Her şeyi erteliyoruz bilerek ya da bilmeyerek. Hiç olmayacak yarınların, hiç gelmeyecek zamanların düşünü kurup, bugünü atlıyoruz. Yaşanmamış 'an'lara her saniye yenisini ekliyoruz. Yaşanmamış zamanların koleksiyoncusuyuz. Oysa bu koleksiyon beş para etmiyor, farkında bile değiliz. Biri elini uzatsa "Ne istiyorsun benden?" deyip "Mutlaka bir çıkarı olmalı" diye düşünüyoruz. Dostluk kavramını, sevgi kavramını çoktan tavanarasındaki eski sandığın içine koymuşuz. O sandığı açacak anahtarın nerede olduğu ise meçhul.
Soralım kendimize haydi, soralım ve cesurca cevaplayalım, yüzleşelim. En son ne zaman kaygısız bir gün geçirdik? En son kimi hiçbir şey ummadan, hiçbir şey beklemeden sevebildik? Beklentilerle sınırladığımız sevgi dünyamız giderek daralıyor, uyanalım artık. Çok yakında ne bizi sevebilecek kimse bulacağız ne de seveceğimiz birini. Bir yandan da şikayet ediyoruz öyle değil mi, "Nerede o eski sevdalar..." diye. Sevgi öldüyse eğer, faili meçhul bir cinayet değil bu. Bir sorgulasak kendimizi, sevgiyi nasıl öldürdüğümüzü ayrıntılarıyla itiraf edeceğiz.
Tembellik dedim ya, es geçmeyin lütfen. İyi düşünün bu sözcüğün anlamını. Cep telefonlarına, e-mail mesajlarına, chat odalarına sıkıştırdığımız hayatımız tembellik değil de başka nedir? Hangimiz elimize bir demet çiçek alıp sevgilinin kapısına gidiyoruz? Öyle ya, internetteki sanal çiçek resimlerini gönderiveririz sevgilinin e-mail adresine olur biter değil mi? Kendi el yazımızla, özenerek, sözcükleri seçerek bir aşk mektubu yazmayalı ne kadar oldu sahi? Yazdığımız mektubun cevabını beklerken duyulan o müthiş heyecanı yaşamayalı ne kadar oldu?
Ne kadar kolaya kaçarsak o kadar uzaklaşıyor bizden aşk. Kaçıyor ve tutamıyoruz. Sadece arkasından bakıyoruz hepsi o kadar. Hayat denilen şey öyle çok uzun bir şey değil. Mutlu geçirdiğimiz anların toplamı ne kadar fazlaysa o kadar "Yaşadım" diyebilmeli insan. Mutlu olmak içinse bir an önce tembellikten vazgeçmeliyiz. Aşk bizi bekliyor. Yeter ki kalkabilelim yerimizden. Yeter ki uzanan elleri geri çevirmeyelim. Hayatın tüm zorluklarına direnme gücünü yüreğimiz verir bize. Yüreğimizi ihmal etmeyelim...
Ne kadar kolaya kaçarsak o kadar uzaklaşıyor bizden aşk. Kaçıyor ve tutamıyoruz. Sadece arkasından bakıyoruz hepsi o kadar. Hayat denilen şey öyle çok uzun bir şey değil. Mutlu geçirdiğimiz anların toplamı ne kadar fazlaysa o kadar "Yaşadım" diyebilmeli insan. Mutlu olmak içinse bir an önce tembellikten vazgeçmeliyiz. Aşk bizi bekliyor. Yeter ki kalkabilelim yerimizden.