Kaç gündür uyumuyorum.. gözkapaklarımın içinde sonsuz bir uçurum hissi
Ve ne zaman kapatsam gözlerimi bitmeyen bir düşüş başlıyor uykuya sonra
Kırılan kemiklerimin sesi;
Sıçrayarak kalkıyorum düştüğüm yerden
Ve acılarımı desteliyorum
Kanlı ellerimle
Ellerim hani
Usulca çevirip avuç içlerinden öptüğün ateş gibi
Yangınını söndürecek bir şey yok artık avuçlarımın
Uykusuzluğumu teselli edebilecek
Herhangi bir şey
Yok;
Rehavet kipinde değilim artık hayatın
Gülmüyor çevremdeki karnaval artığı yüzler
Neşeli gülüşmeler yok
Şarkılar sözler yok; Sus oldu hayat
Kusursuz yalanlar söylendi ve bitti..
Perde!
Hatırladıkça ölüyorum
Çürümüş etimin kokusu burun deliklerimi sızlatıyor
Tenim hani
Ellerinin istilası altında sıra dışı bir çıplaklık yaşayan
Ve bir ateş topu olma gayreti ile çoğalan tenim;
Etimin kemiğe tutunmak için bir nedeni yok artık
Hatırladıkça yavaş yavaş çözülüyorum
Sen unuttukça ben ölüyorum
Her bir parçam geri dönülmez bir biçimde yitirdi bütünün estetiğini
Kaç gündür uyumuyorum; kulaklarımda ölümün yırtıcı çığlığı
Ve ne zaman bu sese kulak versem
Aklımda çürüyen bir kız çocuğu silueti...