İNADINA YAŞAMAK
Bir ağlama sesiydi hayata ilk tepki. Gülümseme değil,
içten gelen bir ağlama.... Sanki geleceği,
yaşanasıları önceden görmüş, hissetmiş gibi.
Hep o gülümsemeyi, gülümsemeyi sağlayacak gerekçeleri
aradık durduk her geçen günde. Kimi an yakaladık,
yaşadık tüm tadıyla, kimi zaman engeller takıldı
ayaklarımıza, kimi zaman mutluluk sere serpe yayıldı
önümüze....
Güneşin doğuşuyla yeni umutlar belirirdi yüreklerde
mutluluğa dair, hayata dair....
Her güneşin batışıyla umutlarımızda yok olurdu o kimi
denizin ötesinde kimi dağların ardında...
Biz hep güneşin doğmasını bekledik hayat aydınlansın
diye....
Yemyeşil dağların ardında saklıydı bizim umutlarımız,
yürüdük ... kimi zaman koştuk.... Bahara doğru....
Baharı yakalamaya doğru... Hep kış kesti yolumuzu
zirveye yaklaştıkça. Durmadık yine yürüdük.... yine
koştuk....Durmadık hala yakalamaya çalışıyoruz baharı.
Umut taşıyoruz yüreklerimizde yakalayacağımıza dair.
Bir umut var zaten sadece kalan yüreklerde. Onu da
kaybetmemeli....
İnanç olmalı umudun yanında ve tabii istek... Ne kadar
zor olsada yaşamak, ne kadar çok olsada
yaşanılmamışlarımız... İnatla, hırsla mücadeleyle
kazanılır çoğu kez yaşanılasılar..
Ölmek mi zor yoksa yaşamak mı? Gülmek mi kolay yoksa
ağlamak mı?
Karar vereceğimiz şey;
Mutluluğu yakalamaya çıktığımız yolda, zor olanı
başarmak, gülümseyebilmek için;
Her şeye rağmen
İNADINA YAŞAMAK....