hmask

hmask

Üye
05.05.2005
Uzman Onbaşı
4.384
Hakkında

  • ağaçtan öte denize bittim. çok güzel fotograf ellerine sağlık teşekkürler.
#06.06.2005 10:33 0 0 0
  • Konu: Bir Cicek
    paylaşımın için teşekkürler.
#06.06.2005 03:27 0 0 0
  • Son yıllarda artış gösteren hastalıklardan biri de allerji...

    Çağımızın hastalığı... Medeniyet arttıkça, toplumlar hijyene önem vermeye başladıkça alerjik vakalar da artmaya başlıyor. Dünyada en sık rastlanan hastalıklar arasında 6. sıraya yükselen alerjinin türleri de gün geçtikçe artıyor. Globalleşmenin doğal bir sonucu olarak toplumlar arasında karşılıklı alışveriş artmasıyla alerjiye zemin hazırlandı. Enfeksiyon hastalıklarında azalma oldukça bir diğer deyişle mikroplardan arındıkça alerjik hastalıkların görülme oranı artmaktadır. Az gelişmiş ülkelerde alerjik hastalıklar daha az görülmektedir. Alerji yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir.

    Alerjinin oluşmasını önlemek için bebeklikten itibaren bazı tedbirler almak gerekiyor.

    Memorial Hastanesi Çocuk Hastalıkları Merkezinden Pediatrisit Prof. Dr. Recep AYDİLEK "Alerji nedir ve Alerjiden korunma yöntemleri nasıl olmalıdır?" konularında şunları söyledi:

    Alerji nedir?

    Alerji vücudun gösterdiği normal tepkinin aşırı olması şeklinde tanımlanabilir. Genetik yapı hastalığın görülmesinde en önemli faktördür.

    Alerjik hastalıkların artış nedenleri:

    1.Hava kirliliğindeki artış
    2.Ozon tabakasındaki delinme sonucu ultraviyole ışınlarına maruz kalma
    3. Sigara içilmesi
    4.Besinlerdeki katkı maddeleri
    5.Ani hava değişiklikleri
    6.Kullanılan ilaçlar ve kozmetik ürünler
    7.Stres
    8.Bitki örtüsünün azalması
    9.Az güneş gören, boydan boya halı kaplı, iyi havalanmayan binalar

    Alerjik belirtiler nelerdir?

    Alerji belirtileri çok çeşitli olup tutulan hedef organa bağlı olarak gelişir.

    Burun tıkanıklığı, sabahları hapşırık krizleri, burun akıntısı, gözlerde yanma batma, geniz akıntısı, öksürük, nefes darlığı, hırıltı, kaşıntı, döküntü, dudakta dilde şişme, tekrarlayan orta kulak iltihapları, sinusit ..

    Alerjik rinit nedir?

    En sık görülen alerjik hastalıkdır. Toplumun yüzde 25ini etkilemektedir.

    Burunda kaşıntı, hapşırma, burun tıkanıklığı, boğazda kaşıntı, gözlerde yanma- batma, geniz akıntısı tipik belirtileridir.

    Yıl boyu sürebildiği gibi mevsimsel (bahar aylarında) de olabilmektedir.

    Saman nezlesi olan hastalar 3 kat daha fazla astım olma riski taşımaktadır..

    Nedenleri nelerdir?

    Ev tozu( mite)
    Polenler
    Küf mantarları
    Kedi-köpek tüyü
    Boyalı, katkı maddeli gıdalar

    Nasıl tanı konulur?

    Sorumlu allerjnin saptanması için cilt allerji testi yapılır.

    Tedavisi nedir?

    Hasta eğitimi tedavinin en önemli aşamasıdır. Zaman ayırıp hastalığın gidişi, yakınmaların yoğunluğuna göre tedavide yapılması planlanan değişiklikler, ilaç ya da aşı tedavisi konuşulmalıdır.

    1. Sorumlu etkenin saptanıp uzaklaştırılması tedavinin ilk aşamasıdır.

    En sık rastlanan etkenler; yıl boyu süren rinitte ev tozu akarları olup mevsimsel görülen rinitte ise polenlerdir.

