David, vali olmaya adaydı. Seçim kampanyaları çok yorucu geçiyordu. Bir yeri aramak isterken aceleyle yanlış çevirdiği telefonda karşısına çıkan şarkı gibi sesle karşılaşınca şaşırdı. Özür dileyip kapattı ama o ses aklından hiç çıkmıyordu.
Ertesi sabah yine o numarayı aradı. Kendisini tanıttı, konuşmaya başladılar. Konuştukça kızdan daha çok etkileniyordu. Günler geçti. Her gün onunla konuşuyor, onun sesini duymadan güne başlayamıyordu.
Aylar geçmişti. Seçim kampanyası iyice hızlanmıştı. David, aklından ve kalbinden çıkaramadığı o kızla evlenmeyi düşünmeye başladı. Danışmanı da Evlenirsen oyların yüzde 10 artar diyordu. Neden olmasın dedi ve yine telefonu çevirdi. Hiç nefes almadan evlenmek istediğini söyledi. Ama genç kız bir anda sessizleşti, Henüz beni görmediniz, ya beğenmezseniz? dedi. David ise Bu kadar güzel bir sesin ve kalbin sahibi çirkin olamaz herhalde dedi ve ertesi gün buluşmak üzere sözleştiler.
David heyecanla buluşacakları yere geldi. Biraz sonra uzaktan yanında köpeğiyle güzel bir kız geliyordu. Gözlerinde güneş gözlüğü, elinde beyaz baston vardı. Bu kız kördü! Kız Davidle bulaşacakları havuzun yanına kadar gelmişti. Bu, Davidin telefonda konuştuğu meleğiydi...
David, şaşkınlıkla bakakaldı. Ne yapmalıyım diye düşündü. Her şeye rağmen onun elini tutup konuşmalı ve evlenmeli miydi? Yoksa kaçıp gitmeli miydi? David ikincisini tercih etti. Kızın yanından sessizce çekip gitti...
David, günlerce kendisini bekleyen o kızın hayalini unutmadı. Bazen eli telefona gidiyor, O gün işim çıktı gelemedim diyerek her şeye yeniden başlamayı düşünüyordu.
Günler geçti, David seçimleri kaybetti. Avukatlık mesleğine geri döndü. O gün bir tecavüz davasında sanığı savunacaktı. Adliyeye gitip yerine oturdu. Dava başladı ve ilk tanığa sorularını sordu. Morali bozulmasın diye karşı tarafın avukatına bakmamıştı bile. Soruları bitince yerine oturdu ve tekrar dosyayı incelerken karşı tarafın avukatının sesini duydu. Bu ses çok tanıdıktı. Başını kaldırdı, ve dikkatle baktı. Saçlarını sımsıkı topuz yapmış, menekşe gözlü güzel mi güzel bu avukat o gün parkta bıraktığı kız olabilir miydi? Yoksa hayal mi görüyordu?
2 saat sonra dava bittiğinde avukatı bahçede yakaladı. Tam konuşacaktı ki o çizgi halindeki dudaklardan melodik bir ses duyuldu...
O gün parkta sana şaka yapmak istemiştim. Her şeye rağmen beni isteseydin, cesurca yanıma gelip bana meleğim deseydin, ya da 1-2 saniye daha bekleyebilseydin zaten gerçeği öğrenecektin. Oysa sen kendi kalbini sınavdan geçirdin ve başarısız oldun.
Ve telefonda ki melek yürüyüp gitti...