Amerikan Yardım Heyetlerinin Elazığ ve Çevresindeki Faaliyetleri

Son güncelleme: 28.07.2007 10:07
  • Türk-Amerikan ilişkilerinin Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde daha ziyade ticari ve kültürel alanda yoğunlaştığını söylemek mümkündür. Amerika Birleşik Devletleri, 1823ten itibaren benimsediği Monreo doktrini ile Avrupa daki siyasal kombinezonlardan uzak durarak ticari ilişkilere girmeyi yeğlemiştir. Bu ilke çerçevesinde Yakın Doğu da birçok okullar açarak Osmanlı Devleti ile de ticari ve kültürel ilişkilere girmiştir. Amerikada bu faaliyetler için Osmanlı Avrupasına ve Yakın Doğuya yönelik birçok misyoner cemiyeti kurulmuştur. Bu cemiyetler Osmanlı Avrupasında ve Yakın Doğuda Amerikan çıkarlarını korumaya çalışıyordu.

    30 Ekim 1918 tarihinde imzalan Mondros ateşkes antlaşması bir bakıma düşmanlıklara ara verme anlamına geliyordu. Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Mr. Lewis Hecki Birleşik Devletler Temsilcisi olarak 4 Aralık 1918de Türkiyeye gönderdi. Mayıs 1919da da Mr. G.Bie Ravndal da temsilci olarak atadı.15 Şubat 1919da, Birleşik Devletler Ticaret Heyeti eski Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altında bulunan topraklardaki ticari ilişkileri yeniden başlatmış olduğunu ilan etti .

    Amerikalılar mütarekenin imzalanmasının ardından, Türkiye'de hâkim olan yoksulluğa mümkün mertebe çare bulmak, diğer taraftan da genel ihtiyaçları temin etmek için çok büyük gayret harcamaktaydı. Osmanlı Devleti'nin hemen tüm vilayetlerinde Amerika muavenet heyetinin kurmuş olduğu şubelerden, yerel halk pek çok ihtiyacını temin ediyordu. Heyet çalışmalarının en büyük kısmını köylü vatandaşlara ayırmıştı. Onlara tarım aletleri sağlamakta, tarım işlerinde kullanılmak üzere inek, öküz, beygir, katır, merkep gibi hayvanlar dağıtmakta idi. Bazen de hiç sermayesi olmayanlara da uygun miktarda borç para vererek çalışmalarına destek oluyordu.

    Halkın fakirliği, hele erkeği olmayan veya ölmüş ailelerinin yoksulluğu da misyonerlerin dikkatini çekmişti. Bu açıdan yardımcı olmak isteği ile Misyoner Carey, Harputta kadınları el işleri yaparak geçimlerini sağlamaya yönlendirmiş, 1903te orada bir dantel endüstrisi başlatmıştı.Kadınlar kendi kendilerine yeterli olmayı öğrenmeliler diyen Bayan Atkinson da Londradan iplik getirterek örülen dantellere Amerikada Pazar sağlanmıştı .

    Savaş sonrası Anadoludaki sosyal değişiklik ve sorunları yerinde incelemek üzere oluşturulup, Türkiyeye gönderilen heyetler, her tür belge, sayım cetveli ve basılmış eser toplayarak Amerikan Büyükelçiliği aracılığı ile ülkenin sağlık kurumları, doktor sayısı, mevcut hastahanelerin yatak sayısı, dispanserlerin savaş öncesi ve sonrası ücretleri hakkında sorular soruyor, istatistik ve şemalar istiyordu.

    Bu heyetler seyahatlerini tren, otomobil ve at sırtında yapıyorlardı. Güvenlik konusunda olabilecek tehlikelere karşı dikkatli olmaları gerektiği pek çok kez hatırlatılmıştı. Ancak, bu heyetlerden birinin başkanı olan Harbordun raporuna bakılırsa, bu gibi olaylarla karşılaşılmamıştı . Harbord Heyetinin seyahat güzergahına göre önce trenle İzmit, Konya, Adana, Tarsus, Mersin, İskenderun, Halep ve Mardine, oradan otomobille Diyarbakır, Harput, Malatya, Sivas, Erzincan, Kars, Erivan ve Tiflise gidilecekti. Sonra yine trenle Bakü üzerinden Batuma geçilip Karadeniz yoluyla İstanbula dönülecekti . Gruptan ayrılan bazı heyet üyeleri de, arabayla Ulukışla üzerinden Sivasa ve Merzifona uğrayarak Samsuna, Trabzona ve Erzuruma ; Horasan'dan Beyazıta, Erivandan Nahcıvana gideceklerdi .

    Amerikan Büyükelçiliği baş tercümanı Gabriel Coutenun 28 Mart 1919 tarihinde bir gazeteye verdiği beyanata göre, Amerikadan gelen heyetlerin resmî bir sıfatları da yoktu. Bu heyetler ırk, din ve mezhep ayırmaksızın muhtaç halka yardım için çalışıyorlardı.

    Heyet yola çıkmadan önce harekete geçen Osmanlı Hükümeti, Diyarbakır, Sivas, Elazığ ve Erzurum vilayetlerine gönderdiği 17 Eylül 1919 tarihli şifre genelge ile, heyetin Osmanlı topraklarındaki ziyareti sırasında hiçbir zorluk çıkarılmamasını, kendilerine daima nazik davranılarak, her türlü kolaylığın gösterilmesini, gerektiğinde yanlarına muhafız verilerek, generalin isteyebileceği bilgilerin verilmesini istedi .