    Ev tozu akarlarının azaltılması için; yatak çarşaflarının haftada bir en az 55 derece ve üzerinde yıkanması, tüylü oyuncakların, halıların uzaklaştırılmaları, yıkanabilir perde kullanılması, yün ve kuş tüyü içeren yastık ve yorgan kullanılmaması gerekmektedir.

    Küf allerjisi olanlarda ev içindeki nemin azaltılması önemlidir.

    Polen allerjisi olanlarda; sıcak, kuru ve rüzgarlı günlerde dışarı çıkmamaları, saçlar yatmadan önce mutlaka yıkanmalı, gözlük ve şapka kullanmalı evde ve arabada filtre kullanmalıdır.
    Besin allerjilerinin tek başına allerjik rinit bulgularına neden olmaları sık ratlanan bir durum değildir.

    2.İlaç tedavisi

    3.Aşı tedavisi: En fazla yararlanan grup ev tozu ve polenlere karşı duyarlılığı olanlardır.

    Ürtiker (Kurdeşen)

    Deriden kabarık genellike kaşıntılı çeşitli büyüklüklerde olabilen lezyonlardır.Her yaş grubunda görülebilir. Döküntüler aniden başlar ve 48 saat içinde düzelir. 6 haftayı geçen ürtiker kronikleşir.

    Döküntüler vücudumuzun hassas bölgelerinde boyunda, kasıkta göğüs bölgesinde daha çok görülür. Bazen dudaklarda- dilde şişme boğazda kuruluk ve ses kısıklığı eşlik ediyorsa daha tehlikeli bir durum olan daha derin dokuları tutan angio ödem gözlenebilir.

    Çeşitli ürtiker tipleri vardır: Kolinerjik ürtiker, egzersiz, sıcak banyo ya da heyecanlanma gibi vücutta terlemeye neden olan uyarılarla ortaya çıkıp, 10-15 dakika sürer. Güneşe bağlı ürtiker (solar ürtiker) güneşe çıktıktan kısa bir süre sonra çıkar. Fiziksel ürtiker; elbiselerin sıktığı kısımlar gibi vücuda devamlı basınç uygulanmasından sonra ortaya çıkar.

    Nedenleri:

    Gıdalar (süt, yumurta, kakao, fındık, fıstık, deniz ürünleri, çilek,muz, çikolata...)
    Gıda katkı maddeleri
    Enfeksiyonlar
    Parazitler (kıl kurdu, solucan.)
    Böcek ve arı sokması
    İlaçlar (antibiotikler, ağrı kesiciler...)
    Fiziksel nedenler (sıcak, soğuk, basınç )
    Hormonal nedenler (tiroid hormonunun fazla çalışması)

    Tanısı:

    Tanı genellikle klinik bulgulara dayanılarak konulur. Alerji deri testleri besin yada ilaç alerjisinden şüphelenildiğinde yapılmalıdır.

    Tedavi:

    Nedene yöneliktir. Soğuk duş, kaşıntının hafiflemesini sağlar.
#06.06.2005 03:17 1 0 0
  • İngilterede yapılan bir araştırmada, kadınların sevdikleri için kendi sağlıklarını feda ettikleri ortaya çıktı.

    İngiliz Sağlık Vakfı tarafından 1154 kadın arasında yapılan araştırmada, kadınların üçte ikisi, kendi sağlıklarından ziyade aile fertlerinin sağlıklarından kaygı duyduklarını söylediler.Araştırmaya katılan kadınların beşte biri ise kendi sağlıkları konusunda hiç endişelenmediklerini belirttiler.

    Vakıf uzmanlarından Belinda Linden, Kendi sağlıkları söz konusu olduğunda kadınlar kendilerinin en büyük düşmanı olabiliyorlar. Sevdiklerine bakmak için kendi ihtiyaçlarını ihmal ediyorlar dedi.

    Essex Üniversitesi psikologlarından Dr. Rick OGorman da, Özellikle annelerin çocukları için kendilerini feda etmekle ünlü olduklarını hatırlattı.

    OGorman, kadınların önem verdikleri kişilerin sağlıkları konusunda daha çok kaygı duymaya eğilimli olmalarının nedenlerinden birinin, kadınlarla ilgili toplumsal normlar olabileceğini söyledi.

    Araştırmada, kadınların çoğunun erkeklerde kalp hastalıkları riskinin daha yüksek olduğunu düşündüklerinin ortaya çıktığı, oysa kalp rahatsızlıklarından ölen kadın ve erkeklerin sayısının hemen hemen aynı olduğu kaydedildi.

