Her gün bir öncekinden daha çok yanıyor canım. her gün bir öncekinden daha çok ölüyor ruhum. Senin sevginle hayat bulurken diğer yandan yokluğunla biraz daha yok oluyorum.
Yokluğun içimde fırtına öncesi bir sessizlik. Her zamankinden daha çok durgunum, her zamankinden daha çok yaralı. Rüzgarda yolunu şaşırmış bir kelebek misali salınıyor cansız bedenim sensizliğin girdabında..
Sana deli gibi aşıkken kollarımın hep boşluğu sarması acı veriyor.Bu yüzden ne söylesem hep yarım ne yazsam hep eksik kalıyor.
Seni sensiz yaşamaya alıştım demiştim ya.. Yalan söyledim sana. Kendimle birlikte kandırdım seni de.. Bir avuntuydu imkansızlığına karşı.. Bir teselliydi çaresizliğimize nispet.. Hani sensiz yaşayamam ben ölürüm demiştim ya.. Şimdilerde nefessiz kalışım bu yüzden.. Ben sensizim yokluğunda.. ben nefes alamıyorum.. ben ölüyorum... yokluğun ölümün diğer adı..
Bugünlerde garip bir hal var üzerimde.. Alıştım sandığım yokluğun yüreğimi eziyor. Şarkımızı dinleyemiyorum artık.. İmkansızlığın ruhumu yakıyor. Şarkımızdan akan her ezgiyle, gözümden akamayan kristal gözyaşlarım kalbimi acıtıyor.. ben güçlü değilim artık...
Kalbim kalbine emanet..
Hani derler ya, gitmek mi zor kalmak mı... ben bu sorunun cevabını veriyorum şimdilerde... Benim için en zoruydu aşkını sensiz yaşamak, seninle sensizliğinde kalmak.
Herşeyi ardında bırakıp da gitmek.. ruhunu emanet aldığın yere teslim etmek..
Adını kurutulmuş bir gül gibi yüreğimde saklıyorum
bu sevgiyi senden uzakta sensiz yaşıyorum
hangi günahın bedeli senin yokluğun!
tükrük bezi iltihapları dişeti enfeksiyonları
Tükrük bezi iltihapları, Abseleşen ve abseleşmeyen ve özel tükürük bezi iltihabı şeklinde 3 tipde görülür.En sık görülen enfeksiyon Kabakulak (epidemik Parotit) tır. Kabakulak (Epidemik Parotit): Çoçukluk çağının en sık göerülen tükrük bezi hastalığıdır. Kuluçka süresi 14-21 gündür. Parotis isimli ve çenenin üstünde kulağın önünde yer alan tükrük bezinde şişlik, kızarıklık, kanal ağzında hafif bir şişme ve kızarıklık, kulak kepçesinin yer değiştirmesi gibi bulgulara sahiptir. Akıntı iltihap karakterde değildir. Ekşi gıdaların alınması ağrıyı arttırır. Olguların %30unda ateş yoktur, %75inde iki taraflı etkilenme vardır. Bir tarafın şişmesini takip eden 5 gün içinde diğer taraf ta şişer. Bazen çenealtı tükrük bezleride hastalığa eşlik eder. Kabakulak virüslerle oluşan bir enfeksiyondur. Etken paramikzoma grubuna ait nörotropik bir virus olup, 8. kafa sinirinde geri dönüşümsüz bir lezyon oluşturarak tek taraflı tama yakın bir sağırlığa yol açabilir.
Pankreası tutarak şeker hastalığı , testisler veya yumurtalıkları tutarak kısırlık ve santral sinir sistemini tutarak menenjit yapabilir. Hastalığın 3-4. günlerinde kan ve idrarda amilaz miktarı maksimum düzeye
ulaşır. Tedavi semptomatiktir ağrı kesici ateş düşürücü ilaçlar verilir. Ağrı azaltılır, ateş düşürülür.
