Türkiye'deki dağlar orojenik hareketlerle ve volkanik olaylar sonucu oluşmuştur.
1) OROJENİK HAREKETLERLE MEYDANA GELEN DAĞLAR:
(Oro-Dağ, Jenez-Oluşum => Orojenez > Dağ oluşum hareketleri ).
Sıra dağlar genellikle derin denizlerde biriken tortulların, yan basınç oluşturan kıta hareketleri (tektonizma)sonucu, kıvrılarak veya kırılarak yükselmesi ile oluşmuştur.
a-Kıvrım Dağları:
Bu dağlar esnek tabakaların kıvrılarak yükselmesi sonucunda oluşmuşlardır. Türkiye'deki kıvrım dağlarını Alp-Himalaya kıvrım sistemi içinde düşünüyoruz.
Türkiye'nin bulunduğu yerde Tethis Jeosenklinali vardı. Bu deniz küçülerek 3. zaman ortalarına kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu jeosenklinal, etraftan dış kuvvetlerin getirdiği materyallerle dolmuş ve kalın tortul tabakalar oluşturmuş, daha sonra bu tortul tabakalar kıvrılarak yükselmiş, böylece Alp-Himalaya kıvrım sistemi oluşmuştur. Ülkemizdeki Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslarda, bu kuşak içersinde olup, kalker tabakalarının kıvrılmasıyla meydana gelmiştir.
Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslar, Van gölünün kuzeyinde birleşirler. Bunlar oluşumlarını 3. zaman sonlarında, bugünkü şekillerini de 4. zaman başlarında Anadolu'nun toptan yükselmesiyle kazanmışlardır.
b-Kırık Dağları:
Kıvrılma özelliğini kaybetmiş olan sert tabakalar kırılmaya uğrarlar. Böylece fay hatları oluşur. Fay hatları boyunca, bazı kısımlar çökerken, bazı kısımlarda, yüksekte kalırlar. Çöken kısımlara GRABEN, yükselen kısımlara HORST denir. Bunlara örnek Ege'deki Horst-Graben hattı örnek verilebilir. Kazdağı, Yunt Dağı, Bozdağlar, Aydın Dağları ve Menteşe Dağları horstlara örnektir.
2) VOLKANİK DAĞLAR
Volkanik dağlar, yerin derinliklerinde bulunan kızgın, erimiş ve basınç altındaki magmanın yeryüzüne çıkmasıyla oluşur. Ülkemizdeki volkanik faaliyetler III. Zamanda yoğun olarak görülmüştür. Bu faaliyetler sonucu kırıklar boyunca magma yeryüzüne akmış ve volkanik araziyi oluşturmuştur. Volkanik dağları şu şekilde sıralayabiliriz.
a) Doğu Anadolu Bölgesi Volkanları: Bu dağlar Van gölünün kuzeyinde bir fay hattı üzerinde yer almıştır. Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı dağı bu dağ sırasının kuzeydoğu ucunda yer alır.
Ağrı Dağı: 1203km2'lik alan içersinde kuruludur. İki kütle halindedir. Küçük Ağrı 3896 metre, Büyük Ağrı ise 5137 metre yüksekliğe sahiptir.
Tendürek Dağı: Yüksekliği 3533 m'dir Çaldıran ile Doğu beyazıt arasında bulunur.
Süphan dağı: Yüksekliği 4058 m'dir (Bitlis)
Nemrut Dağı: Bitlis'te yer alır. Van gölü varlığını bu dağa borçludur. Nemrut Dağı şimdiki görünümünü son volkanik patlama ve çökmeden sonra kazanmıştır. Son patlama sonucunda dağın tepe noktası yok olmuş ve krater oluşmuştur. Birkaç kraterin birleşmesiyle Kalderalar meydana gelmiştir.
Ayrıca Kargapazarı, Dumlu ve Bingöl dağları volkanik yapılı dağlardır.
İç Anadolu bölgesi Volkan Dağları :
Erciyes: 3917 metre yüksekliğindedir. Erciyes, İç Anadolu'nun en yüksek dağıdır. Erciyes dağının oluşumu birkaç aşamalıdır. Yamaçlardan merkezden çevreye doğru yayılan kırık hatları vardır. Doruk kesimlerinde sirkler ve buzullar vardır. Erciyes Kayseri ve Develi için su deposu görevini görür. Yurdumuzun başlıca kayak ve kış turizmi merkezleri arasındadır.
Hasan Dağı: Aksaray da yer alan bu dağ bir volkan konisidir.
Ayrıca: yine Aksaray'da yer alan Melendiz Dağı, Karapınar yakınlarında Karacadağ ve Karadağ genç volkan konileridir.
İç Anadolu'da Ürgüp-Nevşehir çevresinde tüfler ve tüflerin sıkışmasıyla oluşan kayaçların yer aldığı bir volkanik arazi yer alır. Bunların üzerinde Peribacaları bulunur. Karapınar (Konya) çevresinde volkanik arazi üzerinde oluşmuş göller vardır. Bunların en tanınmışı Meke Tuzlası dır.
C) Ege Bölgesi Volkanları:
Kula çevresinde yoğunlaşmıştır. Genç Kula volkanlarının 70 kadar konisi vardır. Bunlar fazla yüksek değildirler. Koyu renkli volkanik materyallerin yaygın olmasından dolayı yöreye halk arasında yanık arazi de denir.
D) Güneydoğu Anadolu Bölgesi Volkanları:
Bunlardan en tanınmışı 1957 m yüksekliğindeki Karacadağ' dır. Karacadağ'dan lavlar geniş bir alana yayıldığından yayvan biçimine sahip olan bu dağ halk arasında kalkan biçimli volkan olarak adlandırılıyor.
Bunlardan başka ;Köroğlu Dağı, Işık Dağı, yurdumuzdaki diğer volkan dağlarıdır.
DAĞLARIN TÜRKİYE'DEKİ COĞRAFİ DAĞILIŞI
Kuzey Anadolu Dağları: Bu dağlar Alp sisteminin Türkiye'deki kuzey kanadını oluşturur. Kuzey Anadolu Dağları, Karadeniz Bölgesinde iki sıra halinde uzanır. Kıyı yakınındaki sıra dağlar Küre, Canik, Giresun, Gümüşhane, Kalkanlı, Trabzon ve Rize dağlarıdır. Giresun, Rize dağlarına Doğu Karadeniz dağları da denir. Doğu Karadeniz dağları dik yamaçlı yüksek dağlardır. Bu nedenle ulaşım iç kesimlerle Kalkanlı ve Kop geçitleriyle sağlanır.
Bu sıra dağlar kuşağının gerisinde batıdan doğuya doğru ikinci kuşak vardır. Bunlar Köroğlu, Ilgaz, Deveci, Yıldız, Çimen, Kop, Mescid ve Yalnızçam dağlarıdır.
Güney Anadolu Dağları :
Bunlara Toros dağları da denir. Alp kıvrım sisteminin güney kanadına dahildir. Üç kısımdan oluşur.
1) Batı Toroslar: Antalya körfezinin her iki tarafına doğru iki kuşak halinde uzanır. Batıda Ak dağlar, ve Boz dağlar, doğuda Sultan, Dedegöl ve Geyik dağları.
2) Orta Toroslar: Antalya körfezinin doğusunda kıyıya paralel uzanır. Bolkar Dağları,Aladağlar, Tahtalı Dağları, Binboğa Dağları.
İskenderun körfezinin hemen doğusunda Nur(Amanos) dağları uzanır.
Güneydoğu Anadolu Dağları:
Torosların uzantısı olduğundan bunlara Güneydoğu Toroslar denir. Bu kuşak üzerinde Malatya Dağları, Genç Dağları, Bitlis Dağları ve Hakkari Dağları bulunur. En yüksek noktayı Cilo Dağları üzerindeki Uludoruk oluşturur. (4135)
Doğu Anadolu Dağları:
Bu bölgedeki dağların büyük bir kısmı Orta Torosların devamı olan sıradağlardır Bunlar: Tahtalı Dağları, Mercan Dağları, Karasu Dağları, Aras Dağı'dır. Allahuekber Dağı ise Kuzey Anadolu Dağlarının uzantısıdır. Ayrıca Şerafettin Dağı, Bingöl Dağı, Şakşak Dağı ve Kargapazarı Dağları bulunur.
Ayrıca volkanik dağlar vardır: Büyük ve Küçük Ağrı, Tendürek, Süphan ve Nemrut
İç Anadolu Dağları: Bölgede sıradağlar azdır. Sündiken ve Sultan Dağları sıradağlara örnektir. En dağlık kısım bölgenin doğusudur. Tecer, Çamlıbel, Hınzır ve Akdağlar buradadır. Ayrıca Ankara ve çevresinde İdris Dağı, Elmadağ ve Ayaş Dağı yer alır. Bölgenin volkanik dağları; Erciyes, Melendiz, Hasandağ, Karadağ ve Karacadağ'dır
Batı Anadolu Dağları:
Horst şeklindeki dağlardır. Kuzeyden güneye doğru Madra Dağı, Yunt Dağı Bozdağlar ve Aydın Dağlardır.
