Nokta Noktam
Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım Beni anlatmış sana ve sen ona "Unuttum artık onu" demişsin. Hem bu sözü gülerek, Medar-ı iftihar ile söylemişsin. Unutamazsın Nokta Noktam Unutamazsın! Çünkü; unutmak için önce unutulmak gerek Oyasa ki sen, Hala bende esen, Eski kavak yelisin. Unutamazsın... Kan değil, tüküremezsin, Ruj değil, silemezsin Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım İki heceli erkek adımı Unutamazsın Nokta Noktam Unutamazsın! Seninle biz, halâ bir kabukta İki badem içi gibiyiz. Baharsın; kokacaksın Güneşsin; yakacaksın. Sabah yatağım kadar rüyâ dolu Sabah yatağım kadar sıcaksın Unutamam Unutamazsın! Şimdilik bu kadar. Öbür mektubuma daha diyeceklerim var Darılma bana, gücenme sakın Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan Binlerce selam sana.
Bahar başladı nokta noktam Ankara'da bahar, veriminde toprak ana Aylar var ki sana tek satır yazamadım Oysa ki şimdi mevsim bahar Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var Artık yazmalıyım. Takvime baktım bu sabah, ayrılalı beş ay olmuş. Düşün ki Nokta Noktam Beş ay denilen nesne tam yüz elli gün eder. Bunca uzun ayrılıksa; İnan bana Nokta Noktam İnsanı, herşeye küskün eder. İnan bana... Dargınlığım herkese Ve tek hasretim sana Düşünüyorum... Aşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum. Bu yolun sağında yükselen Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen Bahçesinde iri yedi veren, kayısı gülleri açan evi düşünüyorum. Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı Ablan yanımda çorapsız gezerdi, Baş örtüsüz annen. Düşünüyorum... Bu mevsimde baban, Her akşam bir yerine iki içerdi. Miyoplaşınca gözleri "Şair, iç be oğlum bahar dişidir doğurur" derdi. Bahar başladı Nokta Noktam. Ankara'da bahar, Gönül ufkunda yağmur bulutları Cennet olsa artik sevmiyorum Sevmiyorum sensiz baharı... Sen; ey yirmidört baharın en güzel süsü! Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü! Sen; ey ilk yaz akşamları kadar güzel çocuk! Sen; ey altın gözlerinin hisli dünyası! Ölümsüz bir yolculuk yaratan Sen; ey çıplak bir hançer gibi! Boylu boyunca gönlümde yatan Sen; ey herşeyim olan herşey! Son mektubunda söz verdin Tut diyorsun, unuttum Unut diyorsun, unutmak mı??? Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç? Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç? Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü! Sen; ey herşeyim olan herşey! Bu gece Yılbaşı... Başkent'de kar yağıyor Nokta Noktam Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar Başkent'de kar yağıyor, başkent'de kar... Bu gece yılbaşı. Bilirsin ki Nokta Noktam Yılbaşında hesaplanır Çoğu zaman insanların yaşı. Bu gece yılbaşı... Tokmaklarında yirmi dört hece Eğilip üstüme sessizce Şehrin kule saati Bilir misin Nokta Noktam? Bilir misin, bilir misin ne dedi? "Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi." Ve bir el saçlarımdan tutarak Kalbimi sana kadar sürükledi. Bu gece yılbaşı, başkent ayakta Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta. Ne de kıvrak bu vals havası Başladı yine gönlümün On yıl evvel ki kanaması Ne günlerdi o günler cancağızım Ne günlerdi... Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde Başı duman duman bir kız. Ben, yirmi üstünde Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı Öylesiye bir şair, öylesiye bir delikanlı. Ne çabuk geçti zaman. Hey gidi Dünya hey... Bu gece yılbaşı Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim. Bartın'da bahar. Elimle yapmışım "asma köprüsünden" Kocanaz deresi Sağda, orta okul Okulda, çocukların sesi. "Çakır beylerin" elma bahcesi. Derede kayık, dümende ben. Küreklerde sen. Hava berrak, hava ılık Hava temiz Ve sularda sarmaşan gölgemiz Bu gece yılbaşı, başkent ayakta Çalınan Tuna dalgaları değil artık komşu plâkta. Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta. Dışarıda kar yağıyor. Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde Küllenmiş bir mangal gibi Eski hatıralar...