    13 Eylülde Mardinden hareket eden ve yol boyunca umduklarından çok daha iyi karşılanan Amerikan Heyeti, Diyarbakırdan Harputa geldi. Seyahat ettikleri tüm bölgelerde halkın sosyal yaşamı, gıda ve sağlık sorunlarıyla özellikle ilgileniyor, her yörenin bir karşılaştırılması yapılıyordu.

    Anadolu ve Kafkaslar ötesinde 30 gün geçiren heyet üyeleri, geçtikleri yerlerdeki hükümet yetkilileriyle görüşmelerde bulundular. ABD. tarafından destek gören birçok din, eğitim ve hayır kurumlarının görüşlerini aldılar. Kendilerine İzmitten başlamak üzere, halk tarafından pek çok izzet ve ikramda bulunuldu.

    I - Amerika Yakındoğu İaşe ve Yardım Heyetinin Çalışmaları

    Bu heyetlerin yanında çok önemli olan bir başka heyet de " Şark-ı Karib Muavenet Cemiyeti" dir. Kızılhaça mensup doktor ve hastabakıcılardan oluşan bir Amerikan özel sağlık ekibi olan " Amerika Şark-ı Karib İaşe ve Muavenet Heyeti" nin başkanı Howard Heinz idi. Kızılhaça mensup doktorlar ve hastabakıcılardan oluşturulan bu Amerikan özel sağlık ekibi Batum, Tiflis ve Kafkasyanın öteki yerlerine gitmek üzere 22 Mart 1919da İstanbuldan hareket etti . Osmanlı Hükümeti böyle bir heyetin harekete geçmesi üzerine 8 Mart 1919 tarihinde tüm vilayet ve mutasarrıflıklara gönderdiği " acele" kaydı konulan şifre genelgeye göre, dört komisyona ayrılan bu heyetin içinde bulunulan olağanüstü durumun ortaya çıkardığı sıkıntı ve yolculuğun sadece gayr-i Müslümanlar için söz konusu olduğu söyleniyordu. Halbuki ihtiyaç ve sıkıntılar Müslüman veya gayr-i Müslim herkes için söz konusuydu. Onun için mağduriyet ve sefaletin tüm ülkede umumî olduğunun gösterilmesi Müslüman memurlara gizli bir şekilde telkin edilmesi ve anlatılması gerekiyordu. .

    Ancak bu heyetlerin zaman zaman kontrol dışı faaliyetlerde bulunabilecekleri ihtimal dahilinde idi. Nitekim Osmanlı Hükümeti, bu yardım heyetlerinin başka işlerle de ilgileneceğini düşünmüş olmalıdır ki, heyetlerin geçeceği vilayet yetkililerini uyarmak ihtiyacını hissetmiştir. Bundan hareketle, Emniyet Genel Müdürlüğü, 12 Mart 1919 tarihinde Diyarbakır, Van ve Erzurum vilayetleriyle, Erzincan mutasarrıflığına birer şifre yazı gönderdi. Bunda çeşitli unsurlar ve nüfusları hakkında incelemeler yapılması maksadıyla bazı İngiliz subaylarının o bölgeye gittikleri hatırlatılıyordu. Amerikalıların da gittikleri yerlerde, erzak dağıtımı münasebetiyle bölge nüfusu hakkında bazı incelemelerde bulunduklarının haber alındığı Hariciye Nezaretine bildirilmişti. Bu heyetlerin isteklerinin en iyi şekilde yerine getirilmesi konusunda yetkilileri uyararak, bilgi verilmesini de isteyen hükümetin, bunları memnun etmek için yoğun çaba içinde olduğu gözlemleniyordu. Halbuki Rus işgali sırasında Müslüman halkın çoğu civar illere göç etmiş bulunuyordu. O sıralar memleketlerine dönmekte olduklarından, söz konusu bölgelerde bulunan Müslüman halkın mevcudu, gerçeği yansıtmıyordu. Yerli halkın ise, peyder pey dönmekte olduğu konusunun heyete gerektiği şekilde anlatılarak, yakinen bilgi toplamalarına meydan verilmemesi isteniyordu . Bu heyetlerin isteklerinin en iyi şekilde yerine getirilmesi konusunda yetkilileri uyararak, bilgi verilmesini de isteyen hükümetin, bunları memnun etmek için yoğun çaba içinde olduğu gözlemleniyordu. Böylece, dönüşlerinde İzmite de uğrayacaklarını belirten bir başka Amerikan Heyeti, Konyaya gitmek üzere 5 Mart 1919da Haydarpaşadan hareket etti .

