Allah cc bizden nasıl bir ahlak istiyor I

Son güncelleme: 19.06.2011 17:19
  • Hepimiz biliyoruz ki, insanı Allah yaratmıştır. Dolayısıyla insanın iyi ve kötü özelliklerini de en iyi Allah bilir. Ayrıca insan diğer insanları kandırabilir ama Allah'tan herhangi bir şey gizlemesi mümkün değildir. Çünkü Allah bizim gibi sadece insanların dışını değil, onların düşüncelerini de bilir. O halde insanın Allah'a karşı her zaman dürüst ve samimi olması gerekir. Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
    De ki: "Sinelerinizde (içinizde-kalplerinizde) olanı -gizleseniz de, açığa vursanız da- Allah bilir. Ve göklerde olanı da, yerde olanı da bilir. Allah, herşeye güç yetirendir. (Al-i İmran Suresi, 29)
    Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azablandırır. Allah, herşeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 284)
    Allah'ın, her sözünü işittiğinin, her yaptığını gördüğünün, her düşüncesini bildiğinin farkında olan insan, gizlice de olsa kötülük yapamaz. Demek ki insanların gerçekten iyi insanlar olabilmeleri için mutlaka Allah'ın varlığına inanmaları ve O'nun gücünü, her an herşeyi gördüğünü ve duyduğunu anlamaları gerekir. Bu, Allah'ın istediği ahlakı yaşayabilmenin en önemli yollarından biridir.



    Allah'ı sevmek ve O'na güvenmek
    Annenizin, babanızın sizi sevmesi hoşunuza gidiyor değil mi? Siz de onları çok seviyorsunuz. Onlar sizi koruyor, sevgi gösteriyor, ihtiyaçlarınızı karşılıyor. Onlara güveniyorsunuz. Zor bir durumda kalsanız size yardıma koşacaklarını biliyorsunuz.
    Peki Allah'ı ne kadar seviyor ve O'na ne kadar güveniyorsunuz?
    Allah, yarattığı bütün canlıların her ihtiyacını verendir. O'nun sonsuz şefkati ve merhameti sayesindedünya üzerinde nimetler içinde ve rahat yaşıyoruz.
    Mesela bizim yaşayabilmemiz için Allah Güneş'i yaratmıştır. Beslenmemiz için sebzeleri, meyveleri, hayvanları yaratan da Allah'tır. Bu sayede ekmek, süt, et ve birbirinden lezzetli sebzeleri ve meyveleri yeriz.
    Allah içecek suyumuzun olması için de yağmuru yaratmıştır. Ayrıca tuzlu su olarak denizleri yaratan da Allah'tır. Denizlerdeki canlılar da bu sayede yaşarlar. Yağmurlar olmasaydı yeryüzünde ne tatlı ne tuzlu su olurdu. Su, yaşamımız için çok önemlidir. Çünkü biliyorsunuz ki insan susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Allah vücudumuzda da mikroplara karşı savaşan savunma sistemini yaratmıştır. Savunma sistemimiz sayesinde basit bir nezle mikrobu ile ölmemiz engellenmiştir.
    Bunlardan başka kalbimizi hiç durmadan çalışacak şekilde yaratan da Allah'tır. Kalbimiz araba motorları gibi ara sıra durup dinlenme ihtiyacında olsa, sonra tekrar çalışsa elbette yaşayamazdık. Oysa kalp insan ölene kadar senelerce hiç durmadan çalışır ve bu sayede hayatımızı sürdürürüz.
    Yine, Allah görebilmemiz için gözlerimizi, duyabilmemiz için kulaklarımızı, güzel kokuları koklamamız ve yemeklerin lezzetini tadabilmemiz için burnumuzu ve dilimizi yaratmıştır.
    Buraya kadar saydıklarımız Allah'ın bize verdiği sayısız nimetlerden yalnızca birkaçıdır. Allah'ın bize verdiği nimetleri saymakla bitiremeyiz. Bize karşı çok şefkatli ve çok merhametli olan Allah bir Kuran ayetinde bizlere şöyle seslenmektedir:


    SİZE HER İSTEDİĞİNİZ ŞEYİ VERDİ. EĞER ALLAH'IN NİMETİNİ SAYMAYA KALKIŞIRSANIZ, ONU SAYIP-BİTİRMEYE GÜÇ YETİREMEZSİNİZ. GERÇEK ŞU Kİ, İNSAN PEK ZALİMDİR, PEK NANKÖRDÜR.
    (İBRAHİM SURESİ, 34)



    Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 34)
    Ayetten de anladığınız gibi, bu nimetlere nankörlük yapmak, yani herşeyi bize Allah'ın verdiğini unutmak, O'na teşekkür etmemek çok çirkin bir davranış olacaktır. Allah nankörlük yapanları sevmez.
    Verdiği nimetlere karşılık Allah bizden en çok Kendisini sevmemizi ve Kendisine şükretmemizi, yani teşekkür etmemizi istemektedir. Rabbimiz bu emrini Kuran ayetlerinde şöyle bildirmektedir:
    Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi. (Nahl Suresi, 78)
    Öyleyse Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O'na kulluk ediyorsanız Allah'ın nimetine şükredin. (Nahl Suresi, 114)
    O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz. (Müminun Suresi, 78)
    Bir başka ayette ise iman edenlerin en çok Allah'ı sevdikleri şöyle anlatılmaktadır:
    İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. (Bakara Suresi, 165)
    Gerçek şu ki, size de, annenize de, babanıza da, bütün insanlara ve canlılara da bakan, besleyen, büyüten, koruyan Allah'tır. Hepimiz O'na muhtacız. Saydıklarımızdan bu kadarını bile ne bizim, ne de anne babamızın yapması mümkün değildir. Öyleyse önce Allah'a güvenip O'nu sevmemiz gerekir.





