Yalnızlığın Acıttığı Anlar - Duygu Yüklü Yazılar - Sevgi ve Ayrılık Yazıları - Romantik Yazılar
Yalnızlığın Acıttığı Anlar
Vücudumun her yanına sanki iğneler batıyor. Hastalandım! Üşüttüm muhtemelen, elim kolum tutmuyor.
Bu nasıl bir halsizlik böyle? Sanki bu vücut benim değil. Bir çuval gibiyim. Nereye koysanız, orada yığılıyorum.
Yalnızlık en çok böyle zamanlarda koyuyor. İnsan düşkünleşince, daha çok hissediyor. Yaşlanınca ne yapacağım bakalım?
Geçen gün aynı konuyu konuşuyorduk arkadaşlarla, içlerinden biri: "Ben de eskiden düşünüyordum, yaşlanınca da böyle yalnız mı kalacağız diye. Sonra televizyondaki evlilik programlarını seyrettim. Kimler evleniyor bir görseniz. O yüzden merak etmeyin. Biz haydi haydi koca buluruz!" dedi. "Ya o zaman evlilik programları olmazsa, sen yine de çok güvenme" dedim, güldük!
Gerçekten böyle mi düşünüyoruz? Nasılsa yaşlanınca bir koca buluruz diye mi avutuyoruz kendimizi? Peki, birlikte yürünmemiş yolların sonunda buluşmak zor değil mi?
Uzun yılları birlikte geçirip, acı ve tatlıyı paylaşıp, gerçekten bir ömre yol arkadaşlığı yapmak daha güzel değil mi?
Kafası karışıyor insanın. Özgülüğümüzü mü feda edemiyoruz? Başımıza geleceklerden mi korkuyoruz? Neden bu kadar zorlaştı ilişkiler?
Ortada erkek yok klişesini de cebimize koyarak, biraz da bizde hata var mı diye düşünmeden edemiyorum.
Bu konu hakkında yine uzun uzun konuşuruz ancak benim artık elim, kolum gerçekten tutmuyor. Bir an önce yatağa dönmem lazım.
Ancak şu bir gerçek ki; insan hastalandığında yanında şu 3 kişiden birini istiyor: Annesini, sevdiğini veya dostunu! Allahtan birisi benim yanımda, hatta şu anda kapıdan içeri nane limonla girdi. Yarına kadar toparlarım merak etmeyin!