Sovyetler Birliğinin Kuruluşu ve Güçlenmesi
Sovyetler Birliği olarak da bilinir, Rus Çarlığı'nın 1917'deki Büyük Ekim Devrimi'yle yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde kurulan ve 1991'e değin varlığını koruyan devlet.Avrupa'nın doğu kesimiyle, Asya'nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km²'lik yüzölçümüyle dünyanın en büyük ülkesiydi.Nüfus bakımından da 293.047.571 (Haziran 1991) kişiyle 3. sırada yer alıyordu.Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasi ve askeri güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği batısında Norveç, Finlandiya, Baltık Denizi, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Romanya, güneyinde Karadeniz, Türkiye, İran, Afganistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Moğolistan ve Kuzey Kore yer alıyordu. Kuzey ve doğu sınırlarını ise Kuzey Buz Denizi ve Büyük Okyanus çiziyordu.Birliğin başkenti Moskova, para birimi Sovyet Rublesiydi.
1917 Ekim Devrimi, başka bir deyişle Bolşevik İhtilali ile kurulan SSCB. Soğuk savaş sürecinde Amerika'nın karşısındaki güç konumunda idi. 1985 yılında Gorbaçov iktidarından sonra başlayan Glasnost ve Perestroyka ile başlayıp 6 yıl süren reformların ardından 1991 yılının sonunda Sovyetler Birliği resmen dağıldı ve tüm ülkeler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Birliği oluşturan 15 devletten 12'si bir araya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğu'nu oluşturdular.
1917’den 1991’e kadar SSCB çeşitli dönemlerden geçmiştir:-Devrimin hemen ardından Savaş Komünizmi olark adlandırılan dönem(1917-1921). Sovyetler’in düşmanı olan devletlerin rejimi yıkmak için kışkırtığı iç güçler ve onun yarattığı cephe gereksinimleri, yalnız büyük sanayinin değil, orta ve küçük sanayide ulusallaştırılır.
-Bunu, Yeni İktisat Siyaseti(NEP) dönemi izler(1922-1928). İçte ve dışta ortaya çıkan güçlüklere karşın , sosyalist kesim yararına işleyen bir karama ekonomi dönemidir bu.
-Nazi Almanyasının yenilgisiyle sonuçlanan savaşı ise, Sovyetler Birliği ile Batılı bağlaşıkları arasındaki temel antlaşmazlıkların somut sorunlar halinde ortaya çıkması ve bunun sonucu olarak beliren Soğuk Savaş dönemi izler.
-Stalin’in 1953’de ölümü, 1956’da toplanan 20. Kongre ile yeni bir dönem başlar.
-Kruşçef’in iş başından uzaklaştırıldığı 1964’ten 1983’e kadar uzanan ve Kosigin-Brejnev ortak yönetiminin, onları sonra Andropov ve Çernenko dönemleri izler.
-Son dönem, Gorbaçov’un reformlarıyla Sovyetler’in çöküşüne zemin hazırlayan dönem olur.
Siyasal Sistem
Sovyetler Birliği’ndeki iki temel unsuru vardı -Sovyetler Birliği çok uluslu federal bir devlettir. -Sovyetler Birliği, bir sosyalist demokrasi’dir.
