Kirman Selçukluları Devleti

Son güncelleme: 04.05.2014 22:22
  • Kirman Selçukluları devleti (1043-1187) Çağrı bey’in oğlu ve Alp Arslan’ın kardeşi Kara-Arslan Kavurt bey’in beraberinde götürdüğü Oğuzlarla Kirman ve Umman bölgelerinin fethi ile kurulmuştur. Deyiemeller elinde bulunan ve onların zaaflarından faydalanan bu havalinin Şabânkâra ve Kufş kabilelerinin tahribatına nihayet veren Kavurt bey’in uzun süren hükümdarlığı zamanda (1043-1073) asâyiş kurulmuş; büyük imâr faaliyetlerine girişilmiş, başta merkez Bardasîr olmak üzere şehirler yeni binalarla süslenmiş; yollar, kervansaraylar ve su tesisleri inşâ edilmiştir. Kavurt bey paranın ayarına çok dikkat eylediğinden “onun sikkeleri diğer paralara üstün tutulur idi”.

    Fiyatların murakabesine ve adâlete çok ehemmiyet veriyordu. Yaptığı binalar üzerine tuğrasını nakş ettirir; fermanlarına ok ve yay nişanını koyardı; taşıdığı çetr de ok ve yay biçiminde idi. Kavurt bey bir çok meziyetlere sahip olduğundan iyi bir şöhret yapmış ve sevilmişti. Bu hüviyetiyle kendisini sultanlığa namzed görüyor ve bu sebeple de, yukarıda nakledildiği üzere, Tuğrul bey’in ve Alp Arslan’m ölümlünden sonra bir kaç defa Selçuk tahtına çıkmak teşebbüsüne girişiyordu. Hattâ ordu içinde yaşı dolayısiyle Melikşâh’ı değil onu Sultan yapmak isteyenler de bu hususta harekete geçiyorlardı. linux nedir

    Lâkin bir yandan Alp Arslan ve Melikşâh gibi büyük rakîbler, öte yandan İmparatorluk kuvvetleri ile karşılaşması onun muvaffak olmasına artık imkân vermemiş ve Sultanlık tahtına çıkamamıştır. Kavurt Melikşâh’m cülûsunda, 1073 de, yenilip öldürülünce yerine sıra ile oğullan Kirmanşâh, Sultanşâh, Turanşâh ve îranşâh Kirman meliki oldular. Melikşâh hayatta iken zaman zaman Kirman işlerine müdahale etmiş, Kirmanşâh’ı, sonra da Sultanşâh’ı (1074-1085) tahttan atmış ve Turanşâh’ı Kirman meliki yapmıştır. Bunun zamanında (1085-1097) ticâret ve imâr hareketleri çok ileriledi. Turanşâh âdil ve tebaasını seven bir hükümdar idi.

    Bir marangoz, çocuğunun Türke benzediğini söylediği ve sebebini babasına sorduğu zaman: “mes’ûliyet size aittir. ve size sorulmalıdır. Zira ben işe geldikten sonra evlerimizde oturan Türk (asker) lerin neler yaptığmı bilmiyoruz” cevabım verdi. Bu durumu anlayan Turanşâh, çok müteessir olduğundan, şehrin dışında yeni bir mahalle inşâ etti. Orada saray, cami, medrese, *hankâh, hastahâ-ne, hamam ve evler yapıp, 1094 de, askerleri ile birlikte oraya nakletti ve askerlerin bir daha şehir içinde oturmalarına müsaade etmedi. Selçuklular ve Moğollar devrinde Türkler ile vukubulan bu türlü karışmalara ve şikâyetlere dair kayıtlar başka kaynaklarda da mevcuttur.

    Turan-şâh’dan sonra gelen Iranşâh içkiye, sefahate düşkün idi. Kötülüğü, zulmü ve ilim adamlarını öldürmekle halkın nefretini kazanmıştı. Tahta rakîb olur endişesiyle de akrabalarını sıkı takip ediyordu. Kendisinin Bâtınî temayülünde olduğu rivâyeti de vardır. Bu hüviyeti ve umumî nefret dolayısiyle âlimler öldürülmesine fetvâ verdiler. Halkın saldırışından kaçmağa muvaffak olan îranşâh Bum’da da tecâvüzlerden kurtulamadı. Nihayet merkezden gönderilen bir Kıpçak tarafından Sâmûrân kalesinde öldürüldü. Ulemânın fetvası ve halkın tazyiki ile bir hükümdarın düşürülmesine dair bu nâdir hâdise îranşâh’m cidden kötü bir insan olduğunu meydana koyar.

    Afşın Karakozanlı

    alıntı
#04.05.2014 22:22 0 0 0