"ALLAH ile aldatanlar" ayetinin tam karşılığıdır bazılarının durumu...dinin içine ustaca yerleştirilmeye çalışılan gizli şirk bazen mürşidi kamil adı altında ruhban alanı yaratıyor kendine hatta kendini kabaladaki adem kadmon un kusursuz yansımasına yükseltenler firavunun dinini devam ettiriyor dinin içinde sinsi bir şekilde.."ben nasıl istersem öyle söyleyeceksiniz ben nasıl istersem öyle düşünüceksiniz rabbaniyete
varmak için benim ışığımı izleyeceksiniz"...şeklinde ilan edilmemiş bir manifestolarıda vardır...halbuki insan yaradılışı itibariyle Rabbanidir...
yine bir insan tarafından kutsanmasına hiç gerek yoktur...ama kurtuluşa ihtiyacı var insanın yada avunmaya yakalandığı damarda budur..
bir takım gizemli yapılarında tam anlamıyla yoketmeye saklamaya çalıştığı tek sığınılcak yer olan tevhiddir...yönelişin sadece aracısız ve ruhbansız bir şekilde RABB e olması ve insanın kendi mukaddesatının farkına varması...o yüzden dünyayı her türden putlarla idollerle ve kavram kargaşalarıyla doldururlar...adnan oktarın uygulamasına ve kurduğu sahneye bakarsanız sahte dünya cennetini görürsünüz...bu yöntemle taraftar devşiren bir hasan sabbahı hattırlıyorum tarihte...gaflet uykusundan uyanmanın yolu yüksek bir kavrayışı Yaradandan niyaz edip,şuurla Kuran okumaktır...şuurla bilime yönelmektir...
gerrard mesadie bir kitabında der ki gerçek birdir filozoflar,şairler ve deliler söyleniş şeklini değiştirir sadece...bizdede maşallah o kadar çok hoca var ki gerçeğin söyleniş şekli ağızdan ağıza ve akıldan akıla o kadar çok kıvama sokuluyor ki işine gelen işine geleni alıyor..
kısacası ortaya din adı altında herkezin damak tadına uygun bir meyva tabağı konmuş..peki gerçekte kulun uygulaması gereken nedir?...inanmış bir insanın yolu vicdanına ve aklına en hafif gelendir ki onlar eylemlerini ve işlerini allah korkusuyla yaparlar..bu giyimdede kuşamdada söylemdede geçerlidir..."Allahla aranıza hiçbir irade koymayın" demiyormu RABB imiz bakara suresinde...yani akıl sahipleri için referans Kurandır..arada hiçbir şey yok olmamalıda.modern dünyanın yaşam argümanları adı altında eurokültür yıllarca dokusuna zerk edilmeye çalışılmış toplumun ve bunu sinemanın müziğin edebiyatın ve güncel yaşamın içinde çok iyi organize olmuş ortak bir akılla yapmışlar...başörtüsü burada küçük bir vesiledir sadece...şimdi toplum heranlamda kendi özgün koşullarını oluşturuyor...bu işlerine gelmiyor küsüyorlar ve hatta kızıyorlar...)...biz konularımızı ,beğenilerimizi ve gündemlerimizi onların fokuslamaya çalıştıkları alanlardan uzak tuttuğumuz sürece toplum bu dönüşümü daha rahat tamamlayacaktır...
daha kötü konuşmaya gerek yok...ciddiye alanlar bence düşünmeli bir kez daha bunları...güncellenme saatim geldimi diye,yoksa kandırılmaya ve gaza getirilmeye ,doktrine edilmiş taş heykellere tapmaya devammı etmeliyim şeklinde bir düşünmeli...zaten hedef kitleleri yeni jenerasyon kendilerince bir ikilem ve mağduriyet yaratıp henüz bilinci tam oturmamış genç beyinlere sızmaya çalışıyorlar...modern ve çağdaş kadının ekranlardaki yüzü pınar burda sadece konu mankeni...kızmaya bile gerek yok...
