Çöp dağlarında patlama oluşumunun deneylerle gösterilmesi.
Susuz sodyum asetat,sodyum hidroksit,kalsiyumoksit karışımıyla ısıtılırsa metan (CH4) gazı elde edilir.
Deneyin Yapılışı: 8.2 g (0.1 mol)susuz sodyum asetat ve 10 g NaOH ve CO karışımı bir havanda iyice karıştırılır.Karışımı çabuk bir şekilde bir deney tüpüne alınır.Deney tüpünü bek alevinde ısıtın.Isıtma işlemini alev üzerinde gezdirerek yapın.Önce tüpün içindeki hava tamamen çıkar.Isıtma işlemine devam ettiğimizde metan gazı çıkmaya başlar.
Peki biz bu metan gazını çıktığını nasıl anlarız?Aşağıdaki düzenek sayesinde metan gazının çıkışını gözlemliyebiliriz.Metan gazı yanıcıdır.Kontrollü bir çıkış sağlanmadığında patlama ile sonuçlanır.Ülkemizde patlayan çöp yığınlarını hatırlatmak isterim!Ümraniye çöplüğünde bu olayı çok acı bir şekilde yaşamıştık.Biriken çöp dağları altında metan gazı doğal yollarla oluşmuş ve sıkışan metan gazı bir kıvıcımla alev alıp bir çok can kaybına sebep olmuştur.Özetle aşağıdaki düzenekte tüpte metan gazı oluşmuştur.Ancak bunun çıkışı sadece cam borunun ucundan olmaktadır.Gaz çıkışını kontrol ettiğimizden yanma olayını güvenli bir şekilde görürüz. Lastik tıpanın yanından metan gazı çıktığını düşünelim!Tüpün içindeki metan gazı,kontrolsüz olarak yanmak isteyecek.Tüp içinde birikmiş gaz,hızlı yanma isteğini tüpün patlaması ile sonuçlandıracaktır.Bu deney bir öğretmen gözetiminde yapılmalıdır.
Metan Gazi Eldesi ve patlamasi deneyi-cop patlamasi
Çöp dağlarında patlama oluşumunun deneylerle gösterilmesi.
Susuz sodyum asetat,sodyum hidroksit,kalsiyumoksit karışımıyla ısıtılırsa metan (CH4) gazı elde edilir.
Deneyin Yapılışı: 8.2 g (0.1 mol)susuz sodyum asetat ve 10 g NaOH ve CO karışımı bir havanda iyice karıştırılır.Karışımı çabuk bir şekilde bir deney tüpüne alınır.Deney tüpünü bek alevinde ısıtın.Isıtma işlemini alev üzerinde gezdirerek yapın.Önce tüpün içindeki hava tamamen çıkar.Isıtma işlemine devam ettiğimizde metan gazı çıkmaya başlar.
Peki biz bu metan gazını çıktığını nasıl anlarız?Aşağıdaki düzenek sayesinde metan gazının çıkışını gözlemliyebiliriz.Metan gazı yanıcıdır.Kontrollü bir çıkış sağlanmadığında patlama ile sonuçlanır.Ülkemizde patlayan çöp yığınlarını hatırlatmak isterim!Ümraniye çöplüğünde bu olayı çok acı bir şekilde yaşamıştık.Biriken çöp dağları altında metan gazı doğal yollarla oluşmuş ve sıkışan metan gazı bir kıvıcımla alev alıp bir çok can kaybına sebep olmuştur.Özetle aşağıdaki düzenekte tüpte metan gazı oluşmuştur.Ancak bunun çıkışı sadece cam borunun ucundan olmaktadır.Gaz çıkışını kontrol ettiğimizden yanma olayını güvenli bir şekilde görürüz. Lastik tıpanın yanından metan gazı çıktığını düşünelim!Tüpün içindeki metan gazı,kontrolsüz olarak yanmak isteyecek.Tüp içinde birikmiş gaz,hızlı yanma isteğini tüpün patlaması ile sonuçlandıracaktır.Bu deney bir öğretmen gözetiminde yapılmalıdır.