Muğla yöresinde KB-G.D yönünde uzanan dağ sıralarından oluşan Menteşe Dağları yer alır. Kuzeyde Kaz dağları ve Biga Dağları bulunur. İç kesimlerde, Sandıklı, Eğrigöz ve Murat Dağları gibi yükseltiler bulunur. Bursa'daki Uludağ eski bir volkanik kütlenin yüzeye çıkmasıyla oluşmuştur. Ülkemizin en önemli kış turizmi merkezlerindendir.
Dağların Doğal Ortam ve Ekonomik Faaliyetler üzerindeki Etkileri
Dağların uzanışı ve yükseltisi, başta iklim olmak üzere, toprak oluşumu, bitki örtüsünün dağılışı, yerleşme ve ekonomik faaliyetler üzerinde etkili olmaktadır.
Yükseklere çıkıldıkça, iklimin soğumasına bağlı olarak bitki örtüsü farklılıklar gösterir. Vadilerin iç kesimleri ile kuzeye ve güneye bakar yamaçları arasında farklı bitki toplulukları bulunmaktadır.
Yüksek ve engebeli olan dağlık sahalar genel olarak tarımın yapılmasını, ulaşımı, yerleşmenin kurulmasını ve yol yapımını güçleştirir. Fazla yağış alan dağlık sahalar, önemli ölçüde akarsuların beslenmesini sağlar. Ayrıca buralarda meraların bol olması büyük baş hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır.
Dağlarda bulunan yerleşme şekilleri ve buralardaki insanların tarımsal faaliyetleri, ovalara göre farklıdır.
Türkiye arazisi eski bir kara kütlesi olup aynı zamanda Alp Kıvrım kuşağı içindedir. Bu nedenle her jeolojik zamanda, yer hareketleriyle değişmeye uğramıştır. Dağ oluşum hareketleri ile yükselen sahalar, akarsularla sürekli olarak aşınmıştır. Yüksek sahalardan aşınan maddeler, çukur sahalarda, deniz ve göllerde birikmiştir. Bu birikim alanlarına Jeosenklinal denir.
JEOLOJİK ZAMANLARA GÖRE ANADOLU ARAZİSİNİN GEÇİRDİĞİ EVRELER :
A) I. Zaman: Türkiye'de 1. zamanda oluşmuş metamorfik ve tortul araziler bulunur. Türkiye'nin temelini oluşturan metamorfik araziler, Yıldız Dağları, Güneydoğu Toroslar, Batı Anadolu'da Saruhan -Menteşe veya Menderes masifinde yer alır. Ayrıca İç Anadolu ve Alanya-Anamur arasında eski masiflere rastlanır. Bu jeolojik zamanın şar döneminde (Karbonifer) gür ormanlar yetişmiş ve bu bitki kalıntılarının göllerde birikmesiyle Zonguldak çevresinde maden kömürü oluşmuştur.
B ) II. Zaman: Bu zamanda Türkiye'nin büyük bir bölümünde Tethis Denizi bulunuyordu. Akarsuların taşıdığı malzemeler bu denizin tabanında tortul tabakalar oluşturmuştur. Bu tortul tabakalar kırılarak kireçtaşları meydana gelmiştir. Bu nedenle Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağlarının uzandığı sıralarda, bu araziler geniş yer kaplar. Karadeniz kıyılarında Samsun-Zonguldak arasında, kumlu ve kireçtaşı tabakaları görülür. Aynı zamanda tortullarla birlikte volkanlardan çıkan malzemeler yayılmıştır.
C)III. Zaman: Bu jeolojik zamanın başlarında ülkemiz sıcak ve kurak iklimin etkisi altında kalmıştır. Bu dönemde Ankara-Çankırı-Sivas ile K. Anadolu'daki kapalı havzalarda tuzlu ve jipsli tortular oluşmuştur. Alp-Himalaya kıvrım sistemi ile birlikte Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağları oluşmuştur. Anadolu'nun iç kesiminde yer kabuğunun çökmesiyle çukur sahalar göllerle kaplanmıştır. Buralarda yetişen bitkilerin çürümesiyle linyit kömürleri oluşmuştur. G üney Doğu Anadolu Bölgesinde petrol yatakları oluşmuştur.
D)IV. Zaman: Türkiye bugünkü halini almıştır. Bu zaman başlarında Ege denizinin bulunduğu saha çökmüştür. Sık sık değişen iklim koşulları nedeniyle etraftaki denizlerde seviye yükselmesi olmuştur. İklim soğuması nedeniyle buzul çağı yaşanmış, Türkiye'deki bazı dağlar buzullarla kaplanmıştır. Eğe ve Akdeniz'in seviyesi şimdiye göre 100 metre alçalmıştır. Yaklaşık 8000 yıl önce bugünkü ilkim şartları oluşmuştur. Deniz seviyesinin yükselmesiyle Akdeniz'in tuzlu suları, tatlı suları olan Karadeniz'e ulaşmıştır. İç ve Doğu Anadolu'da volkanizma olayları başlamış ve bazı volkanik dağlar oluşmuştur.
Relikt (Kalıntı) Bitki:
4.Zamandaki buzul devrinde yaşayabilen iklimlerin ısınmasıyla günümüzde dağların yüksek kesimlerindeki soğuk alanlarda yaşamını sürdüren eski devre ait bitkilerdir.
Endemik Bitki:
Ancak sıcak iklimlerde yetişen ama ülkemizde Torosların güneye bakan sıcak yamaçlarında yetişme ortamı bulabilen bitkiler.
1.Karadeniz Ormanları: Türkiye ormanlarının %25'idir. Nem ve Yağış fazla olduğundan çeşitlilik fazla ve bitki örtüsü gürdür. Bu ormanlar;
Doğudan Batıya
Alçaktan Yükseğe
Kuzeyden Güneye doğru yükselti ve yağışın değişmesine paralel olarak farklılaşır.
2.Batı Anadolu Ormanları: Çanakkale Boğazı ile Ege Kıyılarını kapsar. Kuzeyde Karadeniz ormanlarındaki benzerlik güneye doğru Akdeniz ormanlarına dönüşür.
3. Akdeniz Ormanları: Karedeniz ormanlarından farkı kuraklığa dayanıklı olmalarıdır. Kıyıda 1000 m.lere kadar çıkan Maki kuşağının sona erdiği yerde başlayan orman kuşağı Toros Dağları boyunca uzanır. Sadece kuraklığa dayanabilen iğne yapraklı orman kuşağı yer alır. Bu ormanlar Karadeniz ormanları kadar gür değildir.
4. Doğu ve İç Anadolu Ormanları: İç kesimlerde sık olmamakla birlikte dağların yağış alan yüksek yerlerinde bulunurlar. Daha alçak yerlerde ise insanların tahribi sonucu yok edilmiş orman artıkları olan tek tük ağaçlar vardır. (Antropojen Bozkır)
B - MAKİ
Akdeniz iklimi etkisindeki kıyı bölgelerimizde insanların tahrip ettiği orman kuşağının yerinde oluşan bitki topluluğudur. Makiler çalı yada ağaççık olarak tanımlanır. Yüzlerce çeşidi vardır. (Tesbih, Sandal, Zakkum, Delice Zeytin, Kocayemiş, Keçiboynuzu v.s. bazılarıdır. )
Makiler tüm kıyılarımızda görülür. Ancak Güney kıyılarımızdan Kuzeye doğru yükselti basamakları ve çeşitleri değişir. (enlemin etkisi) Akdeniz'de 800-1000m lere Ege'de 500-600m lere Marmara'da ise 300m'ye kadar yetişebilirler. Karadeniz'de ise Yalancı Maki dediğimiz Garigler yer alır.
C - BOZKIR
İklim şartlarının ağaç yetişmesine uygun olmadığı yarı kurak yerlerdeki otsu, dikensi küçük çalı topluluklarıdır. İlkbahar aylarında
yemyeşil olan bu ot toplulukları, yaz kuraklığı ile sapsarı kurak ve çorak çalı topluluğuna dönüşür.
İç bölgelerimizdeki alçak (çukur) alanlarda yayılan bozkırlar yağışın arttığı dağ yamaçlarında yerlerini iğne yapraklı ormanlara bırakır. İç Anadolu'da bir çok yerde bu ormana geçiş kuşağı birden olmaz çünkü insanların tahribi sonucu eskiden orman olan alanlar tek tük ağaçlardan ibaret olan Antropojen Bozkırlara dönüşmüştür.
Doğu Anadolu'da yüksek platolardaki bozkırlar kurak bir yaz yaşamadıkları için yazın yemyeşil kalırlar. Bu yüzden buralarda büyükbaş mera hayvancılığı yaygındır.
D - DAĞ ÇAYIRLARI (Alpin Çayırları)
Ormanların yetişemeyeceği kadar soğuk ve az nemli yükseltilerde görülen yazın yeşeren kışın kar altında kalan soğuğa dayanıklı ot topluluklarıdır.
1-MATEMATİK KONUM:Türkiye matematik konum açısından kuzeyden gelen soğuk hava kütleleri ile güneyden sıcak hava kütlelerinin etkisinde kalır. Orta Kuşakta yer aldığından, 4 mevsim belirgin olarak yaşanır.
