İbrahim Kaypakkaya (1949 - 1973), Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist'in kurucusu.
1949 yılında Çorum'un Alaca ilçesinin Karakaya köyünde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu 'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi- Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin istanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in başını çektiği PDA kanadında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA ile yolları ayrıldı. Doğu Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını iddia eden Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-TİKKO'yu kurdu.
TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı Tunceli Çemişgezek bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Vartinik köyü Mirik mezrasında Kolluk Güçleri tarafından bulunduğu kömün etrafı sarıldı. Çatışma sırasında TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Diyarbakır'da süren dört aylık sorgula ve yoğun işkence sürecinde hiçbir şeyi kabul etmedi ve 18 Mayıs 1973'te kurşuna dizilerek öldürüldü.
brahim Kaypakkaya (d. 1949 Karakaya, Sungurlu/Çorum - ö. 18 Mayıs 1973 Diyarbakır), Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist'in kurucusu. Sosyalist jargon ve literatürde kimi zaman İbo olarak anılır.
1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin Karakaya Köyü'nde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul'daki Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi - Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in başını çektiği PDA kanadında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA ile yolları ayrıldı. Doğu Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını iddia eden Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-TİKKO'yu kurdu.
TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı Çemişgezek bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Vartinik köyü Mirik mezrasında Kolluk Güçleri tarafından bulunduğu köyün etrafı sarıldı. Çatışma sırasında TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Ancak bu sürede yaralı olması ve çatışmada botlarını kaybetmesi sebebiyle ayakları ve bacakları hissizleşti. Kaldırıldığı hastanede bacakları kesildi.
İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulama ve işkence sürecinden sonra, mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman kala, 18 Mayıs 1973'te yaşama veda etti. Ölüm sebebi kayıtlara intihar olarak geçtiyse de buna kimse inanmadı.
İki gün sonra babasına cansız bedeni teslim edildi. Ölümü dönemin bağımsız milletvekili Mehmet Ali Aybar tarafından bir soru önergesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) getirildi.
Kaypakkaya'nın yazılarının toplandığı "Seçme yazıları" adlı bir kitabı vardır.
Düşünceleri
brahim Kaypakkaya, pratik devrimciliğinin yanısıra, Türkiye'nin sosyalist düşün dünyasına farklı bir ivme kazandırmış bir teorisyen olarak görülmüştür. Bu hususta en çok dikkati çeken konu, dönemin Türk sosyalistlerinin büyük bir çoğunluğunun yer aldığı Milli Demokratik Devrim anlayışını savunan legal ve illegal grupların görüşleriyle neredeyse taban tabana zıt duran bir Kemalizm karşıtlığıdır. İbrahim Kaypakkaya, dönemin diğer Türk sosyalist ve komünist gruplarının benimsediği ve eylem ile görüşleriyle bizzat içerisinde yer aldıkları Kemalizm ile bağlarını koparmasının ardından, ulus-devlet ideolojisinin karşısında duran, azınlık hakları üzerine inşa ettiği kendi yolunu ve çizgisini ortaya çıkartmıştır.
Kemalizm'e ve Mustafa Kemal Atatürk'ün fikri mirasına karşı bu sert çıkış, özellikle Kemalizmin vatansever ve milliyetçi yapısı ile alakalı bir çıkış olarak kendisini göstermiş, Kaypakkaya'nın bu minvalde öne sürdüğü Lenin'in "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı" anlayışı çevresine kendi fikrince oturtarak düzenlediği "Kürtler de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır" yönündeki görüşü, Kaypakkaya'nın İkinci Fikir Kulüpleri Federasyonu Kurultayı'ndan gürültülü bir şekilde kovulmasına ve akabinde dönemin diğer sosyalist grupları ile yollarının bütünüyle ayrılmasına sebep olmuştur.
TKP/ML-TİKKO'nun kuruluşu bu, büyük oranda etnik görüş bazlı ayrılık sürecinin ardından gerçekleşmiş ve Kaypakkaya, yandaşları ile birlikte kendi mücadelesine başlamıştır.
Maoist bir dünya görüşünü benimseyen Kaypakkaya, köylerden şehirlere doğru yayılacak bir devrim anlayışını benimsemiş ve bunun yolunun asla parlamenter bir çözüm olmadığı, muhakkak silahlı mücadeleden geçmesi gerektiğine inanmıştır.
