Sör Edward Richard George Heath (okunuşu: Edwerd Riçırd Corç Hiith) (9 Haziran 1916 - 17 Haziran 2005), İngiliz siyasetçi, başbakan.
Muhafazakâr Parti'den, 1970-1974 arasında başbakanlık yaptı. 1 Ocak 1973'te Birleşik Krallık'ın Ortak Pazar'a girmesini sağladı.
Fren Nedir - Fren Kullanıldıgı Yerler Nelerdir - Fren Hakkında
Fren, bir cismin hareketini durdurmak veya hızını alatmak için kullanılan aygıt. Frenlerin çoğu döner mekanik parçalar üzerinde etki yaparak mekanik, hidrodinamik ya da elektriksel yolla kinetik enerji soğururlar.
En yaygın fren türü olan mekanik frenlerde kinetik enerji ısıya dönüştürülerek yok edilir. Bu düzeneklerde sabit bir sürtünme elemanı, hidrolik ya da pnömatik yolla döner bir kampana ya da diske bastırılarak sürtünme oluşturulur. Kampanalı (tamburlu) frenlerin sürtünme elemanları, bir yüzü içbükey papuçlardır; disk frenlerinde ise yastıklardan ya da halka biçiminde kelepçelerden yararlanılır. Bu elemanlar organik maddelerden, metalden ya da seramikten yapılabilir; çoğunlukla da asbest kullanılır. E = ½m·v2 bağıntısı sebebiyle cisimlerin kinetik enerjisinin hızının karesiyle orantılı olarak artması yüzünden yüksek hızlarda daha güçlü frenlere gereksinim duyulur.
Tekli frenler, sert bir bağlantı elemanı yoluyla mekanik olarak çalıştırılabilir, ama örneğin bir otomobilde olduğu gibi tek bir merkezden birkaç fren birden harekete geçirilecekse, bütün tekerleklerde eşit frenleme etkisi elde etmek zordur; bu nedenle bütün frenlere aynı yağ basıncıyla etki eden hidrolik kumanda sistemi kullanılır. Demiryolu vagonlarının frenlerinde, doğrudan tekerleklerin çevresine çembersel olarak basan ve sıkıştırılmış havayla çalışan dökme demir papuçlar kullanılır.
Hidrodinamik (akışkanlı) frenin bir rotoru (dönen elemanı), bir de stratoru (duran elemanı) vardır, bunlar hidrolik kavramadaki kanatlı çark ile türbine benzetilebilir. Bu frenlerde harekete karşı direnç, sıvının (çoğunlukla su) rotordaki bir dizi cepten stratordaki ceplere doğru dolanımı ve akışkan sürtünmesiyle oluşturulur. Dönmeye karşı direnç, yani frenleme gücü, rotorun hızına bağlı olduğundan hidrodinamik frenler dönen bir elemanı tamamen durduramazlar; ama sıvı yeterince soğutulabilirse büyük miktarda kinetik enerji yok edilebilir. Hidrolik frenler özellikle dağlık bölgelerde çalışan ağır kamyonlarda oldukça kullanıklıdır.
UEFA Süper Kupası, UEFA Avrupa Ligi Şampiyonu ve UEFA Şampiyonlar Ligi Şampiyonu arasında oynanan tek maçla sahibini bulan bir kupadır. Sezon başlangıcından hemen önce Ağustos ayında oynanır.
Konu başlıkları [gizle]
1 Tarihi
2 Süper Kupa Finalleri ve Kazanan Takımlar
2.1 Tek Maçlı Finaller
2.2 Çift maçlı finaller
3 Ülkelerin Performansları
Tarihi [değiştir]
UEFA Süper Kupası fikri ilk olarak 1972 yılında Hollanda'nın De Telegraaf gazetesi muhabirlerinden olan Anton Witkamp tarafından ortaya atılmıştır. Bu fikri yansıttığı zamanlar tam da Hollanda kulüp futbolunun özellikle de Ajax'ın altın yıllarını yaşadığı zamanlardı. Witkamp'ın asıl amacı Avrupa'nın en iyi futbol takımını belirleyecek yeni bir şeyler bulmaktı. Witkamp'ın fikri o zamanki adlarıyla Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ve Avrupa Kupa Galipleri Kupası şampiyonlarının karşılasması olarak hayata geçecekti ki UEFA başkanının izin vermemesi yüzünden gerçekleşemedi. Bunun nedeni de Kupa Galipleri Kupasını o sezon kazanan Glasgow Rangers'ın taraftarlarının olumsuz hareketleri yüzünden Avrupa kupalarından bir yıl boyunca men edilmesiydi.