ARTAN nüfus ve kentleşme, beraberinde pek çok çevre sorununu da gündeme getiriyor.
Belli bir değer ödeyerek aldığımız, kullandıktan sonra işimize yaramadığı için sokaklara bıraktığımız çöplerin, yıkadığımız bulaşık ve çamaşırlardan, tuvaletten, lavabodan akıp giden atıklarımızın evimizden çıkıp nasıl bir serüvenle, nereye gittiğini bilmiyoruz.
Ülkemizde her gün kişi başına bir kilogram atık çıkıyor. Toplam nüfusa bakıldığında ise günlük ortalama 65-70 bin ton evsel atık üretiliyor. Oysa daha 100 yıl öncesine kadar insanlar söz konusu rakamın yüzde biri kadar bile atık üretmiyordu. Çünkü ambalaj yoktu, israftan korkulurdu, yiyecekler hayvanlara verilir ya da toprağa geri dönerdi...
Değişen yaşam koşullarıyla değişen ihtiyaçlar atık kavramı olmayan insanları, pek çok sorunla yüzleştirdi. Doğanın devinimi ve değişimi içinde atık ve çöpten söz etmezken ihtiyaçlar ve değişen yaşam koşulları bizi, tanımakta kimi zaman zorluk çektiğimiz "sürekli tüketen" bireylere dönüştürdü.
Bugün üretimleri büyük bedellere mal olan tüketim ürünleri, kullanıldıktan sonra bizden olabildiğince uzaklaştırılıyor. Sokağa atılır atılmaz toplumun sağlığını bozacağı endişesiyle insanların yaşadığı alanlardan mümkün olduğunca uzak çöp depo alanlarına giden evsel, tıbbi, endüstriyel, tarımsal, nükleer vs. atıklar çevreyi kirletmenin yanında büyük bir ekonomik değeri de temsil ediyor.
Evsel katı atık kavramı evimizde ürettiğimiz katı atıkları kapsıyor. Evdeki kullanımlar sonucunda atılan atıkların miktar ve özellikleri; bölgenin ya da şehrin sosyo-ekonomik seviyesi, kullanılan yakıt cinsi, beslenme alışkanlıkları vb. faktörlere bağlı olarak değişim gösteriyor.
Çöp dağları
Her gün ürettiğimiz binlerce ton atığın çevre ve insan sağlığına vereceği zararları önlemek amacıyla çöpler, yerleşim alanlarından uzaklaştırılıyor ve yakma, gömme, yeniden kullanım, geri kazanım gibi farklı yöntemlerle bertaraf ediliyor. Bu amaçlarla kentlerde katı atık depolama alanları oluşturuluyor. Yerleşim merkezinden uzakta özel topraklar kullanarak oluşturulan bu alanlar, atık sularının dışarı sızmasını engelleyen malzemelerle kaplanıyor. Ayrıca çöplerin arasında sıkışan gazların tehlike yaratmaması için çöp dağının arasına borular yerleştiriliyor.
Ancak bütün bu önlemlere karşılık çöp alanları koku ve estetik görünümlerinin dışında yeraltı sularının kirlenmesi gibi tehlikelerle karşı karşıya bırakıyor bizleri. Bu anlamda geçen yıllarda patlayan çöpler, giderek büyüyen çöp dağları gibi sorunlarla karşı karşıya kalan İstanbul, artık biri Avrupa diğeri Asya kıtasında olmak üzere toplam iki çöp depolama alanına sahip. Ancak bu alanların yetkililerce belirlenen ömürleri sadece 12-15 yıl. İstanbul'un bir uçtan diğer uca (Avcılar-Tuzla) yaklaşık 120 km. olduğu düşünülürse ileride çöplerimizi yerleştireceğimiz alanlar bulmakta zorlanacağımız çok açık.
Yakma, çöplerin berterafında bir başka yöntem. Ancak yakma işlemi için kurulması gerekli tesisler hem pahalı hem de bu işlemin çevreye verdiği zararlar tartışılıyor.
