OSMANLI ÖNCESİ DÖNEM
Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Lübnan'a ilk yerleşenler, ticaret ile uğraşan Fenikelilerdir (M.Ö. 3000-2500). Daha sonra bölge sırasıyla Mısır (M.Ö. 15.-13. yüzyıllar), Asur (M.Ö. 875-608), Babil (M.Ö. 685-529), Pers (M.Ö. 529-333), İskender ve Selefki (Selefkos veya Seleucid) Hanedanlığı (M.Ö. 333-64), Roma (M.Ö. 64 - M.S. 395) ve Bizans (395-636) egemenliği altına girmiştir. 636'da Hz. Ömer döneminde fethedilerek Müslümanların hakimiyetine geçen Lübnan, sırasıyla Emevi, Abbasi, Selçuklu, Eyyubi ve Memluklu idaresi altında kalmıştır. 1109-1291 yılları arasında bölgeye bir müddet Haçlılar egemen olmuştur.
Lübnan'ın kıyı şeridi tarih boyunca jeopolitik ve jeoekonomik konumuyla büyük güçlerin ilgisini çekerken, iç kesimler coğrafi şartları dolayısıyla dinî azınlıkların sığınağı olmuştur. 7. asrın sonlarında Maruni kilisesi ve ruhbanları heterodoks görüşleri sebebiyle Bizans Ortodoks Kilisesi'nin zulmünden kaçarak Bekaa ve Lübnan Dağlarına sığınırken, bu bölge daha sonra İslam'ın Ehl-i Sünnet çizgisine aykırı mezhepleri olarak görülen Dürzi ve Şii gruplara da ev sahipliği yapmıştır. Lübnan'ın bu oldukça karmaşık nüfus yapısı, özellikle 19. yüzyıldan itibaren dış güçlerin de kışkırtmasıyla ardı arkası kesilmeyen huzursuzlukların ve mücadelelerin temel kaynağı olacaktır.
Bu döneme dair zikredilmesi gereken diğer bir önemli husus ise, daha önce Bizans Ortodoks Kilisesi'nden ayrılan Marunilerin, Haçlı idaresi sırasında Katolikliği seçerek, zaman içinde Roma Kilisesi'ne bağlanmalarıdır. Burada en büyük rolü ise, Haçlı ordularının en kalabalık grubunu oluşturan Fransızlar oynamıştır. İlk defa bu dönemde başlayan Maruni-Fransız ilişkileri, 19. yüzyıldan itibaren meyvelerini verecektir.