UEFA desteklememesine rağmen kupa maçı De Telegraaf gazetesinin finansal desteğiyle iki maç üzerinden oynandı ve ilk Avrupa Süper Kupasını kazanan takım Ajax oldu. Daha sonra bu kupa UEFA tarafından desteklenmeye başladı.
Türkiye de İse Bu Kupayı Alan Tek Takım GALATASARAY SK dır. 2000 yılında İspanyol Devi Real Madrid CF 2-1 Gibi Skorla Yenerek Kupayı Müzesine Götürmüştür. Ayrıca Üç kere kazanan FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ dür. 2006'dan beri Avrupa Ligi şampiyonu Fenerbahçe S.K. Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Beşiktaş F.K. maçı Turkcell Süper Lig'in 2010-11 sezonundan önce başlayacak.
Süper Kupa Finalleri ve Kazanan Takımlar [değiştir]
Tek Maçlı Finaller [değiştir]
Bütün maçlar Monako 2. Louis Stadında gerçekleştirilmiştir.(Stade Louis II)
Yıl 1.Takım Skor 2.Takım
2009 Fenevbahce : yine 3 ün 1 ini gördü zaaaaaa small> 0 - 9
Shaktar Donetsk FK (C3)
(UKR)
2008 Zenit (C3)
(RUS) (C1)
(TUR)
2007 Milan (C1)
(İTA) 3 - 1
Sevilla FC (C3)
(İSP)
2006 [[Beşiktaş JK (C1)
(TUR) 3 - 0
Barcelona (C1)
(İSP)
2005 Liverpool (C1)
(İNG) 3 - 1
Uzatmalar CSKA Moskova (C3)
(RUS)
2004 Valencia (C3)
(İSP) 2 - 1 FC Porto (C1)
(POR)
2003 A.C. Milan (C1)
(İTA) 1 - 0 FC Porto (C3)
(POR)
2002 Real Madrid (C1)
(İSP) 3 - 1 Feyenoord (C3)
(Hol)
2001 Liverpool (C3)
(İNG) 3 - 2 Bayern Munich (C1)
(ALM)
2000 Galatasaray SK (C3)
(TUR) 2 - 1
Altın Golle Real Madrid (C1)
(İSP)
1999 Lazio (C2)
(İTA) 1 - 0 Manchester United (C1)
(İNG)
1998 Chelsea (C2)
(İNG) 1 - 0 Real Madrid (C1)
(İSP)
Çift maçlı finaller [değiştir]
Yıl Evsahibi Skor Deplasman Yer
1997 Barcelona (C2)
(İSP) 2 - 0 Borussia Dortmund (C1)
(ALM) Camp Nou,
Barcelona
Borussia Dortmund
(ALM) 1 - 1 Barcelona
(İSP) Westfalenstadion,
Dortmund
Barcelona toplamda 3-1 ile kazandı
1996 Paris Saint-Germain (C2)
(FRA) 1 - 6 Juventus (C1)
(İTA) Parc des Princes,
Paris
Juventus
(İTA) 3 - 1 Paris Saint-Germain
(FRA) Stadio La Favorita,
Palermo
Juventus toplamda 9-2 ile kazandı
1995 Zaragoza (C2)
(İSP) 1 - 1 Ajax (C1)
(HOL) La Romareda,
Zaragoza
Ajax
(HOL) 4 - 0 Zaragoza
(İSP) Olympic Stadium,
Amsterdam
Ajax toplamda 5-1 ile kazandı
1994 Arsenal (C2)
(İNG) 0 - 0 A.C. Milan (C1)
(İTA) Highbury,
Londra
A.C. Milan
(İTA) 2 - 0 Arsenal
(İNG) San Siro,
Milan
A.C. Milan toplamda 2-0 ile kazandı
1993 Parma (C2)
(iTA) 0 - 1 A.C. Milan (C1)
(İTA) Ennio Tardini,
Parma
A.C. Milan
(İTA) 0 - 2
Uzatmalar Parma
(İTA) San Siro,
Milan
Parma toplamda 2-1 ile kazandı
1992 Werder Bremen (C2)
(ALM) 1 - 1 Barcelona (C1)
(İSP) Weserstadion,
Bremen
Barcelona
(İSP) 2 - 1 Werder Bremen
(ALM) Camp Nou,
Barcelona
Barcelona toplamda 3-2 ile kazandı
1991 Manchester United (C2)
