Yağmur yüklü bulutları
Yüce dağlar toplasa da başına.
İlk damla,
Gözümden gönlüme düşer.
Hüzün dolu akışında zamanın
Eylüllere karışır Eylüller
O sabah,
Bir başka başladı gün.
Tatlı bir telaş her şeyde.
Titriyordu annemin elleri,
Yüreği parmak uçlarında
İliklerken önlüğümün düğmelerini.
Bir başka baktı yüzüme
Saçlarımı okşayıp,
Yakamı düzeltirken
Dudaklarında mırıl mırıl
Duaların en temizi.
Ağaçtan bir yaprak düştü
Gıcırdadı bahçe kapısı
Kafesinden salınan
Minik bir kuş misali
Pır pır ederken yüreğim
Bırakıp babamın elini
Mektep alayına
Karıştığım ay.
Med cezir zamanı
Ay ışığında,
Kumsala yazılmış bir şiir gibi,
Soluk bir resimde,
Yitik bir çizgi.
Kim bilir?
Nerdedir, nasıldır şimdi?
O, benden habersiz,
Ben, ona vurgun.
Tatil dönüşünde
Okul yolunda
Çocukluk aşkıma
Kavuştuğum ay.
Meğer ne sıcakmış
Ana kucağı.
Her belaya siper
Baba ocağı.
Ardımda dökülen bir tas su sesi,
Anamın ağlayan "güle güle"si
Saçımda ak yoktu,
Alnımda çizgi.
Eylüldü,
Elime alıp valizi
Gurbet yolu ile
Tanıştığım ay.
Otel odaları, bekâr evleri
Kirli çarşaflara
Alıştığım ay.
Bir sabah,
Sert esti rüzgâr.
Sararmadan düşüverdi
Dallarından yapraklar.
Gencecik fidanlardık,
Sağda, solda boy atmış.
Kıra kıra, eze eze
Geçip gitti ayaklar.
Düşlerimizde kovulduk
Sığındığımız limanlardan.
Sevdalarımızın denizlerinde boğulduk.
Sorgu dönüşünde
Taş medresede
Taşlar üzerine kurup bağdaşı,
Yusuflarla lokma
Bölüştüğüm ay.
Her hazan,
İlk yaprak gönlüme düşer.
Sonra nereyi dilerse rüzgâr.
Hüzün dolu akışında zamanın
Eylüllere karışır Eylüller