Siz hiç Arda oldunuz mu?
AHMET ÇAKIR
Bu sezon Arda olmasaydı, bazı sevgili ağabeylerimiz, arkadaşlarımız ve kardeşlerimiz ne yazıp konuşacaklardı, merak etmemek elde değil. Arda'nın gündeme gelişinden bu yana sürekli olarak onunla ilgili birtakım 'homurdanmaları' futbol yorumu kisvesi altında pazara sunanlar için Bordeaux maçındaki olay çok büyük bir koz oluşturdu.
Daha ilk günden itibaren, 'Bakın formasını şortunun içine sokmuyor, bu çocuk şımarık' gibi komik varsayımlarla onu baskı altına almaya çalışan 'ahlak zabıtaları'ndan tutun da Arda'yı hayatında 10 saniye bile görmemiş olan, futbolla da herhangi bir ilgisi bulunmayan 'yumuşaklar' ona sallayıp durdular.
Hele o maçın hemen ardından ekranlardan 'Temizlesin bakalım şimdi bu pisliği!' türünden sözler eden bir sevgili ağabeyimize ne denir? Çok gerilerde kalmış oyunculuk yaşantısındaki rezaletler bugün hâlâ anlatılıyor. Arda onların sadece birini yapmış olsa, değil top oynamak, sokağa bile çıkamaz...
Bir İngiliz atasözü, 'İnsanlar bilmedikleri konularda daha çok konuşurlar' der. Aslında Arda konusunda yaşanan bu. Öncelikle şu kırmızı kart meselesi. O, öylesine özel bir durumdur ki yaşamayan asla anlayamaz! Futbolcu o anda 'yarım akıllı' durumdadır. Bu benim iddiam değil, tıbbın bir açıklaması. Çünkü vücut salgıları, çaresizlik duygusu, haksızlığa uğrama düşüncesi gibi bileşenler insanı birkaç saniye için kendisinin bile tanıyamayacağı hale getirebiliyor. Bunu anlayabilmek için Arda olmaya gerek yok, halı sahada top oynarken basit bir faul için en yakın arkadaşıyla ana avrat birbirine girenleri hiç görmediniz mi?
Üstelik bu sadece futbolla ilgili bir durum da değil? Konuşmaya değmeyecek durumlar için bu ülkede birilerinin seri katil haline gelebildiğinin örnekleri her gün gazetelerin 3. sayfalarında yer almıyor mu?
İşin gerçeği şu: Arda'nın üzerine gerçekten olağanüstü bir yük bindirildi. O da bunu elinden geldiği kadar taşımaya çalışıyor. G.Saray yönetiminden teknik direktörüne ve tükenmiş futbol yorumcusundan milli takıma kadar hemen herkes adeta bir kurtarıcı bulmuş gibi davranıyor. Her derdin devası, sorunun çözümü Arda. Eh, böyle bir ortamda siz Arda olsanız ne yaparsınız?
Üstelik, her şeyin sizden beklendiği bir ortamda, takım arkadaşlarınız 25 dakika boyunca size tek bir top aktaramamışsa ve daha bunun gibi kimsenin görüp anlayamayacağı bir yığın sorun yaşanıyorsa, isyan etmez misiniz? Yetmiyormuş gibi, bu olayın ardından hem dehşet verici kınamalar, hem de 'O kafayı ben attım!' türünden maskaralıklar gündeme gelebiliyorsa, ruh sağlığınızı nasıl korursunuz?
Bu konuda daha söylenecek pek çok şey var; fakat şu yazdıklarım bile hoşuma gitmiyor. Ancak şunu söylemeden edemeyeceğim: Hakkında durmadan yazıp konuşan patolojik vakalardan çok daha sağlıklı ve dengeli biri Arda. Kırmızı kart konusu, uzmanların belirttiği gibi, üzücü ama aynı zamanda kaçınılmaz bir kaza. Hepsi o kadar! Şimdi daha fazla gölge etmeyin de Arda'nın futbolunu izleyip onu konuşalım...
İngiltere Premier Lig takımlarından Newcastle United'da forma giyen milli futbolcu Emre Belözoğlu, (A) Milli Takım'ın güzel bir hava yakaladığını söyledi. Futbol Federasyonu tarafından yayınlanan Tam Saha Dergisi'nin aralık sayısına ropörtaj veren Emre Belözoğlu, izlediği maçlarda Milli Takım oyuncularının birbirlerini çok iyi anlamış olduğunu hissettiğini kaydederek, ''Bundaki en büyük etken içerideki arkadaşlıktır. Herkes birbiriyle şakalaşıyor, gülüyor, eğleniyor. Bu durum bana Galatasaray'ın başarısının Milli Takım'a da yansıdığı dönemi hatırlatıyor. Bir senelik ayrılık uzun olsa da bunu hissettim. Tabii kesin konuşmamak gerekiyor. Kötü sonuçlar da olabilir. Biz iki turnuvaya katılma hakkını kaybettik'' dedi.
-''ARDA BİR YILDIZ''-
Emre, Galatasaray'da sergilediği futbolla önemli bir çıkış yakalayan Arda Turan'a da övgüler yağdırdı. Kendisinin (A) takımda 17 yaşında forma giydiğini, Arda'ya ise 19 yaşında bu şansın verildiğini kaydeden Emre, ''Dünyada bu tip yetenekler çok az. Arda benden daha ciddi bir patlama yaptı. Ben çıktığımda 'Emre o yaşına rağmen ne kadar özgüvenli oynuyor, ne kadar iyi mücadele ediyor' diyorlardı, ama Arda'dan maç koparmasını bekliyorlar. İnsanlar, 'Hagi'den sonra Arda gibi bir futbolcu izlemedim' diyor. Benim için bunlar bir anda değil, zaman içinde söylendi. Ama Arda bir anda yıldız oldu. Bence o bir yıldız adayı değil, yıldız. Hedeflerini bir yıldız olmak değil, yıldız olarak kalmak şeklinde koymalı'' diye konuştu.
-''GENÇLER, BİZİM SEÇTİĞİMİZ YOL DIŞINDA AVRUPA'YA AÇILMALI''-
Emre Belözoğlu, genç futbolculara bir an önce Avrupa'ya açılmalarını önerirken, Okan Buruk ile birlikte İnter'e transfer oldukları dönemde yaşadıklarına da değinerek, ''Avrupa'ya çıkmak isteyen gençlerimize ellerini çabuk tutmalarını ve oradaki insanları da kırmadan, üzmeden hareket etmelerini tavsiye ediyorum. Bizim seçtiğimiz yol insanlar tarafından biraz yadırgandı. Profesyonellik adına doğruydu ama insanlar üzüldüler ve bizi kötü bildiler. Gençlerimiz, bizim seçtiğimizin dışında bir yolla bir an önce Avrupa'ya açılmalı'' ifadesini kullandı.
Ayrıca, İnter Kulübü'nün, Newcastle United'a transferinin ardından dahi kendisine prim gönderdiğini anlatan ve Avrupa kulüplerini 'kadirşinas' olarak tanımlayan Emre, ''Tugay ağabey Türkiye'deyken kimse adını anmıyordu, şimdi herkes ondan söz ediyor. Bu ülkeden ne kadar uzak olursak o kadar değerli oluruz'' diyerek sözlerini tamamladı.