(İNG) 1 - 0 Kızıl Yıldız (C1)
(YUG) Old Trafford,
Manchester
Sadece Manchester'daki ilk maç oynandı, politik nedenlerden ötürü Belgrad'daki maç oynanmadı
1990 Sampdoria (C2)
(İTA) 1 - 1 A.C. Milan (C1)
(İTA) Stadio Luigi Ferraris,
Genoa
A.C. Milan
(İTA) 2 - 0 Sampdoria
(İTA) San Siro,
Milan
A.C. Milan toplamda 3-1 ile kazandı
1989 Barcelona (C2)
(İSP) 1 - 1 A.C. Milan (C1)
(İTA) Camp Nou,
Barcelona
A.C. Milan
(İTA) 1 - 0 Barcelona
(İSP) San Siro,
Milan
A.C. Milan toplamda 2-1 ile kazandı
1988 KV Mechelen (C2)
(BEL) 3 - 0 PSV Eindhoven (C1)
(HOL) Achter de Kazerne,
Mechelen
PSV Eindhoven
(HOL) 1 - 0 KV Mechelen
(BEL) Philips Stadion,
Eindhoven
KV Mechelen toplamda 3-1 ile kazandı
1987 Ajax (C2)
(HOL) 0 - 1 FC Porto (C1)
(POR) De Meer Stadium,
Amsterdam
FC Porto
(POR) 1 - 0 Ajax
(HOL) Estádio das Antas,
Porto
FC Porto toplamda 2-0 ile kazandı
1986 Steaua Bükreş (C1)
(ROM) 1 - 0 FC Dynamo Kiev (C2)
(SSCB) Stade Louis II,
Monako
Politik sebeplerden ötürü tek maç oynandı
1985 Gerçekleştirilmedi
Juventus (İTA) (C1) vs Everton (İNG) (C2)
Heyssel Faciası yüzünden gerçekleştirilmedi
1984 Juventus (C2)
(İTA) 2 - 0 Liverpool (C1)
(İNG) Stadio Comunale,
Turin
Sadece tek maç oynandı çünkü Liverpool, Juventus ile oynayacak başka gün bulamadı
1983 Hamburger SV (C1)
(Batı Almanya) 0 - 0 Aberdeen (C2)
(İSÇ) Volksparkstadion,
Hamburg
Aberdeen
(İSÇ) 2 - 0 Hamburger SV
(Batı Almanya) Pittodrie Stadium,
Aberdeen
Aberdeen toplamda 2-0 ile kazandı
1982 Barcelona (C2)
(İSP) 1 - 0 Aston Villa (C1)
(İNG) Camp Nou,
Barcelona
Aston Villa
(İNG) 3 - 0
Uzatmalar Barcelona
(İSP) Villa Park,
Birmingham
Aston Villa toplamda 3-1 ile kazandı
1981 Gerçekleştirilmedi
Liverpool (İNG) (C1) vs Dinamo Tbilisi (Gürcistan) (C2)
Gerçekleşmedi çünkü Liverpool, Dinamo Tbilisi ile karşılaşacak tarih bulamadı
1980 Nottingham Forest (C1)
(İNG) 2 - 1 Valencia (C2)
(İSP) City Ground,
Nottingham
Valencia
(İSP) 1 - 0 Nottingham Forest
(İNG) Luis Casanova Stadium,
Valencia
Toplamda: 2-2
Valencia deplasman golleriyle kazandı
1979 Nottingham Forest (C1)
(İNG) 1 - 0 Barcelona (C2)
(İSP) City Ground,
Nottingham
Barcelona
(İSP) 1 - 1 Nottingham Forest
(İNG) Camp Nou,
Barcelona
Nottingham Forest toplamda 2-1 ile kazandı
1978 Anderlecht (C2)
(BEL) 3 - 1 Liverpool (C1)
(İNG) Parc Astrid,
Brüksel
Liverpool
(İNG) 2 - 1 Anderlecht
(BEL) Anfield,
Liverpool
Anderlecht toplamda 4-3 ile kazandı
1977 Hamburger SV (C2)
(Batı Almanya) 1 - 1 Liverpool (C1)
(İNG) Volksparkstadion,
Hamburg
Liverpool
(İNG) 6 - 0 Hamburger SV
(Batı Almanya) Anfield,
Liverpool
Liverpool toplamda 7-1 ile kazandı
1976 Bayern Munich (C1)
(Batı Almanya) 2 - 1 Anderlecht (C2)
(BEL) Olympiastadion,
Münih
Anderlecht