Çok Uluslu Devlet
Rus Çarlığı, sınırları içerisinde birbirinden ırk, dil, din bakımından farklı toplulukları barındırırdı. Bunların arasında Ruslar diğerlerini yönetir konumdaydı. Bütün bu halkları merkezi otoriteye bağlı kalabilmek için ruslaştırma politikası izlenirdi. Devrimden sonra diğer uluslar Ruslarla eşit konuma geldi. Bağımsızlıkları kabul edilen uluslar federalizm ilkeleri içinde bir araya getirildi. Sovyetler Birliği, 15 birlik cumhuriyetin meydan gelmekteydi. Bu cumhuriyetler:
# Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti
# Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Ermeni Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Estonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Letonya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Litvanya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Türkmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
# Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyet
Ayrıca bunların içinde özerk cumhuriyet, eyalet ve bölgeler vardı. Cumhuriyetlerden her biri, federal devletin yetkisine girmeyen konularda bağımsızdı. Federal devletin yetkileri arasında: -Sovyetler Birliği’nin uluslararası ilişkileri ile savunulması; -Sovyetler Birliği’nin iç örgütlenişi; -Ekonominin genel yönetimi; -Hukuksal örgütlenme ile kültürel örgütlenmenin genel yönetimi;
Sosyalist Demokrasi
Devlet iktidarının temel kurumu, iki meclisli Yüce Sovyet’ti. Bu meclislerden biri (Birlik Sovyeti)Sovyetler Birliği’ndeki halkların bütünü temsil eder, ötekisi (Ulusal Topluluklar Sovyeti) ise federe cumhuriyetleri ve özerk bölgeleri. Yüce Sovyet bir yasama organıdır. Yürütme organını oluşturan Bakanlar Kurulu’nu seçen de bu Yüce Sovyettir. Sovyetler Birliği’nde, Batı demokrasilerinde çeşitli biçimlerde uygulanan güçler ayrılığı ya da görev bölünmelerine benzeyen bir durum yoktu. Güçler birliği ve dikey bir yetki paylaşımı vardı. Bütün yetki Yüce Sovyet’in elindeydi. Prezidyum, ondan aldığı yetkileri onun adına kullanıyordu. Bakanlar Kurulu da alına kararları uyguluyordu.
Tek parti anlayışı
Batı demokrasilerinden farklı olarak, sovyet demokrasisi tek partiliydi. Bu parti, Sovyetler Birliği Komünist Partisi adını taşırdı. Komünist Parti’nin kendi kongrelerindeki kararları, Sovyetler Birliği’nin siyasal yaşamında bir aşama niteliği taşırdı. Devlet mekanizmasının gerçek dinamosu bu partiydi.
Özgürlüklerin AnlamıSovyetlerde özgürlüklerin anlamı Batı’dakinden farklıydı. Marksist anlayışa uygun olarak, özgürlükler, soyut ve mutlak veriler olarak değil, toplum yapısında belli bir sürece göre yapılacak değişikliklerle gerçekleşecek şeyler olarak kabul edilirdi.
Sosyal Tablo
Sosyalist ilkelere dayanan üretim biçimi ve ilişkilerinden dolayı Sovyetler Birliği'nde toplum, bütün kurumlarıyla Batı'dakinden farklı bir toplum yapısı olarak ortaya çıkmıştı.
Sovyetler Birliği'nde, devrimden önceki eski sınıf ve zümreler kalmamıştı; "Soylular" sınıfı bütünüyle ortadan kalkmıştı; "Ruhban" ise, sosyal planda sadece bir meslekti; "Burjuvazi" bütün biçimleriyle tasviye edilmişti.
Sınıfsız Toplum
Sovyetler Birliği'nde bir işçinin, bir mühendisin, bir opera sanatçısının topluma verdiklerinin birbirinden farklı şeyler olduğu kabul edilir ve buna göre emekleri karşılanırdı. Bu farklılıklar bir takım sınırlamalara bağlıydı:
* Spekülasyon (fiyatların gelecekte değişeceğini ve bu fiyat değişikliğinden dolayı kâr elde edeceğini düşünerek bugünden alım-satım işlemi yapmaktır.) yoluyla kazanç elde etmek olası değildi. Çünkü, Sovyetler Birliği'nde borsa veya tahvil piyasası yoktu.
* Zorunlu gereksinim maddelerinin fiyatları düşük, onun dışında kalanların fiyatları ise yüksek tutulmuştu. Böylece herkes, kısa dönemde zorunlu gereksinimleri karşılandığına ve onun dışında kalanların satın alınması da büyük tasarrufları gerektirdiğine göre, para biriktirmek büyük bir önem taşımamaktaydı.
* Bireyin sosyal planda yükselme olanakları -herkese açık eğitim örgütü ile- geniş ölçülere vardırılmıştı. Bir işçi ya da köylü çocuğu kapitalist ülkedekilerden daha kolaylıkla istediği mesleğe sahip olabilirdi.
