Kaslarının, kemiklerinin güçsüzleşmesini, görme ve işitme sorunlarının oluşmasını, belleğinin zayıflayıp cinselliğinin azalmasını kim ister? Cilt yaşlanması sonucu oluşan kuruma, pörsüme, kırışma ve sarkmaları ise hiç kimse arzu etmez. Özellikle de kadınlar... İşte bu nedenle yaşlanma ile ilişkili tıbbi çalışmaların önemli bir bölümü cilt yaşlanmasını önlemek üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yeni alanın güncel tanımı ise kozmetik dermatolojidir.
Serbest radikallerin oluşturduğu hasar cilt yaşlanmasının başlıca sebebidir. Serbest radikaller hücrenin yapısında bozulmaya neden olan zararlı kimyasallardır. Serbest radikallerin en yaygın kaynağı, hücrelerde günün her dakikasında süregiden enerji üretimidir. Bedeniniz; çalıştıkça serbest atık olarak zararlı serbest radikalleri üreten bir makinedir. Cildiniz güneş ışınları, sigara, çevre kirliliği ve kirlenmeye neden olan diğer bazı faktörlerden de serbest radikal saldırısına hedef olmaktadır.
Serbest radikal avcıları gibi davranarak onları yok eden veya zararsız hale getiren antioksidanlar, çevresel etmenlerin ciltte oluşturduğu hasara karşı ciddi bir koruma ve cildin yaşlanmasında yavaşlatıcı bir etki sağlayabilir. Antioksidan etkili doğal maddeleri ihtiva eden cilt ürünlerinden işte bu nedenle yaşlanmaya ilişkin belirtileri azaltmak veya geciktirip yavaşlatmakta yararlanılmaya çalışılıyor. Bu ürünlerin etkileri cildin geçirgenliğine, kremlerdeki diğer bileşenlere ve birçok başka faktörlere bağlı. Bazı antioksidanların ağız yolu ile alımındaki artış serbest radikallere karşı ciltte gözle görülebilecek koruyuculuk sağlayabiliyor. Unutulmamalı: Antioksidanların ağız yoluyla alınması veya cilde uygulanmasının cilt sağlığı üzerindeki faydalı etkileri ile ilgili çalışmalar henüz yetersiz. Bunun için daha fazla araştırma ile elde edilmiş kanıtlara ihtiyaç duyuluyor.
Antioksidanların en önemli kimyasal özelliği, sudaki ve yağdaki çözünürlükleri. Suda çözünen antioksidanlar temel olarak iç ve dış hücre sıvılarında etkili. Yağda çözünen antioksidanlar ise özellikle hücre zarını korumakta. Her iki tip antioksidan da serbest radikallerin vücuda ve cilde girişine karşı koruyucu bir etki yaratmakta, hücrelerin paslanmasını ve erken yaşlanmasını geciktirmekte, serbest radikal saldırılarına karşı daha dirençli hale getirmekte.
C VİTAMİNİ
Son yıllarda yapılan çalışmalarda cildin gençleştirilmesi/kırışıklıklardan korunmaya karşı C vitamini içeren çok sayıda ürün piyasaya sürülmüştür. İddiaların aslı var mıdır? Bu ürünler işe yarar mı? Bu durum hala biraz karmaşıklığını sürdürmektedir. Doğrudur, C vitamini kırışıklıkları azaltması ve cildin gençleştirilmesi üzerinde değerli ve açık etkilere sahiptir. Ama öte yandan birçok C vitamini içeren ürün hiçbir yarar sağlamamaktadır. Gerçek anlamda C vitamini cilt üzerinde iki önemli yolla etki göstermektedir. İlk olarak C vitamini cildin anahtarı niteliğindeki yapısal bir protein olan kollajenin yapımında gereklidir. İkinci olarak C vitamini bir antioksidan olup, serbest radikallerin ciltte oluşturduğu hasarın azaltılmasına yardımcıdır. Bu nedenlerden C vitamini tam anlamıyla, doğru bir şekilde cilde verildiğinde kırışıklıkların azalmasında iyi derecede bir etki sağlamaktadır. İyi bir C vitamini ürününü cildinize uyguladığınız zaman cildinizdeyken de hemen okside olabilir. Eğer C vitamini:
Tam anlamı ile en etkili koruyucu maddelerle hazırlandıysa,
Cilde uygulandığında herhangi bir bozulma oluşmadan hızlı bir şekilde emilirse,
Üründeki C vitamini konsantrasyonu hücrelerdeki C vitamininin seviyesini önemli derecede artışına neden olacak yeterlilikte olursa yarar sağlayabilir.
Ağız yolu ile yüksek dozlarda C vitamini alımının kırışıklıkların azaltmasını sağlayan etkileri çok azdır. Çünkü C vitamininin yeterli miktardaki yüksek konsantrasyonu ciltte kollajen yapımının gözle görülür derecede sağlayamamaktadır. Doğru kullanılsa bile C vitamini destekleri herkese yanıt vermeyebilir de. İnsanların yüzde 50sinde gözle görülen yararlı etkiler meydana gelmektedir. C vitamini ciltteki kollajenin geri yapımını sağlayan bir diyetle kullanıldığında değişiklikler daha da gelişmektedir.