mesele atatürk değil emin olun atatürk umurlarında bile değil...aslolan bu milleti atatürk ismi etrafında kavgaya çekmek...programı yapan zaten bu koşullara gazetecilik adı altında çanak tutuyor...konuk zaten ne diyeceğini ezberlemişte gelmiş...şıracı ve şarapçı misali...bunlar hala bu oynadıkları tiyatroyu yiyen var falanmı zannediyorlar...?raf ömrü dolmuş varyasyonlarınıza devam edin diyelim onlara..gülerek seyrediyoruz atatürkçülüğünüzü...
sorun burada...öyle bir yazılı ve görsel ekinti yapılmış zihinlere altyapı oluşturulmuş ki 50 -60 senedir atatürkü sevenler ve sevmeyenler,biraz provakasyonla bir anda laik anti laik oluverir,biraz daha deminden koyarsanız dinli dinsiz oluverir,ümmetçi ve ulusalcıyada dönüşüverir bir anda..hatta yukarıda okunduğu gibi atatürkü sevip te EFENDİMİZE yöneltilmiş hakarate ses çıkaranlar ve ses çıkarmayanlar diyede bir kutup oluşabilir .Bu yorum sahipleri aslında bakış açılarına göre haklıdırlarda... bu konudan yüzlerce tezat içeren münakaşa sebebi çıkartılır...bu provakatif yabancı ruh ülkemizde görsel ve yazılı medya yordamıyla bu kavgaların yıllardır manuplasyonunu yapıyor sebepleri ve zemini hazırlıyor...dikkat edilmesi farkına varılması ve odaklanılması gereken budur...bu liberal görünümlü medya provakatörleri tarihi tarih gibi algılatmamak için gayret içindedirler uç söylemleri gündeme getirip konuşturup etki tepki prensibiyle sürekli cadı kazanı kaynatırlar.
mustafa kemal i taraf olarak benimsemek sana doğru geliyorsa gelsin...peki hangi taraf bu milletin düşmanımı,köşkte rakı içip bu millet aleyhine kararlar almaktan keyif alan birimi,koca osmanlıyı tasviye ettikten sonra kafasına göre yöneteceği bir devlet kuran birimi ,milleti şapka takmaya zorlayıp bundan bir ironi çıkartan birimi,bu kadar basit olmamalı,korkunç bir egoya sahip bir megaloman olarak mı gözüküyor yoksa ?bu herkezin bulunduğu yere göre değişir,...çanakkalede okumuş kadrolarının neredeyse tamamını kaybeden bir millet,eldeki tek insan sermayesi mübadeleyle gelenler ve zaten halihazırda içerde olanlar...
burada yapılabilecek şey nedir...?konumunu korumak değilmi?zaten bir kaç çıkış manevrası oldukça ses getirdiysede bu sadece sonunu hızlandırmıştır..ama çevre coğrafyanda enternasyoneller ölümcül bir şekilde sivrilip yeni bir savaşa doğru gidilirken ne yapılabilirdi?kendi coğrafyandakilerle bile başedemezken biz lozanda rol yaptık hala emperyal bir devletizmi diyecekti?yada hilafet hala ayaktadır diyip kılıç artığı anadolu insanıyla bu misyonumu üstlenecekti...?..bunları içerdeki bizansa rağmenmi yapacaktı..türkiyeye enternasyonel sosyalist bir elbise giydirilmeye çalışılırken buna engel olabilirmiydi...denedide...bence atatürk chp limiydiden daha gerçek sorulara ihtiyaç var
devlet bürokrasisinin 1920 lerden sonra kimlerin elinde olduğunu saymaya gerek yok...sahneyi kuran mustafa kemal gibi dursada zaten yanılgı orada etkinliği sürekli sınırlıdır...etrafını denetleme lüksününde olmadığınıa eminim...tekparti dönemi etkinliği sandığın ölçüde değildir...hep filmin sonuna denk getirilir ve bazı olaylar ona maledilir iyi araştırılırsa bu olaylar kanıtlarıyla mevcuttur...burdan okuyup okuyupta bir mustafa kemal savunuculuğu çıkarmak yanlış olur...zaten hızlandırılmış ölümü ve sonrasındaki politik uygulamalar ülkenin hangi siyasi çizgiye oturtulmaya çalışıldığınında göstergesidir...asıl anlaşılması gereken budur... mustafa kemalin biyografisi bile tartışılırken asıl siyasi tarih kimbilir ne kadar doğrudur....hiç dikkat çekmiyormu ortalık birilerinin mustafa kemale düşmanlık edeceği diğerlerininde savunacağı keskin kanıtlarla doludur...
