Fatma Teyze

Son güncelleme: 31.10.2012 19:08
  • Fatma Teyze - Mustafa Bertan


    Ağarmış saçları, bükülmüş beliyle Fatma Teyze kapı önüne çıktı, aslında kafası kaldırmasa da çocukların vızıltısı hoşuna gidiyordu.
    Yeni nesiller her ne kadar sokaklarda oyun oynamayı bilmese de taşrada bu sokak oyunları daha süregeliyordu.
    Özellikle mahalle aralarında otomobillerin geçmediği yerlerde küçük çocuklar oyun oynuyordu.
    Fatma Teyze mahallenin kenar kısmında oturuyordu, bulunduğu yer sakin bir yerdi en çok etrafındaki çocukların gürültüsü oluyordu.
    Olduğu yere oturdu, çocukların oyunlarını seyrederken öylece dalıp gitmişti.
    Kendi çocukluğu geldi gözünün önüne, oda köyünün sokaklarında koşturup oynamıştı.

    Kalabalık bir aileydiler yoksulluk içinde büyümüşlerdi, daha çocuk yaştayken babasını kaybetmişti Fatma Teyze, annesi ve kardeşleriyle yaşıyordu.
    O günlerin yokluk çaresizlik ve cehaletiyle kızlar daha çocuk denecek yaşlarda evlendiriliyordu.
    Birçoğu evleneceği erkeğin kim olduğunu dahi bilmeden gelin oluyordu.
    Fatma Teyze henüz on dört yaşındaydı okuma yazmayı dahi öğrenememişti.
    Tarlaya gidip gelirken onu gören Hasan Dayı askerliğini henüz bitirmiş köye dönmüştü.
    Küçüklerin simaları değiştiği için bu kızın kim olduğunu tanıyamamıştı.
    Fakat aradan çok geçmeden Fatma Teyze'nin etrafındakileri görünce kim olduğunu anladı.

    Fatma Teyze'den hoşlanmıştı ve onu takip etmeye başlamıştı, onunla evlenmeye karar verdi.
    Durumu ailesine bildirdi, aileler birbirlerini tanıyorlardı.
    O günlerin geleneklerine göre aile büyükleri gidip kızı isteyecekti.
    Kız evine haber yollandı büyükler kızı istemeye gitti.
    Fatma Teyze'nin olanlardan henüz haberi dahi yoktu ne olup bittiğini bilmiyordu.
    Aileler bir araya gelip kavilleştiler, o esnada Fatma Teyze tarlada çalışıyordu.
    Tarladan dönüşte annesi tarafından durumdan haberdar edildi, o çocuk yaşta evlenecekti.

    Ne yazık ki onun bir söz söyleme veya tercih yapma hakkı dahi yoktu.
    Artık büyüklerin gözünde çocuk değildi, oyun bitmişti.
    Kısa bir zaman sonra düğün dernek kuruldu Fatma Teyze çocuk yaşta evlendi.
    Bir süre Hasan Dayı'nın ailesiyle oturdular, daha sonra Hasan Dayı'nın kardeşi evlenince o küçük köy evine sığılamayacağı için ayrıldılar.
    Fakat Hasan Dayı tarla işleri haricinde başka işlerde bulabilirim diye kasabaya göçmeyi düşündü.
    Kasabaya gidip küçük bir arsa üzerine kendi elleriyle küçük bir ev inşa etti.
    Üç beş parça eşyayla evlerine taşınıp yerleştiler.
    Hayatlarını sürdürebilmek için yine tarım yapıyorlar tütün dikiyorlardı, bunun yanı sıra Hasan Dayı ekin biçmeye, bağ bellemeye ve diğer işlere yevmiye ile çalışmaya gidiyordu.

    Hayat devam ediyordu Fatma Teyze de artık olgun bir insandı, fakat evliliklerinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen çocukları olmamıştı.
    Hasan Dayı'nın bir diğer kardeşi de evlenip onun yanındaki bir arsaya ev yapıp yerleşti aradan çok geçmeden onların çocukları oldu, bir müddet sonra bir çocuk daha.
    Ne yazık ki geçen uzun yıllara rağmen onların çocuğu olmuyordu, belki o gün ki koşullarla tıbbi imkânları da yoktu.

    Yaşları da ilerliyordu onlarda artık çocuklarının olmasının imkânsız olduğunu biliyorlardı.
    Yeğenleri ve gördükleri çocuklara gıpta ile bakıyorlar başkalarının çocuklarını seviyorlardı.
    İlerleyen yaşlarıyla birlikte bedenlerindeki rahatsızlıklar da başlamıştı.
    Yaşlı bedenleriyle kendi işlerini kendileri görmek zorundaydılar, yardımlarına koşacak kimseleri yoktu.
    Keza kardeşleri de yaşlanmıştı yeğenleri ise arayıp sormuyorlardı.
    Hasan Dayı çarşıya gidip ihtiyaçlarını alıyor biraz da vakit geçirmeye çalışıyordu, bir gün çarşıdan dönerken ayağı burkuldu düştü, bu onun çarşıya son gidişiydi.
    Ayağının kırılmasıyla birlikte bir de hastalanmıştı, bir daha ayağa kalkamadı, Hasan dayı hayatını kaybetti.

    Fatma Teyze tek başına kalmıştı arayanı soranı yoktu, eş dost hayırseverlerin yardımıyla yaşıyordu.
    Gidecek kimsesi ve bir yere gidebilecek gücü de yoktu, yaşam alanı sadece evi ve evinin önündeki sokaktı.
    Evinin önünde oturup etrafını bakınıyordu hayatı boyunca özlemini çektiği çocukları seyrediyor ve kendi yaşayamadığı çocukluğunu hatırlıyordu.


    Mustafa Bertan
#31.10.2012 19:08 0 0 0