Her şiir bir ayna
ve ben seni hep şiirlere yazdım Kayra !
Dönüşün bayram
dönüşün makbul görülüp kabul olmuş duam...
Gül dalından kuşların uçtuğu vakitti sende uslanışım
ve akasya kokarken avuçların
yitik bir mevsim senfonisiyle
yüreğimi kapına bıraktım
göçebe gülüşün
ve ziyası mavi düşün asıldı kirpiklerime
o gün bu gündür
bir kendimi yaktım ikimizin yerine
hiç üşümeyelim diye...
Biliyorsun Kayra
oldum olası hükmedemedim zamana
sığınıp göğsünün şafaklarına
bakışımı asamadım gözlerinin semalarına
sorsan, boyumdan büyük sevmiştim
her külfetini çekmiştim
sorsan bana
sana meftun olan bir bendim
ama sen sorma Kayra
sadece anla
çünkü ayrılık parya !
çünkü ben hep uzaktan baktım sana !
'Züleyha aşktan başka ne bilir ki' dedin ya bana
çok şey Kayra
çok şey bilirim aslında
ayrılık mesela
Hasretinin sızısıyla yasaklarımı çiğnemeyi
kendime yalanlar dolu bahaneler öğretmeyi...
Elini tuttuğumda boğazıma oturan ahı
gözlerine daldığımda içime mıhlanan eyvahı
başımı omzunda unuttuğum anı
ve yanındayken ağlayamamayı
adını !
ve dahasını...
Görüyorsun Kayra
avuçlarım sensizliğin ızdırabında
artık kol kanat germelisin yollara düşen sevdama
ve bilmelisin ki
yük değilsin sen bana.
Sen benim bayramlık telaşım
hüzün dolu bir kenti ardımda bırakışım
ak gerdanına mavi düşler takılmış gelinlerin
kına gecelerine türküler yakışımsın
Bir zemheri sürgünü ardından bahara varışım
arşa değen başımsın...
Susamıyorum Kayra !
şart olsun ki zamana
bitmeyecek
adına sen yazılan bu bahtsız sevda !
( tek celsede bitti bu dava ve ben gözlerine hüküm giydim Kayra / koğuşum yalnızlık olsa da )