Vaktinden önce söylenmiş bir cümlenin içinde
gizlenmişiz sen,ben ve belirtili nesne
bir nesnenin içinde birbirimize kıvrılmışız
göğüslerin direksiyonda
on milden sonra bir kaç promil daha gittikten sonra
cesetlerimiz bulunmuş bagajda,
suç dosyasında
kalçaların üstüme üstüme gelmiş
ve öpüşmekten boğulan iki insan olarak
bagaja girip birbirimize gebermişiz...
Birbirimize haddinden fazla benzemişiz bir gece vakti
senin bakışların kontrölden çıkınca
sırayla birbirimizi tutuklamışız
ama sen en çok ayak bileklerinden tutuklanmışsın,
o yüzden her adımından sonra
yer hep mor hep darp!
sonrası kem küm som!
yani ağzının kenarında biriken bir kaç kelam
beklemekten tozlanmış, unutulmuş ve kutsallaşmaya yüz tutmuş
hiç bir açıklama teninin rengini verememiş zihine
beyine öyle bir saplanmış ki
bu saplantıyı hiç bir kavim çıkaramaz el birliğiyle
tutuksuz yargılanma sürecine dönüşmüş bir kaç tatlı sözlerimize istinaden
bedenlerimiz
boynumuzda asılı kesilmiş infazımız
sessiz ve şiddetsiz sevişmek gerek bir süre
ben diyim milkshake sen de çük ağacı
ama dediğim gibi yaşamak için
birbirimizi dövmememiz gerek......
alkole bulanmış bir ağaç
kesmeseydi testereyle dallarını
sana bu gece zeytin dalı uzatacaktım
ama gel gör ki sana verecek bir dalım yok
tamam şiir benim dalım ama
kıymık gibi kanatamaz derini
şimdi Cezayirliler gibi seni öpmek istiyorum
dudaklarımı sola kırınca fransız öpücüğü bayrakları indiriverir
sümüklü böceklerin sırtında terkeder bütün askerler kendi bedenlerini
ve sen asarsın boynuma iç çamaşırını o an işte
dalgalanır göklerde.......
Vaktinden önce ölmüş iki cesetten birinin cebinde
gizlenmiş bir belirtili nesne
kayda neşter diye geçsede
ama onlar el ele...