Çöplerimizin içindeki madde çeşitlerine ve oranlarına baktığımızda organik atık miktarı yüzde 40'ı buluyor. Bu atıkların değerlendirilmesi için de farklı yöntemler kullanılıyor. Yiyecek ve bitki atıkları olarak adlandırabileceğimiz, önceden canlı birer organizma olan bu atıklar, kompost yapılarak gübre olarak değerlendirilebiliyor.
Kağıt, cam, metal, plastik gibi atıkların değerlendirilmesinde ise geri kazanım ve geri dönüşüm yöntemleri kullanılıyor.
Bugün hemen her şey kağıt, plastik, cam ve metal ambalaj içinde satılıyor. Ambalaj, katı atık miktarını sürekli artırırken, bu maddelerin depolanması, toplanması ve boşaltımı için kullanılan depolama gereçleri, toplama araçlarının yatırım-işletme-bakım giderleri, işçilik maliyetleri de her geçen gün artıyor. Belediyeler bugün bütçelerinin üçte birini temizlik hizmetlerine harcıyor. Sonuçta her tüketim, onun atıklarının çevreye zarar vermesini önlemek için yeni bir tüketimi de beraberinde getiriyor.
Bu nedenle özellikle son dönemlerde çöpün azaltılması üzerine çalışmalar yapılıyor. Bu anlayış, atıkların çevreye zarar vermesini önlemek için kullanılan yöntemlerden çok daha basit yöntemler gerektiriyor. Bir ürünü almadan önce gerçekten ihtiyacımız olup olmadığını düşünmek ya da ürünü kullandıktan sonra farklı amaçlarla da olsa tekrar kullanmak çöp miktarının azalmasını sağlıyor.
Türkiye'de yılda üretilen 20 milyon ton evsel atığın yüzde 12-15'ini geri kazanılabilir atıklar (kağıt, karton, cam, metal, plastik) oluşturuyor. Geri kazanılabilir atıkların çöplerimizde kapladığı alan ise yüzde 35'i buluyor.
Türkiye'de bu konuda özellikle yerel belediyeler önemli çalışmalar yapıyor. Belediyeler, katı atık yönetiminde, genel olarak "kaynağında ayrı toplama" yöntemini izliyor. Bu sayede hem geri kazanılabilir maddeler ekonomiye tekrar kazandırılıyor, hem de düzenli depolama yapılacak çöplerin hacmini azaltmak mümkün oluyor.
Tekrar kullanım (reuse), geri dönüşüm (recycle) ve geri kazanım (recovery) giderek yaşamımıza daha çok yerleşiyor. Tekrar kullanımda, cam şişede olduğu gibi atıklar sadece toplama ve temizleme dışında hiçbir işleme girmeden aynı şekliyle ekonomik ömrü dolana kadar defalarca kullanılıyor. Geri dönüşüm ile geri kazanım kavramları zaman zaman aynı anlamlarda kulanılıyor olsa da geri kazanım, geri dönüşüm ve yeniden kullanımı kapsıyor. Geri dönüşümdeyse, atıklar çeşitli işlemlerden (fiziksel ve/veya kimyasal) geçirildikten sonra yeni bir ürün haline getiriliyor.
Geri dönüşüm söz konusu olduğunda belediye-vatandaş-sanayi üçgeni devreye giriyor. Daha sağlıklı ve verimli geri kazanım için çöplerin kaynağında (evde, okulda, işyerinde vs.) ayrılması, toplanması ve geri dönüşüm yapılacağı sanayi kuruluşlarına ulaştırılması gerekiyor. Çöpe atılan geri kazanılabilir atıkların (cam, plastik, kağıt, karbon, metal) çöpten ayrı olarak biriktirilmesi konusunda tek tek bireylere, bu çöplerin ayrı toplanması konusunda belediyelere, ayrı toplanan çöplerin cinslerine göre ayrılarak geri dönüştürülmesinde de sanayi kuruluşlarına sorumluluk düşüyor.
