Radyoda Marilyn Manson, şehir efsanesi olacak kadar gırtlaktan ölürken
hoparlöre bastırılan izmaritin imkansız uyumu
sesin üstüne sinen iki günlük balık kokusu ve alkolik bir kaç cümle ki;
yarısı devrik yarısı devrilmek üzere,
çarşafların üstüne vuran metalik bir düş
bulutların hizaya gelip geniş ormanlara istila hazırlığı,
didaktik bir dokunuş beynime evet şimdi!
bir cips ve bir de katalan aksanıyla adının telaffuzu
ben, iki oda bir holüm,pencerelerim kirli ve kıllı
yüzüme atılan taşlar
çatırrrrrtttt sesi ve yükselen burcum bizim illere uzak,
ortadan garip bir sesle yarılmış bir vazo ,içinde
erotik bir pozla beslenmiş ince bir kağıt ,
hangi coğrafyada eksiltilmişse üstüne kalın puntolarla soru işareti
bırakılmış bir hayat
dudaklarımla fotosentez yapacak kadar açık oksijen
ki gözlerin azot dönüşümü, bu ince ilahi bir emir
öteki de
aynalara çarparken
önce ellerimin kesilmesi
ve kanın o büyük sersemletici huzuru.
kana karışan deodorant,
iki mg falan ürik asit ve ardından terlemiş ten,
baltanın yanına uzanmış bir vücut
sağ elim cebimde sol elim balta sapında
bir baltaya sap olmanın ihtişamlı orgazmı
ve böğüren Manson....