otel odasında yandığım
kayıp bir vatandayım
unutulmuş insanlarla
başka iklimlerin adamıyım
kendi zembereğinde boşalan
ne şair olmak
ne de şair doğmak var
bu yarınlarda
haykıran
kimsesiz meydanlarda
yıkılan
yüksek duvarlardayım
köy damlarında yudumlanan
keyifli bir bardak
demli çayım
buz mavisi düşlere
anadolu'dan bir firarım
bir iltica vukuatının
gazete sütunlarındaki
zavallı adıyım
topraktan değil
sekiz köşeli bir yaralı şapka ile
bacağımdaki yamalı şalvardan
bir canım
erenlerin engin düşüyüm:
azrail için değil
türküce gülüşüm
büyüdüğüm
bu sınırsız
bu devletsiz
dağın
kara
oğlanıyım
benim ülkemde
herkes korkar
konuşandan...
bu yüzden sloganlar yetim kalmıştır
mosmor ellerim kül eliyor: ellerimin yok yurdu
kanıyor sevdalı beynimin bir kenarı
susuyor
kimseyi korkutmak istemiyor
benim ülkemde hava erken kararıyor...
geceleri şiir yazmam bu yüzdendir
sözcük avına çıkmış şairim
günlerden ocak ayazı
dizeleri dipsiz kuyu gibi biri:
bu benim işte!..
kimler kayboldu bende kimler
gelincikler saldım içime
Birde bıyık muhabbeti vardı Tuuba soruyodu bıyıklarla yemek yemek zor olmuyo mu diye ? Cevap: Yoğ zor olmiyi sadece ayran içerken bıyıklarım beyaz oluyor