Red Storm Entertainment'ın yaptığı ilk Rainbow üzerinden bir hayli zaman geçti. Arada serinin birçok yeni üyesi geldi, gitti. Kimi hoş güzeldi, kimi öncekiler kadar iyi olmadı. Ancak sonuçta onlar da birer Rainbow'du. Ubisoft bize son olarak Tom Clancy's Rainbow Six: Vegas'la buradayız mesajını verdi.
Açıkçası SWAT 4'ü ek görev paketinle beraber yalayıp yutmuştum. Arkasından gelen The Regiment faciası ve Rainbow'un önceki üyesi Lockdown beni sarsmıştı. Aradan zaman geçti ve Vegas duyuruldu. Umarım Lockdown gibi olmasın demiştim ve bu ön yargım oynadığım zaman ortadan kalktı. Vegas'ın oynanışında aksiyon ön planda. Eğer serinin ilk üyelerini oynadıysanız, onlardaki taktiksel havanın son oyunda pek olmadığını görebilirsiniz. Buna rağmen kolay kontroller ve atmosfer oyuncuyu doyuruyor. Duvarların, arabaların, kutuların vs... görebildiğiniz her yere saklanıp, siper alıyoruz. Saklandığımız yerin köşelerinden rakiplere kurşun sıkma imkanınız var. Farenin sağ tuşuna basarak korunduğumuz yere iyice yapışıyoruz. Burada iki adet ateş etme seçeneğimiz var. İster köşeden bakıp hedef alarak olmadı, Killzone veya Gears of War'daki gibi silahı dışarı çıkartarak, rasgele ateş. Siper aldığımız zaman oyun FPS'den TPS'ye dönüyor. TPS kamerası sayesinde görüş açımız biraz daha genişliyor. Rasgele ateş kısımlarında bundan yararlanabiliriz. Şöyle ki; siper aldık diyelim, hemen ön tarafta düşman da bir yere saklanmış. Öylesine üstüne ateş etmeye karar verdiniz. Bu sırada normalde hedef aldığınız Crosshair yerine, artı şeklinde bir başka Crosshair oluyor. TPS sayesinde gördüğünüz düşmanın üstüne, hedef işaretini götürdüğünüz zaman, kırmızı rengini alıyor ve böylece ona rasgele şekilde üstüne doğru ateş edebiliyoruz. Birkaç mermi tutturma şansına sahibiz. TPS'ye geçip, etrafın genişlemesini görmek belli açılardan tartışılabilir. FPS'nin ve Rainbow'un atmosferini ufaktan bozuyor diyebilirsiniz, ancak görüş açısının genişlemesi gibi yararı var. Birde düşman yer değiştirse bile, TPS sayesinde bir yerden nereye geçtiğini görebiliyorsunuz. Dediğim gibi bu atmosferi ufaktan bozabilir, ancak yararı da yok değil. Oynanışı biraz daha kolaylaştırıyor ve yeni başlayan oyuncular için güzel. Ama ben her şekilde FPS kamerasında olmasını ve siper aldığımız yerde de TPS'ye geçmeden FPS olarak kalmasını daha çok tercih ederdim. Etrafı kontrol etmek için kafamızı dışarı çıkarmak bu durumda tehlikeli olsa da, daha gerçekçi olurdu. Eğer rasgele yerine siperden düz ateş etmeye karar verirseniz, oyun FPS açısına geri dönüyor. Ancak TPS'den gördüğünüz düşmanların zaten nerede olduğunu bildiğimizden, kesin ateş ederek öldürme şansınız daha çok oluyor.
Vegas içinde ölümsüz değiliz. Biraz ateş altında kaldığınız zaman ölebiliyorsunuz. Bu durum gerçeklik açısından hoşuma gitti. Vurulduğunuz zaman ekran bulanıyor, eğer iyice yaralanırsanız ekran kararıyor ve son kurşunlar geldiğinde kaçamazsanız ölüyorsunuz. Bu yüzden Ramboculuk oynamanızı tavsiye etmem. Genel olarak adamlarınıza vereceğiniz emirler ve iyi yerlerde siper alarak işin üstünden gelebilirsiniz. Save kısmı ufaktan delirtebilir. Çünkü istenilen yerde oyunu kaydetme imkanı yok. Bunun yerine Checkpoint'ler var. Kayıt noktaları yeni görevin başladığı noktada, otomatik olarak yapılıyor. Eğer yeni görev noktasına gelmeden baya bir ilerlemişseniz ve ölürseniz, yapmakta olduğunuz görevin başından başlıyorsunuz. Bu durum arada çıldırtma noktasına gelebiliyor. Özellikle zorluk seviyesi yüksekse. Zorluk seviyesi olarak en zoru tavsiyem olacaktır. Çünkü normal seviyede Vegas normal bir FPS oluyor ve kolayca bitebiliyor.