    Belinda Linden, binlerce kadının kalp hastalıklarından öldüğüne dikkat çekti.
#06.06.2005 03:10 1 0 0
  • Sağlıklı ve fit bir yaşam için süt, peynir ve kırmızı ete veda mı ettiniz? Şu halde yiyecek planınızı yeniden yapmakta fayda var.

    Bugüne kadar yasaklı listesinde bulunan bazı gıdalarla diyetinizi hızlandırabilir, selülit ve fazla kilolarınıza kolayca veda edebilirsiniz

    Zayıflamak için bir parça peynir

    Peynirin yüksek oranda yağ ve kalori içerdiği doğru. Ancak Amerikalı sağlık yazarı, diyetisyen Gayle Reicher, peynirin güçlü bir kalsiyum deposu olduğunu söylüyor. Bunun yanında peynirde bulunan linoleic asit kanser, kalp krizi ve diyabet riskini düşürüyor. Peynirde bulunan linoleic asit güzelleştirme konusunda da uzman. Her gün düzenli olarak yenilen peynir kilo vermeyi kolaştırıp bedendeki yağ depolarını parçalıyor.

    Öneri: İçine tatlandırıcı çeşniler katılan peynirleri mümkün olduğunca az tüketmelisiniz. Keçi peyniri çedar ve diğer tam yağlı peynir çeşitlerine göre kalorisi hayli düşük

    Cildin dostu çikolata

    'Çikolata akne ve migreni tetikliyor' gibi pek çok olumsuz kanı aslında gerçek değil. Aksine çoğumuzun vazgeçemediği bu lezzet aslında hem sağlık hem de güzellik konusunda son derece yararlı. İçeriğindeki maddeler kalp krizi ve kanserle mücadele ediyor. Yüksek oranda yağ içermesine rağmen stearic asit sayesinde kolesterolü yükseltmiyor. Beyinde seretoninini yükselten çikolata mutluluk veriyor. Çikolatada bulunan yağ saç ve cilt güzelliğini artırıyor.

    Öneri: Bitter çikolatayı daha çok tercih etmelisiniz. Bunun anlamı şu: Çikolata ne kadar saf olursa o kadar az yağlı kakao yağı barındırır. Bedende yağ depolanmasını hızlandıran karamel ve goflet gibi ek besinlerle karıştırılmış varyasyonlardan uzak durmalısınız.

    Biftek gençleştiriyor

    Dana eti yüksek oranda protein ve yararlı besinler içeriyor. Özellikle kadınlar yeterli oranda dana eti tüketmediği takdirde demir, çinko gibi mineraler ve B12 vitamini eksikliği yaşıyor. Kadınlar bu minerali yeterli miktarda almadıkları zaman yorgunluğa karşı ve hastalıklardan koruma konusunda desteksiz kalır. Çinko ise kanın stabilizasyonunda etkili. B12 vitamini ise hücrelerin çoğalması ve kendini yenilemesinde önemli rol oynuyor.

    Öneri: Yağsız dana eti sağlık için en uygunu. Fileto halinde aldığınız eti haşlanmış sebzelerle karşıtırarak servis etmelisiniz.

    Obeziteyle savaş için süt

    Amerikan Diyet Derneği sözcüsü, Illinois'teki Western Springs Kliniği'nden Dr. Diane Quagliani,'Süt içerek kemik kırılmalarına, osteoporoz hastalıkları, yüksek tansiyon hatta obeziteyle bile savaşabilirsiniz' diyor.

    Öneri: Yağsız süt ve diyet süt ürünlerini sıkça tüketmelisiniz. Diyet sütü yulaf ezmesi ve kuru meyvelerle karıştırarak uzun süre tokluk hissedebilirsiniz. Süt ve krema katlılı çorbalar için ise aynı şeyleri söylemek mümkün değil.

    Kahveyle selülite veda

    Artık kahveden korkmanıza gerek yok. Ancak kahveyi sınırlı düzeyde tutmalısınız. Yakın zamanda yapılan araştırmalar kahvede bulunan kafeinin kalp krizi, fibrokistik göğüs ve yüksek tansiyonla savaşta yararlı olduğunu ortaya çıkarıyor. Vücuttaki fazla suyun atılmasına yardımcı olan kafein, fazla yağların vücuttan çözülmesini de kolaylaştırıyor. Kafeinle selülitlerinize ve ödemlerine veda edebilirsiniz.

