Hayatta hiçbir zaman sonlar bitmez!Bu son olsun diye başladığımız herşeyin bir hata olduğunu kabullenmediğimiz müddetçe kendimizi hep o son sandığımız dağınıklığın içinde buluruz...
İnsan dediğin kapalı bir kutudur.O kadar çok sırları vardırki elini uzatıp ona dokunmak isteyenlere karşı ani bir refleksle kilit üstüne kilit vurur iç dünyasındaki dışa salımın yasak olduğu çığlık yüklü suskunluklarına!!!
Ben şimdi sana desemki;ben ışığın dahi girmeye korktuğu kalbine süzülüp orada ne varsa çekip alabilirim,senin suskunluğunu okuyup o sessiz çığlıklarına dokunabilirim,bakışlarınla dilinin ters düştüğü kelimeleri bulup hiç tanımadığın yeni harflerle seni dost edebilirim...
Ama sen bunlara inanmazsın elbet!Çünkü korkuların içinden dışına taşmış.Ama ben korkulu bir hayatın uç noktalarında gezinip umudun karekökünü bin parçaya böldüm ve benim payıma sen düştün...Buna ister inat de istersen imtihan!Senin inadın benim imtihanımdır bilesin...
Küçük bir kasabanın dört ayrı mahallesi varmış.
Birinci mahallede 'Evetama' lar
yaşıyormuş. 'Evetama' lar ne yapılması gerektiğini bildiklerini düşünürlermiş.
Yapma zamanı geldiğinde ise "evet, ama" diye cevap verirlermiş. Cevapları hep yanlış olurmuş. Suçu başkalarına atmakta da ustaymışlar.
İkinci mahallede 'Yapacağım' lar yaşarmış.
Ne yapacaklarını bilirlermiş. Kendilerini yapacakları şeye adım adım hazırlarlarmış, ama yapacakları sırada şanslarını kaçırdıklarının farkına varırlarmış.
Bu mahallede insanların dizleri dövülmekten yara bere içindeymiş.
Yaşamı ertelememek için verdikleri kararı bile ertelerlermiş.
Üçüncü mahallede yaşayan 'Keşkeci' lerin, hayatı algılama güçleri mükemmelmiş.
Neyin yapılması gerektiğini daima en isabetli şekilde bilirlermiş ama, her şey olup bittikten sonra. 'Keşke' cilerin de başları kanarmış hep, duvarlara vurmaktan!
Kasabanın en yeşil bölgesinde, en güzel evlerin olduğu mahallede ise 'İyikiyaptım' lar
otururmuş. 'Keşkeci' ler bu mahallede yürüyüşe çıkar, etrafa hayranlıkla bakarlarmış.
'Yapıcam' lar' 'Keşkeci' lerle birlikte bu mahallede yürüyüşe çıkmak ister ama bir türlü
fırsat bulamazlarmış.
'Evetama' lar ise mahallenin güzelliğini görmek yerine, ağaçların gölgelerinin yeterince
geniş olmadığından, güneşin daha erken saatte doğması gerektiğinden şikayet ederlermiş.
'İyikiyaptım' mahallesindeki insanların kusuru da, beyinlerinde mazeret üretme
merkezlerinin olmayışıymış..!
Hani bazen bütün yolların kapanırya
O bütün yolların kapandığında kendine yeni bir yol ararsınya
İşte o zamanlar dur demeli insan kendine!
Dur!
Sen çıkış yolunu bulamıyorsan
Bekle sabırla
Bekle ki
Gideceğin yol seni bulsun...
Diklenme kalbim diklenme
Bana bu kadar yüklenme!
Başım sol yanıma eğilsinki
Çekeceğin çok dert var
Kendine güvenipte büyüklenme!!!
Mavi umutların gri gölgesi düşmüş içine
Mutluluk sende nasıl geçine
Acı bakmaz yüzdeki biçime
Eyvallah deyip hazır ol
Bilmediğin ızdıraptaki mülteci göçüne...
Bazen harflerle oyun oynayasım geliyor!Ama onlarla geçinmek o kadar zorki...Dengesini şaşırmış bu harfler.Hem dengesiz hem asi!Onlara hükmetmek o kadar zorki!Oyuna çok güzel başlıyoruz,her iki tarafta istekli ama sonra araya mızıkçılık giriyor,hükmeden hep onlar oluyor...
Ve birde bakmışımki saklanan onlar ben ise ebe!Diyemiyorum bir türlü sobe!Hakkını vermek lâzım,bulunmuyorlar saklandıkları yerde...