Türkiye Selçukluları devleti bu kesif nüfûsun Anadolu’ya intikâlinden sonra ve o sâyede kurulmuştur. Bu devletin kurucusu olan Kutal-mış’ın oğlu Süleyman-şâh (Selçuk’un oğlu olan Arslan-yabgu’nun torunu) Malazgirt zaferini müteakip Anadolu fethine gönderilen Türk beyleri arasında mevcud değildi. Bu sırada Anadolu’ya gelen Artuk bey Kızılırmak ve Yeşılırmak havzalarında mühim fetihler yaparak (Dânişmendnâme’de Artuhî adiyle destanî bir hüviyet kazanır), 1072 yılında, Isak Komnenos kumandasında bir Bizans ordusunu mağlûb ve kumandanlarım esir ettikten sonra Sakarya boylarına kadar ileriledi. Normand reisi Russel Bizans tahtına Yunaıınis Dukas’ı çıkarmak ve Anadoluda ayrı bir devlet kurmak teşebbüsüne girişince imparator Mihael, daha tehlikeli bu durum karşısında, Artuk bey ile anlaşmağa ve onun yardımına başvurmağa mecbur oldu. İmparatora karşı isyanları bastıran Artuk bey bu sayede fetihlerini İzmit körfezine kadar ileriletti. Alp Arslan’m ölümü üzerine saltanat mücâdelesi başlayınca Artuk bey merkeze çağırıldı ve 1073 Nisanmda Melikşâh’m Kavurt’a karşı zaferine hizmet etti11. Artuk’un Anadolu’da 1076 yılma kadar fetihler yaptığına dair bir hüküm12 sadece yanlış bir tahmine dayanmıştır. Artuk’un ayrılışını müteakip 100.000 kişinin başında bulunan Tutak da İzmit körfezine kadar ileriledi.
Türkiye devletinin kurucusu Süleyman’ın meydana çıkması ile Alp Arslan’m ölümü ve bu sebeple de Artuk’un Anadolu’dan ayrılması arasında sıkı bir münasebet vardır. Filhakika Alp Arslan’a karşı giriştiği saltanat mücâdelesinde Kutalmış, 1064 yılında, mağlûb ve maktul düşünce oğulları Bizans hududuna sürgün edildi13. Urfa havalisinde kuvvetsiz ve sönük bir hayat geçiren bu şehzâdeler Sultanlık mücâdelesi ve Artuk’un dönüşü üzerine- Anadolu Türkmenlerini etraflarında toplamağa başladılar. Selçuk’un soyundan bir başa muhtaç bulunan bu Türk-menlerin bir kısmı da zaten Tuğrul bey’e ve Alp Arslan’a karşı ayaklanmış ve bu sebeple Anadolu’ya kaçmış kendi mensupları, Yabgular idi. Kutalmış oğullarının tarih sahnesine çıkışlarına dâir en mevsuk rivâyet şüphesiz, 467 (1074) de, Suriye’de, Melikşâh’a tâbiiyeti kabul eden Yabgulu Türkmen leri reisi Atsız’a karşı Şökli’nin onlara müracaatı ve bu vesile ile de Şi’ı Mısır halifesi ile münasebete girişilmesidir. Gerçekten bu müdahalede Kutalmış oğullarından biri esir edilip Melikşâh’a gönderildikten sonra kardeşlerden diğeri Haleb’i ve Antakya’yı kuşattı; fakat fazla vakit kaybetmeden Anadolu’ya gitti14. Böylece Anadolu’ya geçen Süleyman Konya ve havalisini mahallî Rum hâkimlerinden aldıktan sonra yoluna devamla 467 (1075) de îznik’i fethedip kendisine payitaht yaptı.