    Öneri: Kendinize günde en fazla iki ya da üç fincan kahve sınırlaması getirmelisiniz. Kahveyi sade içemiyorsanız, diyet süt ve esmer şeker ile tatlandırabilirsiniz.

    Işıltılı gözler için yumurta

    Kolesterole sebebiyet vermesi nedeniyle yumurta tüketmine kaygı ile yaklaşılıyor. Ancak yeni araştırmalar yumurtanın sanıldığı kadar zararlı bir besin olmadığını açığa çıkarıyor. Yumurtada düşük yağ oranı (bir yumurta yaklaşık beş gramdan az yağ içeriyor) ve göz sağlığını artıran lutein adlı besin var.

    Öneri: Mümkün olduğu kadar katı pişmiş ve rafadan olanları tüketin. Lutein etkisini artırmak için ıspanak ve diğer sebzelerle yumurtayı karıştırın. Omlet yemeği seviyorsanız, sarısını bir kenara ayırıp, akını yemelisiniz.

    Diyeti fındıkla hızlandırın

    Fındık da kısa bir süre öncesine kadar yasaklılar listesinde yer alıyordu. Ancak fındık yağının kalp ve damar hastalıklarına iyi geldiğinin duyulmasıyla popüleritesini yeniden kazandı. Fındık kilo vermeyi hızlandırıyor. Boston'daki Brigham Hastanesi'nden araştırmacı Kathy McManus, günde bir avuç fındık ilave edilen diyetlerde daha hızlı başarılı sonuçlar aldıklarını açıklıyor. Fındıkta bulunan magnezyum ise bazı diyetlerin yan etkileri olan şişkinlik, moral dalgalanmaları ve başağrıları gibi sorunları gideriyor.

    Öneri: Öğleden sonraları atıştırmak için Küçük bir avuç dolusu fındık (Yaklaşık 170 kalori) yiyebilirsiniz.

    Öğlen yemeğinde salatanıza yine küçük bir avuç dolusu dövülmüş fındık ekle yerek mönünüzün besin değerini artırabilirsiniz.
#06.06.2005 03:04 1 0 0
  • Seria A takımlarından Lazioda teknik direktör arayışı sürerken, adaylar arasında Fatih Terimin de adı geçiyor.

    İtalyanın en önemli günlük haber gazetesi Corriere della Sera, Terimin Lazionun başına geçmeye hazır olduğunu ileri sürdü.

    Gazete, Terim, Lazionun teknik direktörlüğüne sıcak baktığını bildirdi. Bu konuda herhangi bir ekonomik sorun da çıkarmayacak. İmparator, Milan ve Fiorentinadaki maceralarının ardından, değerini İtalyada yeniden ortaya koyabilme konusunda istekli yazdı.

    İtalyan spor gazetelerinden Corriere dello Sport da geçtiğimiz çarşamba günü SS Lazionun teknik direktör olarak Terimi düşündüğünü iddia etmişti. Ancak Corriere della Seranın bugünkü haberinde, teknik direktör adayları arasında Delio Rossinin isminin ön planda olduğu belirtildi.

    Şu anda Empoliyi çalıştıran Mario Sommanın, SS Lazionun başına geçme olasılığının ise iyice zayıfladığı kaydedildi.

    SS Lazio Kulübü Başkanı Claudio Lotitonun, gök-mavililerin hangi teknik direktör tarafından çalıştırılacağı konusunu, önümüzdeki hafta içinde karara bağlaması bekleniyor.
#06.06.2005 02:56 0 0 0
  • Hollanda futbolunun önemli isimlerinden Patrick Kluivert, La Liga takımlarından Valenciaya transfer oldu.

    Bir dönem Galatasaray ve Fenerbahçenin de transfer gündeminde olan 28 yaşındaki futbolcunun, Valencia ile 3 yıllık sözleşme imzalayacağı kaydedildi.

    2003 yılında FC Barcelonadan İngiltere Premier Ligi takımlarındanNewcastle Unitede geçen Kluivert, İngiliz takımda, sakatlıkları nedeniyle bir türlü ilk 11de sahaya çıkamamıştı.