Düşmanlar ve ekip
Zorluk seviyesi arttığı zaman düşmanların güçleri ve isabet oranları da artıyor. Yapay zeka bazı zamanlar güzel hareketler çekse de, bazı zamanlar aptalları oynayabiliyor. Mesela el bombası attığınızda kaçıyorlar veya ateş ettiğiniz zaman daha korunaklı bir yere gitmeye çalışıyorlar. Ancak bazen de, 'Zor ölüm' hesabıyla sizin veya ekip arkadaşlarınızın üstüne doğru koşuyorlar. Gene de yapay zeka Vegas içinde bana göre yeterli. Takım arkadaşlarımız, rakiplere göre daha zeki. Ateş altında kaldıklarında hemen korunacakları bir yer buluyorlar. Düşmanlara korunaklı yerlerden ateş edip, vuruyorlar. Sizin görmediğiniz rakiplerinizi görüp, uyarı yapıyorlar. Hatta siz ateş etmeden düşmanı harcıyorlar. Eğer siper alamayacakları, ateş altında kalacakları tehlikeli bir noktaya gitmelerini emrederseniz, ateş altında kalmamak için hemen en yakın siper alacakları yere geçip, kendilerini koruyorlar. Emirlerimizi uyguluyorlar. Ben ekibin zekasından memnun kaldım. Adamlarımıza emir vermesi kolay. Alt'a basarak beni takip veya burada bekleyin, Space'e basarak işaretlediğiniz yere gidin diyebilirsiniz. Aynı şekilde bir iple aşağı inecekseniz, merdiven tırmanacaksınız veya kapıya yakın bir yerdeyseniz emir verme komutları da kolay. Mesela kapı önündesiniz diyelim. Eğer siz kapıya iyice yaklaşırsanız, siz açarsınız. Ufaktan biraz yanından ayrılırsanız, takım arkadaşlarınızın açmasını emredebilirsiniz. Karşınıza karışık bir menü gelip, kapıyı sen aç, içeri dal vs... gibi bir olay yok. Komut vermek son derece kavraması kolay ve kullanışlı. Sadece basit emirler değil, arada zincirleme emir de verebilirsiniz. Şöyle ki; rehineleri kurtarmanız gerek (İlk bölümde bu görev var). Kapının altına optik sokup, içerde ne var ne yok bakıyorsunuz. Bu durumda ekip arkadaşlarınıza hemen öndeki silahlı adamı vurun ve şurada durun diye emir verebilirsiniz. Onlarda harfiyen tüm emirlerinizi yerine getirecektir.
Silahlar
Özel bir takımı canlandırıyoruz ve silah çeşidimiz bolca var. Hepsi belli ana sınıfta olan, birçok silahımız var. Bu sınıflar Hafif ve ağır makinalı, Sniper, tabanca, bombalar olmak üzere ayrılmış durumda. Tüm sınıflarda birçok silah bulunuyor. Silahları en başta seçme imkanımız yok. Ancak yapımcılar bunun yerine belli yerlere, büyük silah kasaları koymuşlar. Arada sırada karşımıza çıkacak bu kasalardan; cephanemizi doldurmak, silahımızı değiştirmek ve silahımıza ekstra aparat takma imkanımız var. Kısaca elimizdeki silahı ufaktan Upgrade edebiliyoruz. Mesela bir makineli üstüne lazer hedef seçici veya dürbün koyabilir olmadı, tabancamıza ekstra takabiliriz. Ancak tüm silahlara aynı ekstralar mevcut değil. Sınıftan sınıfa bu Upgrade'ler değişiyor. Kalkıp da tabancaya dürbün koyamayız tabii ki. Bu kasa veya silah kutularında silah resmi üstüne tıklayıp; silahı değiştiriyoruz, ekstraları da "C" tuşuna basarak yapıyoruz. Kısaca Vegas'ta silah yelpazesi oldukça geniş, hatta Upgrade kısmı gibi hoş seçenek var.
Oyunda Logan Keller'i canlandırıyoruz. Keller ve takımımız olarak uluslararası terörist olan Irena Morales'in peşine düşüyoruz. Irena bir kadın olmasına rağmen, cidden büyük bir tehlike ve Las Vegas'ı cehenneme çevirmiş durumda. Aslında oyunun ilk bölümünde elimizden kaçıyor ve sonrasında Vegas'ta peşine düşüyoruz. Yapım tamamen Las Vegas semalarında geçmiyor.
Sesler konusunda da Vegas güzel. Müzikler ve efektler iyi. Adamınızın duvara dayandığı anda, elbisesinden gelen ekipmanlarının sesi, silahların hepsinin ayrı ayrı efektlerinin olması; konuşmalar, seslendirmeler hepsi ustaca. Bölümlerde çalan müzikler de oldukça etkili. Bu konuda Rainbow'un son üyesi sınıfı geçiyor.
