Birçok kişi egzersiz yapmayı ve sağlıklı beslenmeyi çeşitli gerekçelerle ileriki bir tarihe erteliyor. Ve o tarih bir türlü gelmiyor... Oysa bahanelerin arkasına sığınmak yerine bir an önce harekete geçmek gerekiyor.
Hangimiz bir sabah uyandığımızda daha ince, daha sağlıklı, daha enerjik ve daha mutlu olmak istemeyiz ki? Ya da hangimiz elimizdeki imkanları zorlayarak ya da kullanarak bu hedefimize ulaşmak için bir şeyler yaparız? Aslında bizi daha sağlıklı ve daha iyi beslenmekten alıkoyan şey "bahane"lerimizdir. İşte size bahanelerinize veda ederek yürüyeceğiniz sağlıklı ve doğru beslenme yolu.
"Spor yapamam, vaktim yok"
Hepimizin bir günü 24 saat. Kimi bu 24 saatte çalışıyor, spor yapıyor, hobilerine zaman ayırıyor, çocukları ve eşiyle zaman geçiriyor kimi ise "Çok çalışıyorum, çok yoğunum" kelimelerinin arkasına sığınıyor.
Evet, yoğun olabiliriz ama sağlığımızdan ve doğru beslenmekten daha mı önemli yoğunluğumuz? İyi bir planlama yapıldığı takdirde herkes hayatında spor yapmaya ayıracak bir zaman dilimini mutlaka bulur.
"Genlerim böyle, çaresizim"
Kilomuzu genlerimizden çok, ailemizin beslenme alışkanlıkları etkiler. Çocukluğundan itibaren abur cubur, sağlıksız besinlerle beslenen bir ailenin bireyinin genetik yapısı ne kadar iyi olursa olsun kilolu olması kaçınılmazdır. Ailemizden gelen negatif genleri kendimize tehdit görmek yerine, bunu bilerek daha seçici yemek yemek ve kendimizi var olan tehdide karşı korumak daha doğru değil mi? Doğru beslenmeyi öğrenerek bunu hayatınıza geçirdiğinizde genleri suçlamanın sadece bir bahane olduğunu göreceksiniz.
"Ayıracak bütçem yok"
Bir diyet ya da egzersiz programını uygulamak için paranız olmayabilir, haklısınız. Peki bugüne kadar giymediğiniz kaç tane kıyafete para verdiğinizi, sağlığınızı zarar verdiğini bile bile kaç paket sigara aldığınızı biliyor musunuz? Ya da eğer kilo vermeyip spor yapmazsanız sağlığınız için ne kadar para harcayacağınızı?
"Su içsem yarıyor"
Yüzlerce danışanımdan duyduğum bir cümle: "Su içsem yarıyor, hava yutsam yağ oluyor. Nasıl daha sağlıklı beslenebilirim ki?" Sakın bunlar gün içinde yapılan kaçamaklardan kaynaklanıyor olmasın! Beslenme matematikle çok ilgilidir. Alınan enerji ile harcanan enerji arasında denge olmadığında vücut bunu bir şekilde bize hissettirir ve şişmanlarız.
"Kızınca yiyorum, sevinince yiyorum"
Yaşam kolay değil. Her ekonomik koşulda, her duygu durumunda, her inişte ve çıkışta kaçış noktaları aramak yerine hayatı olduğu gibi kabullenmeyi öğrenmeliyiz. İçi sürprizlerle dolu yaşamımızın rahatlama noktaları asla sigara, içki, aşırı yemek ya da hiç yememek olmamalı.
Rahatlamak adına yediğimiz her lokma istemediğimiz yağlanmalar oluşturduğunda rahatlamaların yerini sıkıntılı iç çekişler alacaktır! Ruhumuz kabullenişler ve zorluklarla mücadeleyle rahatlar, kaçış tıkınmalarıyla değil.
"Halimden memnunum"
Halinizden memnunsanız ve bunu tüm içtenliğinizle söylüyorsanız ama bilinen gerçek, daha az kilolu olanların sağlıklarının kilolulara nazaran daha iyi olduğu. Seçim sizin.
"Çok seyahat ediyorum"
Kimimiz evde, kimimiz ofiste, kimimiz okulda, kimimiz hastanede yemeğimizi yiyoruz. Kimimiz de bir hafta İstanbul'da, bir hafta Paris'te, bir hafta Kazakistan'da... Dünyanın neresinde olursanız olun, orada hangi dil konuşulursa konuşulsun, hangi kültürün yemeği önünüze konulursa konulsun "beslenme doğruları" her yerde tektir. Yani her kültürün doğru beslenmeye uygun bir yiyeceği mutlaka vardır.
"Hayat kısa; ye, iç, keyfine bak"
Evet hayat kısa ama bu kısalıkta sağlıklı olmak ve sağlığı kaliteli kılmak vazgeçilmez ve en doğru tutumdur. Bugün istediğiniz gibi yiyip içmenin yarın size nasıl bir maliyet çıkaracağının, bir başka ifadeyle birçok şeyi yiyip içemeyeceğinizin farkında mısınız?