(BEL) 4 - 1 Bayern Munich
(Batı Almanya) Parc Astride,
Brüksel
Anderlecht toplamda 5-3 ile kazandı
1975 Bayern Munich (C1)
(Batı Almanya) 0 - 1 FC Dynamo Kiev (C2)
(SSCB) Olympiastadion,
Münih
FC Dynamo Kiev
(SSCB) 2 - 0 Bayern Munich
(Batı Almanya) Republican Stadyum,
Kiev
FC Dynamo Kiev toplamda 3-0 ile kazandı
1974 Gerçekleştirilmedi
Bayern Munich (Batı Almanya) (C1) vs FC Magdeburg (Doğu Almanya) (C2)
Politik sebeplerden ötürü gerçekleştirilmedi
1973 A.C. Milan (C2)
(İTA) 1 - 0 Ajax (C1)
(HOL) San Siro,
Milan
Ajax
(HOL) 6 - 0 A.C. Milan
(İTA) Olympisch Stadion,
Amsterdam
Ajax toplamda 6-1 ile kazandı
1972 Rangers (C2)
(İSÇ) 1 - 3 Ajax (C1)
(HOL) Ibrox Stadyum,
Glasgow
Ajax
(HOL) 3 - 2 Rangers
(İSÇ) De Meer Stadyum,
Amsterdam
Ajax toplamda 6-3 ile kazandı
(C1) Şampiyonlar Ligi'nden gelen takımları,
(C2) Kupa Galipleri Kupası'ndan gelen takımları,
(C3) UEFA Kupası ya da Fuar Şehirleri Kupası'ndan gelen takımları belirtir.
Ülkelerin Performansları [değiştir]
Ülke Şampiyonluk Finalistler Kazanan Kulüpler
İtalya 9 12 A.C. Milan (5), Juventus (2), Parma (1), Lazio (1)
İngiltere 7 13 Liverpool (3), Chelsea (1), Manchester United (1) , Aston Villa (1), Nottingham Forest (1)
İspanya 7 16 Barcelona (3), Valencia (2), Real Madrid (1), Sevilla (1)
Hollanda 3 6 Ajax (3)
Belçika 3 3 Anderlecht (2),KV Mechelen (1)
Rusya 1 2 Zenit St. Petersburg (1),
Türkiye 1 1 Galatasaray Spor Kulübü (1)
Portekiz 1 3 Porto (1)
İskoçya 1 2 Aberdeen (1)
Ukrayna 1 2 Dinamo Kiev (1)
Romanya 1 1 Steaua Bükreş (1)
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, (Rusça: Союз Советских Социалистических Республик (yardım·bilgi), Soyuz Sovetskikh Sotsialisticheskikh Respublik, /sɐˈjʊs sɐˈvʲeʦkʲɪx səʦɪəlʲɪˈstʲiʨɪskʲɪx rʲɪsˈpʊblʲɪk/; kısaca СССР, SSSR) Sovyetler Birliği ya da SSCB olarak da bilinir, Rus Çarlığı'nın 1917'deki Büyük Ekim Devrimi'yle yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde kurulan ve 1991'e değin varlığını koruyan devlet. Avrupa'nın doğu kesimiyle, Asya'nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km²'lik yüzölçümüyle dünyanın en büyük ülkesiydi.Nüfus bakımından da 293.047.571 (Haziran 1991) kişiyle 3. sırada yer alıyordu. Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasî ve askerî güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği, batısında Norveç, Finlandiya, Baltık Denizi, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Romanya, güneyinde Karadeniz, Türkiye, İran, Afganistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Moğolistan ve Kuzey Kore yer alıyordu. Kuzey ve doğu sınırlarını ise Kuzey Buz Denizi ve Büyük Okyanus çiziyordu. Birliğin başkenti Moskova, para birimi Sovyet Rublesiydi.
