İbrahim Kaypakkaya

Son güncelleme: 18.08.2010 01:24
  • İbrahim Kaypakkaya (1949 - 1973), Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist'in kurucusu.

    1949 yılında Çorum'un Alaca ilçesinin Karakaya köyünde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu 'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi- Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.

    FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin istanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in başını çektiği PDA kanadında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA ile yolları ayrıldı. Doğu Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını iddia eden Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-TİKKO'yu kurdu.

    TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı Tunceli Çemişgezek bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Vartinik köyü Mirik mezrasında Kolluk Güçleri tarafından bulunduğu kömün etrafı sarıldı. Çatışma sırasında TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Diyarbakır'da süren dört aylık sorgula ve yoğun işkence sürecinde hiçbir şeyi kabul etmedi ve 18 Mayıs 1973'te kurşuna dizilerek öldürüldü.
#07.08.2007 13:19 0 0 0
  • İbrahim Kaypakkaya ReSimLeri
    İbrahim Kaypakkaya FotoğrafLarı

    noimage

    noimage

    noimage
#23.06.2008 11:09 0 0 0
  • Abi Bu Senin Halanın Okul Arkadaşıydı Di Mi :D
#31.07.2008 22:24 0 0 0
  • Ewet...
#31.07.2008 22:28 0 0 0
  • emeginize saglık
#22.08.2008 15:25 0 0 0
  • soyadi dikkatimi cekti
#08.09.2008 16:56 0 0 0
NaZ NaZ foto


  • noimage

    noimage


    noimage


#09.09.2008 11:24 0 0 0
  • paylaşımın için teşekkürler arkadaşım
#10.09.2008 12:54 0 0 0
  • brahim Kaypakkaya (d. 1949 Karakaya, Sungurlu/Çorum - ö. 18 Mayıs 1973 Diyarbakır), Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist'in kurucusu. Sosyalist jargon ve literatürde kimi zaman İbo olarak anılır.

    1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin Karakaya Köyü'nde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul'daki Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi - Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.

    FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in başını çektiği PDA kanadında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA ile yolları ayrıldı. Doğu Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını iddia eden Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-TİKKO'yu kurdu.

    TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı Çemişgezek bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Vartinik köyü Mirik mezrasında Kolluk Güçleri tarafından bulunduğu köyün etrafı sarıldı. Çatışma sırasında TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Ancak bu sürede yaralı olması ve çatışmada botlarını kaybetmesi sebebiyle ayakları ve bacakları hissizleşti. Kaldırıldığı hastanede bacakları kesildi.

    İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulama ve işkence sürecinden sonra, mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman kala, 18 Mayıs 1973'te yaşama veda etti. Ölüm sebebi kayıtlara intihar olarak geçtiyse de buna kimse inanmadı.

    İki gün sonra babasına cansız bedeni teslim edildi. Ölümü dönemin bağımsız milletvekili Mehmet Ali Aybar tarafından bir soru önergesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) getirildi.

    Kaypakkaya'nın yazılarının toplandığı "Seçme yazıları" adlı bir kitabı vardır.

    Düşünceleri

    brahim Kaypakkaya, pratik devrimciliğinin yanısıra, Türkiye'nin sosyalist düşün dünyasına farklı bir ivme kazandırmış bir teorisyen olarak görülmüştür. Bu hususta en çok dikkati çeken konu, dönemin Türk sosyalistlerinin büyük bir çoğunluğunun yer aldığı Milli Demokratik Devrim anlayışını savunan legal ve illegal grupların görüşleriyle neredeyse taban tabana zıt duran bir Kemalizm karşıtlığıdır. İbrahim Kaypakkaya, dönemin diğer Türk sosyalist ve komünist gruplarının benimsediği ve eylem ile görüşleriyle bizzat içerisinde yer aldıkları Kemalizm ile bağlarını koparmasının ardından, ulus-devlet ideolojisinin karşısında duran, azınlık hakları üzerine inşa ettiği kendi yolunu ve çizgisini ortaya çıkartmıştır.