Diğer Viral Enfeksiyonlar: Sitomegalovirus, Coxackie A, Echovirus, İnfluenza virusu tükrük bezlerinde enfeksiyona neden olabilirler. Tedavi kabakulaktaki gibi semptomatiktir. HIV enfeksiyonu sıklıkla büyük tükrük bezlerinin tutulumu ile birliktedir. HIV için klinik şüphe olduğunda serolojik testler yapılır.
Ani gelişen iltihaplı dişeti ve tükrük bezi infeksiyonu: Ağız içi boşluktan gelen bakterilerin oluşturduğu tükrük bezinin abseleşmeye meyilli enfeksiyonudur. Sıklıkla parotis bezinde gözlenir. En sık rastlanan etken Stafilokokkus aureusdur isimli bakteridir daha nadiren Streptokok, E.Coli, Hemofilus influenza görülebilir. Tükrük bezi aniden şişer ve ağrılıdır. Ateş ve beyaz kan hücrelerinde artma vardır. Parotis bezi tutlunca kulak kepçesi belirginleşir ve hastanın arkasından bakıldığında şişlik rahatlıkla farkedilir. Tükrük bezi elle muayenede hassasdır ve hamur kıvamındadır. Deride kızarıklık olabilir ve abseleşme varsa deri altında yumuşama hissedilir. Tükrük bezinin ağız içindeki kanal ağzına bakarken beze yapılan masaj ile pürülan akıntı geldiği izlenir. Enfeksiyon dış kulak yoluna atlayabilir. Hastada yüz felci olabilir. Derin boyun absesi ve göğüs boşluğu iltihabı gibi komplikasyonlar olabilir. Hastaların 1/3ü ameliyat sonrası dönemde ağızdan gıda alımı kısıtlanmış ve elektrolit-sıvı dengesi bozulmuş hastalardır. Parotise yapılan masaj ile stenon kanalından ağız içine abse boşalımı izlenebilir. Tedavide bakterilere etkili yüksek dozda antibiyotikler verilir. Sıvı-elektrolit dengesi düzeltilir. tükürük bezi üzerine sıcak kompresler uygulanır. Siyalogoglar (%2lik pilokarpin damlası verilir, çiklet çiğnetilir,C vitamini tabletleri veya limon emdirilir) ve ağız hijyenine dikkat edilir. Abse varsa, yüz siniri korunarak, yelpaze şeklinde kesi yapılarak abse boşaltılır Diğer yönlerden sağlıklı çocuklarda görülen parotisin süpüratif enfeksiyonu ayrı bir antitedir. Uygun antibiyotik tedavisi ve takip gerekir. Genelde adolesan dönemde semptomlar sonlanır ve nadiren cerrahi gerekir.
Müzmin ve tekrarlayan dişeti-tükrük bezi iltihabı: En sık parotisde görülür. Altta yatan sebep olarak tükrük sekresyonunun azalması yada durması sorumlu tutulmaktadır. Klinik olarak hastada tekrarlayan, hafif ağrılı
tükrük bezi şişmeleri söz konusudur. Şişliklerin arası birkaç hafta veya birkaç ay olabilir. Taş veya kolaylaştırıcı faktörler varsa bunlar tedavi edilmelidir. Yeterli sıvı alımı , bez masajları yanında akut ataklar sırasında antibiyotik kullanılır. Konservatif tedavinin yetersizliği halinde bezin cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.
Çenealtı tükrük bezin müzmin ve daraltıcı iltihabı (Kuettner tümörü): Gerçek bir tümörden ayırtedilmesini zorlaştıracak şekilde Çenealtı bezde sertleşme ve büyüme görülür. Ayırıcı tanı ve histolojik inceleme için tükrük bezi çıkarılır ve böylece tedavi edilmiş olur.
