ben sana karşı olan bütün zaaflarımı bir zarfta toplarken
yaşayamadığımız anları ve yaşayamadığımız anıları
bir daha yaşayamayacağımız gerçeği tüm gerçekliğiyle karşımızda dururken
sen küçük adımlarla yanımda yürürken
bense bir yandan seninle konuşup,
bir yandan da o küçük kalbinin atışlarını düşlerken
ve senden duyduklarımla avuntularımı avutamazken,
bu arada her umut yeni bir umut
her başlangıç yeni bir başlangıç
ve söylenen her söz yarım söylenmişse yaşanan her şeyin yarım yaşandığı gibi
söylediğin her sözde bir gerçek payı
ve yine söylediğin her sözde bir umut saklıysa
(aslında o umudu o sözün içerisine ben saklıyorsam
ne yapayım saklandığım kuytudan çıkacak cesareti ancak bugün bulduysam)
saklayamadığım her ifade yüzümde gözümde sözümde belliyse
saklayamadığın her ifade yüzünde gözünde sözünde belliyse
ömrümde iz bırakan her yaranın kendine özgü bir izi varsa
ömründe iz bırakan her yaranın kendine özgü bir izi varsa
ve her ortak yaranın ortak bir izi varsa
o güzel gülüşün ben yanına gelince sönmüşse
karşılaşmak kader ama kavuşmak öyle değilse hoşça kal
ve ben artık şunu anlamışsam
sessizliğin sensizliğinden daha da zorsa
bir gün gelmiş konuşamayışımızın üzerinden haftalar geçmişse
bir gün gelecek o günün üzerinden aylar hatta yıllar geçecekse
oysa ben tam da bir insanın başka bir insana
söyleyebileceği en güzel sözü söylemişken
sen arkana bakmadan gitmişsen
şimdi her şey bıraktığın gibi öylece yerinde kalsın
bu arada her umut yeni bir umut
karşılaşmak kader ama kavuşmak öyle değilse hoşça kal
Gönül ister umut ışıgı sönmesin
Gönül ister suratlar asılmasın gözler ağlamasın
Ne faydaki umut tükendi gözler yoruldu
Bu kalp her daim senin aşkınla yandı kavruldu