    II - King Crane Heyeti

    Bu konuda Birleşik Devletler tarafından görevlendirilen heyetlerden biri de King-Crane heyeti idi. Aslında Türkiye ve Ermenistan üzerinde öngörülen manda konusunda siyasal bir misyon üstlenmiş olan bu heyetin başkanları Charles Richard Crane ve Henry Churchill Kingdi. Özellikle Ermenistan konusundaki hedefleri, Amerika Birleşik Devletlerindeki misyoner teşkilatıile American Board of Commissioners for Foreign Missions ve onun hayırsever üvey evladı konumunda olan Near East Relief tarafından desteklenmekteydi. Önceki, Ermenilerin ve Osman İmparatorluğu bünyesinde bulunan diğer Hıristiyan unsurların eğitimi ile meşgul olmuştu. İkincisi ise Ermeniler için yardım sağlıyordu. (Son zamanlarda finansal destek vererek, Ermenileri tahrik eden Near East Relief, büyük bir anti Türk propaganda kampanyası sahneye koymuştu . Her ikisi de Amerikan Protestan misyoner kuruluşları olan Robert College ve Board of the Constantinople Womens Collegein mütevellisi olan Crane, armatur imali ile uğraşan bir sanayici idi.

    King, bir cemaat kilisesinde papazdı ve bu dinsel topluluk bir Amerikan Board kuruluşuydu. Onun aynı zamanda Near East Relief ve misyoner teşkilatı ile bağlantıları vardı. Oberlin Kolejinin başkanı olarak oradaki Amerikan Board of Commissioners for Foreign Missionun toplantılarını finanse ediyordu. Bizzat kendisi American Board un direktörü olarak çalışıyordu. O, Near East Reliefin başkanı olan James Bartonun yakın arkadaşıydı. Ne King, ne de Crane Ermeni-Türk sorunlarında tarafsız kalmayı göz önüne almamışlardı .

    Bu sırada Amerikalıların Anadoluda çeşitli unsurlar için nüfus istatistiği yapmak üzere bir heyet göndereceğine dair bazı söylentiler ortalıkta dolaşmaya başlamıştı. Bu söylentileri yalanlayan Amerikalı yetkililer, böyle bir heyetin mevcut olmadığını, bu heyetlerin de resmî ve siyasî sıfatlara sahip bulunmadıklarını, sadece insanî yardım amacıyla çalışmakta olduklarını ifade ediyorlardı .

    Bu heyetlerin aynı zamanda gittikleri bölgelerdeki Türk ve Ermenilerin sayısını da araştırdıkları anlaşılmaktadır. Osmanlı Hükümeti, o sıradaki nüfus oranının Türkler aleyhine olmasından doğabilecek mahzurların bilincinde idi. Nitekim Dahiliye Nezareti, Elazığ vilayetine gönderdiği " müstacel" kaydı konulan şifre genelgeyle şu konulara dikkat çekiyordu :

    " 1- Köyleriyle beraber vilayete şimdiye kadar gayr-i Müslim halktan ne kadar nüfus dönmüştür ? 9 Mart 1919 tarihinde verilen cevapta, dönen Ermenilerin sayısının 500-600 kişiden ibaret olduğu bildirilmiştir. Bu sayı yalnızca merkez vilayete ait olması gerekeceğinden, gerek merkez ve gerek köylerde şimdiye kadar ne kadar Ermeni ve Rumun dönmüş olduğunun â cilen tahkik edilerek bildirilmesi gerekmektedir.

    2 - Amerikan Yardım ve İaşe Heyetleri, 5-6 gün önce İstanbuldan hareket etmişlerdir. Nerelere uğrayacakları ve uğradıkları yerlerde ne kadar kalacakları, merkezce de tam olarak bilinmemektedir. Bunların oralara gelmeleri halinde, haklarında yardım ve kolaylık gösterilmesi gerekli ise de, tezahürata mahal yoktur.

    3- Dönmüş olan şahıslara ait gayr-i menkullerin iadesi ile ilgili kanun teklifi bu günlerde işleme konulacaktır. Ancak bu hususta olabilecek şikayetin önüne geçebilmek için, sahipleri dönmüş olan tüm terk edilmiş malların maliye ve evkaf dairelerinin yazılı olarak bildirmesine bakılmaksızın mülkî makamlarca el konularak, zabıtnâ meler karşılığında â cilen sahiplerine teslimi gereklidir." .

    Amerikan Büyükelçiliği baş tercümanı Gabriel Coutenun 28 Mart 1919 tarihinde bir gazeteye verdiği beyanata göre, Amerikadan gelen heyetlerin resmî bir sıfatları da yoktu. Bu heyetler ırk, din ve mezhep ayırmaksızın muhtaç halka yardım için çalışıyorlardı. Gerek Kafkasya, gerekse Anadoluya gönderilen zahire ve diğer ihtiyaç maddelerinin önemli bir kısmı, Amerikan halkı tarafından yapılan bağışlarla karşılanıyordu .

    Anadolunun çeşitli yerlerine dağılan Amerikan heyetlerinden biri olan Dr. Hayec ( ) in başkanlığında Samsuna gitmiş olan heyet görevini tamamlayarak İstanbula dönmüştü. Dr. Demol başkanlığındaki bir başka heyet de İzmire giderek gerekli komisyonları kurduktan sonra İstanbula döndü. Halep civarında bir, Sivas-Harput civarında da bir adet olmak üzere toplam iki heyet daha Anadoluda bulunuyordu. Dr. Vein başkanlığında Kafkasyaya giden heyet maddi yardımlara başlamıştı. O ana kadar Anadoluya 1500 sandık süt tozu, 144 sandık ayakkabı, tüm parçalarıyla beraber 200 karyola ve yatak, 947 sandık et konservesi, çok miktarda sabun, yağ, kumaş, elbise, çamaşır ve diğer ihtiyaç maddelerinin gönderildiği anlaşılmaktadır . Ayrıca 28 Mart 1919 tarihinde eşya yüklü büyük bir şilebin Samsuna doğru hareketine kara verildi. Bu eşyalar Müslüman-Hristiyan ayırımı yapılmaksızın fakir ve ihtiyaç sahibi kimselere dağıtılacaktı. Yine aynı tarihlerde, birçok Amerikalının hazır bulunduğu bir toplantıda İstanbulun yardıma muhtaç olan halkına da yardım için girişimlerde bulunulmasına karar verildi. Özellikle İstanbul çevresindeki yangınzedelerin durumu çok kötüydü. Bunların elbise, gıda gibi en önemli ve zorunlu ihtiyaç maddelerinin sağlanması konusunda hazırlıklar yapılmaya başlandı .