    Kemalizm'e ve Mustafa Kemal Atatürk'ün fikri mirasına karşı bu sert çıkış, özellikle Kemalizmin vatansever ve milliyetçi yapısı ile alakalı bir çıkış olarak kendisini göstermiş, Kaypakkaya'nın bu minvalde öne sürdüğü Lenin'in "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı" anlayışı çevresine kendi fikrince oturtarak düzenlediği "Kürtler de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır" yönündeki görüşü, Kaypakkaya'nın İkinci Fikir Kulüpleri Federasyonu Kurultayı'ndan gürültülü bir şekilde kovulmasına ve akabinde dönemin diğer sosyalist grupları ile yollarının bütünüyle ayrılmasına sebep olmuştur.

    TKP/ML-TİKKO'nun kuruluşu bu, büyük oranda etnik görüş bazlı ayrılık sürecinin ardından gerçekleşmiş ve Kaypakkaya, yandaşları ile birlikte kendi mücadelesine başlamıştır.

    Maoist bir dünya görüşünü benimseyen Kaypakkaya, köylerden şehirlere doğru yayılacak bir devrim anlayışını benimsemiş ve bunun yolunun asla parlamenter bir çözüm olmadığı, muhakkak silahlı mücadeleden geçmesi gerektiğine inanmıştır.

    Literatürde İbrahim Kaypakkaya

    Kitaplar:

    * Seçme yazıları / İbrahim Kaypakkaya, Umut Yayımcılık
    * Bir Komünistin Biyografisi: İbrahim Kaypakkaya, Nihat Behram, Altınçağ Yayımcılık, İstanbul
    * Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya, Ethem Direhşan, Belge Yayınları, İstanbul, Ocak 1997, 2. Basım, ISBN IDE32962
    * İbo / İbrahim Kaypakkaya, Turhan Feyizoğlu, Ozan Yayıncılık, İstanbul, Nisan 2000, 1. Basım, ISBN 97897578
    * İbrahim Kaypakkaya: Ser Verip Sır Vermeyen Komünist Önder, Nihat Behram, Umut Yayımcılık, İstanbul, Eylül 2001, ISBN 9757919039
    * Kaypakkaya ile Birlikte, Ali Taşyapan, İstanbul, Kasım 1997, ISBN 9753441444
    * Saklanmaya Çalışılan Bir Meşale İbrahim Kaypakkaya, Derleme, Umut Yayımcılık, İstanbul, Ocak 2003, ISBN 9789757919247
    * Tohum, Muzaffer Oruçoğlu, Umut Yayımcılık, 1998, ISBN 9757919047
    * Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit, Nihat Behram, Everest Yayınları, İstanbul, 2007, 11. Basım, ISBN 9752891942

    Müzik:

    * Grup Munzur-İbrahim'e ağıt
    * Grup Şiar-Vartinik destanı
    * Grup Yorum-İbrahim'e
#15.02.2009 18:24 0 0 0
NaZ NaZ foto
  • Konular birlestirildi
#15.02.2009 19:31 0 0 0
  • teşekkür ederim
#15.02.2009 19:35 0 0 0
  • Mavi gözlerin süzülür karanlığın ardından
    gecenin sessizliğinde
    bir çığlık ,ardından bir çığlık daha
    "Kurtuluş Yok Tek Başına ya hep Beraber ya Hiç Birimiz.."
    Senin gözlerin aydınlatır, devrimin yolunu
    Gözlerinden alırız ışığımızı
    senin direncinle direniriz
    seninle sır vermeyiz ser veririz İBOM..
#25.04.2009 00:48 0 0 0
  • 18 yaşında bir genç gibi, gelişmektedir karanlıkta
    Kimilerine göre kötüdür ölüm
    Kimilerine göre ecel
    Kimilerine göre 90 gün örülen direniş
    Ölüm, canlanan yaşamdır KAYPAKKAYA'LARDA

    Bir çağlayan,
    ve yüreğimizin isi yani
    ve bir alev, Munzur bile söndüremez bu yangını

    Diyarbakır'da bir Kaya
    Sanki yükselmiş aya
    Diyarbakırda bir zindan
    Zindanda, KAYPAKKAYA

    Nasil ki sevgiyle kucaklamışsa ölümü
    Nasil ki 90 kere 24 saat katlanmışsa acıya
    Nasil ki haykirmışsa kinini
    Tükürmüsse suratlarina suskunluğunu
    Bizede anmak düşer, coşkuyla onu
    Vurdu gövdesini karanlığın zembereğine
    Ve doğdu ışık, yürek penceresine
    Eeeeey benim cevahirim
    Eeeeey benim dişleri kenetlim, suskun ırmağım
    Ser verip, sir vermeyenim
    Durmadi coşkun akan irmagin
    Ve namlusuna yüreğini sakladığın

    Ne o zindandaki sesin
    Ne de nefesin
    Hala gitmis değil hücre karanlığından

    Her düşen, düstüğün yere, çıktı ğöğüsünü gere gere
    Kesilince bileklerin, sökülünce tırnakların,
    Ödü koptu pustların.