1927-28 yıllarından sonra kontrol mustafa kemalde değildir...inönü ve kadrolarındadır,mustafa kemal ilk meclis seçimlerinde önemli derecede mevzi kaybetmiştir...siyaseten konumunu korusada yaptırım ve etkinliği çeşitli şekillerde bypass edilmiş etrafı sarılmıştır...cumhuriyetin kuruluş aşamalarını sadece mustafa kemal ve ekibinin başarıları olarak algılamak hatadır...içerde büyük çekişme ve mücadele vardır...mustafa kemal burada etkinliğini kaybedendir..."mustafa kemalle alakası olmayan şey"e gelince tabiki cumhuriyetin kuruluşu ve osmanlıdan kalan çekirdek devletin muhafaza sürecinde mustafa kemal etkindir ama bu yeni devletin siyasi argümanlarını oluşumunda mustafa kemal ne kadar etkindir...?
yalnız adamdır...ama tv de belgesellerini yapan mustafa kemal münafıklarının anlattığı gibi bütün kararları alırken yorgun düşmüş yalnız adam değil gerçekten yalnız adamdır...6 oka gelince avrupaya parlementer sistem için parti modeli aramaya giden recep peker avrupada hiçbir parti doktrini kalmamış gibi mussolininin italyasında gidip onun partisinin 12 oklu modelini türkiyeye getirir...daha sonrada 12 fazla gelir 6 yeterli deyip indirirler...ama daha sonra kendini atatürkün partisi diye kendini adlandıran chp bu okları atatürke maleder...halbuki sadece kurdelasını kesmiştir...sanırım cevap verdim
esra elönü şoven bir bayan...manşetlerde olmayı seviyor olmalı ama chp nin icad ettiği ve memleket insanını canından bezdirip bir grup oligarkın daha iyi semirmelerine hizmet eden ve Mustafa Kemalle alakası bile olmayan ,daha çok avrupanın faşist devletçi diktatoryalarına denk düşen anlayış eğer Kemalizmse yada atatürkçülük diye tasvir edildikçe daha çook esra elönü çıkar...meselede toplum mühendisliği adına tasarlanmış atatürkçülüğün chp de varolması gerçek Mustafa Kemal in ve misyonunun tarihin karanlık yanında hapsedilmesidir...zaten kafaların karışıklığıda bundandır...faşist mussolinin partisinin 6 okunu Atatürkün devrim ve ilkeleri diye bu millete pazarlamak yaklaşık 60 senedir çok iyi rant sağlayan bir sektördü ama artık alıcısı azaldı sanıyorum...kantin sosyalistleri dışında fazla prim yapmıyor...gerçekten vatansever ve tarihe objektif bakabilenler mustafa kemalin de bir parçası olduğu çok daha derin bir tarih projeksiyonunun varlığını hissedebilirler...chp ye ve seçmenine yaptırılmayan yada yada yapamadıkları şeyde tam olarak budur..esra elönü kısmen bunu söylemeye çalışsada konuyu kendinde odaklamayı tercih ettiği için tarihsel bir yorum yapmayıp sadece sosyal bir sorun olarak algıladığı için beceremediği kesin...