Ekonomi
Merkezi sosyalist plana dayalı bir ekonomiye sahip olan SSCB'nin ekonomik temelini üretim araçlarının sosyalist mülkiyeti oluşturur. Dünyanın ABD'den sonra ikinci büyük ekonomik gücüne sahip SSCB'de işsizlik ve enflasyon yoktur.
Eğitim ve Bilimsel Araştırma
Çarlık Rusyası’nda çocukların ve yetişkinlerin hemen hemen beşte dördü okuma olanaklarından yoksundu. Rusya’da yapılan 1897 genel nüfus sayımına göre, dokuz yaşında ve daha yukarı yaşta olup okuma yazması olmayanların oranı, nüfusun %76’sını buluyordu. Kadınlarda %88’e yükseliyordu bu oran Ekim Devrimi’nden sonra, eğitim sorununa, rejimin gelişmesi ve sağlamlaşmasında doğrudan katkısı olan bir sorun olarak bakıldı. Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinde okuma yazma bilen insan sayısı %100 yaklaşmıştı. Eğitim tamamıyla laikti. Okullarda dinsel eğitim yasaklanmıştı. 14 yaşına dek kişinin bütün eğitim masraflarını devlet karşılardı. Yüksek öğretimde, geniş bir burs sistemi uygulanırdı. Üniversite öğrencilerinin dörtte üçü civarı devletten burs alırdı. Üniversite öğrencilerinin yarıya işçi ve köylü çocuklarıydı.
Aile, Kadın ve Çocuk
1917 Ekim Devrimi’nden hemen sonra, aile kurumu parçalanır duruma geldi: Bir yandan, bütün baskınların ortadan kaldırılması ve özgür aşkı savunan bazı anarşistler, öte yandan toplumun içinde bulunduğu iktisadi ve sosyal koşullar, aileyi bir süre sarstı ve hırpaladı. Evlenme ve boşanma işleri yalınlaştırıldı. Çocuk aldırmak serbeste bırakıldı. Zamanla, koşullar iyileştikçe, ailenin güçlendirilmesine önem verildi: 1936’da çocuk düşürmek yasaklandı ve aynı zamanda gebe kadınlara devletin ilgisi ve yardımı artmaya başladı. 1944 yılında aile ile ilgili olarak çıkarılan bir kanunla, evlenme kurumuna verilen değer arttı. Bunun dışında evlilik dışı olan çocuk ve anası maddi ve manevi olarak korundu ve yardım gördü. Kadın, bütün üretim faaliyetlerine katılmaktadır: Kadınlar, kolhozlarda, tarımsal yaşamda çok etkin rol oynarlardı, maden ve sanayide çalışanların %30’da kadındı. Sovyetler Birliği’nde yüksek bir nüfus artışı vardı. Başta, bu doğumların fazla olmasından ileri geliyordu. Çocuk, devletin ücretsiz doğumevlerinde doğardı. Çocuğun bakımına, çok sayıda kreş ve çocuk bahçesiyle devlet destek olurdu. Kreş ve çocuk bahçeleri kentlerden köylere ve kolhozlara kadar yayılmıştı.
Din
1919 Ocağında, Sovyet rejimi devletle kiliseyi birbirinden ayırdı. Ne var ki, uygulamada, Çarlık rejimini tutan bir kısım ruhban, sert yaptırımlarla karşılaşırken. Militan Tanrıtanımazlar Derneği’nin öncülüğünde yoğun bir din aleyhtarı propaganda yürüttü. Olaylar, 1924’da yatıştı, 1929 yılında, bir dine inananların toplantı ve dernek kurmaları kabul edildi. 1943’da Ortodoks Kilisesinin kendisine patrik seçmesi ve ruhani meclisi kurmasına müsaade edildi. Sovyetler Birliği’nde, kilise ve devlet arasındaki ilişkiler özel bir kurum tarafından düzenlenirdi.