Herkes kendi deneyimlerinden sağlığın ne kadar önemli olduğunu bilir Ancak burada tek tek bireyler için değil, toplumsal açıdan sağlığın neden önemli olduğu kastedilmektedir Eğer sağlığın toplumsal önemini araştırırsak bu köşede hangi konularda yazılarla karşılaşacağımızı da tahmin edebiliriz
Yukarıda vurgulandığı gibi, sağlık tekil bir olay olmasının yanı sıra toplumsal bir olaydır Örneğin ülkeleri bir biriyle karşılaştırmak için kullanılan ölçeklerin en kullanışlılarından biri, kişi başına düşen ulusal gelirle bebek ölüm hızını birlikte değerlendirmektir Eğer bir ülkenin kişi başına düşen ulusal geliri yüksek olmasına rağmen bebek ölüm hızı görece yüksek ise, daha bir çok veriyi incelemeden, bu ülkede toplumsal eşitsizliklerin olduğunu, sömürü ilişkilerinin bir gelir uçurumuna yol açtığını ve yoksul insanları kapsayan bir sağlık hizmetinin olmadığını hemen tahmin edebilirizBuna karşılık kişi başına düşen geliri az olmasına rağmen bebek ölüm hızını düşürebilmiş bir toplumun daha eşitlikçi ilişkilere dayandığını, sağlık hizmetlerinin toplumcu bir anlayışla örgütlendiğini düşünürsünüz Gerçekten sağlığın belirleyicileri, mikroplardan, zararlı maddelerden ve olası kazalardan çok toplumsal ilişkilerin tümüdür Yazılarımızda verem, AİDS, kuş gribi, akıl hastalıkları, meslek hastalıkları gibi sağlık olaylarının toplumsal ilişkilerden nasıl etkilendiğini ve aralarındaki ilişkileri ele alacağız
Bununla ilişkili olarak kriz içindeki kapitalizmin, krizini aşmak için çareler ararken ilk gözünü diktiği alanlardan birisi sağlık olmaktadır Hem bu alandaki sosyal harcamaların kısıtlanması hem de sağlıktan daha fazla kar elde edilmesi operasyonu “sağlıkta reform” diye sunulmuş, ancak emekçilerin sözlüğüne bu hemen “emekçilerin sağlık hakkına saldırı” diye geçmiştir Bu saldırının aile hekimliği, Genel Sağlık Sigortası, performansa dayalı çalışma gibi başlıklarını yeri geldikçe ele alacağız
Sözünü ettiğimiz saldırı, bir yandan geniş yığınları daha çok sağlıksızlığa ve yoksunluğa iterken, toplumun bir kesimini de sağlık alanında akıl dışı bir tüketime sürüklemektedir Bunda ilaç ve tıbbi teknoloji şirketlerinin, özel hastanelerin, zayıflama/güzelleşme merkezlerinin kar etme hırsı yadsınamaz Bu tüketim sektörü sağlıklı bir toplum yaratmadığı gibi insanları sağlıklarından da etmektedir Yan etkisi ise sağlık ortamında ki giderek artan çürüme halidir Yazılarımızda bu akıl dışılığı da konu edeceğiz
Öte yandan sağlık sosyalizmin en başarılı olduğu alanlardan biridir İnsanın gelişmesini, refahını, mutluluğunu amaçlayan bir toplumsal düzenin bu alanda başarısız olması beklenemez Örneğin, eğer ABD burnunun dibindeki Küba’yı delice arzu etmesine rağmen saldırıp yok edemediyse, bunda Küba’nın sağlık alanındaki başarılarının getirdiği olağanüstü uluslararası prestiji de rol oynamaktadır ABD’nin Küba’yı “özgürleştireceğiz” veya “demokratikleştireceğiz” söylemi kanlı ağızlarında komik bir gürültüye neden olmaktadır Bu nedenle yazılarımızda Küba’da sağlık hizmetlerinin değişik yönlerini sık sık tartışacağız Öte yandan yeri geldikçe reel sosyalizmin sağlık alanındaki verilerine de değinme şansımız olacak Tabi ki Solcu’daki bu yazı dizisi sırasında yeni sosyalist devrimlerle karşılaşma şansımız da var ve yeni doğan sosyalist ülkelerin sağlıkta yaşadıkları dönüşümleri de inceleyeceğimizi umuyorum
Sağlık bütün bunların dışında işçi sınıfı enternasyonalizminin de önemli bir aracı haline gelmiştirBugün Kübalı sağlıkçıların dünyanın dört bir yanında felakete uğramış halkların yardımına koşması bunun en iyi örneğini oluşturmaktadır Bu deneyimleri paylaşma şansımız olacak Sadece enternasyonalizmin aracı mı? Aynı zamanda sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi bir devrimci araca dönüşmektedir Yukarıda tanımladığımız liberal saldırı o kadar acımasızdır ki Venezüella’da halen tamamlanmamış olan devrim sürecinin başlıca araçlarından birisi de halkın içinde örgütlenen sağlık hizmetleri olmuştur Bu köşede yeri geldikçe sağlığı bir de bu yönden yazarlarımız inceleyecekler
Bazı durumlarda ise kuş gribi, deli dana hastalığı gibi yeni salgınlar başlıca bir kriz dinamiği haline gelmektedir Ülkeler arası ticareti, üretimi etkilemekte, hükümetleri sarsmaktadır Bir yanıyla kapitalizmin akıl dışılığının ürünü olan bu salgınlar tüm dünya halklarını tehdit ederken bir yandan da emperyalist zincirde yeni zayıf halkalar yaratma potansiyeli de barındırmaktadır Bu nedenle bu salgınların dinamiğini, hangi toplumsal ilişkilerin ürünü olduğunu anlamamız önem taşımaktadır