bir kere şunu anlamak lazım ki 1927 den sonra kontrol Mustafa Kemal de değildir...siyasi bir figür olarak öne çıksada epeyce mevzi kaybetmiştirnihai karar mercii değildir...yani şu yanılgıya düşmemeliyiz bu ülkede halkıyla çatışan sistemin kurucusu Mustafa Kemal değildir...her ne kadar bu şekilde anlatılmış olsada bu belli bir kastın oligarşinin 80 sene sömürdüğü hatta semirdiği bu yapıyı kuranlar bellidir ; araştrıp rahatça bulabilirsiniz...hatta bu yapıya direndiği için şahsi kanaatimce Mustafa Kemal de hızlandırılmış bir ölümle bertaraf edilmiştir...ama yapacak fazlada bir şey yoktur...birileri çıkıp hilafeti kaldırdı şöyle yaptı böyle yaptı gibi gerekçeler gösterebilir...hilafet kaldırılmamış ilga ve mülga edilmiştir(yani dondurulmuştur)...kontrol edilemeyecek ve içi doldurulamayacak bir gücün devamı neye yarar...onun yerine laiklik abul edilmiş ama eksik bırakılmıştır ki bu milletide zorlayan budur...yıllarca fransadan ithal edildiğiyle övünülen bir laiklik anlayışı bu millete dayatılmıştır...hatta tahsil hayatım boyunca kaç sınavda kaç laiklik nedir sorusu cevapladığımı hatırlayamıyorum ...din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır deyip oh bu kek soruda olmasa ne yapacaktık dediğim günler olmuştur...ama günün birinde fransız anayasasındaki laiklik tanımını okuyunca yüce milletimin fena bir şekilde kandırıldığına bir kez daha şahid oldum çünkü şöyle der
"fransa devletinde din ve devlet işleri birbirinden ayrıdır.fakat fransız devleti katolik hristiyandır"...yani millet devlet tarafından manen sahiplenilmiştir yasal olarak...oysa bizim milletimiz sahipsiz kalmıştır...sorunu laiklikte değil camilere sandalye koymaya kalkanlarda ezanı türkçe okutmaya çalışanlarda bütün bunları yaparkende atatürk isminin arkasına saklananlarda arayın...meydanlara çıkarıp şuursuz yığınları türkiye laiktir laik kalacak diye bağırtanlarda arayın...kendilerince dini bağnazlığı red etmekte ve hatta modernizmin ,medeniyetin türkiyedeki yüzü olduklarına inanmaktadırlar..bu anaokulu zihniyetiyle mutlu olmalarındada bir sıkıntı yoktur..)...
rahmetli şenol özbek in sözüyle bitireceğim..."proleterya medeniyet inşa etmez bize şeyh edibaliler akşemseddinler lazım"
atatürk önünde padişah koltuğuna oturmak varken cumhuriyeti kurup diktatör olmuş
daha altı aylık öz kardeşini hamamda boğdurtan bir düzenden alıp cumhuriyeti kurdu
bunun neresi kötülük
babadan oğula devredilen bir sistemin neresi demokratikti neresi islami idi
kardeş katli hangi dinde var herkesin padişahın kulu ve kölesi olduğu bir sistemi
islam
Sormadan edemiyorum
600 sene padişahın kuluydunuz
300 sene de halifeye kul oldunuz
Cumhuriyet sayesinde Allaha kul olmayı öğrendiniz
Bu yüzden mi Atatürke düşmansınız
ATATÜRKE küfür etmeyi dindarlık kabul
padişaha kul halifeye kul olmakla hangi milleti suçluyorsunuz...bu millet cumhuriyetten öncede ALLAH ın kuluydu...kanıt isterseniz
çanakkalede cebinde KURAN la şehid olan binlerce mehmetçiğe bakabilirsiniz...şimdi diyeceksinizki atatürk ve cumhuriyet karşıtları ülkeyi sarmış ))...bu ülkenin sorunu Mustafa Kemal paşayı tapmayan ölsün denilen atatürk heykeline çevirenlerdir...7000 tanesinden 4000 tanesi birbirinin aynısı atatürk heykeli olan bir ülke kime tuhaf gelmez...mesele atatürk değil onun manevi hatırasının üzerine dikilip bu milletin tapmaya zorlandığı puttur...atatürk karşıtlarının kökenlerine bakılmalıymış...Atatürkçülüğün arkasına saklananların kökenlerine bakmayı bir denesene...1980 model inkilap kitaplarıyla tarih öğrenirseniz bu devleti 90 senelik bir cumhuriyet zannederek izm lerle zincirlenirsiniz...kötü tarafı bununda farkına varmassınız...