ÖZEL TÜKRÜK BEZİ İLTİHAPLARI:
Tüberküloz (tbc): Parotis veya Çenealtı tükrük bezinde ağrısız bir şişlik olur.Enfeksiyonun primer yerleşim bölgesi akciğerlerdir:Röntgende kireçlenme gürülebilir. Akciğerlerde ve diğer organlarda Tbc aranmalıdır. Tedavi, anti-tbc ilaçlar ile yapılır. Enfekte lenf nodlarının ve tükrük bezlerinin fasiyal sinir korunarak çıkarılması gerekebilir
yirmilik diş 20 yirmi yaş dişleri bakımı
Yirmilik dişin çekilmesini gerektiren haller nelerdir? ÇÜRÜK: Tükürük, bakteri ve yiyecek parçacıkları yeni çıkmakta olan dişin açtığı yuvada birikerek hem yirmilik dişi hem de yanındaki azı dişini tehdit eder. Bu tip çürükleri fark etmek ve tedavi etmek oldukça zordur. Ağrı ve enfeksiyona yol açan ve apseyle sonuçlanan ağır tablolar meydana gelebiliyor.
DİŞETİ HASTALIĞI (perikoronit): Kısmen çıkmış bir yirmilik dişin dişetinde bakteri ve yiyecek artıklarının depolandığı bir enfeksiyon odağı oluşur. Bu durum ağız kokusu, ağrı, ödem ve trismusa (ağzın tam açılamaması hali) sebep olur. Enfeksiyon lenfler aracılığı ile yanak ve boyuna yayılabilir. Yirmilik dişin etrafındaki bu enfeksiyona yatkın zemin her seferinde kolayca enfekte olmaya adaydır. (Bakınız, Dişeti hastalıkları)
BASINÇ AĞRISI: Sürme sırasında komşu dişlere de basınç uygulanıyorsa sıkışmadan dolayı da bir ağrı hissedilebilir. Bazı durumlarda bu basınç aşınmaya yol açar.
ORTODONTİK SEBEPLER: Pek çok genç birey dişlerindeki çapraşıklıkları düzeltmek için ortodontik tedavi görmektedir. Yirmi yaş dişlerinin sürme basınçları diğer dişlere de yansıyacağından diğer dişlerde de bir hareketlilik olur, çapraşıklıklar artabilir.
PROTEZLE İLGİLİ SEBEPLER: Protez planlaması yapılan bir ağızda yirmilik dişleri hesaba katmak gerekir. Çünkü, yirmilik diş çekildikten sonra değişen ağız yapısına göre yeni bir protez yapmak gerekecektir.
KİST OLUŞUMU: Gömük bir dişin sebep olduğu kistik vakalar gözlenmiştir. Kist kemik yıkımına, çene genişlemesine ve çevredeki dişlerin yer değiştirmesine ya da zarar görmesine sebep olur. Kemik yıkımını önlemek için diş çekilmeli ve kist temizlenmelidir. Nadiren bu kist çok geniş alanlara yayılırsa tümörlere dönüşebilir veya çene kemiğinde kendiliğinden kırılmalara yol açabilir.
Hiçbir rahatsızlık vermese de kötü pozisyonlu bir yirmilik diş niçin çekilmelidir? Dişin pozisyonunun bozuk olması enfeksiyon için tek başına yeterli bir sebeptir. böyle bir durumda bahsedilen problemler mutlaka yaşanacaktır. Üstelik bu tip problemler aniden ve beklenmeyen bir zamanda gelişirler. Yirmilik dişler, fırça ve diş ipiyle ulaşılması zor alanlarda bulunurlar. Zamanla çürümeye yol açan bakteri, asit ve yiyecek artıkları bu bölgede toplanır. Eğer diş çürür ve dolguyla restore edilmezse diş kısa zamanda iltihaplanır.
Bu dişleri temiz tutmak zor olduğundan biriken bakteri ve yiyecek artıkları kötü ağız kokusuna sebep olur.
Dişeti altında yatay (düşeyden sapmış) pozisyondaki gömük bir diş, diğer dişlerin hareketi, sıklaşması ve çarpıklaşması ile sonuçlanacak olan bir basınç oluşturur. Gömük dişin üzerini kaplayan dişetinin altına toplanan bakteriler enfeksiyona yol açar.