    Her Mayıs'ta vurdular bizi
    Yinede yaşattık kendimizi,
    Attıar bizi hasretin koynuna,
    Boğmak istediler hasrete

    Oysa ne kadarda güzeldir
    Bizimle hasret sürmüş, filiz vermiş içimizde sevda
    Hani kursun sıksan parçalanır gece
    Hani uzatsan elini aya gölge düşer

    İşte güçlenerek, kıvılcımlara yürüyen mazin
    Ve halkın boynunda bir incir gibi,
    Büyüyüp gelişmektedir ZAFER.
    Bizde gördük kücük adamlari,
    Köhnemiş silahlariyla saldıranları
    Bizde yasadik acıları sevince boğan direnişleri
    Elbette vardir bir diyeceği, yaptiığımiz tarihin
    Elbette unutulmaz direnişin senin

    Çünkü büyüyüp gelişmektedir ZAFER
    Bir yangın gibi taşıyıp durduk, zulamızda cevahirini
    Sanki, okyanusta damla, işkencede denizdir.
    Eeeeey günü uyandiran, toprakla söyleyen rüzgar
    Eeeeey halkımın yaralı gülü, sol yanımın kıvılcımı
    Eeeeey gökteki ay, dağdaki kaya
    İBRAHİM KAYPAKKAYA

    Onlar yoruldu 90 günü saya saya,
    Bıkan onlardı, onlar sasirdi, can çeksitikte yaşamaya
    Bulutlar yağmura, karanlıklar aydınlığa,
    Bugünler yarınlara, yarınlara mahkumdur.
    Ve yüzleri gülmez, vurduklarıölmez.
    Gökteki ay, dağdaki kaya

    İBRAHIM KAYPAKKAYA
    Devran geriye dönmez...."
#16.05.2009 21:23 0 0 0
  • şimdi bir rüzgardır o
    dağlardan eser
    ibrahim yoldaş...

    silah kucağında kanlar içinde
    vurulmuş yatıyor ibrahim yoldaşyiğitler ölür mü üç beş kurşunla
    doğrulmuş kalkıyor ibrahim yoldaş

    ali haydar* yerde bak yüzü boylu
    yiğitçe can verir yiğidin oğlu
    başı duman duman munzur'a doğru
    tırmanmış gidiyor ibrahim yoldaş

    işkenceler devam ediyor böyle
    parça parça kesip diyorlar söyle sırları söyle
    sır vermeden ser veriyor seve seve
    böyle can veriyor ibrahim yoldaş

    halkımız arıyor seni her yerde
    işçiler ocakta köylüler dağda
    dökülen kanların kalmayacak yerde
    hesap soracağız ibrahim yoldaş

    demiri de kömürü de sökeriz aman
    pirinci de buğdayı da ekeriz aman
    faşizme içimizden kan damlayan kılıcız
    bir gün gelir kinimizi dökeriz aman
#16.05.2009 21:35 0 0 0
  • Koluma Zincir Taktılar
    Dar Bir Hücreye Attılar
    Günlerce Ac Bıraktılar
    Ser Veririm Sır Vermem Ben

    Bir Sabah Kapı Acıldı
    Cellatlar Basa Dizildi
    Disim Tırnagım Sokuldu
    Ser Veririm Sır Vermem Ben

    ParcGa Parca Oldu Tenim
    Her Gün Kesilir Her Yerim
    Benki Dewrimci Bir Erim
    Ser Veririm Sır Vermem Ben

    Hakım İcim Olurum
    Olurken Dirildim :Ben
    Kursuna Dizildim Ben
    Ser veririm Sır Vermem Ben
#16.05.2009 21:59 0 0 0
  • diğer devrimcilerden farklı benim için. çünkü o devrimi yaymak için köyden kente gitmedi kentten köye geldi . köyüme ve köylere o anlatti devrimi . İBRAHİM KAYPAKKAYA !
#18.08.2010 01:24 0 0 0