    Newcastle United ile çıktığı 25 maçta 13 gol atmayı başaran ünlü futbolcunun, sağlık testinden geçtikten sonra sözleşmeyi imzalayacağı belirtildi.

    EDU'YU DA TRANSFER ETMİŞTİ

    Bu hafta içinde teknik direktör değişikliğine giden ve göreve Quique Sanchez Floresi getiren Valencia, ayrıca Arsenalin Brezilyalı oyuncusu Eduyu da transfer etti.
#06.06.2005 02:52 0 0 0
  • Real Sociedad kulübünde forma giyen Nihat Kahvecinin, CSKA Moskovaya transfer olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

    Real Sociedadın ekonomik sorunlarına çözüm olarak gösterilen Nihat Kahvecinin satışı, Bask bölgesinin Diariovasco gazetesine göre tamamlanmış durumda. Haberde, 20 Haziran tarihinde CSKA Moskova ve Real Sociedadın masaya oturacağını iddia etti. CSKA Moskovanın Nihatın bonservis ücreti olarak Reale 10-12 Milyon EURO ödeyeceği kaydedildi.

    İngilizce olarak yazılan kontratın 17 gün içinde imzalanacağı ve Nihatın 4 Temmuz tarihinde CSKA Moskovanın yeni futbolcusu olarak basına tanıtılacağı belirtiliyor.

    Roman Abramovichin sahibi olduğu CSKA Moskovanın ekonomik gücünün çok büyük olup forma reklamının yıllık 18 Milyon EURO olduğu ve bu rakama sadece Real Madrid, Juventus, Bayern Münih gibi büyük kulüplerde rastlandığı hatırlatıldı.

    VALENCİA DA DEVREDE

    Gazete, Nihat ile ilgilenen diğer bir kulübün Valencia olduğunu, yeni teknik direktör Qiuque Sanchez Floresin ilk isim olarak Nihatı istediğini yazdı. Valencianın CSKA Moskovanın önünü kesmek için Di Vaio ve Corradiyi Nihat karşılığında Reale vermeyi teklif ettiği, ancak ekonomik sorunları olan Realin takasa yanaşmayacağı ifade ediliyor.

    NİHAT: EN İYİSİ OLSUN

    Öte yandan Diariovasco gazetesine uzun bir demeç veren Nihat, Henüz karar alınmadı. Real Sociedad ve benim için en iyisini istiyorum dedi.

    CSKA Moskovadan gelen teklifi doğrulayan ama yazılan para miktarını yalanlayan Türk futbolcu, parayı herşey olarak görmemesine rağmen geleceğini düşünerek profesyonel olarak maddi taleplerde bulunduğunu kaydetti.

    Nihat, Ne benim ne de Real tarafından henüz alınmış bir karar yok. İstediğim benim ve Real için en iyisinin olması. 3.5 yıldır Realdeyim ve bundan çok memnunum. Eğer halk gitmemi istemiyorsa bunun nedeni Realde iyi şeyler yapmamdır. Ama kariyerimizin kısa olduğunu futbolu bıraktığımızda ne yapacağımızı düşünmemiz gerek. Bu hayatın kuralı. Xabi Alonsoya bakın. Halk onu da istiyordu şimdi herkes ondan gurur duyuyor. Çünkü Şampiyonlar Ligini kazandı dedi.

    CSKA ÇOK İYİ TAKIM

    Rus takımı hakkında CSKA çok iyi bir takım. UEFA Kupasını kazandılar. Birçok adam aldılar ve gelecek sezon için önemli hedefleri var sözleriyle karşısındaki gazetecinin bu iş bitmiş edasıyla gülmesine yolaçan Nihat, Ama hiçbirşey demek istemiyorum. Ne kulüp ne de ben karar vermedim. Sakatlığım ciddi ve bir kulüp sakat durumda olan bir futbolcuyu alırken düşünür. Benimle çok ilgiliydiler şimdi ne olacağını göreceğiz diye ekledi.

    Eğer Realde kalırsa bunun sadece kontratını yenileyerek olacağını ifade eden 25 yaşındaki Türk futbolcu, ayrılması durumunda kulübünün de kazanmasını istediğini dile getirdi.