ANTİOKSİDANLAR VE ÇÖZÜNÜRLÜKLERİ
SUDA ÇÖZÜNENLER
C Vitamini
Sistein
Metionin
Selenyum
Glutatyon
YAĞDA ÇÖZÜNENLER
E Vitamini
A Vitamini
Karotenler
Likopen
KoenzimQ10
SUDA VE YAĞDA ÇÖZÜNENLER
Lipoik Asit
Melatonin
Bazı Polifenoller
Bazı Flavonoidler
KOENZİM Q10
Koenzim Q10 iki önemli role sahiptir. Hücrenin enerji üretim merkezleri mitokondirilerde hücresel solunum için gerekli güçlü bir antioksidandır. KoQ10 hücreler içinde enerji eksikliğini ve hızını geliştirir. Aynı zamanda mitokondriyi serbest radikallerden korur. Vücudunuz KoQ10 üretebilir fakat yaş, hastalıklar, kolesterol düşürücü ilaçlar ve beslenme yetersizliği gibi faktörler bu yeteneği bozabilir. Vücuttaki düzeyi, dejeneratif hastalıklar ve yaşlanmayla ilişkili olduğu için bazenyaşlanma tetikleyicisiolarak da adlandırılır. Araştırmalar KoQ10 desteğinin yaşam beklentisini %50 oranında artırdığını; eksikliğinin kalp yetmezliği ve diğer kalp kası hastalıklarında etkili olduğunu açıkca göstermektedir. Diğer etkileri hipertansiyon, azalmış bağışıklık ve kas atrofilerine yardımcı olmasıdır. Enerji üretim aktivitesini artırmasının cilde yararlı olabileceği söylenmektedir.
LİPOİK ASİT
Lipoik asit, karbonhidrat ve diğer yakıtlardan enerji üretiminde hücrelerin en etkili besin öğesidir. Aynı zamanda güçlü bir antioksidan ve ağır metal taşıyıcısıdır. Vücudumuz orta düzeyde lipoik asit üretebilir. Stres, hastalık gibi durumlarda üretim miktarı düşebilir. Vücudumuzdaki bir çok ana öğe gibi lipoik asit miktarı da yaşla birlikte azalır. Lipoik asit eşsiz bir antioksidandır. Hem suda hem de yağda erime kabiliyeti ile hücre duvarını ve hücre içi yapıları korur. Serbest radikalin her çeşidine karşı etkilidir. Serbest radikal formuna çevrilebilen metal iyonlarını (demir, bakır, kadmiyum, civa ve kurşun) bağlama ve etkisiz hale getirme özelliği vardır. Lipoik asitin diğer önemli bir etkisi de kan şekerini düşürmesidir. Kan şekerini düşürmenin yanısıra glycationveçapraz-bağlanmagibi cilt kırışıklıklarının oluşumunda çok etkili olan bazı kimyasal olayları önleyebilir. (Glycation ve çapraz-bağlanmanın kırışıklıkların oluşmasında önemli bir rolü vardır.)
GÜZELLİK KAYNAĞI DOMATES
Güneşte kaldıkça, doğrudan güneşe baktıkça hem büyüyüp gelişen, hem de gergin, sert ve parlak ve canlı bir görünüm olan kaç besin vardır ki? Muhtemelen domatesin bu şaşırtıcı özelliğinin sebebi de likopendeki sihir. Beslenme uzmanları, likopenin ultraviyole ışınlarına karşı deriyi koruduğunu düşünmektedirler. Ancak domatesin etkisi cildinizi sadece ultraviyole ışınlarından korumakla sınırlı değildir. Domates, başlı başına bir güzellik kaynağıdır. Baloton Gölü kıyısında yaşayan domates yetiştiricisi Macar kadınların pişmiş domates eriyiklerini yüzlerine sürerek güneşten korundukları, geceleri kullandıkları domatesli kremlerle ileri yaşlarda bile genç görünmeyi başardıkları uzun süredir bilinmektedir. Cilt güzelliği ve likopen ilişkisine gösterilebilecek bir başka örnek ise Sophia Loren. Ünlü yıldızın ilerlemiş yaşına rağmen yüzündeki olağanüstü ışıltılı ve parlak gençliğin sırrı da, domates püresi ve zeytinyağ karışımı ile elde ettiği likopende saklıdır.
ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ EKSTRESİ
Klinik çalışmalar üzüm çekirdeği ekstresinin;
Doğal bir antioksidan olduğunu,
Beta-karoten, C vitamini ve E vitamininden daha güçlü bir serbest radikal savaşçısı olduğunu,
Önemli bir vitamin olan C vitaminin okside formunu restore eden biyoflavonoid kompleksini (OPC) yaparak C vitamininin etkisini arttırdığını,
Lipofuscin formlarını önleyerek ve kaldırarak bir yaşlanmayı geciktirici faktör (anti-aging faktörü) olduğunu,
Daha az kırışıklığa neden olan kan damarlarının genişlemesi ve kasları rahatlatma konusunda etkin olduğunu göstermiştir