Yirmilik dişlerin çekilmesi için en uygun zaman nedir? İmpact- kötü pozisyonlu bir diş şikayete yol açsın ya da açmasın 14 ila 22 yaşları arasında çekilmelidir. Genç yaşlardaki operasyonlar teknik olarak daha kolaydır ve iyileşme daha çabuk olur. 40 yaşın üstünde operasyonlar epey zorlaşır.Ayrıca yaşın artmasıyla birlikte yan etkiler de artar ve iyileşme dönemi uzar.
Akut- aktif enfeksiyonun olduğu durumlarda (perikoronitis) diş çekilebilir mi? Genellikle hayır. Enfeksiyonun var olduğu bir durumda müdahale edilirse enfeksiyon çevreye yayılır, yara iyileşmesi geç ve güç olur. Lokal ağız hijyeni, antibiyotikler ve bazen de karşı çenedeki yirmilik dişin çekimi ile enfeksiyon kontrol altına alınır.
Diğer diş çekimlerinden farklı mıdır? Yirmilik dişin konum,şekil ve boyutuna bağlı olarak uygulanacak işlemin zorluk derecesi değişir. Basit bir çekimden sonra hafif bir şişlik, ağrı ve kanama olabilir. Daha özel işlemler gerektiren bazı kompleks çekimler de uygulanabilmektedir. Dişhekiminizin alacağı önlemler ve bulunacağı tavsiyeler yan etkileri minimalize eder. Bu çekimi takiben -dry soket- denen bir iyileşme bozukluğu yaşanabilir. Çekim boşluğunda kan birikmez ve ağrı da gelişebilir. Birkaç gün içinde durum düzelir. Ayrıca dişhekiminin tavsiyelerine uyulduğu takdirde bu olayla hiç de karşılaşılmayabilir. İleri yaşlarda kemik yapısı yoğunlaştığı ve esneklik azaldığı için çekim zorlaşır, iyileşme yavaşlar.
Operasyon sonrası bakım : Yara yeri kurcalanmamalıdır. Yoksa ağrı, enfeksiyon veya kanama gelişebilir.
İlk 24 saat boyunca o taraf ile çiğneme yapılmamalıdır. İlk 24 saat sigara içilmemelidir. Çünkü sigara kanamayı arttırıp iyileşmeyi bozar. Tükürülmemelidir. Yoksa kanama artar ve pıhtı yerinden oynayabilir.
Kanama kontrol edilmeli. Eğer dikiş atılmamışsa steril gazlı bezle tampon yapılır. Pıhtı oluşumu için tampon yarım saat ağızda tutulmalıdır. Tampon alındıktan sonra kanama devam ediyorsa yeni bir tane konur.
Şişkinliğin kontrolü. Operasyon sonrası bölgeye soğuk bir tampon uygulayarak dolaşım yavaşlatılır ve yüzün şişmesinin önüne geçilir. Uygulama şöyle olmalıdır: 20 dakika soğuk tampon- 20 dakika ara- tekrar 20 dakika soğuk tampon şeklindeki periyotlarla devam edilir. İlk 24 saatten sonra her 2 saatte bir ılık tuzlu suyla ağzı gargara yapmak gerekir. karışım 1 bardak ılık suya 1 çay kaşığı tuz koymak suretiyle hazırlanır.
Tüm acılara inat
Güneşe köprü kurdum
Islak gözbebeklerini yüreğimde kurutmak için
Yıldızlara merdiven uzattım
Karanlık gecende gözlerinde umut olmak için
Yel değirmeni oldum sisli sabahlarda
Acılarını yüreğimde öğütüp gülüşlerini görmek için.
Söz verdik yarınımıza, yenilmemeliydik katmerleşmiş acılarımıza
Kalbimizde gözyaşı ve keder olmuş müptela
Nasırlanmış yarınlarımız sanki ezayla cefa
İstemem onca sırtımda yük varken neşeyle sefa
Bin derdime bir gülüşün yeter oysa.
Hadi aç gözlerini hasta yatağında
Söz vermiştin bana ve hatırlasana
Ben toprak sen ise sevda tohumu
Yarınlarımıza ektik ölümsüz sevdayı ve umudu
Pes etmeyecektin sinsi acılarımıza
Zincirleri kırıp
Güneşli sabahlarda elele koşacaktık yarınlarımıza
Senle ben çok şey istemedik oysa
Geçmişteki acılarımızı kalbimizde unutmak
Gözyaşlarına inat delice sevdayı yaşamak.
