Bebekler ortalama 27 ay beze ihtiyaç duyarlar.Çünkü 2. yılın sonuna kadar veya sıklıkla 3.yıllarında ancak lazımlıklarını sormaya başlayabilirler.Tabii,arada kazalar olabilir.Bu süre içinde bebeğinizin bezini günde 5-6 kez değiştirmeniz gerekebilir.
Disposable veya kumaş bezler:
Her iki tür bez de faydalıdır ve sakıncası yoktur.Günümüzde bebeklerin yaklaşık olarak % 80 i disposable bez kullanır.Bunun ana nedenlerinden biri,daha kullanışlı ve pratik olmasıdır.Bebeğin altını kurulamanız çok daha kolaydır.ve dolayısı ile sevgiye ve oyuna daha çok vaktiniz kalır.İyi bir bez idrarı çabucak emer,geri vermez ve bebeğin cildinden uzak tutar.
BEBEĞİNİZİN POPOSUNU PİŞİKTEN NASIL KORURSUNUZ:
Bebeğinizin poposunun hassas cildi tahriş edici tüm etkenlere karşı korumasızdır.Çünkü bebek günde 5 veya daha fazla idrarını ya da dışkısını yapar.Cilt çabucak tahriş olur ve acı verir.
Bunu önlemek en iyi yaklaşımdır.Gün içerisinde yaklaşık 3 saatte bir bezini değiştirin.Eğer zaten poposu pişik ise daha sık değişim yapın.Gece bezini değiştirmek için uyandırmayın.Çünkü uykuya ihtiyacı vardır,bölmeyin.Cildini kuruladıktan sonra cildini,yağlı pamuk,yün ya da selülozla temizleyin.Kakasını yaptıktan sonra bezle çoğunu aldığınız dışkıların artıklarını suyla iyice yıkayın,sonra dikkatlice kurulayıp kremleyin ama çok fazla krem sürmeyin.
Sadece temiz ve kuru olması bebeğinizin sağlıklı ve iyi olması için yeterli değildir.Değişim zamanı bebeğinizle hassas bir temas kurmak için iyi bir fırsattır.Bu onu öpmek,konuşmak,eğer oda yeterince ılıksa onu bezsiz dolaştırmak için uygun bir zamandır.Bu cildi için oldukça iyidir ve aynı zamanda bacaklarına masaj yapılması onun için çok eğlencelidir.
BEBEĞİNİZİN HASSAS CİLDİNİN KORUMA VE BAKIMI:
Neden günlük bakım bebeğiniz için çok önemlidir?:
Hayatının ilk birkaç haftası ve aylarında,bebeğiniz çok fazla cilt teması ve sevgiye ihtiyaç duyar.Örneğin ona banyo yaptırmak ve sonra cildine bakmak ona sevginizi göstermek için en iyi fırsatlardan biridir.Ona fısıldar gibi yumuşakça konuşarak,onu okşayarak bunu yapabilirsiniz.Uyarılar cildi geçer,sinir sistemi ile beyne ulaşır,böylece onun psikolojik sağlığının ve duygusal gelişimine yardımcı olur.
Bebeğin yumuşak cildi ile aynı tip yetişkin cildi arasındaki fark nedir?
Bir bebeğin cildi bir yetişkininki gibi dirençli değildir.Yaklaşık 10 kat daha incedir ve kolayca hasar görebilir.Henüz doğal koruyucu asit mantoya sahip değildir ama hala gelişmektedir.Bu nedenle sürekli ekstra hassas bebek bakımı yapılmalıdır ve bu iş için bebeğin hassas cildine uygun tasarlanmış ürünler kullanılmalıdır.Bu ürünler onun cildine aşırı nem yüklemezler ve doğal asit mantosunun gelişimine yardımcı olurlar.
Bebeğiniz ne kadar bakıma ihtiyaç duyar:
Haftada 2 yada 3 kez banyo yaptırmak yeterlidir.banyo yapmadığı zamanlarda Baby banyo köpüğü damlatılmış su ile vücudunu silebilirsiniz.Fakat eğer bundan hoşlanıyorsa her gün de banyo yapmasında hiçbir sakınca yoktur.