Geri dönüşüm, atıkların değerlendirilmesi dışında, bir yandan doğal kaynakların korunmasını sağlarken, diğer yandan da -dönüşüm sürecinde işlem sayısının normal işleme göre az olması nedeniyle- enerji tasarrufu sağlıyor, çöp alanlarının ömrünün artmasına ve belediye araçlarının çöpleri düzenli toplamasına yardımcı oluyor. Ayrıca geri dönüşüm, ekonomiye de büyük katkılar sağlıyor. Yıllık 3 milyon ton geri kazanılabilir atığın ekonomik değeri 150 trilyon lirayı buluyor.
Ancak her ne kadar geri dönüşüm, çöpleri doğadan biraz olsun kaçırıyor, ekonomiye artı değer sağlıyorsa da, bu hiçbir zaman çöplerden kurtulmanın yolu değil. Çünkü ister yeni üretilsin, isterse geri dönüşüm maddesi olsun her ürün için benzer enerji ve emek harcanıyor. Geri dönüşüm içleri rahatlatarak tüketimi, tüketim de çöp üretimini körüklüyor.
Türkiye'ye 1980'lerde giren plastik, 20 yılda yüzyıllardır kullanılan camın, ahşabın, kağıdın ve diğer doğal malzemelerin yerini alıyor.
Suyu çömlek testilerde, doğal olarak saklayan bizler, şimdi plastik şişelere ve buzdolaplarına ihtiyaç duyuyoruz. Oysa sahip olduğumuz kültürün değerini iyi bilerek, sadece hayvan, bitki koruyarak değil mümkün olduğunca az tüketerek doğal yaşamın devamını sağlayabiliriz. Aslında hepimiz yediği ekmeğin kırıklarını bu da karıncanın payı diyerek toprağa veren Anadolu insanından sadece bir duygu kadar uzağız.
Türkiye'de yılda 18-20 milyon ton evsel atık üretiliyor. Bu atıklardan yaklaşık 2.5 milyon tonu geri kazanılıyor. Sadece 1 ton kağıt için 7 bin 600 kwh enerji harcanırken, bu rakam 1 ton geri dönüştürülmüş kağıtta 2 bin 800 kwh'a iniyor.
70 bin ton cam tekrar hayat buluyor
Çayırova Cam Kırığı Tesisi, 1985 yılında ülkemizde cam ambalaj atıklarının geri kazanımını sağlamak amacıyla kuruldu. Çalışmalarını Şişecam Cam Ambalaj Kurumu'na bağlı olarak sürdüren tesise kumbaralar ve sözleşmeli tedarikçiler olmak üzere iki kanalla ulaşan cam ambalaj atıkları işlenerek fırına hazır cam kırığı haline getiriliyor.
Cam Kırığı Tesisi, 700 kilometre yarı çaplı iki daire içindeki 4 işleme bölgesinde (Eskişehir, İstanbul-Avcılar, İzmir, Konya) 4 bini aşkın cam şişe kumbarasıyla çalışmalarını sürdürüyor.Türkiye'de cam sektörü, ambalaj camı, düz cam, züccaciye ve cam elyaf alt sektörlerinden oluşuyor. Bunların içinde en büyük payı, yüzde 35 ile ambalaj camı alıyor. Cam ambalaj atıklarının büyük bölümü şehir çöplüklerinden toplanıyor. Buralarda toplayıcılar tarafından çuvallara doldurulan atıklar daha sonra hurdacılar tarafından alınarak işleme tesislerine getiriliyor.
Öte yandan diğer bir tedarik kanalını ilk kez 1986 yılında İstanbul'da başlayan cam-şişe kumbara sistemi oluşturuyor. Bu sistem İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, İzmit ve Antalya Büyükşehir belediyelerinde uygulanıyor.
Ayrıca cam şişe kumbara sisteminin yerleştirildiği Ege, Akdeniz ve Kocaeli Belediyeler Birliği kapsamındaki birçok belediye sınırları da dahil, Türkiye'de yılda 70 bin ton cam ambalaj atığı toplanıyor.
İstanbul'un çöpü altın...
