o park mıydı dolaşılan elele
sevgilinin aşk nağmeleriyle parlayan
şiir okunan gölgesinde
yalnız kalınca büsbütün ağırlaşan
işte bugün oradaydım
bugün hüzün yaşlanıyorum
alnımdaki çatlaklarda
ben yaşamıyordum gençliğimi
ya da
yaşamak istemiyordum
acıya kavuşuyordu ayrılıklar
park kendine acıyordu nefessiz
kına yakarken miyop kadınlar
gelin inceden hıçkırıyordu
üstü başı sessiz
ben geçerken içinden ellerim cebimde
ölmeyi düşünüyordu park kaç iklim
karanlığı ısıtıp avuçlarımda pembe pembe
yanaklarına sürmeyi severdim
park küllerini yaprak gibi dökerken
kanatlanırdık kirpiklerimizle
aynı düşü paylaşırdık belki de
zamanın ötesinde bir yerde
o parkı bulurduk