Ağlama sen sevdiceğim;
Ben yaşadığın ve yaşayacağın tüm acıları
Kıl çuvallarına yükleyip geceden sabaha
Sırtımda taşıyıp
Güneşli sabahlarda avuçlarımda umutlar bıraktım yatağına
Tüm acılara inat
Yaşayacağımız güzel yarınlarımız varken
Beni sevdanın yetimliğini yaşatma
Hadi; aç gözlerini
Tut ellerimi delice sarıl bana...
Gözyaşlarına inat
Küçük mutluluklarında sev beni.
HAYALLERÍM VARDI İKİMİZ İÇİN,
GÜZEL MUTLU HAYALLER.
ENGELLEDİN HAYALLERİMİ.
UYANDIRDIN GÜZEL BİR RÜYADAN.
KARANLIĞA GÖMÜLDÜ O HAYALLER.
MAZİDE KALAN SEVDAMSIN ARTIK!
BU KALP BOSALDI YİNE.
ESKİSİ GİBİ, BOMBOŞ VE KIRIK.
GÜZEL HAYALLERİM VARDI
SENİNLE İLGİLİ GÜZEL HAYALLER.
ÇOCUKLARIMIZ OLACAKTI, SICAK YUVAMIZDA.
ÖRNEK AİLE OLACAKTIK, OTURDUGUMUZ SOKAKTA.
İŞE GİDERKEN ÖPEREK UĞURLUYACAKTIN BENİ.
SİPARİŞ LİSTEN OLACAKTI CEBİMDE,
AKŞAMA EVE DÖNÜŞTE ELLERİM DOLU OLSUN DİYE.
HAYALLERİM VARDI SEVDAM,
YIKTIĞIN GÜZEL HAYALLER.
PİKNİĞE ÇIKACAKTIK PAZAR GÜNLERİ,
YORGUNLUK ATACAKTIK BİRLİKTE.
YAZ TATİLİNDE HERKES DENİZE KOŞARKEN,
BİZ DAĞLARDA KAMP KURACAK,
IRMAKTA BALIK TUTACAKTIK BİRLİKTE.
ÇOCUKLARIMIZA DOĞAYI KESFETMEYİ,
HAYVANLARIN KEDİDEN KÖPEKTEN
İBARET OLMADIĞINI ÖĞTERECEKTİK.
HAYALLERİM VARDI BİTANEM,
MAZİYE GÖMDÜĞÜN GÜZEL HAYALLER!
HAYALLERİM VARDI SEVDİĞİM,
YIKIP YOK ETTİĞİN GÜZEL HAYALLER!
Adının her hecesi ihtilaldir dudaklarımda
Gözlerin, bir ateştir saçlarımı pervasızca üşüten ayazlarımda
Gülüşün, bir tomurcuktur mevsimsiz açan baharlarımda
Adının geçmediği şiirlerim sanki kuraktır
Gözlerinden süzülen yaşla ıslanmayan yüreğim coraktır
Gülüşünle aydınlamayan gecelerim hep karanlıktır
Adında durur yüreğim, susar tüm kelimelerim
Gözlerinde yanar mavi denizlerim
Ve gülüşünle açar misk- i amber kokulu çiçeklerim.
Kulaklarımda hala sesin, bitmesini istemediğim şarkı gibi uğulduyor . Diğer taraftan gözlerimin içine bakışın dolanıyor beynimin bir taraflarında. Ne düşünsem, nereye baksam hep sen & Son gülüşün,
son bakışın,
son sarılışın
ve
son
&&&&.
O gün anlamalıydım aslında içime oturan sebepsiz özlemden .. ilk defa sana bakarken içim acımıştı. Yanımdaydın ama içim acıyordu.. sebepsiz & Sanki bir daha göremeyecektim seni .& bu gidişin dönüşü olmayacaktı sanki . ama yinede konduramamıştım senle ayrı düşmeyi kalbime & ayrı kalamazdık biz . olmazdı bu kalp sensiz ..