    Nihat, Her geçen gün dedikodular artıyor en iyisi en kısa zamanda kararın verilmesi. Real, Nihata bağlı değil. Benimle de bensiz de maç kazandılar. Futbolcu önemlidir ama maçı takım kazanır dedi.


    RONALDO VEYA ZİDANE EĞİLİM

    Basında çıkan haberlerden dolayı rahatsızlık duymadığını, ancak yalan haberlere sinirlendiğini belirten Nihat, Beni, sadece (Nihat Realden şu kadar para istedi) diye çıkan haberler rahatsız ediyor. Sonunda bir yöneticinin veya başkanın yanına çıkarak, Nihat kontratını yenilemek için bu kadar para istemedi. Ben asla rakam söylemem bu Yönetim Kurulu ve Nihat arasındadır. Sadece yalan duymak istemiyorum. Çok kolay bir şekilde milyon EUROlar konuşuluyor. Ben Ronaldo veya Zidane değilim açıklamasında bulundu.

    3 AY SONRA DÖNMEYİ UMUYORUM

    Nihat, sakatlığı ile ilgili olarak, Dizim tedaviye iyi cevap verdi. Şimdiden iyi bir ritimde koşuyorum ve topla oynayıp, birkaç hareket yapabiliyorum. Aynı sakatlığı yaşayan Türk ve La Ligadaki bazı futbolcularla konuştum. En önemlisi sabır. Herkes 6 veya 7 ay sonra oynamaya başladı. 6 aydan önce oynamak çok büyük risk demek. İlk sakatlığımı geçirip daha sonra yavaş yavaş sahalara döneceğim. Şu ana kadar herşey iyi gitti. En kötüsü takım arkadaşların oynarken izlemekti dedi.

    San Sebastianda 1-2 hafta daha kalıp neler olacağını göreceğini söyleyen Nihat, daha sonra en az 10 günlük tatile çıkacağını kaydetti.
#06.06.2005 02:48 0 0 0
  • UEFA sıralamasında ilk 18 sırada yer alan ligler göz önüne alındığında Avrupanın en yüksek galibiyet ortalamasını yüzde 86yla Lucesculu Shakhtar Donetsk tutturdu. Daumlu Fenerbahçe üçüncü sırada.

    Alman teknik adam Christoph Daum yönetiminde üst üste ikinci şampiyonluğuna ulaşan Fenerbahçe, 34 maçta kazandığı 26 galibiyet ve yüzde 77lik ortalama ile Avrupanın birçok devini geride bıraktı. Sarı-lacivertliler, Chelsea, Juventus, Barcelona, Bayern Münih, Lyon gibi devlerin çok üstünde bir yüzdeyle şampiyonluğu elde etti.

    LE GUENLİ LYON %58
    Yüzde 79luk galibiyet yüzdesi yakalayan PSV Eindhoven Hollanda Ligini açık ara önde tamamlarken, Celtic İskoçyada şampiyonluğu son iki dakikada Rangersa kaptırdı. İngilterede sezonu iki kupayla kapatan Chelsea, yüzde 76lık galibiyet ortalaması ile Fenerbahçeyi takip ederken, Bayern Münih %71, Juventus %68, Barcelona %66, Paul Le Guenin çalıştırdığı Lyonsa %59da kaldılar.

    AVERAJDA DÖRDÜNCÜ
    34 maçta 77 gol atıp 24 gol yiyen ve +53lük bir averaj yakalayan Fenerbahçe, bu alanda Avrupada üçüncü sırada. Rakiplerine maç başına 1,67 gol fark atan Fenerbahçeyi sadece Hollandalı PSV, Polonyalı Wisla Krakow ve Belçikalı Brugge geçebilmişler. Hollanda şampiyonu PSV, 34 maçta +71 averaj ve 2,088lik ortalama ile Avrupanın bu alanda en iyisi olurken, Polonyada lider Wisla, 24 maçta +46 averaj ve 1,92lik ortalama ile ikinci sırada.

    GOLDE ALTINCI
    Süper Ligde 34 haftada 77 gol atan ve maç başına 2,27lik gol ortalaması yakalayan Sarı-Lacivertliler, Avrupanın üst düzey 18 liginde en golcü altıncı takım. Polonyalı Wisla Krakow, 24 maçta 66 gol ve 2,75lik ortalama ile bu klasmanda da başı çekerken, Hollanda şampiyonu PSV Eindhoven, 34 maçta 89 gol ve 2,62lik ortalaması ile ikinci& Belçikalı Brugge 2,44, İsviçreli Basel 2,38 ve İngiliz Arsenalin 2,30luk ortalamalarla ilk beşi oluşturduğu listede Fenerbahçe 2,27 ile altıncı.

