Çoğu zaman konunun gidişatı asıl anlamını tam kaybetti derken birde bakıyorumki anlam yüklenmiş bir cümle herşeyi anlatıveriyor...
Aslında her insan çok sayfalı bir kitap gibi iken bir cümle kadar anlamlıdır ve onu okuyan değer katar,anlamsız gibi görünen bütünlüğe...
Eyvallah Birsum...
Yazmakla susmak arasındaki o kıvrımlı yolda kaybediyorsun yönünü be Birsum!Bu yol geri dönüşü olmayan bir yol ama ileriside o kadar uzunki güneş ve gölge arasında kalmış yağmur damlası kadar çaresiz hissediyor insan kendini ve bekliyorsun sadece önce dereye dereden ırmağa ırmaktan denize akmayı.Ama denizler o kadar uzakki çoğu zaman kaybolup gidiyorsun kendi derin düşüncelerinde!!!
Söylesene Birsum insanın kendinde boğulması kaç canın kıyımına denk düşer?
Ne garip değilmi sol döşünde hayaller besleyen düş yorgunu insanların insafsız bir hayata kafa tutması?
İnsan bazen sadece düş yorgunu oluyor...
Kaçamak bir bakışın içinde saklanan duygu kadar yalnız kalır insan bazen
Dile dokunmayan bir merhabanın gölgesinde güneşlenmek zordur bilirsin
Sen,dilimi lâl ettiğim merhabamsın
Kelimelerin sustuğu sohbetlerimizde ne hikâyeler anlatıyorum sana ah bir bilsen!
Öyle bir duruşun varki
Aktör figürana bırakmış bütün rolü sanki
Gülümsüyorsun,susuyorsun,hele öyle bir bakışın varki
Dilini bir ömür benim için lâl etmene değer der gibi...
Ben hiç gitmedimki Birsum,arada bir kalmakla gitmek arasında bocalıyorum sadece!Duman tüten yerde ateş vardır da o ateşin kendine hayrı varmıdır o bilinmez işte
Bayram için bıraktığınız mesajı okuyunca akıla gelen şu olsu dogrumudur bilmem...
...//En uzak yer varamadığın, varamayacağın yer değildir.
En uzak yer senin ardında bıraktığın,
bir daha dönmeyeceğin, dönsen de bulamayacağın yerdir...//
Evet Birsum,evet.En uzak yer ardında bıraktığındır!İleriki mesafeler katedilebilir ama katedilmiş mesafelerdeki bulgular kaybedilmiş olgulardır ve onlara bir daha ulaşılamaz,ulaşılsada eski tadı olmaz!Ama bir gerçek varki eskilerin yaşanmışlığıyla yaşanılamayan yanıyla başka bir değeri oluyor insanda!!!Bu nasıl bir tezattır ki geleceği sürprizlerle dolu geçmişin mahkumu bir hayattan vazgeçemiyoruz...
Gözlerin yorgun düştüğü saatlerde özler en çok insan
Belki yolunu şaşırırda düşer düşlerime diye kapatır gözlerini
Hani bir umut ya
Umuttan başka ne kaldıki elimizde
Daha önemlisi içimizde!!!
Her insanın bir kışı vardır içinde
Hasret yağmaya başladımı
Üşür ruhu...
Ve işte o zamanlarda
Çaresiz,çırılçıplak,savunmasız
Kalır ortalarda!!!
Ama yinede
Uslanmaz
Utanmaz
Arlanmaz
Yürek
Eritir buzdan özlemleri
Benimsin diyerek...
Hani diyorumki
Gecenin bir saatinde anlamsız bir şekilde uyanmalı
Sonra anlamsız şeyler yazmalı
Kendisinin dahi anlamayacağı!
Anlamsız şekilde düşünmeli
Anlamsın yere susmalı
Belki biraz anlamsız ağlamalı yada gülmeli...
Evet,bunları yapabilirsinde
Anlamsız sevebilirmisin?
Daha da kötüsü
Severken anlamsız yere gidebilir misin?
Arkanda bıraktığın hayatın anlamına hiç bakmadan!!!
Virgül ile nokta arasına sıkışmış anlamsız bir cümle gibiyim
Virgülden öncesi sen,noktadan önce ben.
Deli bir hasrettir sevda
Seninle başlayıp bende biten...
"Virgül ile nokta arasına sıkışmış anlamsız bir cümle gibiyim
Virgülden öncesi sen,noktadan önce ben.
Deli bir hasrettir sevda
Seninle başlayıp bende biten..."
Sevda hep delidir, çılğındır...
hasretse souk... bükük... kırık...
virgülden önce gelen cümleyi virgülden sonra gelen cümle tamamlar...
esas olan bu bağ kopmasın...
koparsa işte o zaman
anlamsız olur sen.... ben... ve... kelimeler
Yüreğinize sağlık sbela...Bir-iki yıl önce sitedeki arkadaşlarla çok defa bu şekilde yazardık ve ortaya güzel sözlerdeki değerli duygular çıkardı.Ve şimdi güzel sözler sadece duyguların içinde gizli kaldı...