Bizimkisi Bir Ask hikayesi

Son güncelleme: 08.05.2011 13:40
  • Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları
    yazarken
    gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana
    göre
    değil. Ağlamaktan hiç utanmadım,duygularım,acılarım beni boğduğu zaman
    hep
    ağladım.Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle paylaşmak
    istiyorum.Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen
    yazılı
    satırlar olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar neleri yaşarmış
    diyeceksiniz buna eminim. Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak
    babamın
    tayininin çıktığı bir köye taşındık.Huzursuzdum,okulumu bir köy
    okulunda
    okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum.kaydımı yaptırdı babam
    okula.İlkokul 4. sınıftan başladım köy okuluna.Beni bir sınıfa
    verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya
    oturmak
    istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı boştu sadece oraya
    oturdum.Hayatımı
    adadığım,gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım.İsmi
    Altınay
    idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok etkilemişti.Masmavi
    gözleri,gamze yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü,yanlış yazdığım
    notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı silmesi beni o minik
    yaşımda
    ona bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe
    onsuz
    tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara gidip ders çalışıyor, yada o
    bize
    geliyordu.Mükemmel bir paylaşımcıydı.Yüreğini,sevgisini,dostluğunu daha
    o
    yaşta vermişti bana.İlkokulu birlikte okuduk ve aynı sırada
    bitirdik.Hep
    onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize
    rica
    ettik ve bizi aynı okula yazdırdılar, hatta aynı sınıfa,hatta aynı
    sıraya
    oturmamız için babalarımız öğretmenlere adeta yalvardılar.Başarmıştık.
    Yine
    aynı sıradaydık.Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki
    onsuz
    hayat bana huzur vermiyordu.Yaşımız olgunlaştıkça o beni,ben onu daha
    çok
    seviyordum.Çocukça başlayan arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü
    ortaokul
    yıllarımız bitmek üzereyken.Şehir merkezinde.Ailelerimiz liseye
    geçtiğimiz
    sırada ortak bir karar aldılar.Buna göre tek ev kiralayacak ikimiz aynı
    evde
    kalacaktık.Annem de bizimle kalacaktı.Allah\\\'ım o karar bize
    iletildiğinde
    dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık olmuştum.Aynı
    duyguları o
    da paylaşıyordu ve bunu fark eden ailelerimiz okul bittiğinde
    evlendirelim
    diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık.Haşa Allah\\\'a şirk koşar
    gibi
    günah işlercesine seviyordum.İlk elini tuttuğumda sakın bir daha
    bırakma
    demiştim. Yanakları kızarmıştı,utanmış ve başını önüne !
    eğmiş,gülümsemiş ve
    elimi sıkı sıkı kavramıştı.Artık her gün elele tutuşup okula gidiyor
    okuldan
    çıkarken elele dolaşıyor geziyor öyle gidiyorduk evimize.Arada bir
    elleri
    terler ve her terleyişte elini elimden kurulamak için çekerdi.Bunu her
    yaptığında kızar elimi bırakma diye azarlardım,hep tamam tamam diyerek
    gülümser ve hızla elini avucuma sokuştururdu. Her şey harikaydı,dünya
    cennet
    gibiydi gözümüzde.Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde.Nihayet liseyi
    de
    bitirmek üzereydik.karne dönemi gelmişti.Karnelerimizi aldık hiç
    kırığımız
    yoktu.Sevinçle sarıldık birbirimize elimi tuttu.bunu kutlamak için bir
    cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık.Okulun az ilerisinden geçen bir
    çakıl
    yol vardı.Her zaman toz duman içinde olurdu.çakıllarla kaplıydı.O yolun
    benim ve ölürcesine sevdiğim insanın ayrılmasında bu kadar rol
    oynayacağını
    bilsem hiç girer miydik o yola.Neler vermezdim o yolu yürümemek için.
    Eli
    yine elimdeydi,ansızın elini çekti,terlemişti yine eli.Sanırım dört
    adım
    atmıştım.Dönüp yine azarlayacaktım.Çünkü hem elimi bırakmış,hem de
    geride
    kalmıştı.Dönüp baktığımda Dünya başıma yıkıldı.Sanki gök kubbenin
    altında
    kaldım.yerdeydi ve yüzünden kan fışkırıyordu.ne yapacağımı bilemedim
    üzerine
    kapandım yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda hayatımı bitiren o
    görüntüyle karşılaştım.Başı kesilmiş bir tavuk gibi
    çırpınıyordu.Suratına
    bir taş parçası bıçak gibi saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi
    gözlerinden biri akmıştı.Suratının yarısı yoktu.Hırlıyordu bana bir
    şeyler
    demek istiyor kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir şeyler
    demeye
    çalışıyordu.Yoldan geçen bir kamyonun tekerinin altından fırlayan bir
    taş
    suratına saplanmıştı.Ölürcesine bir aşkı,geleceğimizi kibrit
    büyüklüğünde
    bir taş parçasının bitireceğini bilemezdim.Donuk donuk hiç konuşamadan
    yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ellerini tuttum kaldırdım
    başını göğsüme dayadı ve elimi sıkı sıkı tuttu.Akan kan ellerimize
    damlıyordu.Yoldan geçen bir araba durmuş bizi seyrediyordu,hastaneye
    yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu için almadı ve kaçtı gitti.Kimse
    arabaya
    almıyordu.çevreme bakıp yardım eden demekten,ona dönüp seni
    seviyorum,beni
    bırakma,dayan demekten başka bir şey yapamıyordum.İki dakikalık bir
    çırpınıştan sonra kucağımda öldü.Cennet olan Dünya 5 dakikada cehenneme
    döndü.Tam dokuz yıl oldu onu yitireli.
    Kendime olan güvenimi yitirdim.Artık kimseyi sevemem,kimsede beni
    sevemez
    korkusundan kurtaramıyorum kendimi.Bitkisel hayatta gibiyim.Tek elimde
    kalan
    bu net.bu net aracılığıyla sizinle paylaşmak istedim.Yitiren,ya da ben
    yitirenle paylaşmak isteyen herkese elleri terlese bile ellerimi
    bırakmamaları şartıyla elimi uzattım.Dost,kardeş,arkadaş ne olursanız
    olun
    ama elimi bırakmayın.Size sesleniyorum, elimi bırakmayın lütfen...


    Bu yazıyı okurken sizinde eliniz terlediyse o zaman bilin ki sizde sevdiniz.
    duygulandınız hatta ağladınız ama işte kader
#08.05.2011 13:33 0 0 0
#08.05.2011 13:38 0 0 0
  • EMEĞİNE SAĞLIK NOLDU ?
#08.05.2011 13:40 0 0 0