    III - Osmanlı Hükümeti nin Yardım Heyetlerine Karşı Tutumu

    Dr Barton başkanlığındaki bir Amerikan Yardım Heyetinin, Nisan 1919 başlarında Halepten hareketle Diyarbakır ve Elazığı ziyaret ederek, yoksul halka yardımda bulunacağının haber alınması üzerine, harekete geçen Dahiliye Nezareti, bu illerin valilerini uyararak, gelecek olan heyetlere her türlü kolaylık ve hürmetin gösterilmesini ve yanlarına yeterli sayıda jandarmanın verilmesini istedi .

    Bu arada Amerika İaşe Heyeti başkanı Dr. Bartonla, beş arkadaşı 7 Mayıs 1919 tarihinde Diyarbakırdan otomobille Elazığa gelmişti. Askere alma dairesi başkanı ve diğer yetkililer tarafından karşılanan heyete büyük saygı gösterildi. Bundan fazlasıyla memnun olan heyet üyeleri, hükümet dairesine gelerek, caddelerde Müslüman halktan gördükleri iltifat ve tezahürattan dolayı teşekkür ettiler. Ayrıca Halepten çıktıkları sırada, bu bölgenin asayişi hakkında duymuş oldukları söylentilerin tamamen asılsız olduğuna kanaat getirmişlerdi. Elazığ Valisi Ali Seydi Bey ise, ertesi günü Harputa giderek ziyareti iade etmiş, iki gün sonra da Amerikan Heyeti Sivasa hareket etmiştir . Hükümetin, Amerikan heyetlerinin gezdikleri yerlerde olumsuz hiçbir davranış ve durumla karşılaşmamaları için vilayet ve mutasarrıflıklarla devamlı bir istihbarat ve koordinasyon içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine de bazı aksamalar oluyordu. Nitekim 3. kolordu kumandanlığınca Harbiye Nezaretine çekilen bir telgrafa göre, Mardine gelen üç Amerikan misyoneri yalın ayak ve çıplak bir durumda olan bir grup Ermeni ve Süryani çocuk tarafından karşılanmıştı .

    Bu gelişme üzerine harekete geçen Hükümet, gerekli olan dokümanları hazırlayarak Amerikan heyetine gönderdi. Bu arada 19 Şubat 1920 tarihinde Antep, Urfa ve Maraş mutasarrıflıklarına " çok acele" kaydıyla birer şifre talimat gönderdi. Bunda, Antep ve Urfada bulunan Amerikan vatandaşlarına karşı olabilecek her türlü saldırı ve tecavüz için dikkatli olunması isteniyordu. Ayrıca bölgede bulunan Amerikan Yardım Heyetinin himaye ve korunmasının devletin sorumluluğunda olduğu hatırlatılıyordu. Bu nedenle heyet üyelerine karşı gerekli olan kolaylık ve yardımın yapılmasının, Amerikan temsilciliğince istenmiş olduğu özellikle vurgulanıyordu. 9;

    Benzer bir talimat da 19 Nisan 1919da İzmit mutasarrıflığına gönderildi. Bunda bazı şahsi işleri için İzmite seyahat etmek isteyen Amerikan Kız Mektebi Müdürü Dr. Moorea her türlü kolaylığın gösterilmesi isteniyordu. Ayrıca gerektiğinde araç temin edilerek, yanına jandarma verilmesi öneriliyordu

    Bu kere Dahiliye Nezareti, 20 Nisan 1919 tarihinde "mahrem" kaydıyla Çatalca, Tekirdağ, Gelibolu, Çanakkale, İzmir ve Balıkesir mutasarrıflıklarıyla, Bursa vilayetine birer şifre genelge gönderdi. Hükümet, Amerikalıların Marmara Bölgesinde yaşayan Müslüman halktan muhtaç olanlara yardım etmek istediklerini belirtiyordu. Bu bakımdan hazırlıklı olunması gerektiği düşüncesiyle, bölgelerinde yardıma muhtaç Müslümanların sayısı ve ne gibi şeylere ihtiyaçları bulunduğu ayrıntılı bir cetvel üzerinde gösterilerek, ivedilikle gönderilmesi isteniyordu .