    F.BAHÇE PUANDA DA ZİRVEDE
    34 maçta 80 puan ve 2,35lik bir ortalama yakalayan Fenerbahçe, bu klasmanda da altıncı. Ukrayna ekibi Shakhtar Donetskin 2,64le lider olduğu sıralamada, PSV Eindhoven 2,56, Chelsea 2,50, Wisla Krakow 2,46, Rangers da 2,45lik ortalamaları ile ilk beşi oluşturuyorlar.

    Almanyada Bayern Münih ve İtalyada Juventus 2,26da kalırken, İspanyol Barcelonanın 2,21, Fransız Lyonunsa 2,08lik puan ortalamaları bulunuyor.
#06.06.2005 02:33 0 0 0
  • Maymunlarda bulunmayan ense bağımız sayesinde, insanoğlu uzun mesafe koşucusu özelliği kazandı ve bu yenetek ona evrimsel gelişmede büyük bir avantaj sağladı.

    İnsanın koşu dayanıklılığı saatte 23.5 kmye kadar çıkabiliyor. Bir atın dayanıklılığı ise saatte ancak 21.5 km, bir antilopunki yalnızca 13.7 km...

    Meğerse koşmak için yaratılmışız. Antropoloji bilimi bugün bizi diğer canlılardan farklı kılan özelliği yalnızca beyin değil, aynı zamanda uzun süreli koşuya dayanıklılık olarak tanımlıyor. Bilim insanları ellerindeki farklı dönemlere ait fosiller sayesinde, Homo insanını diğer türlerden ayıran hatta beynin bile daha farklı gelişmesine neden olan özelliği keşfettiler: Uzun süreli koşuya dayanıklılık.

    Harvard Üniversitesinden Daniel Lieberman ile Utah Üniversitesinden Dennis Bramble tarafından yürütülen çalışmalar, uzun süreli koşmaya dayanıklılığı sayesinde insanın bugünkü haline geldiğini ortaya koyuyor.

    Lieberman ve Bramble iki milyon yıl önce atalarımızın koşarak günde kilometrelerce yol katettiklerini, bu sayede yaşamlarını sürdürüp kendilerini diğer maymun türlerinden farklı bir hale getirebildiklerini iddia ediyor. Diğer bir deyişle uzun soluklu koşu yeteneği, evrimsel süreçte insana önemli bir avantaj kazandırdı.

    İnsanın üstün özelliği

    Araştırmacıların bu bulgulara ulaşmasında 14 yıl önce başlatılan bir laboratuvar çalışmasının önemli rolü bulunuyor. Antropoloji profesörü Lieberman, kemiklerin iskelet üzerindeki farklı güçlere direnci ve uyumu konusunda yaptığı çalışmalar sırasında domuzları kullanır.

    Bir koşu bandı üzerine yerleştirilen domuzların, hızın artırılmasıyla birlikte sarf ettikleri güç ve kemiklerin buna uyumları ölçülmek istenmektedir. Ancak domuzlar işbirliğine isteksizdir. Onları koşturmak imkansızdır.

    Lieberman, sorunu meslektaşı olan biyomekanikçi Bramblea açar. Yapılan incelemeler sonucunda bu sorunun domuzlarda başın dik durmasını sağlayan ligament nucal (nuchae) adlı bir dokunun bulunmamasından kaynaklandığı anlaşılır. Bu doku ense bağı olarak nitelendiriliyor ve supra-spinal bağların ense bölgesinde oluşturdukları geniş ve esnek bir bağ olarak biliniyor. Bu bağ, koşu sırasında başı dik tutuyor ve dengeyi sağlıyor.

    Yalnızca koşmaya yatkın olan hayvanlarda bu bağ bulunmuyor. Örneğin maymunlarda bu doku bulunmazken insanda var.

