayan yerde yargı, aşk olmayan yerde çocuk, hayat olmayan yerde ölüm."
"Senin gelişim dediğin, kişiliğin ortadan kaldırılmasıdır. Bütün kapılar, yollar, geçitler çıkar adına senin için seçilmiş, çizgin çizilmiştir. Bir rumuzdan, bir sayıdan ibaretsin artık. Şu, yaygınlaşan dile baksana, bütün kısaltmalara:OECD, IMF, AIT, NATO, CENTO, IBM, FBIBizler de birer rumuzuz."
"İnsan için "bugünün gerçeği parçalanmış bir gerçek"tir artık..."
Yavaşça ayağa kalktı. Gidiyordu işte. Ardı yapacaktı beni. Sildim göz yaşımı kalktım ayağa. Her soruyu anlama çeviren gözleriyle sustu. Bana acıyarak bakıyordu. Noktası çalınmış cümle sonum gibi durdu öylece. "sana birbirinden güzel yalnızlıklar biriktirdim." der gibiydi. Dudakları kıpırdadı, inler gibi, "çok çocuk kaldın aşka, kendi gölgesine basmaktan korkan" diyebildi sadece. İşte gidiyordu. Bir daha hiç dönmeyecekti. Bir daha hiç olmayacaktı. Sadece bir "gitme" çıkabildi dudaklarımdan. Yüzüme baktı ve "artık sözlerin merheme yara olmaya başlamışsa, içimdeki seni sus, içindeki beni duy." dedi ve sırtındaki ceketimi bankın üzerine bırakarak yürümeye başladı. Son sözleri bunlar olmamalıydı! Arkasından "beni hiç almadığın hayatından böyle ucuz kovamazsın!" diye bağırdım. Geriye döndü ve "davet edilmediğin yerden kovulmazsın." dedi. Son sözüydü. Gitti
"Ayrılık Ayrı, Aşk Bitişik Yazılır"... / Kahraman Tazeoğlunun yeni kitabından yarın çıkacak..
Herkes suyun üstünü görüyordu ama asıl hayatı derinlerde, kimsenin göremediği, bazen kendisinin bile izlemekte zorlandığı diplerde yaşanıyordu, kendi hayatının görünür ve görünmez bölümleri arasındaki büyük fark onun neredeyse görünür her şeyden kuşkulanmasına yol açıyordu. Bazen diplere dalıyor, orada kızıl mercan kayalıklarını andıran heyecanların, daha önce hiç göremediği su çiçeklerine benzeyen yeni duyguların arasında dolaşıyordu ama hiç bir zaman üstte görülen hayatla da ilişkisini koparmıyordu, dışarıdan bakıldığında her şey eskisi gibi sürüyordu.
"İnsanlar aynadır birbirlerine Bazı aynalarda kendine aşık olur insanBazı aynalarda ise kendinden kaçar Biz tam da şimdi, o paramparça olan aynanın cam kırıklarında kendimizi bulduk! Yaşadığım ayrılıkla paramparça olan aynanın her bir cam kırığında, kendimi buldum. Parçaları birleştirdikçe buğu giderek kayboldu. Şimdi karşımda duran bu yekpare aynada gördüğüm ise kendi billur yansımam Herkes dünyaya tek başına geliyor ve son yolculuğunu da yine tek başına yapıyor. Yalnızca bu ilk ve son anlarda yalnızlığın kendine ait bir mutlaklık hali söz konusu aslında, geriye kalan ömür denilen ve her birimiz için farklı sürelere yayılmış olan o zaman dilimi boyunca, yalnızlığı kendimiz yaratıyoruz! Bu alanda hiçbir konuda özgür olmadığımız kadar özgürüz.
Kalbinde çözülmeden kalan herşey için sabırlı ol. Soruların kendisini sevmeye çalış, kilitli odalar ve yabancı lisanda yazılmış kitaplar gibi. Cevapları şimdi arama. Şu anda cevaplar sana verilemez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. Bu, herşeyi yaşama meselesidir. Şu anda senin soruyu yaşaman gerekiyor. Belki daha ileride farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın.
Aşk iki insan bir münasebet değil, bir nefeslik ömürde binlerce mana demek....Elmaya sinen yasadışı çekim, onu ısıran insanın gözünü ve yönünü sol tarafa yani şeytanın aldatan gülümseyişine kaydırıyordu. Milyarda biri bulup denk getirmek, sevmek sevdirmektir. Aşk.... Karşılıksız olması, ondan geçip bize varmasıdır. Ve Aşk, arının o çiçekten aldığı tozu diğerine atmasında , bir nizam ve bir karşılıksızlıktaydı."Yani AŞK, üç harfe sığabilen mütevazi bir arzudur...."
Sakın ipek kurduna, kozasının içinde mahpus olduğu için acıyıp hanesini viran etme
Bil ki o, bu tenhalıkta hoş ve sarhoştur.
Ey benim Allah'ım, emret ki, sana sığınmış olan gönlü de, kimse hücresinden çıkarmaya kalkışmasın
Samiha Ayverdi / Hancı
Serdar Özkan - Kayıp Gül kitabından alıntılar
"Eğer taktığın o büyüklük maskesi seni rahatlatıyorsa,
hiç durma, takmaya devam et. Sürekli 'Ben!' demeye devam et.
Ama bunun bir bedeli olduğunu da bil.
Bil ki sürekli 'ben' demenin bedeli, öz benliğini unutmandır.
Bir gül olduğunu unutman."
SevgiLi Dost,
Sonbahar her sene yüklenip serinliğini,
yağmurlarını,
rüzgarını ve yapraklarını,
evime yatıya gelir.
Ben sonbaharı kapıda karşılar:
''Kim gelmiş kim!'' diye sevinç gösterileri yapar,
boynuna sarılırım...
Sonbahar, her seferinde gözlerimin içine bakıp;
'' Hiç değişmemişsin'' der ve omzuma dokunur.
Ben sonbaharın gözlerinin içine bakamam;dokunur...
"Ona bakıyorum. Susuyor. Önüne bakıyor. Çocukluğundan beri bu oyunu oynar: gözetlenme oyununu.
önceleri belki bir suçluluk duygusuydu bu: kendisine dikilen göz tanrının, anasının, büyüklerden birinin, sevmediği birinin gözü olur, kınardı o anda yaptığını. Adı konmadan yaşanırdı bu suçluluk. Şimdi ise gerçekten bir oyun: kimi dakikayı, "bakan, gören varmış gibi yaşamak"...
Zaman zaman kendimi tüm insanlıktan daha güçlü duyuyorum,
ama kendimi aynı anda çıplaklıklarından sıyrılmaya çalışan ağaçlar kadar da bırakılmış duyuyorum.
Özellikle ben'in, ben'i bıraktığı anlarda.