    Fakat Türkiye üzerinde çirkin emellerini gerçekleştirmek için hareket geçenler de vardı. Nitekim Amerikada kurulan bir komite, Amerikan işyerlerinde çalışan Kürt asıllı işçilere ayrılıkçı emeller telkin edip, ülkelerine gitmeleri için teşvik ediyordu. Bu tahriklerin etkisiyle yavaş yavaş dönmeye başladıkları ve yanlarında önemli miktarda altın para getirmekte oldukları güvenilir kaynaklardan haber alınmıştı. Bu gelişmeler üzerine harekete geçen Dahiliye Nezareti, 19 Şubat 1920 tarihinde Diyarbakır, Elazığ, Bitlis ve Van vilayetlerine şifre bir telgraf gönderdi. Söz konusu vilayetlerde, bu şekilde Amerikadan dönenler olup olmadığı, varsa sayılarının tespiti isteniyordu. Ayrıca masum halkın cehaletinden yararlanarak, bölücülük propagandalarına ve yerel düzeni bozacak bir durum yaratılmasına meydan bırakılmaması tavsiye ediliyordu .

    Yine bulaşıcı hastalıkların önüne geçebilmek için, birçok yerde açılan hastahanelerde bakıma muhtaç hastalar tedavi ettirilmiş, yardıma muhtaç durumda olanlara ücretsiz ilaç verilmiştir. Özellikle Elazığ teşkilatında önemli işler başarılmıştır. Devamlı faaliyet halinde olan hastahane ve klinikler, sadece 1919 Haziranının son iki haftasında 1500 den fazla hastayı tedavi etmişlerdir. Ayrıca Harputta küçük çocuklar için bir yetimhane açmışlardır. Bedenen sağlıkları iyi durumda olan kadınlara çamaşır yıkamak, yatak doldurmak, buğday öğütmek, iç çamaşırı diktirmek ve çeşitli el işleri yaptırmak suretiyle iş bulup geçimlerini sağlamaya çalışmışlardır.

    Amerikan Heyetinin Elazığ teşkilatı, kurmuş oldukları hastahane ve muayenehanelerle yoğun bir çalışma içindeydiler. Alınan raporlara göre, sadece Haziranın son iki haftası içinde bu hastahanelerin birinde 1500 den fazla hasta tedavi ettirilmişti. Harput'ta ayrıca küçük çocuklar için bir yetimhane daha vardı .

    Nitekim Şark-ı Karib Muavenet Cemiyeti 1922 yılı ödeneğinden yetimler için aylık Harputa 50.000, Samsuna 30.000 ve Sivastaki yetimler için de 20.000 lira ayrılmıştır. Cemiyetin ayırdığı bu tahsisattan Türk yetimlerine Harputta 2000, Samsunda 500 ve Sivasda 400 lira harcanmıştır. Bu arada cemiyet, Urfa, Gaziantep ve Kahramanmaraşta da birer yetimhane kurmuştur . Yukarıdaki rakamlar incelendiğinde cemiyetin misyonerlik faaliyetlerini yürüttüğünü açıkça görmekteyiz. Bir ara Türk Hükümeti, cemiyetin açmış olduğu yetimhanelerden rahatsız olmuştur. Bundan dolayı da cemiyetin açmış olduğu yetimhanelerin baş tercümanının Türk olmasını istemiştir. Ancak Türk Hükümetinin bu isteği kabul görmemiştir. Lozan görüşmeleri sırasında Türkiyenin özellikle Ermeni yetimlerini sınır dışı ettiğine dair yabancı basında yanlış haberler çıkıyordu. Bu sırada cemiyetin Ankara temsilcisi Türk Hükümetine başvuruda bulunarak yetimlerin Suriyeye nakledilmesi için izin istemiştir. Ancak hükümet ilk etapta buna izin vermemiş, daha sonra cemiyetin ısrarı üzerine izin vermek zorunda kalmıştı .



    IV - Amerika Şark-ı Karib Yardım Heyetinin Osmanlı Hükümetinden İstekleri

    Amerikan Yardım Heyeti, Anadolunun çeşitli yerlerinden gelen ve devlete ait silolarda depolanmış olan zahireden 2.300.000 kilo buğday, 1.880.000 kilo arpa ve 2.000.000 kilo mısırın, " Vilayâ t-ı müstahlasa" ile diğer vilayetlerde sefalet ve perişan bir durumda olan halka dağıtılmak üzere harekete geçti. Özellikle, Anadolunun çeşitli yerlerinde bulunan 1917 ve 1918 yıllarına ait aşar ve iaşe zahiresinden kalan miktarın, cins ve mezhep ayırmaksızın yardıma muhtaç halka dağıtımı konusunda itina göstereceğini, bu konuda alacakları tedbir ve işlemlerin kayıt altına alınmaması için Maliye Nezaretine müracaat etti .

    Heyetin müracaatı ve yapılan şifahî açıklamalara göre, yardıma muhtaç yerler altı gruba ayrılıyordu. Daha önce verilen miktarlara ek olarak, bu grupların ihtiva ettiği bölgeler içinde, iki ay önce Maliye memurlarından alınan raporlara göre, mevcut görünen zahireden bir bölümünün daha kendilerine verilmesi rica ediliyordu.

    Bunlar dışında Konya, Sivas, Kayseri, Harput, Mardin ve Samsun gibi vilayet ve sancaklardan konum itibariyle gerçekten, nakli zor yerlerde bulunan iaşe ve â şar zahirelerinin bu vilayetler veya diğer vilayetlerin muhtaç halkına dağıtılmak üzere bu heyete devr edilmesi halinde birçok insanın açlıktan ölmesinin önlenmiş olacağı ifade edilmiştir.