    Sonuçta, modern insanın hayvanlara kıyasla mükemmel bir dayanıklılık kapasitesine sahip olduğu konusunda bilim dünyası ikna olmuş durumda. Bunu belirleyen yalnız ligament değil şüphesiz. Kaslar, tendonlar hatta pilositesi ile insan, sanki koşmak için donatılmış.

    Fizyologlara göre insanın maksimum koşu dayanıklılığı saatte 23.4 kilometreye kadar çıkabiliyor. Bu hiçbir insansı canlıda bulunmayan bir özellik. Hız konusunda tabii insanın bir at ya da geyik ile boy ölçüşmesi mümkün değil, ama burada söz konusu olan hız değil dayanıklılık.

    Ava ilk giden kazanır

    Peki bu durum insanın işine evrimsel süreç içinde ne şekilde yaradı diye düşüneceksiniz... Uzun süreli koşu, ortama adaptasyon açısından insana bir avantaj sağlamış olmalı.

    2 milyon yıl önceki atalarımızın yaşam koşullarını şöyle bir gözümüzde canlandıralım. Kendilerine gerekli silah ve donanımların henüz keşfedilmemiş olduğu dönemleri. Atalarımız bitkileri toplayarak ve avlanarak besleniyordu. Hızlı bir koşucu olmadığı için atılıp hemen avını yakalaması mümkün değildi. Bu yüzden de ya uzun süreli koşu ile avını bitap düşünceye kadar kovalıyor ya da yeni ölmüş hayvanların peşine düşüyordu. Bunun için kendisine en iyi yol göstericiler akbabalardı. Onların havadaki hareketlerini takip ediyor, yöneldikleri tarafı hızlı bir biçimde algılayıp o yöne doğru koşuyordu, Leşin yanına önce varanlar en iyi ve en besleyici parçaları da almış oluyordu.

    Protein açısından zengin bir beslenme rejimi, doğal olarak beynin de gelişmesine yol açtı. Lifli bitkilere kıyasla daha kolay sindirilebildiği için daha az enerji harcanıyor ve enerji beynin gelişmesine sarf ediliyordu.

    Hareketsizlik öldürüyor

    Araştırmalara göre, atalarımızın sık sık tekrarladıkları sonu gelmeyen koşuları sayesinde, insan beyni büyük bir gelişim gösterdi. Ancak bugün o büyük ve gelişmiş beynimizi kullanarak geldiğimiz noktada, yaşamımızı hiç koşmadan hatta neredeyse hiç yürümeden sürdürüyoruz. Büyük kentlerle ilgili yapılan bir araştırmadan örnekler verelim. 1976 yılında 5-9 yaş arası okul çağındaki çocukların yüzde 80i okula yürüyerek gidiyorlardı.

    1988 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 60-70lere indi. 1990ların sonunda ise çocukların yalnızca küçük bir kesimi okula yürüyerek gider haldeydi. Fransız Science et Vie dergisinde yayımlanan haberde, Avrupa Araştırmaları Merkezinden (Dijon) Dr. Daniel Rigaud, ABDdeki ölümlerin yüzde 10unun hareketsizliğe bağlı hastalıklar sonucu meydana geldiğini, Avrupanın da yakın bir gelecekte aynı oranı yakalayacağını belirtiyor. Dünya Sağlık Örgütü verileri de dünyanın hareketsizlik salgını ile karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.

    1980 ve 1990 yılları arasında Avrupada obez insan sayısındaki artış oranı yüzde 10dan yüzde 40a çıktı. Fiziksel hareket yetersizliğine bağlı kalp rahatsızlıkları dünyadaki ölüm nedenleri arasında birinci sırada. Yapılan araştırmalar düzenli yapılan egzersizlerin, hareketsizlik kaynaklı ölüm oranını yüzde 63 azalttığını ortaya koyuyor.
#05.06.2005 23:28 0 0 0
#05.06.2005 23:06 0 0 0
#05.06.2005 22:48 0 0 0
#05.06.2005 22:39 0 0 0
  • süper fotograflar ellerine sağlık teşekkürler.
#05.06.2005 22:37 0 0 0
#05.06.2005 22:30 0 0 0
#05.06.2005 22:28 0 0 0
  • köpekbalığıda varmı acaba beyaz ayıda sakat. güzel fotograf ellerine sağlık ~Eysem~
#05.06.2005 22:24 0 0 0
#05.06.2005 22:22 0 0 0