Hazırlama :
Onu banyoya sokmadan önce, üstünü değiştireceğiniz eşyaların tamamını kolayca ulaşabileceğiniz bir yerde bulundurun.Temiz bir bez,elbiseleri ve tırnak kesicisi vs. Oda biraz serinse onu banyodan çıkarmadan önce havlusunu hafifçe ısıtın ve ona sarıp banyodan öle çıkartın .Bebeğiniz hala çok küçükse yüzü için ayrı bir kap kullanabilirsiniz.Banyoyu yarısına kadar ılık su ile doldurun ,sıcaklık 36-37 0 C olmalıdır.İçine Baby banyo köpüğü atın ;böylece onun hassas cildi kurumayacaktır.
BEBEK ve BANYO
Banyo zamanını nasıl eğlenceli hale getirebilirsiniz:
Güzel ılık bir banyo ile bebeğiniz banyo yapmayı delice sevebilir.Keyifli,rahatlatıcı ılık su onu hala ana rahmindeki ortamını,amniyotik sıvı içindeki yüzebildiği korunaklı ortamı hatırlatır.
Şimdi bebeğinizin dört gözle banyo saatini beklediğini anlayabileceğiniz birkaç ipucu verelim:
Onu ne zaman,günün hangi saatinde yıkadığınızın bir önemi yoktur.Neden akşama kadar bekleyip babanın da size katılmasını sağlamıyorsunuz? Ama kesinlikle onu doyurduktan sonra yıkamayın.
Bebeğinizi ilk defa yıkarken özellikle dikkatli olun.buradaki kötü bir tecrübesi ,daha sonra bu güvensizliği yenmeniz için çok çaba sarf etmenize neden olabilir.Gözlerine ve kulağına su kaçmadığına ve suyun doğru sıcaklıkta olduğundan emin olun.Vücudunu kenarda kaskatı tutuyorsa veya gergin duruyorsa onunla yumuşakça konuşun ve onu yatıştırın.
Her zaman hijyenik nedenlerden dolayı vücudunun üst kısmından alt kısma doğru yıkanmalıdır.
Çok küçük de olsalar kafalarının düzenli olarak yıkanması gerekir.İlk birkaç hafta ve aylarda çok az banyo suyuyla dikkatlice yıkamanız gerekmektedir.Önce serpiştirerek yıkayın,aksi taktirde kızarıklıklar oluşabilir.Bunlar ölü deri kabukları ve normal yıkama ile uzaklaşan sebum salgıları taşırlar.Bebeğinizin saçı incelmeye başladığı zaman hassas çocuk şampuanı kullanarak yıkayın.
BEBEK BANYODAN ÇIKTIĞI ZAMAN:
Banyodan sonra,önce bebeğinizi havlusuna sarın.yavaşça fakat tamamen kurulayın.Cildin hassas kıvrımlarına özel dikkat gösterin,havlu ile hafif vuruşlarla iyice kurulayın.Bu bebek cildi için oldukça önemlidir.Çünkü,nemli cilt bakterilerin üremesi için çok iyi bir ortamdır.Eğer oda yeterince sıcaksa,birkaç dakika bırakın elleri ve ayaklarında bir şey olmadan rahatça hareket ettirsin.Vücudun hava ile teması cilt için ve yaraların önlenmesi için oldukça iyidir.
Nemli pamuk ped kullanarak gözlerini dikkatlice temizleyin.dış kenarlardan başlayın ve içeri doğru hareket ettirin,kulaklarını ve burnunu temizlemek için pamuk kullanmayın.Kulaklar kendini temizleme mekanizmasına sahiptir ve ses kanallarını temizlemeye gerek yoktur.
Sadece burnunda bir şey görürseniz burnunu temizleyebilirsiniz ve ıslak pamuk ped ile normal hale getirebilirsiniz.Yapabileceğiniz diğer bir şey sadece özel güvenli tırnak kesici ile tırnaklarını kesmektir.