2-ÖZEL KONUM:
Ülkemizde çeşitli iklim tiplerinin oluşumunda fiziki coğrafya özelliklerinden kaynaklanana özel konumun etkileri bulunmaktadır.
a-Etrafındaki denizlerin etkisi: Türkiye'nin çevresindeki denizlerin sıcaklık ve yağış dağılışında çok önemli etkisi bulunmaktadır. Kıyılarımız iç kesimlere göre daha yağışlı, nemli ve ılık özelliktedir.Bütün denizlerimiz bölgelerimizin ilklimi üzerinde son derece etkilidir. Karadeniz üzerinden gelen nemli hava kıyıda bol yağışa neden olur. Ege denizi, Ege kıyılarında meltem rüzgarlarının oluşmasını sağlamaktadır. Anadolu'yu çevreleyen bu denizler kışın sıcaklığın düşmesini engellemektedir.
b-Denize olan uzaklık(Karasallık): Kıyılardan iç kesimlere gidildikçe, nemin azalmasına bağlı olarak aşırı ısınma ve soğuma özellikleri artmaktadır. Böylece yıllık ve günlük sıcaklık farkları artmaktadır. Yaz mevsiminde Anadolu'nun iç kısımları, aynı yükseklikteki kıyı bölgelerimize göre daha fazla ısınmaktadır.Sebebi; nemin olmaması nedeniyle aşırı ısınma.Yazın iç bölgelerimizin fazla ısınması, ormanları ve tarımsal bitkilerin yetişme sınırının dikey yönde yükselmesinde neden olmaktadır.
c-Etrafındaki kara kütlelerinin etkisi: Avrupa-Asya kıtası üzerinde soğuk, Afrika ile Arabistan çöllerinde ise sıcak ve kuru hava kütleleri oluşmaktadır. Bu hava kütleleri mevsimlere göre ülkemizi etkilemektedir.kışın Sibirya ve Balkanlardan gelen hava kütleleri, yazın Afrika ve Arabistan'dan gelen hava kütleleri etkili olur.
d-Etrafındaki Basınç Maddelerinin etkisi:
Yaz durumu: Bu mevsimde ülkemiz Atlas okyanusu üzerindeki Asar Y. Basıncı ile Basra alçak basıncı etkisindedir.genel olarak kuzeybatıdan güneydoğuya hava akımı oluşur. Marmara ve Ege'de sıcaklık biraz düşer. Öte yandan Afrika ve Arabistan'dan gelen sıcak hava nedeniyle aşırı sıcaklıklar oluşur.
Kış Durumu: Bu mevsimde ülkemiz Rusya üzerindeki Sibirya Y. Basıncı ile, İzlanda A. Basıncının etkisine girer. Sibirya üzerinden alan soğuk hava akımları kışların çok soğuk geçmesine neden olmakta iken, İzlanda üzerinden gelen hava akımı kışların daha ılık geçmesine neden olur. Kuzeyden gelen soğuk hava ile güneyden gelen ılık ve nemli hava karşılaşarak cephe yağışlarını oluştururlar.
Kısaca ; ülkemiz yazın yüksek basıncın etkisine , kışın ise alçak ve yüksek basınçların sık sık değiştiği farklı hava kütlesinin etkisine girer.
3-YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN ETKİSİ:
a) Yükselti: Türkiye'de sıcaklık, yükseltinin artmasına bağlı olarak batıdan doğuya, kıyıdan iç kesimlere doğru azalır. Kıyılar ılık geçerken, iç kesimlerden don olayı görülür. Yüksek dağlık alanlarda, dağların etekleriyle zirve kısımları arasında sıcaklık farkı oluşur. Yükselti, kar örtüsünün yerde kalma ve don olayının olduğu gün süresi üzerinde etkili olur. Yükselti yağış miktarı üzerinde de etkisini gösterir.
Dağların uzanışı ve bakı: Dağların uzanış doğrultusu ve bakı yağış ve sıcaklık dağılışında etkili olur. Karadeniz'de kuzey, Akdeniz'de güney yamaçları fazla yağış alır.dağ sıraları hava kütlelerinin ilerlemesini engelleyerek iklimde yerel değişmelere neden olular. Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağları nemli havanın İç Anadolu'ya girmesini engeller. Dağ kuşaklarının en önemli etkilerinden biride rüzgar üzerinde olur.Dağlık alanlardan gelen havanın D. Karadeniz de Föhn rüzgarı oluşturması gibi. Dağ uzanışı ve dağlar arasındaki gedikler, rüzgarın yönünü etkiler.
c) Bakı ve Eğim Durumu: Güneşten alınan enerji, dağ yamacının baktığı yöne göre değişme gösterir. Ülkemizde yaz ve kış güneye bakan yamaçlar kuzeye göre daha fazla güneş alırlar ve ısınırlar. Böylece güneye bakan yamaçlarda yarı kurak, kuzeye bakan yamaçlarda ise nemli ortam koşulları oluşur. Güneye bakan yamaçlarda, kar örtüsü daha erken kalkar, orman yetişme sınırı daha yüksekten başlar. Bitkiler daha erken olgunlaşır.
TÜRKİYE'DE İKLİM ELEMANLARI
1) SICAKLIK:
a) Yıllık ortalama sıcaklık dağılışı: Ülkemizde yıllık ortalama sıcaklık 20oC ile 3oC arasında değişir. Yıllık ortalama sıcaklık, yükselti ve karasallığın etkisine bağlı olarak kıyılarımızdan iç kısımlarına doğru ve batıdan doğuya doğru sürekli düşer. Ülkemizin en sıcak kesimleri, Akdeniz kıyı kuşağı ile G.Doğu Anadolu'nun güneyidir. (18oC). 18-14oC arasında olanlar. Akdeniz'in kuzey kesimleri ve kıyı bölgeleridir. İç Anadolu 10-12oC, D. Anadoluise4oC'nin altına düşer.
Ocak ayındaki ortalama sıcaklık dağılışı: Bu ayda bölgelerimiz arasında farklılıklar görülür. Kıyı bölgelerimiz ile G.D.An. ortalama 0oC'nin altında düşmezken D. An. da, -10oC'nin altına düşer. Ege'de 5o -10oC, Marmara'da 0o-5oC arasında seyreder. Karadeniz kıyılarında, diğer kıyılarımıza göre düşüktür. Kışın ülkemizin kuzeydoğusu ile güney ve güneybatısı arasında 20oC'ye varan farklar vardır.
c) Temmuz Ayındaki ortalama sıcaklık dağılışı: Temmuz ayında en yüksek sıcaklıklar G.Doğu Anadolu'da (30-35oC) görülürken, K.Doğu Anadolu'da en düşük sıcaklıklar görülür. (20oC'nin altında) yaz mevsiminde genel olarak ülkemizin her tarafında sıcaklık yüksektir. Yaz aylarında günlük sıcaklık değişmelerinde iç kısımlarda kıyı bölgelerimiz arasında önemli farklar görülür. Kıyı ile iç kesimler arasında 5-10oC'lik fark vardır.
d) Türkiye'de don olayı ve önemi: Don olayının olduğu günlerin süresi ve şiddeti bölgelerimize göre önemle değişme gösterir. Yıllık ortalama donlu gün süresi, Doğu An. yükselen platolarında altı ayı bulur. İç Anadolu'da üç ayı geçer. Kıyı bölgelerimizde 10 günü geçmemektedir. Genellikle donlu günler D.An.Kasım ayında başlar. Mart sonunda kadar devam eder. Tüm bölgelerimizde don olayı meydana gelir.
EN DÜŞÜK SICAKLIKLAR:
K.Doğu An. görülür. Burada bazı yıllarda kışın sıcaklık -40oC'nin altına düşer. İç Anadolu'da -20oC'nin altına iner. Eğe kıyılarında -7,-8oC, Akdeniz kıyılarında -3,-4oC'yi bulur. En düşük sıcaklıkların D.Anadolu'da olmasının sebebi, kar örtüsünün uzun süre yerde kalması ve çukur alanlarda sıcaklık terslemesi meydana gelmesidir.
SICAKLIK TERSLEMESİ
Kışın havanın açık ve rüzgarın olmadığı günlerde yüksek yerlerde aşırı derecede soğuyarak ağırlaşan hava kütlesi ,çukur sahalarda yığılması ile meydana gelir.
Don olayı, tarımsal ürünlerin türü ve yetişme süresi, yerleşme, konut tipleri, ulaşım ticaret ve inşaat gibi faaliyetler üzerinde etkilidir. Tarım ürünlerinin verimi üzerinde ilk ve son don olayları etkili olmaktadır.
2-TÜRKİYE'DE BASINÇ VE RÜZGARLAR:
a) Günlük Rüzgarlar:
1) Kıyılarda oluşanlar: Yaz mevsiminde özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında oluşur. Gündüz deniz, karadan sıcak olduğu için Y.B,Karalar A.B durumdadır. Böylece denizden karaya rüzgar oluşur. Bunlara deniz meltemi, gece ile tersi olur. Karadan denize rüzgar eser. Bunlara kara meltemi denir.deniz meltemlerine Ege'de İmbat denir.
