Allah’ın kendisine verdiği kuvvetle ihtiyaçlarına güç yetirebilen insanın, hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını düşünmesinin ne kadar akıl ve mantık dışı olduğu çok açıktır. Allah, tüm acizliğine rağmen kendini yeterli gören bu insanların gaflet halini birçok ayette açıklar;
“… O inkâr edenler (boş) bir gurur ve bir parçalanma içindedirler.” (Sad Suresi, 2)
Dünya hayatında kendini yeterli görerek azgınlaşan insanlar, Kur’an’da bildirildiği üzere cehennemde bunun karşılığını alçaltıcı bir azapla göreceklerdir. Büyük bir fiziksel azabın yanında onları manevi olarak da aşağılayıp, küçültecek bir sonla karşılaşacaklardır. Dünyada haksız yere büyüklenmelerinin karşılığı artık cehennemde ebedi horlanma ve aşağılanmadır:
İnkar edenler ateşe sunulacakları gün (onlara şöyle denir): "Siz dünya hayatınızda bütün güzelliklerinizi ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız." ( Ahkaf Suresi, 20)
Rabbimiz, ahirette bu insanları en çok ağırlarına giden şekillere sokacaktır. Ateşin içinde yüzükoyun sürüklenmek gibi hor ve aşağılatıcı bir muamele göreceklerdir. Ateşe girmek zaten azaptır, fakat kibirli biri için yüzükoyun sürüklenerek aşağılanmak daha büyük bir azaptır. Ayetlerde şöyle buyrulur:
Hayır; gerçekten insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden. Şüphesiz, dönüş yalnızca Rabbinedir. Engellemekte olanı gördün mü? Namaz kıldığı zaman bir kulu. (Alak Suresi, 6...10)
Hayır; eğer o, bir son vermeyecek olursa, andolsun onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz; O yalancı, günahkar olan alnından. (Alak Suresi, 15-16)
Kendini müstağni (yeterli) gören insanlar, kendileri iman etmedikleri gibi, diğer inananları da engellemeye çalışırlar. Bu, azgınlığın en büyük belirtisidir. Bir başka ayette de bu dünyada kendini herkesten üstün gören kibirli kimselerin, cehennemde tam tersi bir konuma sokulduklarını görürüz:
"Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin.
Sonra kaynar suyun azabından başının üstüne dökün;
Tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun." (Duhan Suresi, 47-49)
İşte bu aşağılanma, kendini yeterli gören insanların haksız yere büyüklenmelerinin ve bu yüzden Allah’a iman etmemelerinin sonucudur. ’Süslü ve çekici kılınmış’ dünya hayatının peşinden koşmuşlar, sahip oldukları ’yok olacak şeyler’le gururlanmışlardır. Ve o sahip oldukları her şey ölümle birlikte önemini yitirmiştir. Yaşanılan bütün zevkler, güzellikler geride kalmıştır. Oysa ahiret hayatı sonsuzdur. Her şeyin sahibi Allah, dünya hayatında insanlara verdiklerini, yalnızca onları sınamak için verir.
İnsan kendini dünya için de ahiret için de yeterli gördükçe azgınlaşır. Allah bela verir, musibet verir; böylece Allah ona merhamet eder ama o anlayamaz.
Soru/n şudur; Kişi vicdanını devrede tutup, sahip olduklarıyla Allah’ın rızasını arayarak şükreden kimselerden mi olacak yoksa nefsinin tutkuları peşi sıra doyumsuzca hayat sürüp nankörlük mü edecektir?
Şunu iyi bil ki safları yaran, her şeyi yenen aslanla savaşmak kolaydır. Gerçek kahraman odur ki önce kendi nefsini yener. (Mevlânâ)