Depresyonda Hayatlar 1

Son güncelleme: 20.07.2011 18:57
  • Depresyonda Hayatlar 1 hikayesi - Şule meryem canpolat hikayeleri


    "Güneş vaktinden önce doğmamak için saatini bekliyordu..Kuşlar yine heyecanlı, cik cik sesleri birbirine karışıyordu..Bu şehirde her şey normal gözükse de, huzurlu insanlar kadar, mutsuz ve huzuru bir köy çocuğuna ödünç vermiş mahrumzedeler de vardı..Tabi biraz düşününce hayat mıydı onları mahrum kılan, hayattan soyutlanmış halleriyle onlar mıydı hayatı kendilerine mahrum eden?.. Bu öykünün sonunda cevap bulacaktı belki de"...
    ...

    Israrla çalan zilin sesine uyandı Sühendan..Son zamanlarda hep böyleydi..Telefon ya da zil çalmadıkça uyanmak istemiyordu uykusundan..Hiç bitmeyecek sandığı geçici rüyasından..Kapıdan sonra, küçüklüğünden beridir bir türlü eğilmeyen dik saçlarını suyla düzellti banyoda..Asi ruhu gibi, çatık duran kaşlarını yükseltti kıvrak el hareketleriyle..Makyajsız haline rağmen, çekilir bir yüzü vardı..Azıcık da gülücük kondursa üstüne?..Sühendan boyaları severdi ama, maskeli olmayı asla..Olduğu gibi, dobra, asi, sert bir hali vardı..Tebessüm ona çok yakışırdı ama hayata yüklediği mazeretlerle O, hep somurtmayı severdi..Bu yüzden gülücüklerinin sayısı az, üzüntülü günlerinin sayısı fazlaydı..

    Uykuya müptela bir yüzü ve sinirden harap olmuş bir bünyeyi ancak bir duş paklar diye düşündü...Gerçi bugün de dışarı çıkmak istemiyordu ama olsun..Onu bu noktaya getiren ilk uçurumu hatırlamıyordu bile..Nerde kopmuştu kimbilir ilk ilmek?..Ve çorabı andıran, söküklerden ibaret bu heykelden hayat?..Hani nerde ruhum diye inledi birden?..Çatıp kaşlarını bu sabah da, irkildi derinden..

    "Önemli olanlarla önemli gördüklerimiz arasında ince bir çizgidir hayat..Gereksinimler mi belirler bu inceliği yoksa gerekli gördüklerimiz mi bilemesek de hepimizin öncelikleri vardır hayatta..Sevmek sevilmek merkezidir hayatın..Bir tek sevgide ayırım olmaz bu yüzden"..
    ...

    Sühendan duştan çıkmış, ama hala ne giyeceğine karar verememişti..Güzel giyinmeyi, süslenmeyi her insan kadar çok seviyor ama bir türlü nerden başlayacağını bilemiyordu..Bu yüzden sürekli bir şeyler deniyor, aynaya baktığında giydiği şeyleri kendine yakıştıramıyor.. Üstündekileri çıkarıp, diğer kıyafetlerini tekrar tekrar deniyordu..Ne zamandır böyleydi hatırlamyordu..Yakışmayan, kıyafetler miydi, onları tahlil eden karar mekanizması mı?..Bakışında mı bir arıza vardı?..Giydiği kıyafetler de mi?..Yoksa, fiziki yapısı mı arızalıydı?

    Zaman hiç bitmeyecek sanıyordu böyle zamanlarda..Beyni bir düşünceye takılıp kalıyordu öyle ki..Saatlerce beynini meşgul eden düşünceyi kemiriyordu, hiç düşünmeden..Ama bugün arkadaşına söz vermişti..Her şeye rağmen toparlanıp hazırlanmalıydı..Sahi her şeye rağmen demişken, neydi bu her şey?..Annesinin O'na yaptığını düşündüğü haksızlıklar mı?..Eşinin ihmalleri mi?..Başlamayı isteyip başlayamadığı güzellikler mi yoksa?..Kimlerdi tüm bu hezeyanların sorumlusu?..Bir ilk nokta arıyordu, son noktayı koymak için ama bulamıyordu..Eşi de farkındaydı bu durağanlığın..En sonunda giyindi Sühendan..Söz verdiği saatten biraz geç de olsa, kendini sokağa attı acılarıyla bir heykel gibi..Nerede kaybettiğini hatırlamadığı ruhunu pazarlarda arayan bir müşteri gibi..
    ...