Etrafla da ana hatlarıyla etkileşimdeyiz. Özellikle çarpışmalar da etrafta uçan nesne parçaları atmosferi süper kılıyor. Kendinizi gerçekten çarpışmadaymış gibi hissediyorsunuz. Fakat arabaya ateş ettiğinizde patlamaması veya önünüze bazı zamanlar çıkan kutularla kapatılmış yolu, kutuları oraya buraya dağıtarak açamıyorsunuz. Bu durumda belli olan yerden gitmeniz lazım. Ancak etrafın çatışma anlarında parçalanması, görsel ve işitsel efektlerle beraber tadında doyulmuyor.
Yapımda gitmeniz gereken yol genel olarak belli. Harita da ve ekranda görev noktanız ve gideceğiniz yol gözüküyor. Alternatif bulunmuyor, bu çizgisel olay biraz can sıkıcı olabilir. Ancak ortalığı baltalayacak cinsten değil.
Tuzluya mal olma
Vegas'ın grafikleri, sesleri ve etrafla ana hatlarla etkileşimde olmak güzel. Ancak oyunun en büyük eksisi ve Ubisoft'un, Splinter Cell: Chaos Theory'den beri uyguladığı ekran kartı politikası aynen devam ediyor. Vegas gerçek anlamda bir sistem canavarı. Minimum olarak 3 Ghz işlemci, 1 Gb Ram ve 128 Mb Shader Model 3.0 destekli bir ekran kartı istiyor. Harddisk içinde 7 Gb yer kaplaması kabul edilir. Şuanda çoğu oyun zaten HDD'lerde büyük delikler açıyor. Ancak oyunu ciddi anlamda akıcı oynamak için sağlam bir sisteme ihtiyaç var. Tavsiyem en aşağı olarak çift çekirdek bir Intel veya 64 Bit bir AMD, 1.5 Gb Ram, son olarak 256 Mb Ati 1800 veya Nvidia 7800 dengi ekran kartı olacaktır. X1600 veya Nvidia 6600 gibi ekran kartlarında, 3 Ghz işlemci ve 1 Gb Raminizde olsa, efektleri açtığınız zaman yapımda; yavaşlık, takılmalar ve akıcı olmayan bir oynanış olacak. Görsel efektleri açmayarak, hatta grafikler en düşük seviyede oynanabilir hale gelebiliyor. Ancak görsel efektlerden mahrum da kalmak istemiyorsanız, o zaman tavsiyeme kulak verebilirsiniz. Eğer 512 Mb Raminiz varsa oynamayı unutun, feci takılmalar yaşacaksınızdır. Ubisoft'un ekran kartı politikası demiştim. Çünkü Shader Model 3.0 gerekli. Ati'nin X1xxx serisi altında ekran kartınız veya Nvidia 6 serisi yoksa oynamayı unutun. Bu konuda Ubisoft, Double Agent'ta da aynısını, hatta daha önce Chaos Theory'de yapmıştı. Chaos Theory'de SM 2.0 destekleyen ekran kartlarında çalışabiliyordu. Biraz oyuncuların baskısıyla bir yama çıkartarak SM 1.1 destekleyen kartlarda da, Chaos Theory'nin çalışması sağlanmıştı. Belki ileride böyle bir yama gelebilir, ancak bunu kesin bilemem.
Son noktalar
Vegas'ta, Multiplayer özelliği de bulunuyor. Eğer çoklu oyuncuda oynayacaksanız, kesinlikle yamayı yükleyip öyle oynayın. Çünkü Multiplayer'da bazı sorunlar vardı ve yapımcılar oyun çıktıktan hemen sonra bir yama yaparak, bu hataları giderdiler. Gerçi son zamanlarda oyunun çıkmasından sonra yamasının çıkması modasına uymuşlar. Multiplayer genel olarak zevkli. Arkadaşlarınızla eğlenceli vakit geçirebilirsiniz.
Tom Clancy's Rainbow Six: Vegas güzel bir oyun. Alışması kolay ve atmosferi hoş. Multiplayer'da oldukça zevkli, fakat tuzlu sistem ihtiyacı ve ekran kartı politikası en büyük eksisi. Eğer sağlam bir sisteminiz varsa kesinlikle oynamalısınız. Sisteminiz oyunun minimum derecesinde de olsa, düşük detaylar da gene oynayabilirsiniz. Ancak ilk tavsiyem X360'nız varsa, kesinlikle yapımı konsolda oynamanız olacaktır. Böylece sistem ihtiyacı ve ekran kartı derdinden kurtulabilirsiniz.
Can alıcı teknik
Grafikler konusunda oyun gerçekten kendini konuşturuyor. Unreal teknolojisi her noktada kendini hissettirmiş. Işık detaylarından, modellemelere ve çevreye kadar; Ubisoft Montreal gerçekten bu konuda güzel iş çıkarmış. Özellikle ilk bölümdeki ışık oyunları gerçekten harikaydı. Silahtan çıkan ateşten, su yansımalarına kadar birçok yerde incelik göze çarpıyor. Patlama efektleri ekrana güzel yansıyor, özellikle vurulduğunuz zamandaki ekranın bulanması güzel yansıtılmış. Dokular ve kaplamalar da hoş.