2) İç kesimlerde oluşanlar: Yaz mevsiminde gündüz, soğuk olan vadilerden sıcak olan dağ yamaçlarına doğru rüzgarlar oluşur. Bunlara; vadi meltemi denir. Gece ise tersi olur. Yamaçlardan vadilere doğru rüzgar oluşur, bunlara da dağ meltemi denir.
Yerel Rüzgarlar:
Yerel rüzgarlar ülkemizin çevresindeki hava kütleri deniz kara basınç farkından dolayı oluşur.
Kış durumu: Eylül ayından itibaren Anadolu'nun iç kısımları yüksek basıncın kıyı bölgelerimizde alçak basıncın etkisinde kalır. Kışın soğuk karakterli, yazında serin ve kuru olan, çoğunlukla kuzeydoğudan esen rüzgarlara poyraz denir. Yine kışın soğuk karakterli, olup, Karadeniz ve Marmara'da kuzeybatıdan esen rüzgarlara karayel denir. Daha ılık ve yağışlı dönemlerde Akdeniz Ege ve Marmara'da etkili olan ve güneybatıdan ese ılık rüzgara lodos denir.
Yaz durumu: Nisan ayından itibaren, kuzeybatı Avrupa üzerinden, Basra'ya doğru genel bir hava akımı oluşur. Marmara ve Ege'yi etkisene alan bu rüzgarlara Etezyen adı verilir. Torosları aşan etezyen, Föhn rüzgarları oluşturur. Kıyılar iç kesimlere göre yüksek basınç oluşturduğundan, rüzgarlar oluşur. Güneyden esen sıcak ve kavurucu rüzgarlara samyeli denir.
3-TÜRKİYE'DE NEMLİLİK VE YAĞIŞ:
Oluşanlarına göre yağış tipleri:
1) Yamaç (Oragrafik) Yağışları: Nemli hava kütlesinin bir yamaç boyunca yükselerek soğuması sonucu oluşurlar. Yamaç yağışları çoğunlukla; dağların denize bakan yamaçlarında rüzgarların etkili olduğu yerlerde oluşur. Ülkemizde Karadeniz, Akdeniz bölgelerinde,Ege'de görülür.
2) Konveksiyonel yağışlar: İç kurumlarda ısınan havanın yükselerek soğuması sonucu oluşur. Özellikle ilkbahar başlarında İç Anadolu ve D Anadolu bölgesinde görülür. Bu yağışlara İç Anadolu'da Kırkikindi yağışları denir.
3) Cephe yağışları (Frontal): Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaştığı alanlarda, sıcak havanın soğuk hava üzerine çıkarak soğuması ve yoğunlaşmasıyla oluşan yağışlardır. Türkiye'de en fazla Akdeniz ve G.Doğu Anadolu'da kış mevsiminde görülür.
TÜRKİYE'DE YAĞIŞ ÇEŞİTLERİ VE ÖNEMİ
A) Yerde Oluşanlar:
1) Çiy: Genelde ilkbahar ve sonbahar aylarında, havadaki su buharının soğuk bitkiler ve cisimler üzerine temasıyla soğuması ve damlalar halinde yoğunlaşmasıyla oluşur.
2) Kırç: Havanın açık ve soğuk olduğu kış günlerinde, açık yüzeyler fazla soğur havadaki nem toprak , teller ve ağaçlara çarparak buz haline gelir.
3) Kırağı: Havadaki su buharının 0oC'nin altında yoğunlaşarak buz kristalleri haline dönüşmesiyle kırağı oluşur.
Gökyüzünde Oluşanlar:
1) Yağmur: Havadaki su buharının yoğunlaşarak damlalar halinde yeryüzüne düşmesiyle oluşur. Genelde kıyı bölgelerimizde yağmur fazladır.
2) Kar: Yoğunlaşma 0oC'nin altında buz kristalleri şeklinde olursa kar oluşur. Kar yağışları genellikle Ekim sonunda başlar. 1000m'yi aşan dağlardaki yağışlar kar şeklindedir.
KARIN YERDE KAMA SÜRESİ
Akdeniz ve Eğe kıyılarında : 1-2 gün
Marmara ve Karadeniz : 10-20 gün
İç Anadolu'da : 20-40 gün
Doğu Anadolu'da : 120 günü geçer.
Kar örtüsü, bazı tahılların yetişmesinde olumlu etki yapar. Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğun kar yağışı çığların oluşmasına yol açar. Çığ, ulaşımın aksamasına ve yolların bozulmasına neden olur.
3) Dolu: Yağmur sularının sıcaklığın aniden düşmesi ve donması sonucu dolu meydana gelir. Daha çok iç bölgelerimizde oluşur.
TÜRKİYE'DE YAĞIŞIN DAĞILIŞI:
Ülkemiz genelin yıllık yağış ortalaması 600mm civarındadır. Yağışın dağılışında kıyı ve iç bölgelerimiz arasında önemli farklar vardır. En az yağışı, Tuz gölü çevresi, Iğdır, Konya ovası, Yusufeli-Tortum gölü arası, Malatya ovası alır. En fazla yağışı ise Karadeniz ve Akdeniz kıyıları alır. Özellikle, Rize çevresi, Batı Karadeniz, Antalya bölümü, Hatay ve Hakkari bölümü.
Sonuçlar:
1-En fazla yağışı, ülkemiz kuzey ve güneyinde yer alan dağ kuşakları alır.
2-Yağış kıyıdan iç kısımlara gidildikçe azalır.
3-Yıllık yağış miktarının en az olduğu bölgemiz İç Anadolu'dur.
TÜRKİYE'DE SİS ve ÖNEMİ:
SİS: Havadaki su buharının yüzeye yakın yerlerde yoğunlaşmasıyla oluşur. Görüş mesafesinin 1 km'in altında düştüğü günler "sisli günler" ol-kabul edilir. Sisli günler en fazla, İç Anadolu'nun kuzeybatısı ,İstanbul Boğazı ve kuzey kıyılarımızda; en az ise, Ege ve Akdeniz kıyılarında.
Oluşumlarına Göre Sisler
1-Kara sisi: Kara kütlesinin geceleyin soğuması ve havadaki nemin yoğunlaşmasıyla oluşur. Kışın karla kaplı Anadolu'da sık sık kara sisi oluşur.
2-Kıyı sisleri: Karadan gelen soğuk bir hava kütlesinin deniz yüzeyini kaplamasıyla veya denizden gelen ılık bir havanın soğuk olan, kıyı kesimini kaplamasıyla oluşur.
3-Yamaç sisleri: Yamaçlar boyunca yükselen nemli havanın soğumasıyla meydana gelir. Karadeniz'de dağların kuzeye bakan yamaçlarında sık sık oluşur. Sisli günlerde havada bulunan nem fazladır. Sis hava kirliğini artırır. Aynı zamanda deniz ve kara ulaşımını olumsuz etkiler.
TÜRKİYE'DE KURAKLIK VE KURAK BÖLGELER:
Kuraklık ; yağış yetersizliği veya su azlığı demektir. Bir yere düşen yağış miktarı buharlaşma ile su kaybını karşılayamadığından kuraklık başlar. Ülkemizde kuraklığın en fazla olduğu yerler, Güney Doğu Anadolu ve İç Anadolu'dur. Yağış miktarlarının yıllara göre değişmesi, kuraklık üzerinde etkilidir. Yağışın azaldığı yıllarda kuraklıkta artar. Kuraklığın en az olduğu yerler, Karadeniz kıyılarıdır. Kuraklığın fazla olması tarımsal üretimi azaltır. Aylık yağış miktarlarında da önemli değişmeler görülür.
TÜRKİYE'DE HAVA TAHMİNLERİ
Hava tahminlerini Meteoroloji Müdürlüğü yapar. Hava tahminlerine ait değerleri gösteren haritalara sinoptik haritalar denir. Hava tahminleri basınç, sıcaklık,bulutluk durumu ile rüzgarın hızı ve sisliği yön dikkate alınarak, cephelerin özellikleri gidiş yolları belirlenerek yapılır. Sinoptik haritalarda; soğuk cephe İçi Dolu üçgen, sıcaklık cepheler ise yarım daireler şeklinde gösterilir.
Havanın bulutlu olduğu günlerde gün içindeki sıcaklık değişmelerinin azalacağı anlaşılır. Bulut aşırı ısınması ve soğumayı önler. Sinoptik haritalarda izobarlar sıkışık ise rüzgarın hızlı, seyrek ise yavaş eşeği anlaşılır.
TÜRKİYE'DE İKLİM ÇEŞİTLERİ
1)Karadeniz İklimi:
GÖRÜLDÜĞÜ YERLER: Karadeniz bölgesinin kıyı kesimi ile, Marmara Bölgesinin Karadeniz kıyısında görülür.