    Bunlar dışında kalan Sivas, Harput, Mardin zahirelerinin satılmayarak, o yerlerin askerî ve mülkî ihtiyaçlarıyla, iaşe fiyatı üzerinden muhtaç halk için ayrılması kararlaştırıldı. Ayrıca Amerikan Heyeti, halkın ihtiyaçları için yapılacak harcamalarda yerel hükümet görevlileriyle işbirliği yapabilecekti. Bununla beraber, Meclis-i Vükelada kabul edilen ve kurtarılmış vilayetlerle, diğer vilayetler halkına yapılacak yardıma dair kararnamenin Padişah tarafından tasdiki çabuklaştırıldığı takdirde bu yerlerle diğer kurtarılmış vilayetler halkının gerek iaşe ve gerek tohumluk ihtiyaçlarının mevcut zahire kendilerine devredilerek, doğrudan doğruya Yakındoğu Yardım Heyeti eliyle de dağıtımı yapılabilecekti .

    Elazığda bulunan Amerikan Yardım Heyetlerine karşı son derece kolaylık ve anlayış gösteriliyordu. Nitekim Amerikan müesseseler müdürü, vali ile yaptığı bir görüşmede yardımlar dolayısıyla, heyete gösterilen kolaylık ve insancıl davranıştan son derece müteşekkir ve minnettar olduğunu bildirdi .

    Amerika Birleşik Devletleri, Yakın Doğu ya Yardım Komisyonu üyelerinden Binbaşı Yowell 5 Mayıs 1922 tarihinde yaptığı açıklamada,Türklerin Anadolu daki Ermenilere ve diğer Hıristiyan azınlıklara karşı yeni katliamlara girişmiş olduğunu söylüyordu. Onun tespitlerine bakılırsa, Anadolu daki Hıristiyan azınlıklar, Türklerin yeni bir saldırısına uğradıklarında, gerekli dış yardımı alamazlarsa topyekû n yok edilerek tarih sahnesinden silinmeleri söz konusuydu. Üstelik, Harput ve dolaylarında faaliyet gösteren Yardım Heyeti üyeleri de Türk makamlarının haksız ve kaba davranışlarına katlanmak zorunda kalmışlardı. Oysa bu yardımsever Amerikalılar, Hıristiyan çocuklarının yanısıra Türk çocuklarına da yararlı olmaktaydılar .

    Bu gelişme üzerine, 13 Ağustos 1919 tarihinde toplanan " Meclis-i Vükela" dağıtım emrinin " müstahlasa" vilayetlerinden başka, yardıma muhtaç olan diğer yerler halkına da yaygınlaştırılması şartıyla kabul etti. Ayrıca, bu heyete yerel memurlardan uygun birisinin katılması, müstahlasa vilayetlerine yardım için önem verilmesine dair Maliye Nezaretince hazırlanmış olan kararnameye, bu konu için yeterli ödenek konulması karar altına alındı .

    Amerika Yakındoğu Yardım Heyetinin muhtaç halka dağıtılmak üzere hükümetten talep ettiği zahire konusunda, söz konusu heyet Maliye Nezareti ve Düyû n-u Umumî ye idaresi arasında bazı yazışmaların yapıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim Maliye Nazırı Tevfik Bey, 24 Eylül 1919 tarihinde sadaret makamına gönderdiği yazıda, " Anadolunun muhtelif yerlerinde 1917 ve 1918 seneleri â şar ve iaşe zahirelerinden arta kalan 2.300.000 kilo buğday, 1.880.000 kilo arpa, 2.000.000 kilo mısırın, evvelce gelmiş olan 13 Ağustos 1919 tarihli yazı ve Meclis-i Vükela kararına dayanarak kurtarılmış vilayetlerle, diğer vilayetlerde bulunan muhtaç halka dağıtılmak üzere Amerikan heyetine terk ve teslim olunduğunu" bildirdi . Bu kere, heyetin müracaatı ve yapılan şifahî açıklamalara göre, yardıma muhtaç yerler altı gruba ayrılıyordu. Daha önce verilen miktarlara ek olarak, bu grupların ihtiva ettiği bölgeler içinde, iki ay önce Maliye memurlarından alınan raporlara göre, mevcut görünen zahireden bir bölümünün daha kendilerine verilmesi rica ediliyordu.

    Bunlar dışında Konya, Sivas, Kayseri, Harput, Mardin ve Samsun gibi vilayet ve sancaklardan konum itibariyle gerçekten, nakli zor yerlerde bulunan iaşe ve â şar zahirelerinin bu vilayetler veya diğer vilayetlerin muhtaç halkına dağıtılmak üzere bu heyete devr edilmesi halinde birçok insanın açlıktan ölmesinin önlenmiş olacağı ifade edilmiştir. Ancak birinci, ikinci ve kısmen dördüncü gruba dahil mahallere dağıtılan İzmir, Aydın ve çevresi muhacirleri ve çeşitli musibetlere uğrayanların iaşeleri için hükümetçe gerekli tedbirler alınmıştır. Bunların iaşelerini daha düzenli bir hale koymak üzere bulundukları mahaller maliye memurlarına â şar zahirelerinden gereken miktarının verilmesi tebliğ olunduğu gibi " Muhacirin idare-i umumî yesi" tarafından bu konuda o yörenin memurlarına yardım etmek üzere hususî heyetler teşkil edilerek gönderilmiştir. Ancak böyle muhacirler hakkında Amerika Yakındoğu Yardım Heyetine ayrıca zahire verilmesine gerek görülmeyip, bu heyetin hükümet memurlarıyla bu yerlerde temas ve onlarla işbirliği yapmaları halinde istenilen gayeye ulaşmalarının mümkün olacağının kendilerine bildirilmesiyle yetinilmiştir .