Tüm ailelerin, hem aile bütünlüğünü korumak ve ailenin ve üyelerinin gereksinimlerini karşılamak, hem de toplum beklentilerini karşılamak üzere fiziksel (dengeli beslenme, barınma, giyinme, tehlikelere karşı korunma, sağlığın sürdürülmesi ve hastalıklardan korunma gibi); duygusal (duygusal gereksinimlerin karşılanması gibi) ve sosyal (sosyal birlikteliğin, üyelerin benlik saygısının, sağlanması, yaratıcılık ve insiyatifin desteklenmesi gibi) belli işlevleri vardır. Aile bireyin sosyalleştiği, kişilik ve otokontrolün geliştiği ilk sosyal sistemdir. Tüm aile yapılarında geçerli başlıca altı işlev şöyle sıralanabilir:
1-Sevgi temelli bir duygusal ortam oluşturma:
Eşlerarası ebeveynler - çocuklar arası, kardeşler arası ve diğer tüm aile bireyleri arasında
2-Bireysel güvenlik ve onaylanmanın sağlanması:
Aile üyelerinin kendi doğal gelişimleri içinde gelişmelerine izin veren dengeli bir ev ortamı oluşturma
3-Doyum ve amaç birliği sağlama:
Aile üyeleri doyumlu aktiviteler doğrultusunda birbirleri ile yaşamaktan hoşnut olur.
4-Sürekli bir birliktelik sağlama
5-Sosyal yer ve sosyalleşmeyi sağlama:
Aile, bir kuşaktan diğerine kültürün taşınmasını sağlar ve aile üyelerini sosyal hiyerarşi içindeki kendi yerlerine hazırlar.
6-Kontrol sağlama ve doğruları öğrenme:
Üyeler, önce aile içinde insan topluluklarındaki kuralları, hakları, yükümlülükleri ve sorumlulukları öğrenir.
Bu işlevlere ek olarak, ailenin diğer bir temel işlevi de aile üyelerinin sağlığını korumak ve hastalıklar sırasında destekleyici bakımı sağlamaktır. Aile, üyelerinin bireysel sağlığına; biyofiziksel ve psikososyal gelişimlerini destekleyerek katkıda bulunur. Sağlık kavramlarının gelişimi ve sağlık alışkanlıklarının kazanılması önce aile içinde olur. Sosyal bir birim olarak aile, üyelerinin sağlık - hastalık davranışları doğrultusunda gösterilen ve öğretilen, sağlık ve hastalıkla ilgili değerler, inançlar ve tutumları geliştirir. Aynı zamanda gelecek kuşaklara sağlıkla ilgili kültürel özelliklerin aktarılmasında başlıca kaynak olarak işlev görür. Aile yoluyla üyeler, genel toplumun sağlık - hastalıkla ilgili inanç ve uygulamalarını öğrenirler.
Ailenin sağlık bakımı sorumluluklarını nasıl yürüteceği ve bu konudaki becerileri, aile yapısı, sosyoekonomik statü, etnik grup gibi faktörlerden etkilenir.
Her ailede farklı düzeyde olmak üzere sağlıkla ilgili işlevler şunlardır:
Yeterli besin, barınma ve giyinme gereksinimini sağlamak
Sağlıklı bir fiziksel ev ortamı sağlamak
Sağlıklı bir psikososyal ev ortamı sağlamak
Kişisel hijyen için gerekli kaynakları sağlamak
Manevi gereksinimlerin karşılanmasını sağlamak
Sağlıklı eğitim
Sağlığın geliştirilmesi (beslenme, egzersiz gibi) olanaklarını sağlamak
Sağlık - hastalık konusunda kararlar verme
Gelişimsel aksaklıkları tanımlamak
Sağlıkta bozulmaları tanımlamak
Sağlığın korunması ve hastalıklar sırasında hizmetlerden yararlanma
İlk yardım
Önerilen ilaçların düzenli kullanımını sağlamak
Akut yada kronik hastalıklarda bakım
Rehabilitasyon (Esenlendirme)
Toplum sağlığına katılım
Aileleri bu işlevleri yürütmeleri için desteklenir, onları güçlendirerek yürütmelerinde katkı sağlar ve gerektiğinde kendisi doğrudan girişimlerde bulunulur.
"Acaba hamile miyim?" ; "Acaba eşim/arkadaşım hamile mi?"... Bazı belirti ve bulgular size bu sorunun cevabının "evet" olma ihtimalinin yüksek olup olmadığını söyleyebiliyor...
Bazı belirtiler gebeliğin habercisi olsa da kesin bir gebelik varlığını göstermez, zira başka durumlara bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Yine de kesin tanı için gebelik testi yaptırmanız gerektiğini unutmayın!