Özellikleri:
a-Her mevsim yağışlıdır. Yazlar serin kışlar ılık geçer.
b-Sıcaklık farkı azdır.
c-Yıllık yağış miktarı bölümler arasında farklılık gösterir. En fazla yağış D.Karadeniz bölümündedir. Yağışlar genelde yamaç yağışları şeklindedir.
d-Kıyıdan iç kesimlere gidildikçe kışlar daha soğuk, yazlar serin geçer.
2)Akdeniz İklimi:
GÖRÜLDÜĞÜ YERLER: Akdeniz, Ege Güney Marmara ve G.Doğu Anadolu'nun batı kesiminde.
Özellikleri:
a-Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer.
b-Yağışlar en fazla kış mevsiminde cephe yağışları şeklindedir.
c-Yıllık sıcaklık ortalaması 18-20oC civarındadır. Sıcaklık Akdeniz'den Ege'ye ve Marmara'ya doğru azalır.
3)Karasal İklim:
GÖRÜLDÜĞÜ YERLER: İç Anadolu, Doğu Anadolu G.Doğu Anadolu İç Batı Anadolu ve Trakya'da görülür.
Özellikleri:
a-Yaz ve kış sıcaklıkları arasındaki fark farklıdır.
b-Buharlaşma çok olduğu için kuraklık görülür.
c-Yağış ve sıcaklık durumu dikkate alındığından dörde ayrılır.
İç Anadolu:
Yazlar çok sıcak ve kurak geçer, kışlar D.An. göre soğuk değildir. En fazla yağış ilkbaharda konveksiyonlu yağışlar şeklindedir.
G. Doğu Anadolu:
yazlar çok sıcak ve kurak, kışlar nispeten yağışlı ve ılık geçer. En fazla yağış kışın ve ilkbaharda düşer.
D.Anadolu:
Kışlar çok uzun soğuk ve kar yağışlı geçer. Ülkemizin en soğuk bölgesidir. Yağış en fazla yazın düşer.
Trakya iklimi:
Karadeniz ve Marmara kıyılarına göre yazın sıcak, kışın soğuk geçer. Yağışlar en fazla yazın düşer.
4)Geçiş İklimi: (Marmara): Akdeniz ve Karadeniz iklimleri arasında geçiş özelliği gösterir. Kışlar Akdeniz'e göre serin, geçer. Yağış Karadeniz'e göre azdır.
2-Bitkiler toprakların aşınmasını ve sellerin oluşumunu sağlar.
3- Bitkilerden ilaç yapılır.
4-Canlıların beslenmesinde ve kullandığımız bazı mal ve eşyaların üretiminde yer tutar.
5-Bitkiler çeşitli topluluklar halinde bulunur (Orman ,Çalı, ot gibi)
6-Türkiye'de 12.000'den fazla bitki türü bulunur.Bu yüzden dünyada ekvatoral bölgeden sonra oldukça zengin bir ülkedir.
7-Ülkemizde farklı iklim bölgelerine ait, bitkilerde barındırır.
ÜLKEMİZDE BİTKİ ÖRTÜSÜNÜN ZENGİN OLMASI ŞU FAKTÖRLERE BAĞLIDIR;
İklim etkisi:
Karadeniz'de dağların eteklerinde-geniş yapraklı orman görülürken, Karadeniz'de dağların yükseklerinde iğne yapraklı orman görülür.
Akdeniz'de kuraklığa dayanıklı bitkiler, iç kesimlerde bozkırlar vardır.
Yüzey şekillerinin etkisi: Dağ kuşaklarının kuzey ve güney yamaçlarında ormanlar birbirinden farklıdır. Örnek: K.Anadolu Dağlarının kuzeyinde aşağıda nemli ve ılıman geniş yapraklı, yukarıda ise iğne yapraklı orman görülür. Aynı dağın güneyinde ise kuraklığa dayanıklı fazla güneş ışığı isteyen kurakçıl bitkiler yetişir. Yine yükseltinin artmasına bağlı olarak da, bitki örtüsü farklılık gösterir. Örnek: Toroslarda 1000m'ye kadar, kuraklık isteyen Kızılçam ormanları yetişirken, daha sonra soğuğa dayanıklı sedir ormanları görülür.
Toprak ve Ana Materyalin Etkisi:
Bitkilerin besin maddesi isteği ve kök gelişim özellikleri farklıdır. Bazı bitkiler kireçli arazileri, bazı bitkiler yumuşak ve kumlu ana materyalleri tercih eder. Tuzlu topraklarda Fıstık çamı, ve sarıçam yetişmez, bunlar kumlu topraklarda yetişir.
İnsan etkisi: Ülkemizde medeniyetler eskiden beri geliştiği için, bitki örtüsü çok tahrip edilmiştir. Akdeniz'de kızılçam ormanlarının yerini çalı toplulukları almış, İç ve D.Anadolu ormanlarının yerini bozkırlar almıştır.
İklim değişmeleri: 4. Jeolojik zamanda, soğuk ve az yağışlı devirde Avrupa ve Sibirya'da yetişen bitkiler Anadolu'da yayılmıştır. Sıcak ve nemli devirde Akdeniz iklim bölgesinde yetişen bitkiler Anadolu'nun kuzeyine kadar ilerlemiştir. Yurdumuzda geçmişteki iklim şartlarına göre yetişmiş bazı bitkilerde bulunmaktadır. Ülkemizin bu özelliği, daha önceden yetişmiş olan bitkilerin tamamen ortadan kalkmasını engellemiştir. Bu nedenle ülkemizdeki bitkilerin üçte biri kalıntı bitkilere aittir. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bitkilere Endemik bitkiler denmektedir.
ORMANLAR:
Ormanlar geniş yapraklı,iğne yapraklı, bazen de karışık orman gibi gruplara ayrılır. Bu ormanlar iklim ve toprak şartlarına göre farklı bölgemizde yetişir.
1)KARADENİZ ORMANLARI:
Bu bölgede iki farklı orman kuşağı yer almaktadır. Birincisi Karadeniz kıyısı boyunca nemli ve ılıman iklimde yetişen geniş yapraklı orman, ikincisi dağların yükseklerinde nemli ve soğuk iklimde yetişen iğne yapraklı orman görülür. Karadeniz bölgesinde bulunan ormanların en önemli özelliği, ağaç türlerinin fazla olmasıdır. Sebebi iklimin uygunluğudur. D.Karadeniz bölümünde ülkemizdeki bitki türlerinin yarısı görülür. (6 bin çeşit)
a-Geniş Yapraklı Orman: Batıda yıldız dağlarından başlayarak doğuda Gürcistan sınırına kadar dağların kuzey yamaçlarında 1000m'ye kadar olan bölümde yer alır. Kışın yapraklarını dökerler. Bu orman kuşağında; kayın, kestane, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, karaağaç, meşe, kızılağaç ve dişbudak türleri bulunur.Ormanlardaki ağaç türleri bazen tek, bazen toplu şekilde dağılış gösterir. Yıldız dağlarında meşe, kayın, gürgen yaygındır. Batı ve orta Karadeniz kuşağında, kestane, kayın ve gürgen yaygındır. Kayın kerestesi özellikle mobilyacılıkta ve kaplamacılıkta kullanılır.Doğu K. bölümünde ise, kızılağaç ormanları hakimdir. Yamaçlarda ıhlamur, kestane ve kayın ormanları bulunur.
Bölgedeki kayın ormanlarının altında ağaççık veya çalılarda bulunur. Bu ağaçcıkları, orman gülü, fındık, üvez, kayacık, kızılcık ve şimşir oluşturur. Orman gülü daha çok. Batı ve Doğu Karadeniz bölümlerinde hakimdir.
Karadeniz bölgesindeki ormanlarda, nadiren anıt ağaçlarda vardır. Örnek: Batı K.'de Yenice kasabasında kalın gövdeli (Istranca meyvesi) bulunur. Ayrıca Porsuk ve Fındık ağaçları da görülür. Bu ağaçları korumak için Yenice çevresi, tabiatı koruma alanı olarak ilan edilmiştir. İstanbul ve çevresinin odun ihtiyacını Çatalca ve Kocaeli platolarındaki ve yıldız dağlarındaki Demirköy meşe ormanları karşılar.
b-Karışık ormanlar: Orta ve Doğu Karadeniz bölümlerinde kuzey yamaçlarda 1000-1500m arasında görülür. Geniş yapraklı ağaçlardan kayın, iğne yapraklılardan köknar ve sarıcam ağaçları bulunur.
c-İğne yapraklı ormanlar: Dağların yüksek kesimlerinde 1000-2000 arasında görülür. İkiye ayrılır.
1)Ordu'nun batısında sarıçam, köknar, ve karaçamlardan oluşanlar.
2)D.Karadeniz'de Ladinlerin hakim olduğu ormanlar.
Ayrıca köknar, sarıcam, saf ladin ormanları, Ardanuç ve Şavşat dolaylarında yaygındır.Yazın doğu Karadeniz fazla sisli ve yağışlı olduğundan bitki örtüsü açısından farklı bir ortam oluşturur. Sisli ortamları seven ağaçlar yaygındır.