1917 Ekim Devrimi, başka bir deyişle Bolşevik İhtilali ile kurulan SSCB, Soğuk savaş sürecinde ABD'nin karşısındaki güç konumunda idi. 1985 yılında Gorbaçov'un iktidarı sırasında başlayan Glasnost ve Perestroyka ile başlayıp 6 yıl süren reformların ardından 1991 yılının sonunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği resmen dağıldı ve birliğe bağlı bazı ülkeler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Birliği oluşturan şimdi bağımsız olan 15 devletten 12'si bir araya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğu'nu oluşturdular.
Merkezi
Vladimir Lenin 1920'de topluluğa hitap ediyor.
SSCB Yüksek Sovyeti iki meclisten oluşur: Birlik Sovyeti ve Milliyetler Sovyeti. Her iki mecliste de 750 üye vardır ve her iki meclisin de yasa önerme gücü eşittir. Bir yasa her iki Mecliste çoğunlukla kabul edildiğinde yürürlüğe girer. Birlik Sovyeti'e tüm halkın nüfusunun eşit biçimde temsilci seçtiği bir organken (300.000 kişiye bir temsilci); Milliyetler Sovyeti'e seçilecek üye sayısı, Birlik Cumhuriyetleri için 32, Özerk Cumhuriyetler için 11, Özerk Bölgeler için 5, Özerk Topraklar için 1 olarak önceden saptanmıştır. SSCB Yüksek Sovyeti, genellikle yılda iki kez ve iki-üç gün süreyle toplanır. Ne ki her toplantıdan önce ve sonra milletvekili komisyonlarının ve sürekli organ olan Yüksek Sovyet Prezidyumu'un çalışmaları nedeniyle yoğun bir yasama etkinliği gösterirdi. Yüksek Sovyet toplantıları arasındaki dönemde Prezidyum, komisyon çalışmalarını eşgüdümlü kılar, milletvekillerinin etkinliklerine yardımcı olur ve devlet başkanlığı işlevlerini yerine getirir. Prezidyum'un 1'i SSCB'nin başkanı, 15'i birlik cumhuriyetlerinin başkanları, 1'i sekreter, 20'si üyeler olmak üzere 37 üyesi var ve iki meclisin ortak toplantısında seçilirler. Her meclis, yönetim dallarına ve etkinlik alanına göre uzmanlaşmış 16'ar milletvekili komisyonu oluşturur. Bu 32 komisyonda yaklaşık 1.000 milletvekili görev alır. Birlik Cumhuriyetleri'in ve Özerk Cumhuriyetlerin Yüksek Sovyetleri, her cumhuriyetin en yüksek devlet organlarıdır. Tek meclisten oluşurlar ve seçimleri 5 yılda bir yapılır. Milletvekili sayısı cumhuriyetin nüfusuna bağlıdır. Örneğin; RSFSC Yüksek Sovyet'nde 975, Türkmensitan Yüksek Sovyeti'de 330 üye vardır. Yerel sovyetler, belli bir yönetsel birimde devlet otoritesini uygularlar. İki buçuk yılda bir seçim yapılır ve yaklaşık 2.300.00 temsilci belirlenir.