Sorunun cevabını nasıl alacaksınız?
Bazı belirti ve bulgular size bu sorunun cevabının "evet" olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösterir. Bunlar:
-Beklenen adetin başlamaması
-Görülen adetin niteliklerinin normalden farklı olması (miktarın, adet görme zamanının, beraberinde oluşan belirtilerin, öncesinde oluşan belirtilerin farklı olması)
-Memelerde dolgunluk, hassasiyet, meme ucunda koyulaşma, meme başında karıncalanma hissi
-Karnın alt kısmında dolgunluk, şişkinlik ve bazen hassasiyet
-Bulantı ve bazen kusma
-Yorgunluk, uykuya eğilim, başdönmesi
-Sık idrara çıkma
-Vajina salgılarının artması
-Eğer gebelik düşünmüyorsanız mutlaka doktor önerisiyle bir aile planlaması yöntemi uygulamalısınız.
Bu belirtiler muhtemel bir gebeliğin habercisidir. Kesin bir gebelik varlığını göstermezler, zira başka durumlara bağlı da ortaya çıkabilirler. Kesin tanı için gebelik testi yapılmalı ve ultrasonda gebelik gözlenmelidir.
KESİN CEVABI NASIL ALACAKSINIZ?
Gebelik Testleri Gebelik uterusta (dış gebelik durumunda tüplerde ya da karın boşluğu gibi bir yerde) yerleştiği andan itibaren trofoblast hücreleri tarafından HCG (Human chorionic gonadotropin) adı verilen bir hormon salgılanmaya başlanır. Normalde kanda ve idrarda eser miktarda bulunan bu hormonun arttığının çeşitli testlerle gösterilmesi (HCG salgılayan tümörlerin olduğu çok ender durumlar hariç) vücutta bir gebelik olduğunun kesin kanıtıdır.
Kandaki ve idrardaki HCG seviyesinin bu hormona yapısal olarak çok benzeyen luteinizan hormon (LH) adlı yumurtlamadan sorumlu hormon ile karışmasını önlemek için HCG hormonunun beta fraksiyonu yani ß-HCG ölçümü yapılır.
İdrar testleri: Kanda ß-HCG belli bir eşik seviyesine ulaştığında idrara çıkmaya başlar ve gebeliğin ilerlemesiyle idrardaki seviye artar. İdrarla yapılan gebelik testlerinin esası bu ß-HCG"nin varlığının ya da yokluğunun saptanmasına dayanır. Çeşitli testlerin hassasiyeti arasındaki farklılıklar idrardaki seviyeyi tanıyıp tanıyamamalarına bağlıdır.
Eczanelerde ya da evlerde hazır test kitleri yardımıyla uygulanan idrarda gebelik testlerinin güvenilirliği üretici firma tarafından her ne kadar % 99 olarak belirtilse de yapılan çalışmalar özellikle adet gecikmesinin 10 günden daha az olduğu durumlarda hata oranının % 50"lerde olabileceğini göstermektedir ("Hata" genellikle testin hassasiyetinin düşük olması nedeniyle varolan bir gebeliği saptayamaması şeklinde olmaktadır. Ancak tam tersi de mümkündür).
Laboratuarda uygulanan idrarda gebelik testleri ise adet gecikmesinin beşinci gününden itibaren güvenilir sonuç verebilmektedir. Bu testler daha düşük hormon seviyelerini tanıyabilen ve bu yüzden de hazır test kitlerine göre daha hassas olan testlerdir.
Kan testi (beta HCG): İdrar testleri ß-HCG"nin varlığını ya da yokluğunu saptayabilirken kan testleri ß-HCG"nin kandaki seviyesini saptarlar. Böylece hormon salgısının başladığı en erken dönemlerde, henüz adet gecikmesi bile olmadan kanda ß-HCG seviyesi saptanarak gebeliğin tanısı konabilir, ya da gebelik oluşmadığı yönünde kesin karar verilebilir.
Ultrasonla Gebelik Tanısı
Adet gecikmesi bir haftayı geçtiğinde gebelik testi yapılmaksızın vajinal ultrasonla gebelik tanısı konabilir. Abdominal (karından bakılan) ultrasonla ise adet gecikmesi en az 10 gün olmalıdır.