K.Anadolu dağlarının güney yamaçlarında orman örtüsünün özelliği değişir. Kaçkar, Ilgaz, Bolu ve Köroğlu dağlarının güney yamaçlarında güneşi seven sarıçam ormanları hakimdir. Bolu, Gerede arasında ve Kastamonu'da karaçam ormanları yaygındır. Alçak olukların tabanlarında Erbaa, Niksar oluğu, Gökırmak ve Devrez vadilerinin güney alt yamaçları Kızılçam ormanlarıyla kaplıdır.
Not: Karadeniz bölgesi bitki örtüsü açısından en önemli özelliklerinden biride ot toplulukları yönünden zengin olmasıdır.
2) BATI ANADOLU ORMANLARI:
Batı Anadolu'da yükselti ve bakının etkisine bağlı olarak ekolojik özellikleri farklı üç orman topluluğu görülür.
a-Kızılçam ormanları: Kıyı ile 600-800m'ye kadar olan sahada iğne yapraklı ormanlardır.Sıcaklık isteği fazla olup, kuraklığa dayanıklıdır.Kızılçam Akdenizde en iyi yetişen ağaçtır.Ege de kıyıdan 600 800m'ye kadar yetişir.Bu ormanlarımız en fazla Ege de yaygındır. Kızılçam ormanlarının yetiştiği sahalarda makiler yaygındır.Edremit ,Burhaniye -Havran arasında ve güney Marmara kıyılarında geniş zeytinlikler vardır.
b-Karaçam Ormanları: Yazı,serin ve güneşli, kışı karlı olan ortamlarda yetişir.Bu nedenle; yüksek dağlık alanlarda Dursunbey, Demirci,Uşak, ve Kütahya çevresi, Bozdağlar, Aydın ve menteşe dağlarında karaçam ormanları geniş yer tutar. Kaz dağında da çok geniş sahalar kaplar. (Kozak /Bergama) ve Kaçarlı (Aydın) dolaylarındaki kumlu topraklarda Fıstık çamı ormanları yer alır.
c-Meşe Ormanları: Dağların alt seviyelerinde ve Batı Anadolu platolarında görülür.
d-Kayın ormanları:Marmara Bölgesi'nde Samanlı, Uludağ, Domaniç Kapıdağı ve Kazdağı'nın kuzeye bakan yamaçlarında, ayrıca İç Batı And. Şaphane ve Murat Dağının kuzeye bakan yamaçlarında görülür.Sebebi yazın nemli hava olması.Uludağ'da dikey yönde birden fazla orman kuşağı bulunur. Uludağ'ın kuzeyinde altta maki ve kestane, üstte meşe, kayın, köknar ve karaçam bulunurken güneyde, alttan üste doğru, kızılçam, meşe, karaçam ve sarıçam ormanları görülür.
3) AKDENİZ ORMANLARI
a) Akdeniz kıyı kuşağı ormanları: Kıyıdan, Toros Dağlarının 1000 m 'ye kadar olan kısmında, kuraklığa dayanıklı Kızılçam Ormanları yaygındır. Kızılçam, yağışlı yerlerde hızlı büyür; o yüzden ülkemizin en hızlı büyüyen ormanıdır. Reçinesi fazla olduğu için kolay yanar. Bu nedenle orman yangınları kızılçam ormanlarında görülür. Köyceğiz gölü çevresinde, gövdesinden yağ çıkarılan ve kozmetik sanayiinde kullanılan Sığla ağacından oluşan ormanlar bulunur. Bunlar sadece Türkiye'de yetişir.
b)Akdeniz Dağ Kuşağı Ormanları: Kızılçam orman kuşağının üzerinde 2000m'ye kadar çıkar. Bu sahada karaçam, sedir ve köknarlardan oluşun iğne yapraklı ormanlar hakim durumdadır. Akdeniz dağ kuşağında sedir ormanları geniş saha kaplar. Bunlar doğuda, Maraş (Ahır Dağ) başlar batıda Denizli'deki Çal dağına kadar uzanır. Kerestesi çok kıymetlidir. Eskiden sedir ağacından tapınaklar, saraylar yapılmıştır. Bu nedenle bu ormanlar çok tahrip edilmiştir.
Akdeniz dağ kuşağının diğer bir ormanını Toros köknarı oluşturur. Doğuda Nur Dağları ile Burdur'da (Bucak) arasında bulunur. Bunlar güneş ışığını sevmediğinden kuzey yamaçlarında bulunur.
Karaçam ormanları: Toros dağlarının yüksek kesimlerinde yaygın durumdadır. Adana'nın kuzeybatısında, Beyşehir gölü çevresinde ve Teke yarımadasında gür karaçam ormanları görülür.Kerestesi değerli olduğundan mobilya, kapı ve pencere yapımında kullanılır.
Meşe ormanları: Beyşehir ve Eğirdir gölleri çevresi ile Nur dağı ve K.Maraş- Pazarcık arasında çok yaygındır. Sadece ülkemizde görülen Kasnak meşesi, Davras dağında yetişir. Toros dağlarındaki sedir ve karacam ormanlarının olmadığı yerlerde Ardıç toplulukları görülür. Ardıç topluluklarına Taşeli Platosu Göller yöresi Teke yarımadası ve Maraş'ta görülür.
Nur dağlarının yüksek kısımlarında, İskenderun körfezine ve kuzeye bakan yamaçlarda geniş yapraklı kayın, meşe ve gürgen ormanları görülür. Bu ormanların içinde Karadeniz'e ait, kızılçam, fındık, porsuk, ıhlamur ve akçaağaç bulunur.
4) DOĞU VE İÇ ANADOLU ORMANLARI:
Bu bölgelerimizde nispeten kuraklılığa ve soğuğa dayanıklı ağaçlardan oluşan ormanlar yetişir. Bu ormanlar, gür değil, seyrektir. Bu bölgelerdeki belli başlı ormanlar meşe, karaçam, ve ardıçlardan oluşur. İç ve Doğu Anadolu'da meşe ormanları hakimdir.
Doğu Anadolu'da: Gür meşe ormanları Tunceli, Pötürge, Bingöl dolaylarında ve G.Doğu Toroslarda yaygındır. Bu ormanların büyük bölümü, yakacak odun sağlamak amacıyla kesilmektedir. Bu yüzden meşe ormanları sürekli tahrip edilmektedir.
İç Anadolu'da: Dağların 1000-2000m'ler arasında özellikle Torosların kuzey yamaçları ile K. Anadolu Dağlarının güney yamaçlarında meşe ormanları görülür. Bu dağların üst yamaçlarında karaçam, eteklere doğru ise karaçam ve meşe'den oluşan karışık orman bulunur. Kuzeyde Akdağ madeni, Erzincan-Refahiye arasındaki dağlarda Sarıçam ormanları yer alır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ormanları: Kilis-Gaziantep arasında kızılcam, yabani fıstık ve bunların aşılanmasıyla yetiştirilen Antepfıstığı yer alır. Kilis dolaylarında Zeytin ,Siirt dağlarında Kızılçam toplulukları vardır.
ORMANLARIN FAYDALARI
1-Odun ve kereste ihtiyacımızı sağlar.
2-Eğimli yamaçlarda erozyonu önler
3-Her türlü dinlenme ihtiyacımıza cevap verir.
4-Yurt savunmasında, çeşitli yönlerden kolaylık sağlar.
5-Yabani ve özellikle av hayvanlarını barındırır.
6-Yağış sularını yer altına toplar,bunlarında kaynaklar halinde çıkmasını sağlar.
7-Havadaki oksijen ve karbondioksit dengesini sağlar.
Not: Ormanlardan sürekli faydalanmak için ormancılığın üç temel ilkesi vardır.
a-Ormanların genişletilmesi
b-Devamlı korunması
c-İşletilmesi
Ormanların faydalarını ona başlık altında toplarız.
a) DOĞAL DENGEYİ SAĞLAR :
Eğimli sahalarda ormanlar toprağı örgü şeklinde sararak toprakların aşınmasını önler. Toprak tabakasına saldığı kökleri ile suyun derinlere sızması için, küçük kanalcıklar oluşturur.Böylece ormanlık sahalara düşen yağışlar toprağa sızar ve oradan yer altı suyuna, derelere ve kaynaklara kavuşur.
Ormanların diğer önemli tarafı,doğadaki besin maddelerinin dolaşımını sağlamasıdır. Toprağa düşen dal ve yapraklar; bakteriler tarafından organik maddeye dönüşür.Organik madde, topraktaki bitki besin maddesini artırarak bitki örtüsünün daha iyi gelişmesini sağlar. Diğer taraftan toprağa karışan organik madde toprakta gözenekli bir yapı oluşturur.Bu da yağışların toprağa sızmasını sağlar.
b)ORMANLAR DİNLENDİRİCİ ETKİ YAPAR :
Orman içi mesire yerleri ve milli park alanları, önemli dinlenme yerleridir. Ülkemizde son yıllarda önemli milli parklar kurulmuştur.Bunlar;Yozgat çamlığı, Kaçkar Adana(soğuksu),Kızılcahamam, Kuş Cenneti, Uludağ,Yedigöller,Dilek yarımadası(Aydın). Spil dağı,
c)ODUN, KERESTE VE BAZI SANAYİ KOLLARINA HAM MADDE SAĞLAR:
Ormanlardan yakacak odun ve kereste üretilir.Yılda ortalama 6-8 milyon m3 tomruk elde edilir. Bunlar inşaatta, kağıt üretiminde,ambalaj sanayisinde, maden ocaklarında destek ,PTT ve enerji hatlarında taşınma direği olarak kullanılır. Ayrıca çamdan elde edilen reçine, kimya sanayiinde, boya yapımında kullanılır.