Cumhuriyetler
1977 Anayasasına göre SSCB, ulusların kendi yazgılarını özgürce belirlemeleri ve hak eşitliğine sahip Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri'in özgürce birleşmesine dayalı sosyalist federalizm ilkesi temeli üzerinde kurulmuş ve on beş egemen federe cumhuriyeti kapsayan birleşik federal çok uluslu bir devletti. Federe cumhuriyetlerden her birinin, Birlik Anayasası temeline dayalı ve ulusal özelliklerine göre düzenlenen kendi anayasası ve yüksek devlet erki organları vardır: Yüksek Sovyet, Yüksek Sovyet Prezidyumu, Bakanlar Konseyi, Yüksek Mahkeme, Emekçi Temsilcileri sovyetleri ve onların yürütme komiteleri. Her Cumhuriyet'n Yurttaş ve Ceza Yasası, İş Yasası vb. de içlerinde yasaları, ulusal marşı, bayrağı ve başkenti vardır. Her cumhuriyet yabancı bir devletle doğrudan ilişkiye geçme, antlaşma imzalama, diplomatik temsilci değiş-tokuşunda bulunma ve SSCB'en ayrılma hakkına sahiptir. Kimi birlik cumhuriyetlerinin içinde özerk cumhuriyetler yeralır. 20 Özerk Cumhuriyet'en 16'ı RSFSC'e, 2'i Gürcistan'a, 1' Özbekistan'a, 1' de Azerbaycan'adır. Özerk cumhuriyetler, federe cumhuriyetin bütünleyici parçası olan bir siyasal oluşumdur; herbirinin kendi anayasası ve yüksek erk organları vardır ve toprakları Özerk Cumhuriyet'n kendi onayı olmaksızın değişikliğe uğratılamaz. Toplamı 8 tane olan özerk bölgelerden 5' RSFSC'e, 1' Gürcistan'a, 1' Azerbaycan'a, 1' de Tacikistan'adır. Bunlar, yönetsel özerklikten yararlanan ulusal ve mekansal oluşumlardır. 10' RSFSC'e 1' Gürcistan'a, 1' Azerbaycan'a, 1'e Tacikistan'a yeralan özerk topraklar ise, ulusal azınlıklara ayrılmıştır. 1977 Anayasası'a göre SSCB tüm halkın sosyalist devletidir. Tüm erk halka aittir.
Halk temsilcileri
Halk devlet erkini, SSCB'in siyasal temelini oluşturan Halk Temsilcileri Sovyetleri aracılığıyla yürütür. Devletin diğer organlarının tümü, Sovyetler'n denetimine tabidir ve onlara karşı sorumludur. Devletin örgütlenmesi ve etkinliği, demokratik merkeziyetçilik ilkesine uygun olarak gerçekleşir. Bir başka deyişle, devlet erki organlarının tümü seçimle gelir ve etkinlikleri konusunda halka hesap vermek zorundadırlar; üst organların kararlarını alt organlar uygulamak durumundaır. Devlet yaşamındaki en önemli sorunlar halkın tartışmasına açılır ve bu konularda halk oylamasına gidilir. Anayasa'a göre siyasal sistemin gelişmesindeki ana yönelim, sosyalist demokrasinin sürekli derinleştirilmesidir. SSCB'in siyasal temelini oluşturan Halk Temsilcileri Sovyetleri, hem yasama, hem de yürütme erkine sahiptir. Etkinlik gösterdiği bölgede Sovyetler yalnızca yasa çıkarmakla ve karar almakla kalamaz, aynı zamanda siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmeye ilişkin her sorun konusundaki kararları yürütürler. Her halk temsilcisinin, Sovyet'n etki alanındaki devlet kurumlarının tümünü, işletmeleri, devlet çiftliklerini ve kolhozları denetleme yetkisi vardır; Sovyet içinde yürüttüğü çalışmalar konusunda da, seçmenlerine rapor vermek durumundadır. Çalışmaları konsunda seçmenlerin çoğunluğu kendisini yetersiz görürlerse, diledikleri zaman onu görevden alır ve bir başkasını seçebilirler. Her Sovyet kendi etkinlik alanında en yüksek otoriteye sahiptir ve Sovyetler'n tümü tek bir devlet otoritesi sistemi oluşturur. Bu sistem, SSCB Yüksek Sovyeti'ni, 15 Birlik Cumhuriyeti'in yüksek sovyetlerini, 20 Özerk Cumhuriyeti ve 59.991 yerel Sovyeti kapsar. Her Sovyette devlet yönetim organları olarak hem Bakanlar Konseyleri, hem de Yürütme Komiteleri vardır.
