Tam beni anlatıyor sanki denilen aşktan yana sevdadan yana özlemden yana hissedipte kaleme dökemediğimiz duyguları sayfanda buluyorum.Forumun uğrak yerlerinden biride senin sayfan bence. Kalemin daim olsun yüreğine sağlık..
Değerli düşünceleriniz için teşekkür ederim.Hani hep yazma konusunda kullandığımız bir tabir vardırya;''kalemin ucu ne zaman kırılırsa o zaman yazılacaklar son bulur...'' Kalemin mürekkebini kalbinden dolduranların kullandığı alfabeyi sadece kalbine sevda saplananlar okuyabilir!!!
Gecenin dördünde hiç uyku katliamı yaptın mı?Çıplak ayaklarınla soğuk mermer taşlarını ısıttın mı?Hadi bunları geçelimde her sabah gök aydınlanırken o muhteşem sesle derinden irkildin mi?Hangi ses diye sorma bana!
Her sabah dünya aydınlanırken bir uğultu alır ortalığı...Sanki yer-gök yıkılıyormuşçasına uğuldar....
Bu sesi hiç duydun mu?Eğer duymadınsa saat dörtte kalk ve dinle!Her sabah hava aydınlanırken dünya yeniden yaratılır ve bu uğultu onun sesidir...Yani demem o ki;dünya her sabah yeniden yaratılır da bir senin yoktur eşi-benzeri...
Abicim ,büyük şairler sanatçılar aşık oldukları her an o büyük heyecanla ,yada hasretle kavrulduklarındaki doyulmax acıyla ustalaşır ve şahaserler yaratırlarmış,,,, bu sayfa harika kelimelerle dolu,,Büreyde haklı kelimelere dans ettirmişsinix,,,
Büreyde,öncelikle değerli yorumunuz için teşekkür ederim.Evet,bu aralar ilham perim yanımda ve o ne isterse onu yazmak borçtur ellerime.O eller ki kendisi dahi bilmezken ne yazacağını bir anda ortaya çıkıveriyor kelimelerle örülü bir hasret ağı...
Evet Birsum,büyük şairler ve sanatçılar aşık oldukları zaman duygu üstü bir hayat yaşarlar ve o yaşadıkları hayatı çok güzel anlatırlar...
Bizler de o doyulmaz anlatımı hayranlıkla okurken yaşarız...
Güzel yorumun için teşekkür ederim Birsum.Beğenen o güzel kalbinden sevgi hiç eksilmesin
Bu hayat kaç yanlışında bir doğrunu götürür?Peki ama doğru dediğin şey nedir?Kaç insanı bir araya toplasan benim bildiğin doğrularının yarısını sana söyleyebilir?
Kusura bakma lütfen bu ara sana çok soru soruyorum!Anlamı sende ve bende gizli fakat başkaları için anlamsız bir sınava girmiş ucu kırık kalem gibiyiz...
Bırak,hayallerimizin ucu kavuşmalara kırık yarınlara hediyemiz olsun...
Doğruların var senin!Bu doğruları aşmamak uğruna iki kurşun ayırdığını biliyorum ve onlara iki isim koyduğunuda...
Birinin adı hasret diğerinin adı ise gözyaşı.Anlamadığım şey şu;bu isimlerin ikisi de bana uyuyor peki ama seninki hangisi?
Sen iyisimi tek kurşun ayır.O tek kurşun sana da bana da yeter...
Biliyorum,ben senin doğrularının içindeki tek yanlışım ve sen o yanlışa yanmışsın.Sen yandıkça da ben kanamışım.
Söylesene sevgili;bu hayat kaç yanlışında bir doğrunu götürür?
Yanlışlar hataya düşmediği müddetçe doğrulara zarar vermez!
Ne güzel ki senin tek yanlışın ben olmuşum!
Merak etme sevgili,doğrularına benden zarar gelmez...
İnsan her gün kendisine uğraşacak birşey arar!Bu arayış bir bakıma kendini sıyırıp almaktır seni çepeçevre saran sorunlardan...Hep merak etmişimdir;acaba sorunsuz bir insan var mıdır?Elbet yoktur ama içine attığı sorunları kendini dışarıya mutlu gibi göstererek yok saymanın faturasını yalnızlığında ödeyen gülen yüzler vardır!!!
O gülmelerin altındaki umutsuzluğu gecegörmez duvarlarda antika bir resim misali sabaha kadar izleyen gözlerdeki acıyı seyreylemek içimi titretmiştir hep...
Sen hiç tanımadığın bir küçük çocuğa napıyon diye sorduğun soruya aldığın cevapla mutlu oldun mu?
Ben çok defa oldum...
-Napıyon?
-İyiyim...
A be çocuk,ben sana nasılsın demedimki!Sadece napıyon dedim ve sen bana iyiyim deyip gülümsedin...Şimdi ben tutupta sana iyi olup olmadığını sormadımki napıyon dedim sadece diyerek o iyi halini nasıl görmezden gelirim?
Evet,sana iyiyim der ve gülümser.İşte gerçek mutluluk budur ve bence bu dünyadaki en mutlu insanlar çocuklardır...
İnsan her gün kendisine uğraşacak birşeyler arar ve bugün ben de o insanlardandım...Ben bugün seni daha çok sevmenin yollarını aradım ve buldumda.
Ben,bana napıyon diye soran hayatın karşısına dikilmiş bir çocuğum ve seninle iyiyim...
Merhaba,ulaşıpta kavuşamadığım merhaba...
Sence ulaşmakla kavuşmak arasında kaç kez ölür bir insan?Ya da kaç doğum yaşar kalp rahmine düşen sevdanın huzur dolu bekleyişlerinde?
Aslında ölüm ve doğumu bir arada tatmak için cinsiyeti ''his'' olan gönül yorganının altında kalbin çırılçıplak ortaya döküldüğü bir teslimiyet yaşamak gerekir!
Hadi doğum neyse de ölüm neden gerekli diye soracak olursan beni anlamamışsın demektir!Beni anlamaman da beni yeterince sevemediğin anlamına gelir!!!
İnsan eğer sevecekse önce kalbindeki ''ben''i öldürmelidir ki ''sen'' hükmedesin yeni doğan bana...
Sevda dediğin nedirki ben sen (d)olamadıktan sonra...
Seni nerede bekleyeceğimi bilmiyorum artık!Güllerin olduğu bir bahçedemi yoksa yalnızların solduğu bir kaldırımdamı!Hangi ağacın kurumuş dalı gibi kırıp attın bugün beni o dalgın bakışlarından?Oysa ben yeşermeye meyilli küçük bir tohumcuk olup düşmemişmiydim hayal dünyandaki umut mavisi gülüşlerine?Söylesene sevgili fırtınanın ardından gelen sessizlikte bensiz yaşama tehdidiyle kalbin kaç defa sarsıldı derinden?
Ah be canımın içi şimdi senin için ne söylesem az gelir...Hani sen yoksun ya,sana gel desem bilirimki sen gelmezsin ve ben sana koşar gelirim ama seni bulamadığım yollarda tren altı kazalara kurban gider hayallerim.Sana kavuşmak için yoluna uzanan umut vagonlarım bir bir tutuşurken ben sana nasıl yâr diyeyim!!!Utanır dilim söyleyemez zalim...Hadi,bırak bu zalimliği de gel yine ol benim yârim...
Hayatım boyunca kullandığım bütün kelimeleri bir araya toplasam sayfalar almaz belki!Zaten sayfaların da bir önemi yokki...İnsan sadece kalbine yazılanları dökebiliyorsa kelimelere kısa bir ''SEN'' hepsine bedel değil mi?