Bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru
Güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar
Beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..
Her satırı
Mendireğe dizili karabataklara benzeyen
Bir mektup bırakarak
Balıkçı koynundan
Sisler içinde uzaklaşan kayık gibi
Bir sabah usulca ayrıldın
Koynumdan
Bütün yolcularını
Boğaz köprüsünün çaldığı
Araba vapurunun
Boş seferleri
Gibi yalnızca rüzgâr
Gezinir sensiz
Yüreğimde
Durgun bir sudur aslında deniz
Ki çocukların acemi oltalarını denedikleri
Kuytu bir iskelenin
Tahtaları altına kazıdığım
Ayrılık şiirini okudukça
Dalgalanır...
Her durakta ölümsüz bir aşk edinecegim
Bir bakıştan bir duruştan
Çağrışımın sonsuz hazından
Unutulmaz bir sevgili daha birakacağım ardımda
Belki de yaşanabilecek en uzun serüveni terk edeceğim
Daha otobüsün ilk basamağında
Kim bilebilir ki?
Sonrayı, sonrasını kim bilebilir?
Gizli gizli veda edeceğim ona, görmeyecek
Ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim
Otobüs camına bağrında kanlı bir ok ile
Bir aşk levhası çizecek, ah min-el!
Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden
Yaşayıp gidecek
İstersen hiç başlamasın
Bu hikaye eksik kalsın
Onca yaraların ardından
Yeni bir aşk yaratamazsın
Örselenmiş bir çocukluk
İşte benim bütün hikayem
Kaç sevda geçse de yüreğimden
Bu yıkıntıları onaramazsın
İstersen hiç başlamasın
Geç kalmışız birbirimize
Yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl
Dönemeyiz artık ilk gençliğimize
İstersen hiç başlamasın
Söz verelim kendimize...........
Dur dedim döndün
Seni yolda gördügüm o gün ne güzel gündü
Öyle büyük sevdim ki
Yürek böyle karli dagi ilk kez gördü
Dalmisim gözlerine uyumusum sözlerinle
Yazik kisa sürdü..
Bu askin katili sensin
Teslim ol suclusu sensin
Bir sen var senin icinde
Hem bicak hem yara sensin
.........
Alışırım zannettiğim yokluğunda acılanmam
Vazgeçmek zor senin o büyülü tuhaf sıcağından
Dön demeye utanırım zavallı korkularımla
Arkasına saklandığım gururumdan
Geri dön geri dön
Ne olur geri dön
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön
Ah olur da bir gün sen de özlersen
Olur da bir gün gözlerimle buluşmayı istersen
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön
Her şey bana seni hatırlatır unutmak isterken
Utanırım hep o acılı şarkılarla ağlarken
Bazen bir dost ya da bir çiçekle evime gelirsin
Her şey seni hatırlatır da yeniden
Bende zincirlere sığmayan o deli sevdalardan
Kızgın çöllerde rastlanmayan büyülü rüyalardan
Kolay kolay taşınmayan doludizgin duygulardan
Yalanlardan dolanlardan daha güçlü bir yürek var
Haydi gel benimle ol oturup yıldızlardan
Bakalım dünyadaki neslimize
Ordaki sevgililer özenip birer birer
Gün olur erişirler ikimize
Uzanıp yüreğinin ateşiyle yeniden
Yıldızları tek tek yakacağım
Sarılıp güneşlere sevgimizle göklerden
Mavi mavi taçlar takacağım.......
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi
Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi
Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi durulduğumu
Denize döküle bir pınar gibi
Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.................