İstanbul'da artık evsel atıkların değerlendirildiği, tıbbi atıkların imha edildiği, çöpten enerji üretilen tesisler var. İstanbul halkı bugün, 5 bin 500 tonu Avrupa yakası, 3 bin tonuysa Asya yakasında olmak üzere günde toplam 8 bin 500 ton çöp üretiyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı bünyesinde kurulan İSTAÇ A.Ş. bu çöplerin çevre ve insan sağlığına zarar vermeden toplanması, depolanması, ayrıştırılması, geri dönüşümü ve imha edilmesi konularında çalışıyor.
İstanbul'da atıklar ilçe belediyelerince toplanıyor, aktarma istasyonlarına getiriliyor, burada presleniyor ve silolara yerleştirilerek depolama alanlarına gönderiliyor. Aktarma istasyonuna getirilen çöplerin preslenmesi ve depolama alanlarına iletilmesine kadar yapılan işlemler Büyükşehir Belediyesi tarafından yürülüyor.
İstanbul'da üç tanesi Avrupa yakasında (Halkalı, Yenibosna, Baruthane) ve üç tanesi Asya yakasında (Ümraniye, Tuzla, Kadıköy) olmak üzere toplam altı akratma istasyonu ve Asya yakasında Ümraniye-Kömürcüoda, Avrupa yakasında da Eyüp-Odayeri'nde olmak üzere, iki depolama sahası bulunuyor. Ancak, Avrupa yakasında depolama alanının kalan ömrü 15, Asya yakasının depolama alanının kalan ömrü ise 30 yıl olarak belirlenmiş. Bu da İstanbul'un yakın bir zamanda çöplerini aktaracağı yeni alanlara ihtiyacı olacağını gösteriyor.
Atıklar, sızdırmazlığı sağlanmış alanlarda toplanıyor ve günlük olarak toprakla örtülüyor. Cinsine göre (kağıt, cam, alüminyum, plastik) farklı torba, araç vs. ile toplanan atıklar, farklı projelerde değerlendiriliyor:
Tıbbi atıklar için belirlenen renk kırmızı. Bu atıklar, kırmızı toplama aracıyla, kırmızı kazaklı personel tarafından kırmızı torbalara toplanıyor ve katı atık depolama sahasındaki yakma tesisine getiriliyor. Türkiye'nin bu ilk ve tek tıbbi atık yakma tesisinde 205 hastaneden toplanan tıbbi atıklar yakılarak imha ediliyor ve külleri gömülüyor. Tesisin günlük kapasitesi 25-30 bin ton. Ayrıca bu atıklardan çıkan gazlardan 500 kwh elektrik enerjisi elde ediliyor. Bu üretim, Eyüp Odayeri Katı Atık Depolama Sahası'ndaki tesislerin elektrik ihtiyacı karşılıyor.
Atık kağıdın toplanarak geri dönüşümünün sağlanmasını amaçlayan çeşitli kapmpanyalara katılan okul, işyeri, apartman vs. verdiği kağıdın miktarına bağlı olarak Büyükşehir Belediyesi'nden hizmet aldı (fidan, bakım, aşılama vs.)2002 yılında İstanbul'da 1300 noktada devam eden bu çalışma ile toplanan aylık kağıt miktarı ortalama 400 tondu. Kağıt için belirlenen renk ise mavi.
İstanbul'da yemek, sebze, bitki gibi organik atıkların depolanacağı kompost tesisi hizmete girdi Eyüp Odayeri'ndeki kompost tesisinde ilk etapta hal, sabit pazarlar, süpermarketler, yemek fabrikaları ve lokantalardan çıkan organik atıklar gübre olarak değerlendiriliyor. Ayrıca İzmit'te de bir kompost tesisi bulunuyor. Kompost için belirlenen renk kahverengi.
İstanbul'da piller de ayrı toplanıyor. Aylık yaklaşık 2 bin 500 kg. pil toplanıyor. Şu an Kemerburgaz çöplüğünde betondan yapılan özel bir hücre içinde depolanıyor. Ancak bu bölümün de kalan ömrü 10 yıl. Piller için belirlenen renk turuncu.
ÇEVKO Vakfı ilçe belediyelerle Türkiye genelinde ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplandığı çalışmalar yapıyor.
Atıkların, taşıyıcı firmalar tarafından toplanması ve toplanan atık miktarına bağlı olarak belediyelere bedel ödenmesi söz konusu. Atıklar için belirlenen renk sarı.