    1919 Ağustosunun sonlarına doğru Elazığ Belediye Dairesi, Amerikan Heyeti şerefine gayet mükellef ve samimi bir ziyafet vermişti. Ziyafete evsahipliği yapan vali, söylediği kısa bir nutukla Amerikalılar tarafından yapılan insanî yardımlardan dolayı hükümet adına samimi teşekkürlerini sunmuştu .

    Amerika İaşe Heyeti, Ermeni yetimleri için Yetimhane olarak düşünülen Harputun Kulutek köyündeki manastırın tehcir esnasından o ana kadar ne şekilde idare edildiği ve hazinece ne kadar icar alındığı Harput Yetimhanesi müdürü Mr. Raigas tarafından sorulmaktaydı. Kapitülasyonların kaldırılmasından sonra meydana çıkan duruma göre yeniden avdet eden yabancı kurumlarla hükümet arasındaki ilişkilerin ne şekilde cereyan edeceğine dair henüz bir tebligat yapılmamış olduğundan bu konuda izlenecek yolun belirlenerek bilgi verilmesi isteniyordu .

    Tehcirden dönen Ermenilerden bir kısmı Harput ve civarında bulunan tarla ve evlerine tekrar yerleşmiş bulunuyorlardı. Ancak bunların yaklaşmakta olan kış süresince iaşelerini temin için söz konusu tarla ve arazilerinin mahsulatının yarısının geri alınmasıyla ev ve tarla sahiplerine acilen dağıtılması, Elazığdaki Amerika komitesine teslim ve verilmesi, bu konuda bu komite ile derhal görüşmelere girişilerek işin süratle bir neticeye vardırılması tavsiye olunuyordu .

    Amerika Şark-ı Karib İaşe Heyeti, genel müfettişi binbaşı Lein, yardıma muhtac olan halka buğday vesaire dağıtmak amacıyla, Ekim 1919 başlarında Sivas, Harput, Kayseri ve Mardin şehirlerine gidecekti. Dahiliye Nezareti ilgili valilikleri birer yazı ile uyararak mülki memurlarca kendilerine gerekli saygı ve mümkün olan kolaylığın gösterilmesini istedi .

    S O N U Ç

    Savaşların en önemli, belki de en acı sonuçlarından biri de, sahipsiz kalan dul ve yetimlerdir. Geçimini hemen tamamen erkeğin varlığı ve kazancı üzerine kurmuş aileler, onların ölümüyle büyük bir sefaletin içine düşmüşlerdir. Savaştan yenik çıkan, öz kaynakları yabancıların kontrolüne giren devlet, dul ve yetimlerin yaralarını sarmakta çaresiz kalmıştır. Böylesi durumlarda devreye giren "Hilâl-i Ahmer" in ve hayırsever vatandaşların yaptıkları yardımların anlamı büyük olmuştur.

    Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, savaşın en büyük tahribatına uğramış olan doğu vilayetlerinde ırk ve mezhep ayırmaksızın bölgedeki halkın sağlık, yiyecek ve giyecek gibi sorunlarına çare olmaya çalışmıştır .

    Bunların yanı sıra, ülke sathına yayılan Amerikan yardım kuruluşları halkın ihtiyaçlarını tespit ederek, yerinde oluşturdukları komisyonlarla her türlü yardımı sağlamaya çalışmışlardır.

    Gerek Kafkasya, gerek Anadoluya gönderilen zahire ve diğer yardım maddelerinin bir kısmının Amerikan halkı tarafından yapılan bağışlar olduğu dile getirilmektedir. Ancak bazı devletlerin "Kızılhaç" teşkilatlarının, İslam ülkelerinin aralarında kurdukları komisyonlar aracılığıyla, Anadoluya yaptıkları yardımlar hatırdan uzak tutulmamalıdır. Türk Kızılayının halktan toplamış olduğu aynî ve nakdî yardımların da önemi büyüktür. Özellikle büyük şehirlerin fakir halkına sağlanacak olan eşya ve erzakın dağıtım şekli, fakirlerin isimlerini tespit için memur tayini konusunda, Amerikan yardım kuruluşlarıyla işbirliği içinde hareket etmiştir.

    Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiyeye gelen heyetlerin çalışmaları ve tespitleri, o sırada Anadolunun ekonomik durumu, nüfusu, tarımsal faaliyetler, yetiştirilen ürünler hakkında önemli bilgiler elde etmezi sağlamaktadır. Toplumsal yaşam, ülkenin iaşe durumu, devletin imkânları, bölgelerin tarımsal potansiyeli, tarım ürünlerindeki fiyat dalgalanmaları hakkında da kıymetli bilgiler vermektedir. Amerikan heyetleri, gezdikleri yerlerde savaş sırasında halkın ne gibi zorluklarla karşı karşıya kaldıkları, Ermenilerin tahribat ve mezalimi, genel nüfus, elde edilen ürünler ve harcamalar konusunda önemli bilgiler toplamışlardır.