faşist diktatör mussolinin partisinin 6 okunu getirip atatürkçülük diye bu millete yutturmaya çalışanları bir araştırın bakalım...
mankurt nedir?
orta asyada savaşta esir düşenlerin saçları kaztılır...sonra başlarına deve derisinden yapılma bir başlık takılır...saçlar uzayamayınca esir aklını kaçırır...iradesi anıları benliği herşeyi yok olur...sadece kendisine yemek veren sahibine itaat eder robotlaşır.....ve bir sonraki savaşta
kendi tarafına karşı savaştırılır...hiçbirşey hatırlamadığı için kendisini güdenden başka hiçbirşey bilmediği için kendi insanlarına karşı acımasızca savaşır ve hiçbir şey hissetmez...kendi insanlarına yabancılaşmak kendi kültürüne geleneğine yabancılaşmak...bilmem bu filmi gördünüzmü daha önce ...
kısa süreli çarpmalarda temas kesildikten sonra vücutta ; vücut direncinden dolayı statik elektrik potansiyeli oluşur...buda vücutta lokal kasılmalar ve stres oluşturur...bu statik yükü atmak için yapılabileceklerden biride çıplak ayakla toprağa basmak ve bir süre yürümektir ki statik elektrik yükü topağa akıp deşarj olsun...ama yinede defalarca çarpılmış biri olarak tavsiyem ortalıkta bir tel , kablo görürseniz yada evdeki buzdolabı çamaşır makinesi dokunduğunuzda hafif şekilde çarpıyorsa kendiniz müdahale etmeyip acilen elektrikçinizi çağırın...
bu futbol holiganizmini yayan odakların ve futbol ikonlanlarını putlaştırıp milletin önünde yaptığı kayıkçı kavgasına ezeli rekabet ebedi dostluk sloganını yapıştıranların amaçlarının futbol yada spor olduğu konusunda hiç emin değilim...inandığı dini elhamdülillah bizde müslümanız diye geçiştirip sözkonusu taraftarı olduğu takım ve renkleri olduğunda ruhunu adamışçasına mücadele eden insan profilinden bol miktarda var ülkemizde...inandığı dinin mesajını takımının transfer listesi ve ilk onbiri kadar araştırmaz birçoğu...rahmetli cemil meriç in dediği gibi "bilincine deli gömleği giydirilmiş" insanlarımız...artık futbol sporluktan çıkmış bir rant ve menfaat kapısı toplumun hücrelerine kutuplaşma ve fitne eken bir logo din haline gelmiştir...put kavramını cahiliye dönemindeki kabe ye dikilmiş taştan tahtadan ibaret heykeller zanneden insanlarımız KURAN da anlatılan tapıcılığın ve şirkin ne olduğunu maalesef bilmeden yaşamaktadırlar...
Bakara suresinde geçen "ALLAH la aranıza hiçbir irade koymayın" ayeti kavramsal figürlerinde put olduğunun altını net olarak çizer...eski romada toplumun kazanma ve kaybetme güdülerinin sömürülmesi için yapılan gladyatör savaşlarının çağdaş uygulamasıdır sanki...
elinize sağlık çok önemli ayrıntıların altını çizmişsiniz...islam dünyası büyük resmi görmeye çalışmayıp mezhepçilikle uğraştığı sürece sadece KURAN müslümanı olup bilincini imana , ilme ve fenne adamadığı sürece açık ve dolaylı olarak sömürülen olur ancak...