    "Elbette hayatları yokuşa sürükleyen bir sürü neden vardı düşününce..Huzur kadar huzursuzluk da an meselesiydi insan kaderinde..Sevincin kedere dönüşmesi kadar hızlıydı zamanın akışı..Ama işte bunların toplamıydı "hayat"..Ve kabullenince tüm halleriyle hayatı, ancak o zaman huzura erebilirdi her hayat sahibi"..

    Güneş Sühendan'a gülümsüyordu ama Sühendan güneşi ne kadar umursuyordu bilinmez?..Çiçekler, kuşlar, kısacası tabiat Onunla konuşuyordu ama O ne kadar duyuyordu bilinmez?..Geçtiği yollar, konuştuğu insanlar hatalara rağmen yaşamanın güzelliğini haykırıyordu ama Sühendan ne kadarını farkedebiliyordu bunlar hep meçhuldü?..O yürürken, üzerine giydiği bluzun doğru bir seçim olup olmadığını düşünüyordu belki de...Saçlarını aslında toplamasının değil de, dağıtmasının daha mantıklı olduğunu geçiriyordu içinden..Ve belki de.. keşke çıkmasaydım evden bu havada, bu şekilde diyerek keşkeler yağdırıyordu, keşkelerden yorulmuş bu kente..

    Sühendan farklı bir şekilde kendini seyre dalmıştı bugün de..Sühendan kendinden başka her şeyi unutmuştu bugün de..Bir tek mazisi gitmiyordu aklından..Bir tek acı saydığı yaşanmışlıkları..Dünya değişiyordu bir bebeğin büyümesi kadar hızlı ve sevimli..Ama bir tek Sühendan değişemiyordu, sevimsiz saydığı dünya karşısında..Acıyordu Sühendan kendine..Acıyordu ellerinden akıp giden zaman, Sühendan'a..Dur! demesi gerekenin kendi olduğunu hatırlayacak mıydı acaba bir gün?..Hatırlaması gerekenlerin, unutması gerekenlerden geçtiğini farkedebilecek miydi ennihaye O da?..

    Hayata her sabah yeniden başlamayı bilenler bir yana, hayata başlayamadan, finale hazırlananlar da vardı dünyada..Eylemsiz bir son olamazdı elbette..Ama işte Sühendan hiçbir şey yapmadan, bir şeyler yapacağına inananlardandı..Dünya çelişkilerde, Sühendan'lar çıkmazlarda gidedursun bir çıkış vardı elbet, son sayılan yollardan..Çelişkiler, kendiyle çelişenlerde olsa da çoğu zaman, suç hep dünyanın olacaktı ve sonucu kadere isyan..

    Sühendan dağıttı birden düşüncelerini..Kolunu saran ele yöneldi..Dakikalardır Onu bekleyen çok sevdiği arkadaşından başkası değildi..İyi ki sen varsın diye geçirdi içinden..Söylemeye çekindi..Küfretmeden edemedi neden sonra..Kendisini oyalayan aynalara..Özürdiledi Sühendan..Söz veremedi yine de bir dahaki sefere, daha hızlı hazırlanıp aşkla geleceğim diye..İki insan aktı bu sokaktan az önce..Birisi biraz heykelden, ikisi de kemikten iki hayat..İki can aktı az önce bu sokaktan..Her gün yüzlercesini gördüğümüz ortak hayatlardan..

    ...



    Şule Meryem Canpolat

#20.07.2011 18:57 0 0 0