    Ermeni ve Rum cemaat temsilcilerinin, Amerikan heyetleri ile yapmış oldukları temaslarda, Türkiye üzerinde büyük bir devletin himayesinin kurulmasından yana tavır koydukları anlaşılmaktadır. Ancak, "Hürriyet ve İtilaf Partisi" dahil, hemen tüm partilerin "Türkiyenin zararına bir Ermenistan teşkiline razı olunamayacağı" konusunda görüş birliği içinde olduklarını söylemek mümkündür. Amerikan heyetlerinin bu yardımları unsurlar arasında aynı oranda, yani eşitlik ilkesi içinde dağıttıklarını söylemek zordur. Kuşkusuz Hıristiyanların, Müslümanlara göre daha çok kayırıldıkları ortadadır. Bunun için yerel yöneticilerin yapmış oldukları harcamaların araştırılması gerekmektedir. Amerikan Kızılhaçının Ermeni ve diğer Hıristiyan yetim çocuklarını, Türk yetimlerine tercih ettikleri gerçeği, birçok Amerikan araştırma heyetince de belgeleriyle ortaya konmuştur.

    Türk hükümet yetkilileri, Amerikan heyetlerinin fakir halka dağıtmak üzere talep ettikleri zahireyi, öncelikle askeriye, bölge halkı ve muhacirlerin ihtiyaçları için harcanmasına büyük özen göstermişlerdir. Amerikan heyetlerinin Türkiye hakkında vereceği karalarda olumsuz yönde etkilenebileceğinden kuşku duyan hükümet yetkilileri, hiçbir olumsuz durumla karşılaşılmaması için gerekli önlemleri almışlardır. Bu heyetler hükümet ve Kuvâ-yı Millîye birliklerinin sağladığı korumayla rahat ve güvenli olarak seyahat ederek, çalışmalarını devam ettirmişlerdir. Heyetlere her gittikleri yerlerde büyük ilgi ve kolaylık gösterilmiştir. Birinci Dünya Savaşı süresince Amerika ile olan ilişkilerimiz kesintiye uğramış olsa da, Osmanlı Hükümeti, Amerikan ticari kuruluşları ile olan ilişkilere büyük önem vermiştir. Daha dünya savaşı sırasında bile bölgede bulunan Amerikalılara iyi muamelede bulunulması, çalışmalarında güçlük çıkarılmaması konusunda ilgili vilayetleri uyarmıştır . Fakat savaş sırasında ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi, Elazığ ve çevresinde bulanan Amerikan okul ve hastahane gibi müesseselere askeri ihtiyaçlar nedeniyle el konulduğu gibi, gerekirse misyonerlerin bölgeden uzaklaştırılması gibi tedbirlere de başvurulmak mecburiyetinde kalınmıştır .

    Anadolunun yoksul, ama samimi insanlarının son derece asil bir davranışla, yiyecek ve içeceklerini paylaşmaları, heyet üyeleri üzerinde şaşkınlık ve hayranlık uyandırmıştır. Anadoluda incelemelerde bulundukları yerlerde, zulme uğramış insanlarla görüşmüşler ; bizzat şahit oldukları gerçeklerle, kendilerine anlatılanlar arasında çok büyük tezatlar olduğunu görmüşlerdir. Özellikle, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, Kâzım Karabekir Paşa gibi liderlerden Anadolu hareketinin gerçek yüzünü anlama ve anlatma fırsatını bulmuşlardır. "Devletin bağımsızlığı, vatanın bölünmez bütünlüğü saklı kalmak koşuluyla, istila emeli beslemeyen herhangi bir devletin teknik, endüstriyel ve ekonomik yardımının memnuniyetle karşılanacağı" görüşünde olan Ankara, Amerika Birleşik Devletleri gibi güçlü bir devlet tarafından tanınmak için yoğun bir çaba içinde olmuştur.

    Amerikan yardım heyetlerinin yapmış oldukları büyük miktarlardaki yardımlar, genellikle İnebolu, Samsun ve Trabzon limanları aracılığı ile Anadolu içlerine nakl edilmişlerdir. İstanbul ve Anakara hükümetlerinin büyük ölçüde kontrolü altında çalışan bu heyetlerin, başka konularla da ilgilenebilecekleri göz önünde tutularak, geçecekleri vilayetler uyarılmıştır. Çünkü bazı heyetler, gittikleri yerlerde erzak dağıtımı münasebetiyle bölge nüfusları hakkında araştırmalarda bulunuyorlardı. Türk yetkililer, bundan kaygı duymakta haklıydılar. Çünkü Rus işgali nedeniyle Müslüman halkın çoğu civar illere göç ettiğinden, o sırada bölgedeki nüfus Türkler aleyhinde bulunuyordu. Bunun ileride doğurabileceği mahzurlar bilindiğinden, gerçek durum heyetlere en iyi şekilde anlatılmaya çalışılmıştır.
#26.06.2007 08:49 0 0 0
  • valla ben bi cikari olmasa yardim etmez diye dusunuyorum

    paylasim icin tesekkurler
#26.06.2007 09:06 0 0 0
  • paylaşim için cok sagol
#26.06.2007 17:44 0 0 0
  • bu değerli çalışmalırınız için şahsinıza ve samimi paylaşımınıza hürmet ve saygılarımı sunuyorum
#28.07.2007 10:07 0 0 0