Sürüklüyorum çaresiz yalnızlığımı aldırmazlığında
Acımasızlığında İstanbul'un
Yitik umutlarla daralıp buruk
Yürüyorum kalabalık caddelerde
Yürüyorum bilmeden nereye gittiğimi
Amaçsız bitkin donuk
Gözlerim boş bakışlarla
Takılıyor bir yerlere
Yüreğim kanıyor ılgıt ılgıt sıcak sıcak
Şahlanıyor içimde özlemin
Kahrediyorum karanlıklar içindeyim
Oysa İstanbul ışıl ışıl parlar
Mutsuzluğum siniyor sokaklara
Seni soluyorum derin derin
Büyüyor giderek içimde yokluğun
Anılar mil çekiyor gözlerime
Sürüklüyorum çaresiz yalnızlığımı
Vurdumduymaz acımasız yollarında İstanbul'un...
_________________
Durgun bir sudur aslında deniz
Ki çocukların acemi oltalarını denedikleri
Kuytu bir iskelenin
Tahtaları altına kazıdığım
Ayrılık şiirini okudukça
Dalgalanır...
Şimdi çok uzak bir hatıra gibi
O yaşadığımız
Boynumda bilmece gibi bir düğüm
Dört kısa günden bana
Bir garip sızı kaldı
Bir de deli özlemin
Ben senin gözlerinin
Yalan dolan bakışlarını bile sevdim
Ben sana bir annenin
Evladına duyduğu hisleri besledim
Ben senin bal gözlerinde
Dört kısa günde bilsen neler neler gördüm
Sahte ile gerçeğin karmaşasını
Yine de, sevgini özledim
İnsan böyle bir duyguyu yaşarken
Gerçek yaşamla tüm bağlantıları
Kopmuşçasına ayakları yerden kesiliveriyor
Hoş bir zaman bu bağlantısızlık da
Yaşam kadar gerçek ve doğal
Biliyor musun?
Belki iyi oldu ama biz yere erken indik
Şimdi yarım yaşanmış o şey
Boynumda düğüm.....
Dört günlük birşey işte
Güzeldi, yaşandı ve bitti diye düşündük
Oysa bir duygusal yük vurduk yüreklerimize
Kırılıp döküldük
Bir zaman gözlerimizde çiçek açardı
Biz her umudu söndürdük
Özledim çiçekleri
Sevdiğimiz ne varsa her şeyi özledim
Anladım sonu yok yalnızlığın
Hergün çoğalacak
Her zaman böyle miydi bilmiyorum
Sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak
Alışır her insan, alışır zamanla kırılıp incinmeye
Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak
Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
Bekliyorum bekliyorum bekliyorum
Hadi gelin üstüme korkmuyorum
Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
Bekliyorum bekliyorum bekliyorum
Hadi gelin üstüme korkmuyorum
Bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret
Yokluğunla ben başbaşayız nihayet
Bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret
Yokluğunla ben başbaşayız nihayet
Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
Bekliyorum bekliyorum bekliyorum
Hadi gelin üstüme korkmuyorum
Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
Acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
Bekliyorum bekliyorum bekliyorum
Hadi gelin üstüme korkmuyorum
Issız yollarda, ne gelen var ne giden
Yuvasız kuşlarla, yine benim göç eden
"Sevgilim sen mutlu ol" desem de sevgimden
Sessiz bir çığlıkla haykırarak içimden
Ya ben fazlayım bu dünyaya
Ya da dünya sensiz fazla bana
Gözlerin uzaklarda, yine çıktı menzilden
Ikimiz bir bütünken, yarım kaldık aniden
"Sevgilim sen mutlu ol" desem de sevgimden
Sessiz bir çığlıkla haykırarak içimden.......
Seni uzaktan sevmeyi,
Sana bakmadan görmeyi,
Dokunmadan sevişmeyi,
Öğrenmem gerek biliyorum
Seni duymadan dinlemeyi,
Göz yaşlarımla gülmeyi,
Kavuşmak için sabretmeyi,
Öğrenmem gerek biliyorum
Niye gördüm, neden sevdim,
Nasıl oldu, nereye gittin,
Şimdi pişmanlıklarım boşuna,
Yakınamam ne kendime ne sana,
Dayanamam gönlüm düşer yollara ....