Özellikle deprem sonrası yaşanan sıkıntılar nedeniyle "Alo Moloz Hattı" açıldı.
Halkalı çöp depolama alanı yeşil alan haline getiriliyor.
Kemerburgaz vahşi depolama alanı rehabilite edildi. Bu rehabilitasyon sonunda 15 yıl süreyle 100 bin nüfusa hitap edecek ve çöpten çıkan gazlardan günlük dört megavatlık elektrik üretilmesi planlanıyor.
Atık Değerlendirme Başvuru Merkezleri
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
(Pil kutusu isteme)
Tel: 0212 512 28 91
İSTAÇ AŞ.
(İBB İstanbul Çevre Koruma ve
Atık Maddeleri Değerlendirme San. Ve Tic. A.Ş.)
Tel: 0212 230 60 41
Şişecam - Cam Kırığı
Tel: 0262 653 80 36
Ankara Valiliği Çevre Koruma Vakfı
Tel: 0312 312 77 07 - 0312 312 56 59
ÇEVKO
(Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarının Değerlendirme Vakfı)
Tel: 0216 428 78 90 www.cevko.gov.tr
TC Çevre ve Orman Bakanlığı
Tel: 0312 287 99 63-64
Çevre ve Orman Bakanlığı İstanbul İl Çevre Müdürlüğü
Tel: 0212 520 03 74
Deniz Temiz / Turmepa
Tel: 0216 310 93 01 www.turmepa.org
Çevre ve Orman Bakanlığı Antalya İl Çevre Müdürlüğü
Tel: 0242 243 09 54
Çevre ve Orman Bakanlığı Bursa İl Çevre Müdürlüğü
Tel: 0224 249 42 12-16
Yeşil Adımlar Çevre Eğitim Derneği
Tel: 0212 246 12 44
ARTAN nüfus ve kentleşme, beraberinde pek çok çevre sorununu da gündeme getiriyor.
Belli bir değer ödeyerek aldığımız, kullandıktan sonra işimize yaramadığı için sokaklara bıraktığımız çöplerin, yıkadığımız bulaşık ve çamaşırlardan, tuvaletten, lavabodan akıp giden atıklarımızın evimizden çıkıp nasıl bir serüvenle, nereye gittiğini bilmiyoruz.
Ülkemizde her gün kişi başına bir kilogram atık çıkıyor. Toplam nüfusa bakıldığında ise günlük ortalama 65-70 bin ton evsel atık üretiliyor. Oysa daha 100 yıl öncesine kadar insanlar söz konusu rakamın yüzde biri kadar bile atık üretmiyordu. Çünkü ambalaj yoktu, israftan korkulurdu, yiyecekler hayvanlara verilir ya da toprağa geri dönerdi...
Değişen yaşam koşullarıyla değişen ihtiyaçlar atık kavramı olmayan insanları, pek çok sorunla yüzleştirdi. Doğanın devinimi ve değişimi içinde atık ve çöpten söz etmezken ihtiyaçlar ve değişen yaşam koşulları bizi, tanımakta kimi zaman zorluk çektiğimiz "sürekli tüketen" bireylere dönüştürdü.
Bugün üretimleri büyük bedellere mal olan tüketim ürünleri, kullanıldıktan sonra bizden olabildiğince uzaklaştırılıyor. Sokağa atılır atılmaz toplumun sağlığını bozacağı endişesiyle insanların yaşadığı alanlardan mümkün olduğunca uzak çöp depo alanlarına giden evsel, tıbbi, endüstriyel, tarımsal, nükleer vs. atıklar çevreyi kirletmenin yanında büyük bir ekonomik değeri de temsil ediyor.
Evsel katı atık kavramı evimizde ürettiğimiz katı atıkları kapsıyor. Evdeki kullanımlar sonucunda atılan atıkların miktar ve özellikleri; bölgenin ya da şehrin sosyo-ekonomik seviyesi, kullanılan yakıt cinsi, beslenme alışkanlıkları vb. faktörlere bağlı olarak değişim gösteriyor.