Insan omrunun en guzel dort senesini; onsekizimden yirmiikime
kadarini bagisladim Istanbul'a. Her kosesinin kiymetini bilerek
soludum ve kazidim hafizama. Ama ne Bebek'te yenen dondurma, Galata
Kulesinde saclarimi ucuran ruzgar, ne Uskudar sahilinde icilen cay,
ne Nevizade' deki buzlu raki serinletemedi icimi henuz yarisi kurumus
Izmir balkonu kadar...
Istanbul' da ask, hep biraz huzundur. Gozlerinizden tasan mutluluk ve
umudu zapteder, salamazsiniz, utanirsiniz cevrenizdeki yasam cilesi
mesgulu milyonlardan. Serin serin oksarken ruzgar, tokatlamaya
baslar. Kizkulesi sadece ayrilik anlatir. Beyoglu sadece siz icip
unutasiniz diye vardir. Kapalicarsi'da kaybolursunuz ne aradiginizi
da unutarak. Anadolu Kavagi'nda tum dertlerden siyrilmis; nefis bir
baligi raki ile sularken kacan vapur, tum yollarinizi kapatir.
Hicbir kartpostala sigmayan Karakoy- Uskudar, Besiktas-Kadikoy,
Eminonu-karsikiyiheryer vapuru manzarasi dururken, neden gozlerini
yere diker insanlar?
Tum askimla kollarimi acip; dort bir yanina sarilmak istedim
Istanbul' un; Beyazit sahaflarini sevdim, sivil polis ciktilar;
Beyoglu Tuneli sevdim, bir salata yemeye yetmedi param; Uskudar'i
sevdim Kadikoy' e kadar diye almadi taksici; kosmaya kalktim Yenikoy
sahilboyu okkali soz geldi kulagima. Balkonsuz ve elli metrekare bir
evde hergun icin bir cizik atarak doldurdum dort seneyi, kollarim
bosta kalinca. Izmir hep kalbimin ilk ask kosesinde tazecikti.
Temmuz sicaginda yanan ayaklarimi lastik pabuclarla beraber
yikadigim Karsiya'daki cami avlusu, Kemeralti'nin her sokagini gezerek
aradigim seftali-muzcusu, limonlu tursu suyu, her kosebasi midyecisi,
Kordon'da buz gibi bira ve gun batimi, Guzelbahce'de taze balik ve
yakamoz. Pazarda secmece sebze, Izmir tulum- dunyanin en guzel
peyniri-, buldan bezi gomlekler...
Izmir' i Izmir yapan muhabbettir. Herkes acelesi yokmus gibi
yasar. Plazalar olmadigi gibi, plazadan tasan insan guruhu da yoktur.
Acik hava tiyatro ve konserlerine yarisinda girebilir Izmir insani,
kalbinde sanata saygisizlik asla yoktur, Akdeniz havasindan oldugunu
sanatci da bilir ve ayiplamaz. Yanik tenle gezer yilin sekiz ayi tum
Izmir, erkeklerde sort, kadinlarinda rengarenk ucusan etekler...
Herkes herkesi bilir gibidir. Market kuyrugunda bile muhabbet kurulur,
kaynasilir. Tum evler balkonludur ve yazin mutfakta yemek ayiptir.
Kimsenin gozu kimsede kalmaz ve kalin perde sektoru zayiftir. Gece
yarilarindan sonra bile sahilde yuruyus yapan kadinlar vardir,
aceleleri yoktur. Bisiklete bir yerden bir yere gitmek icin
binilir ve Bostanli sahilinde guresmek serbesttir.
Tum kizlar guzeldir, cunku tenleri yanik, saclari uzun ve
sagliklidir, hepsi yuzme bilir ve sever, dolayisi ile incedir
bedenleri. Vapurlar zevk icindir, belki bu yuzden hic inmeden geri
gitmek ucretsizdir. Elele gezilebilir her semtinde, opusene
gulumseyerek bakilir. Siraya girer insanlar, itisme yoktur. Pideci
doludur her semt ve pide lahmacunla neredeyse ayni fiyattir. Cigdem
citlenir yaz aksamlari sahil boyu, kaynamis misir ve dondurma yenir.
Ne kadar kaybolursan kaybol, biryerler mutlaka denize cikar ve bu
hayatin en buyuk lutuflarindandir.
Ask hep gulumsemektir Izmir'de, siniri gectiysen hasret.
Istanbul'dan otobuse binip uyuyakaldigimiz sevgili ile
Sabuncubeli'nde gozlerimizi actigimizda elele tutusmamiz
dort sene boyunca, rastlanti midir, Izmir midir?
Bu aksam balik pisiricisine ugramali, baliklar pisene kadar sahile
inip, bir yarim saat yurumeli. Balkon'da yenen baligin yanina buzlu
raki eslik etmeli, yarin belki Cesme'de oluruz, sandaletleri meydana
cikarmali. Sevdikce daha cok sevmeli. Uzattigim kollari bos cevirmedi
bu sehir diye, sukretmeli