Ormanlarımızdan odun ve kereste üretimi orman işletmelerine yapılır.Odunu büyük bir bölümü yakacak olarak evlerin ısıtılmasında kullanılınır.Evlerin ısıtılmasında enerjinin beşte biri odundan sağlanır.
Ormanlarımızı., korunan ormanlar ve verimli parklar hariç işletmemiz gereklidir. Ormanlarımız, orman içinde ve orman kenarında yaşayan köylülerimizin önemli gelir kaynağıdır. Köylerimizin üçte ikisi orman içinde ve kenarında kurulmuştur.Nüfusumuzun onda biri ormanlardan yararlanmaktadır.Bu yönü ile de ormanlarımız vatandaşlarımıza iş temin eden doğal kaynaktır.
MAKİLER
Karadeniz bölgesinde ormanların tahrip edildiği kıyı kuşağında oluşan çalıklara psodomaki (yalancı çalılık )denilir.Akdeniz de ise kızılçam ormanları altında yetişen çalılar,orman tahribi sonucu,hızla yayılarak geniş sahaları kaplar.Buna Maki denir.
PSODOMAKİLER:
Karadenizin kıyısından itibaren birkaç yüz metreye kadar çalı kuşağı vardır.Bu kuşakta Doğuda Trabzon dan Batı Trakya'ya kadar uzanan, kıyıda Akdeniz bitki türlerinden defne, kızılçam, akçakesme,sandal,melengiç,yabani,zeytin,funda yetişir.Güney Marmara kıyılarında benzer çalılıklar görülür.
MAKİLER (AKDENİZ ÇALILARI):
Makiler kızılçam ormanlarının altında ormanların tahrip edilmesiyle ortaya çıkarlar Makilerin çoğu kök ve dal sürgünleri ile gelişme gösterdiğinden hızlı yayılma gösterir.Bölge de makiyi oluşturan çalılar şunlardır; Kermez meşesi, sandal, kocayemiş, keçiboynuzu, defne, mersin, yabani zeytin, sakız, zakkum ve akçakesmedir dir. Bunlar kışın yapraklarını dökmezler, devamlı yeşildirler.
Maki türlerinden en yaygın olanı yapraklarının kenarı dikenli kermez meşesi dir. Bu meşe Akdeniz ikliminin tipik belirticisidir. Kermez meşelerinin sürgünlerini keçiler yemektedir. Bu yüzden meşeler bodur çalı şeklinde kalmaktadır.Dere kenarlarındaki nemli sahalarda ise zakkum, katır tırnağı, hayıt ile mersin ağaççıkları bir araya gelerek ayrı topluluk oluşturmaktadır.
İç ve Doğu Anadolu'daki çalı toplulukları ormanların tahrip edildiği alanlarda görülür. Özellikle karaçam ve meşenin tahrip edildiği alanlarda ladin, ardıç, geyikdikeni, kuşburnu, yabani armut,badem yer alır.
BODUR ÇALI (GARİG):
Akdeniz bölgesinde dikenli diz boyu yüksekliğinde bulunan bitki topluluğuna GARİG veya FRİGANA denir.Garigler, maki ve kızılçamların tahrip edildiği alanlarda ve terkedilmiş tarlalarda görülür.Tohumları rüzgarla kolay taşındığından yayılma yeteneği fazladır. Garigleri oluşturan bitkiler abdest bozan, diken çalısı, ladin, nane, funda ve yasemindir. Gariglerin görüldüğü yerler; Akdeniz'de Mut havzası, Ege'de Çeşme, Karaburun'un batısı, Yamanlar Dağı (İzmir), Dumanlı dağ çevresi, Bodrum, Bergama dır.
BOZKIRLAR:
Yazın kuruyarak, sapsarı kesilen kuraklığa dayanıklı ilkbaharda yetişen ot topluluklarına bozkır denir.Üç ana guruba ayrılır.
1)Doğal Bozkırlar: İç Anadolu da Konya ovası Tuz gölü çevresi ile Ankara'nın güneyine kadar olan sahalarda,G.Doğu Anadolu'nun ovalarında ve platoların da görülür.D.Anadolu da 2000' m deki ova ve havzalardaki yerlerde yaygındır.Bu sahalarda yağış az olduğundan ağaç yetişmez Bozkırı oluşturan otlar nisanda yeşerir, mayıs da çiçek açar ve tohum bağlar,yaz mevsiminde sararır. Bozkırlar Doğu Anadolu da mayıs da yeşerir,temmuzda sararır. Bozkır alanları ülkemizin buğday ambarı durumundadır.
Bozkırları oluşturan ot türleri;geven, koyun yumağı, kekik tavşan otu, kılıç otu, gelincik, çayır, peygamber çiçeği. İç Anadolu da bozkırlar çeşitli sebeplerden dolayı bozulmuştur. Doğu Anadolu'nun ova ve havzalarında da bozkır bitkileri yaygındır.
2)Uzun Boylu Bozkırlar: Özellikle Doğu Anadolu da doğal bozkırlara göre daha uzun otsu türler yetişir.Bu bozkıra Dağ bozkırı denir.Bu kuşakta civan perçemi, kekik, koyun yumağı yavşan, çoban yastığı görülür.
3)Antropojen Bozkırlar:Güneydoğu Doğu ve İç Anadolu da ormanların tahrip edildiği alanlarda bozkır bitkilerinin yerleşmesi ile oluşmuş bozkırlardır.Böyle sahalara insan eliyle oluşmuş bozkırlarda denir.Su istekleri az olan otsu türler ormanların tahrip edildiği bu alanları kaplar. Antropojen bozkırlarda erken otlatma, otların gelişmemesine neden olur. Bu otların yerinde dikenli ve acı otlar yetişir. Bu yüzden hayvanlar yeterince beslenemez.
YÜKSEK DAĞ ÇAYIRLARI :
Yazların kısa ve yağışlı geçtiği sahalarda uzun boylu dağ çayırları yetişir. Bunlar Sarıkamış, Kars ve Çıldır çevresinde yaygındır. Buralarda sıcaklık az olduğundan çayırlar uzun sürede humusa dönüşür. Bu yüzden toprak organik madde bakımından zenginleşir. Dağ çayırları, büyük baş hayvanların doğal otlaklarıdır. K.Anadolu Dağları ile Toros' ların yüksek kesimlerinde yüksek çayırlar görülür. Bu sahalar, yayla hayvancılığı yönünden önemlidir. Toroslardaki dağ çayırları aşırı otlanma sonunda önemli ölçüde bozulmuştur, bölgeye has bitkilerin bir bölümü ortadan kalkmıştır. İç Anadolu bazı dikenli otlar ve bozkır bitkileri bu alana yayılmıştır.
TÜRKİYE DE AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARI VE AĞAÇLANDIRMANIN ÖNEMİ:
Ülkemizin en az yarısının,ekolojik açıdan ormanla kaplı olması gerekmektedir. Şu anda sadece % 26 sı ormandır. Ormanlarımızın üçte birinden odun ve kereste üretimi yapılır. Gerisi verimsizdir. Buna göre ülkemizin dörtte birinin ağaçlandırılması gerekmektedir. Son yıllarda orman bakanlığınca, ağaçlandırma çalışmalarının başarılı olması için "Ağaçlandırma ve erozyon genel müdürlüğü"kurulmuştur. Ağaçlandırma yapılacak sahada bazı zorluklar bulunur. Bunların başında halkın eğitimsizliği ve bilinçsizliğidir.Buna yönelik eğitici çalışmalar yapılmaktadır. Ülkemizin doğasının korunması için TEMA gibi, Türkiye tabiatını koruma derneği, Türkiye çevre vakfı gibi vakıf ve dernekler kurulmuştur.
Orman bakanlığı,ağaçlandırma kapsamında vatandaşlara ağaç fidanı dağıtmakta ve bunların nasıl dikileceğini anlatmaktadır. Ayrıca hatıra ormanı kurmak ve yeşil kuşak oluşturmak macıyla orman oluşturulmaktadır.
Ağaçlandırma çalışmaları aynı zamanda istihdamı artırmaktadır. Hayvan otlatılmayan ormanlar doğal yoldan gençleşmekte ve yayılmaktadır. Başarılı ağaçlandırma çalışması yapıldığı takdirde;
Barajların dolması gecikir
Taşkınlar önlenir.
Daha fazla su yer altına gider,kaynak sularımız daha fazla beslenir.
1-Akarsularımızın debisi yüksek değildir.
2-Akarsularımızın akış hızı yüksektir.
3-Akarsularımızın rejimi düzensizdir.
4-Bazı akarsularımız kaynağını dışarıdan alır. Asi ve Meriç.