Literatürde İbrahim Kaypakkaya
Kitaplar:
* Seçme yazıları / İbrahim Kaypakkaya, Umut Yayımcılık
* Bir Komünistin Biyografisi: İbrahim Kaypakkaya, Nihat Behram, Altınçağ Yayımcılık, İstanbul
* Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya, Ethem Direhşan, Belge Yayınları, İstanbul, Ocak 1997, 2. Basım, ISBN IDE32962
* İbo / İbrahim Kaypakkaya, Turhan Feyizoğlu, Ozan Yayıncılık, İstanbul, Nisan 2000, 1. Basım, ISBN 97897578
* İbrahim Kaypakkaya: Ser Verip Sır Vermeyen Komünist Önder, Nihat Behram, Umut Yayımcılık, İstanbul, Eylül 2001, ISBN 9757919039
* Kaypakkaya ile Birlikte, Ali Taşyapan, İstanbul, Kasım 1997, ISBN 9753441444
* Saklanmaya Çalışılan Bir Meşale İbrahim Kaypakkaya, Derleme, Umut Yayımcılık, İstanbul, Ocak 2003, ISBN 9789757919247
* Tohum, Muzaffer Oruçoğlu, Umut Yayımcılık, 1998, ISBN 9757919047
* Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit, Nihat Behram, Everest Yayınları, İstanbul, 2007, 11. Basım, ISBN 9752891942
Müzik:
* Grup Munzur-İbrahim'e ağıt
* Grup Şiar-Vartinik destanı
* Grup Yorum-İbrahim'e
Mavi gözlerin süzülür karanlığın ardından
gecenin sessizliğinde
bir çığlık ,ardından bir çığlık daha
"Kurtuluş Yok Tek Başına ya hep Beraber ya Hiç Birimiz.."
Senin gözlerin aydınlatır, devrimin yolunu
Gözlerinden alırız ışığımızı
senin direncinle direniriz
seninle sır vermeyiz ser veririz İBOM..
18 yaşında bir genç gibi, gelişmektedir karanlıkta
Kimilerine göre kötüdür ölüm
Kimilerine göre ecel
Kimilerine göre 90 gün örülen direniş
Ölüm, canlanan yaşamdır KAYPAKKAYA'LARDA
Bir çağlayan,
ve yüreğimizin isi yani
ve bir alev, Munzur bile söndüremez bu yangını
Diyarbakır'da bir Kaya
Sanki yükselmiş aya
Diyarbakırda bir zindan
Zindanda, KAYPAKKAYA
Nasil ki sevgiyle kucaklamışsa ölümü
Nasil ki 90 kere 24 saat katlanmışsa acıya
Nasil ki haykirmışsa kinini
Tükürmüsse suratlarina suskunluğunu
Bizede anmak düşer, coşkuyla onu
Vurdu gövdesini karanlığın zembereğine
Ve doğdu ışık, yürek penceresine
Eeeeey benim cevahirim
Eeeeey benim dişleri kenetlim, suskun ırmağım
Ser verip, sir vermeyenim
Durmadi coşkun akan irmagin
Ve namlusuna yüreğini sakladığın
Ne o zindandaki sesin
Ne de nefesin
Hala gitmis değil hücre karanlığından
Her düşen, düstüğün yere, çıktı ğöğüsünü gere gere
Kesilince bileklerin, sökülünce tırnakların,
Ödü koptu pustların.
Her Mayıs'ta vurdular bizi
Yinede yaşattık kendimizi,
Attıar bizi hasretin koynuna,
Boğmak istediler hasrete
Oysa ne kadarda güzeldir
Bizimle hasret sürmüş, filiz vermiş içimizde sevda
Hani kursun sıksan parçalanır gece
Hani uzatsan elini aya gölge düşer
İşte güçlenerek, kıvılcımlara yürüyen mazin
Ve halkın boynunda bir incir gibi,
Büyüyüp gelişmektedir ZAFER.
Bizde gördük kücük adamlari,
Köhnemiş silahlariyla saldıranları
Bizde yasadik acıları sevince boğan direnişleri
Elbette vardir bir diyeceği, yaptiığımiz tarihin
Elbette unutulmaz direnişin senin
Çünkü büyüyüp gelişmektedir ZAFER
Bir yangın gibi taşıyıp durduk, zulamızda cevahirini
Sanki, okyanusta damla, işkencede denizdir.
Eeeeey günü uyandiran, toprakla söyleyen rüzgar
Eeeeey halkımın yaralı gülü, sol yanımın kıvılcımı
Eeeeey gökteki ay, dağdaki kaya
İBRAHİM KAYPAKKAYA
Onlar yoruldu 90 günü saya saya,
Bıkan onlardı, onlar sasirdi, can çeksitikte yaşamaya
Bulutlar yağmura, karanlıklar aydınlığa,
Bugünler yarınlara, yarınlara mahkumdur.
Ve yüzleri gülmez, vurduklarıölmez.
Gökteki ay, dağdaki kaya
diğer devrimcilerden farklı benim için. çünkü o devrimi yaymak için köyden kente gitmedi kentten köye geldi . köyüme ve köylere o anlatti devrimi . İBRAHİM KAYPAKKAYA !