Kitaplara açıp, dünyaya kapattığından beridir gözlerini, temiz hayaller süsledi iç dünyasını..Kitapları da insanlar yazmıştı ama o insanları değil, kitapları seçmişti..
Yürek acıtan öyküler vardır..Okuyunca, inleten ruhları..Öyle bir hayatı omuzlamıştı yorgun savaşçı ..Geçmişe tevbe ettiyse de, yeniden başlamaya yemin ettiyse de, hali yürek burkuyordu hala..
Ama şaha kalkmıştı bir kere, tüm mat edilişlere rağmen..Güçlü olmaya çalışmıştı bir kere tüm yıkılmışlığına rağmen..
O zaman pes etmemeliydi savaşçı..Cepheyi terketmemeliydi severken..Bunu sık sık telkin ediyordu kendine..
Kaybettiklerini kitaplarda bulmak için çıkmıştı yola..Her satırda meydan okumak için vefasızlara, o da okumayı seçmişti..Hem ne iyi etmişti..Kendisini sevmeyen insanları terketmişti..
Kalbine derin setler, büyük perdeler çekmişti ama..
"Hepimiz insanız..elbet hata yaparız lakin, hata yapınca bir vefasız, herkesi vefasız sayarız..herkesi anlayışsız..Biliriz vefalılar da var, biliriz insaflılar da var hala ama biz bir daha kanmayız aynı yalanlara..bir daha düşmemek için aynı tuzaklara"..
Derin yaralar aldığından beridir, kalbine dönüp bakamıyordu savaşçı da..Anlatamıyordu uzun zamandır derin açmazlarını kendine..Kendiyle derinden konuşmayalı kaç yıl geçmişti kimbilir?..Hatanın ne kendisi, ne de alın yazısı olmadığını itiraf etmeyeli kaç yıl?..
Oturup beklese bir an, durulacaktı belki o da..İniltilerini dillendirse sakinleşecekti..Şöyle bir çığlık atamadı, sessizlikten..Şöyle bir haykırıp kalkamadı yerinden..Her düştüğünde, çöktü sadece...Karanlığa, sitemkar bir gözle baktı sadece..
Sessiz çığlıklarımızla hepimiz bir yorgun savaşçıydık aslında..Dokunulamayan yaralarla hepimiz verimsizdik biraz..Sırlarımızla, saklı birer kutu gibiydik, patlamaya hazır..Sessiz bomba gibi sürüklüyorduk ruhlarımızı..
Yorgun savaşçı belki bendim, belki o, belki sizdiniz...isimler ne olursa olsun öyküler aynıydı işte..İhanet edilenlerle, ihanete uğrayanlardan örülü, karmaşık hayatlardık..Kendimizi kitaplara adadığımızdan beridir, insanlardan kaçtığımız hayatlardık..
Bir yemin etmişti yorgun savaşçı da..ihanete uğradığından beri, bir yemin..Açmayacaktı bir gönül sayfası daha..Yeni kitaplara daldıkça, örneklemeyecekti kendisini kitaplardaki hayatlardan..sadece okuyacaktı..sadece atacaktı ruhunu kitaplara..etrafına bir daha bakmamacasına..
Aşk, büyük kayıplar verdirmişti yorgun savaşçıya..Ansızın bir köşe başında yapayalnız bırakmıştı, onu acılar..Kibritçi melankolik kız, duygusallığına ağlarken, yorgun savaşçı vefasızlara yanıyordu her köşe başında..Melankolik kz yollara vururken ömrünü, yorgun savaşçı kitaplara gömüyordu acılı ruhunu...Birisi dışına, diğeri içine atıyordu tüm yalnızlığını..ama hayat kibritçi kızları, yorgun savaşçıları bekleyecek kadar yavaş akmıyordu malesef..
Ezik yürekleriyle, enkaza dönen ruhlarıyla hayata tutunmak onların da harcıydı ama bunun için yürek lazımdı..Güçlü yürekler..Atanların, satanların karşısında dimdik duracak yürekler..ve hiç eğilmeyecek bilekler ..
Yorgun savaşçı, yalnız adamı oynadığından bu yana, yakılan tüm kibritler havada donmaktaydı..Yorgun savaşçı, kendine kapandığından beridir, atılan tüm adımlar yarım kalıyordu yollarda..
Karar vermek yetmiyor dedi yorgun savaşçı!..Şaha kalkmak yetmiyor!..
Yenilgileri kabul etmek gerekti önce..Zafer edasıyla terkedenlere inat..
Sevmeyi bilmeyenleri unutmak gerekti önce..Kısır döngülere inat..Ve umuda yelken açmak gerekti..Umutla başlamak yeniden..Seven yürekleri incitmeden...