Bazı akarsularımız da Türkiye'de doğar, dışarıda denize dökülür. Fırat, Dicle,Aras, Kura ve Çoruh
5-Akarsularımızdan şu şekilde yararlanılır.
-İçme suyu
-Sulama
-Turizm
-Balıkçılık
-Enerji üretimi
6-Türkiye'nin yeryüzü şekilleri çeşitli olduğundan akarsu havzalarımız da farklı özellikler gösterir.
BAŞLICA AKARSULARIMIZ
Karadeniz'e dökülenler
Çoruh: Üç ana koldan doğar. Çoruh, Oltu, Tortum çayları. Bunlar Yusufeli'nde birleşerek Gürcistan'dan denize dökülür. Vadi derin olduğu için Rafting sporları yapılır.
Harşit: Trabzon ve Gümüşhane dağlarından doğar.
Yeşilırmak: Üç ana koldan beslenir. Kelkit; Erzincan dağlarından doğar. Erbaa, Niksar ovasına gelir. Burada Sivas'tan diğer Yeşilırmak ile birleşir. Çarşamba'dan Denize dökülür.
Kızılırmak: İç ve Doğu Anadolu'dan kaynağını alır. En uzun kolu Sivas'tan doğar. İç Anadolu'da iç bükey bir yay çizer. Devrez Çayı ve Gökırmak ile birleşir. Daha sonra Bafra'dan denize dökülür.
Bartın çayı: Küre dağlarından doğar. Taşımacılık (az da olsa) yapılır.
Yenice: Üç ana koldan oluşur. Aras suyu ve Ulusu ile Bolu'dan geçer Büyüksu ile birleşir. Devrek'ten denize dökülür.
Sakarya: Porsuk Çayı ile Kısmir Çayı birleşerek Sakarya'yı oluşturur. Daha sonra Pamukovada Göksu ile birleşir ve Adapazarı'na ulaşır.
Marmara Denize Dökülenler :
Susurluk: İç Batı Anadolu'da Şaphane Dağlarında doğar. Nilüfer çayıyla birleşerek Marmara'ya dökülür.
Ayrıca : Gönen ve Karabaş çayları vardır.
Ege Denizine Dökülenler:
Meriç: Türkiye-Yunanistan sınırını oluşturur. Bulgaristan'da Rodop dağlarından doğar. Ege denizine dökülür.
Bakırçay: Aynı adı taşıyan graben boyunca akar.
Gediz: Kütahya'daki Murat Dağı'ndan doğar. İzmir körfezinin kuzeybatısından dökülür. Alaşehir ve Kumçayı ile birleşir.
K.Menderes: Bozdağlardan doğar. Kuşadası körfezinden denize dökülür.
B.Menderes: Kaynağını İçbatı Anadolu dağlarından alır .
Akdenize dökülenler:
Aksu: Eğridir Gölü ve Davras dağlarından kaynağını alır, Antalya'dan denize dökülür.
Manavgat: Karstik kaynaklarla beslenir. Kanyon vadileri içerisinde akar. Manavgat'tan denize dökülür.
Göksu: Taşeli platosundan iki kol halinde doğar. Kanyon vadilerden akar. Ermenek çayı ile birleşerek Akdeniz'e dökülür.
Seyhan: Aladağ ve Bolkar dağlarından doğar. Çakıtçayı ve Tahtalı Dağlarından doğan Göksu ile birleşir.
Ceyhan: Elbistan havzasını çevreleyen dağlardan kaynağını alan Ceyhan, Maraş'taki Aksu çayı ile birleşir. Çukurova'ya ulaşır ve İskenderun Körfezi'nden denize dökülür.
Basra Körfezi'ne dökülenler:
FIRAT:
Erzurum dağlarından doğar, Karasu ile Karasu ve Aras Dağlarından doğan Murat kollarından oluşur.bu iki kol Keban barajına dökülür ve Barajdan çıktıktan sonra Fırat adını alır. Daha sonra Suriye ve Irak'tan geçerek Dicle ile birleşir. Şat-ül Arap adı altında dökülür.
DİCLE:
Bitlis Dağlarının güney yamaçlarından doğar. Türkiye-Suriye sınırını oluşturur ve Irak topraklarına girer. Fırat'la birleşir ve Basra Körfezine dökülür. En önemli kolu Yüksekova'dan kaynağını alan Zapsuyu'dur.
Hazar Denizine Dökülenler:
KURA:
Yalnızçam ve Allahûekber dağlarından doğar. Ardahan'ı geçtikten sonra Gürcistan'a girer, Aras ile birleşerek Hazar'a dökülür.
ARAS:
Palandöken ve Kargapazarı dağlarından doğar. Iğdır ovasında, Çıldır Gölünden kaynağını alan Arpaçay ile birleşir ve ülkemizi terk ederek Kura ile birleşir.
AKARSU HAVZALARIMIZ
a) İç Anadolu Kapalı Havzaları:
1-Afyon, Akarcay havzası: Güneyde sultan dağları, Kuzeyde Emir dağları, kütlesi arasında çökme sonucu oluşmuş içinde Karamuk, Akşehir ve Eber göllerinin bulunduğu havzadır. Eber gölünün suları Akşehir'e dökülür. Akşehir'in suyu tuzlu, Eber'in suyu tatlıdır. Karamuk gölünün suları, bir düden vasıtasıyla Eğirdir gölüne dökülür.
2-Konya kapalı Havzası: Güneyde Toros dağları, kuzeyde Obruk platosu ile çevrilidir. Bu havzada Beyşehir gölünden gelen Çarşamba suyu dökülür. Bu havzaya dökülen akarsular, tuzlu bataklıkları besler.
3-Tuzgölü havzası: Tuzgölü çevresi, çökme sunucu oluşmuştur. Havzanın çevresindeki yüksek sahalardan gelen kısa boylu akarsular. Tuz gölüne dökülür.
Göller Yöresi Kapalı Havzaları:
1-Burdur gölü havzası: Çevreden gelen bir çok geçici akarsu ile, Tefenni ovasından gelen Eren çayı dökülür.
2-Acıgöl Havzasıoğudaki Söğüt dağlarından kaynağını alan geçici akarsular dökülür.
Not: Göller yöresinde ayrıca Salda, Yarışlı, Burak ve Kestel gölleri kapalı havza özelliği taşır.
c) Van kapalı havzası:
Van gölünün güneyinde Bitlis, kuzeyinde ise volkanik dağlar uzanır. Van gölü, Nemrut dağından çıkan lavlar sonucu oluşmuştur. Van gölünün suyu sodalıdır.
AKARSULARIMIZIN REJİMLERİ:
Akarsu rejimi: Akarsuyun debisinin yıl içersinde gösterdiği alçalma yükselme halindeki seviye değişikliğidir.
Akarsuyun debisi: Akarsuyun her hangi bir yerindeki enine kesitinden 1sn'yede gecen su miktarına debi denir.
Debiye etki eden faktörler:
1) İklim (yağış sıcaklığı)
2) Bitki örtüsü
3) Havzadaki büyük kaynaklar ve yer altı suları
4) Yatağın geçirimliliği
5) Dağlardaki kar kalınlığı
6) Göller
7) İnsan
Rejime etki eden faktörler
1) Yağış rejimi
2) Yağış biçimi
3) Akarsu kaynağı
4) Sıcaklık ve buharlaşma
5) Havzanın genişliği
6) Arazinin şekli ve eğimi
AKARSU REJİM TİPLERİ
a) Yağmur Suları İle Beslenen Akarsular: Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlerde, akarsularda yazın seviye düşmesi, kışında seviye yükselmesi görülür. Karstik kaynaklarla beslenen akarsularda, seviye düşmesi fazla olmaz. Akdeniz akarsu rejimi, barajın olmadığı akarsu veya kolunda görülür. Örnek: Baraj olan
Seyhan-Ceyhan-Gediz-Manavgat gibi akarsular doğal özelliğini kaybetmiştir.
Kar ve Buz Suları İle Beslenenler: Bu rejim, yağışın büyük bölümünün kar şeklinde düştüğü yüksek dağlardan kaynağını alan akarsularda görülür. Örnek: D. Karadeniz ve D. Anadolu akarsuları. Bu tip akarsularda, akım seviyesi Mart- Ağustos arasında yükselir, kışın düşer.
c) Kaynak sularıyla beslenenler: Örnek: Manavgat ve Köprücay'dır.
d) Gölden çıkan akarsular:
1-Beyşehir gölünden çıkan ve Konya arazisini sulayan Çarşamba suyu
2-Eğirdir gölünden çıkan Kovada çayı.
3-Manyas gölüne ulaşıp, tekrar gölden çıkan Koçaçay
4-Ulubat gölünü ulaşıp tekrar gölden çıkan Kemalpaşa- Orhaneli
5-Erzurum ovasının doğu ve güneyindeki bataklık ve göllerden çıkan Karasu
6-Çıldır gölünden çıkan Arpaçay
e) Karma rejimli akarsular: Ülkemizdeki büyük akarsulardan Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Fırat ve Dicle önemli karma rejimli akarsulardandır.bu tür akarsular, farklı iklim bölgelerinden beslenir