Ayette "Sana indirilen Kuranı okumak için acele etme,önce RABB im ilmimi arttır diye dua et" diye kullarına bir yol göstermiştir RABB imiz...
sadece izm ler değil....pop kültürün görsel ve işitsel dünyamıza ektiği putlarda mevcut...özellikle genç nesillerin idoller ve semboller le oyalanıp bunları farkında olmadan putlaştırması ve ülkemizde bir komedya halini almış futbol 2 renk için ruhunu verme noktasına gelmiş taraftar kitleleri ve bunları sürekli manüple edenler...bilinçleri öyle kapanmış halde ki dışardan hiçbir telkini algılayamama noktasındalar...
müziğimizde şiirimizde bile var izleri...yıllarca müzik adı altında nefsin ve sevilenin putlaştırılması bilinçlere ekilmiş...hatta forumda okuduğum şiirlerde bile mevcut bu durum....
bir şeyi savunduğumuz yok abartmayın ...kavga eder gibi tartışmayıda tercih etmiyorum sizden delil beklentiside yok...dediklerinizi katı bir şekilde red etmiyorumda ayrıca...fakat birinin müslümanlığını ve imanını yargılamak YÜCE KİTABIMIZDA kimseye verilmiş bir hak değildir...ALLAH ın dinine iman etmiş biri olarak bunu sizde iyi bilirsiniz ...yukarda yazdıklarınızı eleştirdiklerinizi savunur bir halimi var kimsenin ben göremiyorum...gerçeği anlatayım derken gerçeği gölgeler hale gelirsiniz çok bağırırsanız...
önce şunu bilmek lazım hilafet kaldırılmadı zaten kaldırılamazda sadece donduruldu...çünkü ancak devredilebilir ve devretmek içinde 2000 ulemanın onayı ve bu işi yetkin bir şekilde kotaracak bir güç gerekir...bunlar o günün koşullarında yoktu...hilafetide iyi anlamak lazım o günlerin monarşik düzenlerinde hilafet kurumsal değildi...yeni bir hilafet yorumu yapabilecek sosyal altyapıda islam coğrafyasında yoktu...
böyle önemli bir kurumu o günlerde devam ettirmeye çalışmak içini dolduramadıktan sonra neye fayda sağlar...?...laiklik eksik bırakılmş bir tanıma sahiptir uygulamada...devlet ve din birbirinden ayrılırda peki dinin seküler fonksiyonu ne olmalıdır...sorun yanlış uygulamalardadır...doğruluğuna inandığımız kavramlar olabilir eleştirilerimizde olabilir arkadaşlar...bunları sohbet ortamına hoyratça değil akılla ve saygıyla sunmalıyız.
Mustafa Kemal in konumu ittihat terakki tarafından yükseltilmemiştir...önce bunu düzeltelim...bilakis büyük bir çatışma hakimdir duruma...
örnek olarak okuduğum bir kitaptan br pasaj geçeyim...moğollar selçukluyu yıkıp payi tahtı yani konyayı işgal ettiği zaman bir karar alındı payitaht ve sancak işgal altında iken devletten ve devlet vicdanından bahseilemez yeni bir devlet kurulmalıdır...bu görevde osman beye verildi bütün beylikler içinde ve selçuklu sultanına isyan etmesi sağlandı...osmanbey isyan edince moğollar esaret altındaki sultandan isyanı bastırmasını istedi.sultanda 1000 kişilik bir ordu gönderdi...fakat ayaklanmayı bastırmakla görevli orduda asker yerine devletin resmi kademelerinde görev alan zamanın bürokratları hakimleri ve değerli danışman isimleri balaban han komutasında gönderilmişti....yani aslında yapılan osman beye yeni devletin alt yapısını göndermekti...o günün koşullarını 1920 lere uygulayın aynı ince siyaseti görürsünüz..
önce çanakkale komutanları dahil devletin kademeleri önce anadoluya gönderilmiş daha sonra Kemal paşa bu organizasyonun başına geçirilmişti...bu tabloyu 600 sene arayla uygulayan ortak aklı ve ruhu araştırmak öfkeli bir eleştirmenlikten daha doğru olur...