    ALLAH, SİZİ ANNELERİNİZİN KARNINDAN HİÇ BİR ŞEY BİLMEZKEN ÇIKARDI VE UMULUR Kİ, ŞÜKREDERSİNİZ DİYE İŞİTME, GÖRME (DUYULARINI) VE GÖNÜLLER VERDİ.


    (NAHL SURESİ, 78)







    İşte güzel ahlak özelliklerinin başında, önce Allah'ı sevmek, O'na güvenmek, herşeyimizi O'na borçlu olduğumuzu bilmek gelir.



    Çevremize karşı göstermemiz gereken güzel ahlak nasıl olmalı?
    Allah insanların alaycı, şımarık, kendini beğenmiş, yalancı olmasını yasaklamıştır. Dürüst, yumuşak huylu, alçakgönüllü, doğru sözlü olmak Allah'ın hoşuna giden çok önemli özelliklerdir.
    İnsan genellikle çevresinden etkilenir. Kötü arkadaşları varsa o insan da onların kötü davranışlarının etkisinde kalabilir. Oysa Allah'a inanan, Allah'ın daima kendisini gördüğünü bilen bir insan, ortam ne olursa olsun daima doğru hareketlerde bulunur. Yanlış davrananlara da güzel örnek olur.
    Allah sabırlı insanları da çok sever. Ancak sabretmek denince aklınıza sadece bazı konularda sabretmek ya da sabırsız konuşmalar yapmamak gelmesin. Çünkü Kuran'da bildirilen, sadece zorluklar karşısında değil, aksine insanın yaşamının her anında olması gereken sabırdır. İman etmiş bir insanın sabrı kişilere ya da o anki olaylara göre değişmez. Örneğin Allah korkusu zayıf olan bir insan, menfaat elde edeceği bir kişiye güzel davranırken çıkarları olmayan insanlara karşı ters tavırlarda bulunabilir. Ancak iman eden insan böyle kötü bir ahlak göstermekten şiddetle kaçınır. Başkaları nasıl davranırsa davransın hep güzel karşılık verir. Öfkelense bile öfkesini yener ve bu halini hiç değiştirmez yani sabreder.
    Allah bir ayetinde sabırda yarışmayı emretmektedir. Al-i İmran Suresi'ndeki bu ayet şöyledir:
    Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. (Al-i İmran Suresi, 200)



    Allah bize Kuran'da peygamberlerin sabırlı olmalarını güzel bir örnek olarak vermiştir. Örneğin hatırlarsınız, Eyüp Peygambere isabet eden sıkıntı çok uzun sürmüştür. Fakat bu değerli insan sabredip Allah'a dua etmiştir. Ve Allah ona iyileşmesi için yol göstermiştir.
    Nuh Peygamber de gemi yaparken kendisi ile alay edenlere karşı sabretmiş, onlara güzellikle davranmış, hep sakince ve güzel sözlerle öğüt vermiştir. Bunlar peygamberlerin yaşadıkları güzel sabır örnekleridir. Allah sabreden kullarını sevdiğini pek çok ayetinde bildirmiştir.
    Allah gösteriş yapan kibirli insanları ise sevmediğini bildirmiştir. İnsanların hepsinin maddi durumu aynı değildir. Kiminin güzel bir evi ve arabası vardır. Kiminin de hiçbir şeyi olmayabilir. Ama önemli olan güzel ahlaklı olmaktır. Örneğin iyi kıyafeti var diye arkadaşlarına karşı üstün olduğunu zannetmek, onları küçük görmek Allah'ın hoşuna gitmeyen davranışlardandır. Çünkü Allah insanları dış görünüşlerine göre değil, imanlarına göre değerlendirmeyi emretmiştir.
    Allah için üstünlüğün ölçüsü zenginlik, gösterişli olmak, çok kuvvetli olmak, güzellik, yakışıklılık değildir. Allah o insanın Kendisini ne kadar sevdiğine, ne kadar itaat ettiğine, Kuran ahlakını ne kadar yaşadığına göre insanları değerlendirir. Üstünlük bu değerlerle belli olur. Kuran'da bununla ilgili olarak Karun adında bir kimsenin durumu bizlere ders olsun diye anlatılmıştır.
    Karun çok zengin bir adamdır. O kadar zengindir ki sahip olduğu şeylerin sadece anahtarlarını taşımak için bile birçok insan gerekmektedir. Etrafındaki halktan cahil kişiler ona imrenerek bakmakta, onun yerinde olmayı istemektedirler. Ancak Karun Allah'ın sözünü dinlemeyen, çok kibirli ve kendini beğenmiş bir insandır. Bütün bu zenginliği kendisine Allah'ın verdiğini kabul etmemektedir. Bunun üzerine Allah ona öyle bir felaket vermiştir ki, bir gecede malıyla beraber yok olmuştur. Onun yerinde olmak isteyenler bu sefer "iyi ki onun durumuna düşmedik" diye sevinmişlerdir. Allah'ın onu cezalandırdığını anlamışlardır. Karun bu tür kötü kişilerin bir örneği olarak Kuran'da şöyle anlatılır:
    Gerçek şu ki, Karun, Musa'nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez." (Kasas Suresi, 76)
#19.06.2011 17:14 0 0 0
  • eline saglık
#19.06.2011 17:17 0 0 0
  • teşekkr edrim canım
#19.06.2011 17:19 0 0 0