Bu havalide bulunan Tutak’m veya ona mensup Oğuzların da kendisine iltihak eylediğini sanıyoruz. Bu sırada Bizans imparatorluğu Öyle perişan bir durumda ve Anadolu ile münasebetlerini o derece kesmiş vaziyettedir, ki Hıristiyanlık tarihinde mühim bir mevkii bulunan İznik’in fethi Rum kaynaklarında hiç bir akis bırakmamış ve ancak 1078’de Botaniates’in tahta çıkarılışına yardımı münasebetiyle bu şehrin Süleyman’ın elinde bulunduğu kaydedilmiştir. Bu son hâdise fethin daha evvel vukubulduğunu ve İslâm kaynaklarını da teyit eylediğini göstermektedir16. Böylece bugüne kadar bu fethin yılı ve Türkiye Selçuklu devletinin kuruluşu tarihinin 1075 yılı olduğunu, bugüne değin bu hâdise ve kuruluş için verilen 1077, 1078, 1080 ve 1081 tarihlerinin birer tahminden ibaret olduğunu meydana koymuş oluyoruz17. Selçuk’un küçük torunu Süleyman bu yeni devleti kurmakla hem Anadolu’ya göçmüş Türkmenleri birleştirdi; hem de göçebe Oğuzların daha büyük kitleler halinde bu ülkeye gelmelerine imkân verdi17a. Bu kuruluş ile 1080 yılma ait büyük muhâceret arasında bir münâsebet düşünmek tabiîdir.
İmparator Mihael, 1074 Şubatında, Papa VII. Gregoire’a başvurarak Türklere karşı yardım istemiş; buna mukabil de Ortodoks kilisesinin Katolik kilisesine iltihakım vaadetmişti. Bu müracaatı memnuniyetle kabûl eden Papa bazı Avrupa kırallarma ve bütün Hıristiyanlara hitap ederek Türklerin İstanbul surlarına kadar bütün Şark imparatorluğu ülkelerini istilâ eylediklerini beyanla onları bir Haçlı seferine çağırmış; fakat Papalık – İmparatorluk mücâdelesi bu dâvetin ancak yirmi yıl sonra netice vermesine imkân hazırlamıştır18. Katolik Avrupa’nın yardımından ümidi kesen İmparator, Melikşâh ile bir sulh muahedesi yapabilmek için, 1074 Haziranında, Halifenin tavassutunu rica etmiş ve 1075 de hazineler değerinde hediyeleri, bir elçi ile, Azerbaycan’a gelmiş bulunan Sultana göndermiştir.
Süleyman-şâh Bizans’ta başlayan taht kavgalarına karışmak ve 1078 de Botaniates’i İmparator yapmak suretiyle hâkimiyetini genişletti, devletini kuvvetlendirdi. Bu sayede Türk ordusu Üsküdar (Chrysopolis) a kadar ilerileyerek orada karargâh kurdu. Melikşâh Kutalmış oğullarını tenkil maksadiyle Anadolu’ya Porsuk bey kumandasında bir ordu gönderdiği zaman Bizans ile Süleyman arasında dostluk devam ediyordu. Vukubulan muharebede Porsuk Kutalmış oğlu Mansûr’u öldürdü20. Bazı Selçuk-nâmeler bu seferin Kutalmış oğullarına değil Bizans’a karşı yapıldığını kaydetmekle meseleye nüfuz edememişlerdir21. Zonaras’a göre Halifenin tavassutiyle iki hanedan arasındaki savaş durdurulmuştur. Bu hâdise Melikşâh’m, 1075 de, Mihael ile bir anlaşmaya vardığını, Süleyman ile Botaniates arasındaki ittifaka karşı Porsuk’un gönderilmiş olduğunu telkin eder. Fakat Porsuk’un dönüşünden sonra İmparatorla Süleyman-şâh’ın arası açıldı; bu sefer taht iddiasında bulunan N. Melis-senos’u destekleyen Selçuk sultanı bu sâyede Frikva ve Garbı Anadolu’da henüz ele geçmeyen yerleri fethetti. Bu sebeple İmparator 1080 senesinde İznik üzerine bir ordu gönderdi. Seferden dönen Süleyman-şâh bu orduyu bozdu ve Türkler boğazların Anadolu sahillerini işgâl edip orada gümrük dairesi kurarak gemileri kontrola başladılar. Türklerin donanması olmadığı için deniz İstanbul’u ve Bizans İmparatorluğunu korudu. 1081 senesinde Alexis Komnenos imparator olunca ilk iş olarak Süleyman ile bir anlaşma yapıp Balkanlardaki Türklerin istilâlarına karşı hareket ederken Selçuk sultanı da hâkimiyetini Şarkta genişletme imkânlarını buldu.