Bir gün daha batıyor, boğazın karşısında,
Bir ömür daha bitiyor, martı sesleri arasında,
Bir İstanbul kayboluyor gözlerimden,
Bir İstanbul, gecenin karanlığında,
Ben ise köhne bir meyhanenin nahoşluğunda.
Saatler ilerliyor zamana karşı,
Ben desen, zaman kavramında kayıp,
Bekleyeni olanlar,bir bir gidiyor,
Ben ise gitmeyecekmiş gibi kalıp,
Ne kadar mutlu eder ki insanı,
Şu meyhanenin nahoş havası,
Ne kadar dağıtabilir ki efkarı,
Rakıyla balığın zahiri dansı.
Ne kadar ilgilendirir ki, bir kediyi,
Karnını doyuramadığı meyhanenin havası,
Ne kadar dağıtabilir aç bir kedinin açlığını,
Şu meyhanenin teessür veren sedası.
Öyleyse nasıl ararım mutluluğu,
Anason kokulu meyhanelerde,
Öyleyse nasıl çare bulurum çaresizliğime,
Bir kedinin hayallerini bile ümitsizliğe,
Dönüştüren bu riya yerlerde.