Yerini kimsenin dolduramayacağını biliyorum,zaten bunun da arayışı içerisinde değilim,sonunu bildiğin bir yol insanı cezbetmiyor.
Sendeki beni etkileyen en büyük özelliğin beni zorlamandı,hem de hep iyiye ve en zor olana ittin ama her seferinde başarmanın keyfi vardı yüzümde,seni hatırlatan o kadar çok şey var ki...Bir telefonun melodisi veya ayağımın altında çıtırdayan bir sonbahar yaprağı...Buğulu camlara senin sesini ısrarla duymak için beklediğim zamanlarda yazdığım ismine takılan anlara kadar...
Bilmem inanır mısın?Yazarken bile boğazıma bir sürü çocuğun doluştuğuna...Ben sevdim hem de çok,imkansızları başaracak kadar.
Bir sevdaydı diyorum ama o kadar aciz kalıyor ki,bir şey hissediyorsun ve adı yok,çünkü onu taşıyabilecek bir kelime yok,kendinden öte...Aldığın nefesten öte bir şey bu...
Ne güzel yaşadın,içinde acılardan boğulduğumda bile senden duyduğum acıdan haz duymamı bilecek kadar sevilerek...
Bir de seni gördüğüm zamanlardaki yüreğimin büküklüğü olmasa...Keşke birisi bana bir daha böyle sevebilirsin müjdesini verse.Olur mu bilmiyorum artık sevmelerin adı bağlanıp kabullenmeden ibaret,içimde fırtınalar kopmuyor veya vücudumun bir hücresi artık titremiyor...Sanırım bir kereye mahsustu sadece sana duyulan.
Diri diri toprağa gömülmek veya için için ağlamak neydi bilemedim,ta ki seni yüreğime gömüp gözyaşlaımla acımı boğduğum gecelere kadar.Pişman mıyım...Hayır asla.Çok sevildin çok,ölüm de neymiş,yanında hare olup dolaşmak bile ölümden öte son andım.Ölümden öte,yaşamdan ötesin yüreğimin gözleriyle sevdiğim...