Hamilelik Hakkında - Soru Cevap Şeklinde

Son güncelleme: 19.02.2011 17:55
  • Vajinal akıntılarımın artması normal mi?


    Evet: Hormon salgıları ve genişleyen damarlar lökore adı verilen akıntıya neden olur. Bu, oldukça bol miktarda gelen, beyaz ve kokusuz bir akıntıdır. Tek yapılması gereken, özenli bir hijyenik temizliktir. Kaşıntı, yanma ya da kötü koku olursa, vakit kaybetmeden jinekoloğa başvurulmalıdır.


    Diş hekiminin uyguladığı lokal anestezi sorun olur mu?


    Hayır: Verilen uyuşturucunun miktarı o kadar azdır ki, ne gebeye ne de bebeğe zarar vermez. Ancak, bazı durumlarda kullanılan ve rahimde kasılmalara neden olan kuvvetli maddelerden kaçınılması için, diş hekimine, hamilelik durumu mutlaka bildirilmelidir.


    Havayolunu tercih etsem daha mı güvenli olur?


    Evet: Uzun mesafeler söz konusuysa, havayolunu kullanmak, tüm diğer karayolu ulaşım şekillerine göre daha avantajlıdır. Daha kısa mesafe için otomobil ve tren yolculuğu tercih edilmelidir. Böylece, hareketsizlikten uyuşan vücudu mola vererek dinlendirmek mümkün olabilir. Otobüs ve gemi ise, özellikle hamileliğin ilk aylarında, mide bulantılarını artırır.


    Radyografiden kaçınmalı mıyım?


    Evet ve hayır: Gebeliğin ilk döneminde, ya da gebelik şüphesi varsa, X ışınlarından kaçınmak gerekir. Aslında, hamile olduğundan şüphe edenlerin, adet döneminin ikinci yarısında röntgen çektirmemesi daha iyi olur. İlk 3 ayın ardından risk azalır. Ancak, yine de röntgen çektirirken karnın korunması yerinde olur.


    Hamileliğin son günlerinde cinsel ilişkiye girmek doğumun erken başlamasına neden olur mu?


    Evet: Döl sıvısı, prostaglandin içerir. Bu da, rahimle temas halinde, kasılmaları başlatır. 8. ayın ortalarından itibaren prezervatif kullanılmalıdır.


    Bebeğin hareket etmesi herşeyin yolunda olduğu anlamına mı gelir?


    Evet: Hamileliğin 28. ayından itibaren, herşeyin yolunda gittiğine dair bir güvenlik tedbiri olarak, fetüsün hareketlerini düzenli olarak sayma yoluna gidilebilir. 12 saat içinde, en az 10 yumruk ya da tekme hissetmeniz gerekir. Azaldığını ya da durduğunu hissederseniz hemen doktora başvurmalısınız.


    Sezaryenden sonra, bir daha normal doğum yapılabilir mi?


    Evet: Dünyada sezaryenle doğum yapmış kadınların yüzde 70 i ikinci kez normal doğum yapabilmiştir. Bunun ilk şartı, bebeğin duruşunda anormallik, kasıkta şekil bozukluğu gibi cerrahi müdahaleyi gerektirecek bir neden bulunmaması. İkinci şart ise, vajinal yolla doğumun kasılmalarına dayanması için, rahimdeki kesiğin tamamen iyileşmiş olması.


    Küçük göğüslü kadınların yeterince sütü olur mu?


    Evet: Göğüsün boyutlarının süt verme kapasitesiyle hiç ilgisi yoktur. Göğüslerin iriliği, bu bölgedeki yağlı dokuya, süt üretimi ise süt bezlerinin etkinliğine bağlıdır.


    Miyop
    lar süt verebilir mi?


    Evet: İlke olarak, ne doğum, ne de süt vermek miyopluğu artırmaz. Yine de, göz kusurunun 8 dereceden yüksek olduğu durumlarda, kontrolden geçmek ve gerekirse emzirmemek gerekir.


    Biranın süt yaptığı doğru mu?


    Hayır: Biranın süt üretimini artırdığı bilimsel olarak kanıtlanabilmiş değildir. Hatta, yapılan son araştırmalar, fazla bira içenlerde bebeğin daha az emmesine neden olabilecek şekilde sütün tadında bozulma olduğunu ortaya koymuştur.


    Gebelikteki yakınmalar, beslenme, gündelik hayat


    Gebelik hastalık değil, sağlıklı bir vücudun doğal bir işlevidir. Abartılı olmadığı takdirde, hiçbir aktivitenin ve besinin olumsuz bir etkisi yoktur. Doğum hekimi, gereksiz kısıtlama ve yasaklamalarla, yüklü vitamin reçeteleriyle gebeyi kaygılandırmamalı, gebeliğin doğal bir olay olduğuna inandırmalı, gebeliğin minimal yakınmalarını kolayca tolere edebilmesini sağlamalıdır. Kötü beslenme, bebeği değil, anneyi olumsuz etkiler. Gebelik öncesi günlük enerji gereksinimini 2000 kcal olarak kabul edersek, gebenin günlük ek kalori gereksinimi 300 kcal dir.


    Gebenin günlük enerji gereksinimi sadece yüzde 17 artarken, vitamin gereksinimi yüzde 20 - 25, mineral gereksinimi yüzde 100 artmaktadır. Yani gebenin "iki canlı için" yemesi gerekmemektedir. Gebelik öncesine kıyasla, biraz kaliteli yemesi yeterlidir. Gebelik süresince, 9 - 12 kilo alımı yeterlidir. İlk 16 haftada 1,5 - 2 kilo; sonra, haftada 400 gr almalıdır. Dördüncü aydan sonra, ayda 1 kilogramdan az, 3 kilogramdan fazla almamalıdır.


    Gebelik öncesine kıyasla, günde 30 gr ek protein gereklidir. Protein, günlük kalori alımının yüzde 12 sini oluşturmalıdır. Gebenin günlük demir gereksinimi, hiç bir şekilde diyetle karşılanamaz. Demir eksikliği kansızlığını önlemek için, her gebeye 13. - 14. haftadan sonra, günde bir adet depo demir preparatı eklenmelidir. Süt verirken de, demir almaya devam etmelidir. Gebenin demir alımı, bebeği için değil, kendisi içindir. Süt, antasitler, çay, aşırı kalsiyum alımı, demir emilimini azaltır. Gebelik öncesi günlük kalsiyum gereksinimi 800 mg, gebelik ve süt vermede 1000 - 1200 mg dır. 1 litre inek sütü, 1200 mg kalsiyum içerir. Tüm gıdalarda yaygın olarak bulunur.


    Gebelik öncesinde ve sırasında sağlıklı olanlar, gebelik öncesi günlük yaşam şekillerini ve iş hayatlarını hiç bir kısıtlama olmadan yaşayabilirler. Gebe, tenis ve ata binme hariç, alışık olduğu tüm sporları yapabilir. Son 6 haftaya kadar denize girip, makul ölçüde güneşlenebilir. Araba kullanabilir.


    Çağımızın alışılagelmiş tüm yolculuk şekilleri, gebeliğe hiçbir ek risk getirmemektedir. Yolculuğun dezavantajları sadece yeme, içme, uyku alışkanlıklarının değişmesi ve tıbbi olanakların yeterli olamayabileceği koşullardır. Gebe, yolculukta uzun süre oturmamalıdır. Uçak yolculuğunun ve metal dedektörünün hiçbir sakıncası yoktur.
#19.02.2011 17:55 0 0 0