Gittin ..
Arkanda ıslak bir gül bırakarak tek kelime etmeden gittin &
Ben sadece arkandan baktım ..
Kal diyemedim bile &
Elimde ne bir adres ne bir telefon .. sana dair hiçbir şey ..
Sonsuzluğa gitmiştin sanki ..
Yaşayamam sanıyordum ilk zamanlar &. Alışamam, nefessiz kalırım diyordum bu şehirde & Alışıyormuş insan acıya da sensiz yaşamaya da &
Sonunu getiremediğim hayal meyal hatırlanan güzel anılar var ....
Bir sahil kenarı & ve sen & dilimizde ise bizim şarkımız & Dalgaların gelip ayağımıza dokunuşuyla başlayan dansımız &
Ne güzeldi değil mi yaşadıklarımız
Ne güzeldi
Artık ne sen ne de ben
Bulamayız o günleri
Bazen düşünüyorum da
Bende yanlış bir şeyler vardı diyorum
İkimizde kıymetini bilemedik bir şeylerin
.......GİDİŞİN terk edisin degil aslinda, olurda bir gün büyük umutlarla dönersin diye beklemek öldürdü beni..
Bir hosçakal demeyi çok gördün benden...
Zor geldi hosçakal demek sana, böylece birakip gitmek..
Daha kolaydi çünkü, arkanda birakip gittigini düsünmeden çekip gitmek, yakisti mi sana..
Yakisti mi gidiyorum demeden gitmek..Yakisti mi veda etmemek ve ardina dahi bakmadan çekip gitmek..
Yakisti mi ayrilikla yüzlesmemek..Gittigini bile söylememek..
Bir hosçakali çok gördün benden..
Ve sence bu kolay olandi, bunu seçtin...
Bencildin, gene kendin için en iyi olani seçtin, baskasinin duygulari seni yine hiç ilgilendirmedi...
Hosçakal demek zordu çünkü, veda etmeden gittin..
Sanki geri gelecekmis gibi gittin, ayrilikla yüzlesmeden gittin...
Ayrilik aci verir çünkü, sanki ayrilmiyormusuz gibi terk ettin...
Oysa beni gidisin degil, bir umutla gelirsin diye beklemek öldürdü..
Hosçakal dememistik..
Ayrilmamiştik öyle ise, dönecektin, bir umut vardi hala, rüzgarda savrulan bir mum alevi gibi ciliz ama israrla yanan bir umut vardi..
iste beni o umut öldürdü, gidisin degil...
Bir gün dönecek diye beklemeler öldürdü beni, baska gölgeleri, sana benzetmek eritti bedenimi, ayak sesleri, merdiven çikislarini dinledim senmisin diye...
Kapi çalindiginda ben kostum, telefon çaldiginda,ilk çalista elim telefondaydi ilk zamanlarda...Gelmedin...
Hosçakal da dememistin... Gitmistin... Ama veda etmemistin... Gidisin değil, beni döneceksin umudu ile beklemek öldürdü...
Çok geç anladim bencildin...
Artik hiçbir gölge sen degilsin, hiç telefon etmeyeceksin,
dudaklarin adimi söylemeyi unutmustur artik, çalan kapilar ve telefonlara ben bakmiyorum kaç zamandir...
Hosçakal demeden gittin...
Kolayı seçtin... inaniyorum ki bir daha dönmeyeceksin...
Yüregimde artık ne sevgi var, ne umut, ne de bir agri...
Yüregimde taslasmis bir hosçakal var... Sana ait...
Onu bir söyleyebilsem, sana veda edeceğim...
Bunca zamandir benden çaldigin hayallerimi, umutlarimi ve hayatimi geri isteyecegim...
Ve sen..
Hiç anlamayacaksin, hiç bilmeyeceksin...
Beni gidisinin degil, dönersin umudu ile yasamanin öldürdügünü...
Hosçakal demek, ölmekten daha mi zordu...