Sovyetler Birliği'nin cumhuriyetleri
Bayrak Cumhuriyet Başkent
1 Azerbaycan SSC Bakü
2 Ermenistan SSC Erivan
3 Beyaz Rusya SSC Minsk
4 Estonya SSC Tallinn
5 Gürcistan SSC Tiflis
6 Kazakistan SSC Alma Ata
7 Kırgızistan SSC Frunze
8 Letonya SSC Riga
9 Litvanya SSC Vilnüs
10 Moldova SSC Kişinev
11 Rusya SFSC Moskova
12 Tacikistan SSC Duşanbe
13 Türkmenistan SSC Aşgabat
14 Ukrayna SSC Kiev
15 Özbekistan SSC Taşkent
Siyasal Sistem
Çok Uluslu Devlet
1974'de Sovyetler Birliği'nde halkların dağılımı
Rus Çarlığı, sınırları içerisinde birbirinden ırk, dil, din bakımından farklı toplulukları barındırırdı. Bunların arasında Ruslar diğerlerini yönetir konumdaydı. Bütün bu halkları merkezi otoriteye bağlı kılabilmek için Ruslaştırma politikası izlenirdi. Devrimden sonra diğer uluslar Ruslarla eşit konuma geldi. Bağımsızlıkları kabul edilen uluslar federalizm ilkeleri içinde biraraya getirildi. Sovyetler Birliği, 15 birlik cumhuriyetinden meydan gelmekteydi. Ayrıca bunların içinde özerk cumhuriyet, eyalet ve bölgeler vardı. Cumhuriyetlerden her biri, federal devletin yetkisine girmeyen konularda bağımsızdı. Federal devletin yetkileri arasında: -Sovyetler Birliği'in uluslarası ilişkileri ile savunulması; -Sovyetler Birliği'in iç örgütlenişi; -Ekonominin genel yönetimi; -Hukuksal örgütlenme ile kültürel örgütlenmenin genel yönetimi;
Sosyalist Demokrasi
Kremlin, Sovyetler Birliği'nin hükümet merkezi.
Devlet iktidarının temel kurumu, iki meclisli Yüce Sovyet'i. Bu meclislerden biri (Birlik Sovyeti) Sovyetler Birliği'deki halkların bütününü, ötekisi (Ulusal Topluluklar Sovyeti) ise federe cumhuriyetleri ve özerk bölgeleri temsil eder. Yüce Sovyet bir yasama organıdır. Yürütme organını oluşturan Bakanlar Kurulu'u seçen de bu Yüce Sovyettir. Sovyetler Birliği'de, Batı demokrasilerinde çeşitli biçimlerde uygulanan güçler ayrılığı ya da görev bölünmelerine benzeyen bir durum yoktu. Güçler birliği ve dikey bir yetki paylaşımı vardı. Bütün yetki Yüce Sovyet'n elindeydi. Prezidyum, ondan aldığı yetkileri onun adına kullanıyordu. Bakanlar Kurulu da alınan kararları uyguluyordu.
Tek parti anlayışı
Batı demokrasilerinden farklı olarak, Sovyet demokrasisi tek partiliydi. Bu parti, Sovyetler Birliği Komünist Partisi adını taşıyordu. Komünist Parti'in kendi kongrelerindeki kararları, Sovyetler Birliği'in siyasal yaşamında bir aşama niteliği taşırdı. Devlet mekanizmasının ve tüm halkın gerçek dinamosu bu partiydi. Kurulan mahalle, ilçe, il konseyleri ile tüm Sovyet yurttaşları aynı zamanda yönetime katılıyor ve SBKP üyesi sayılıyordu. Tek parti anlayışının ideolojik boyutu ise, sermaye ve emek çelişkisi yok edildiği için, tüm halkın emekçi olması ve bu partinin tüm emekçileri yönetimde temsilî değil, fiilî bir birey olarak görmesidir.
Özgürlüklerin Anlamı
Sovyetlerde özgürlüklerin anlamı Batı'akinden farklıydı. Marksist anlayışa uygun olarak, özgürlükler, soyut ve mutlak veriler olarak değil, toplum yapısında belli bir sürece göre yapılacak değişikliklerle gerçekleşecek şeyler olarak kabul edilirdi.
Sosyal Tablo
Sosyalist ilkelere dayanan üretim biçimi ve ilişkilerinden dolayı Sovyetler Birliği'nde toplum, bütün kurumlarıyla Batı'dakinden farklı bir toplum yapısı olarak ortaya çıkmıştı.
Sınıfsız Toplum
Sovyetler Birliği'nde, devrimden önceki eski sınıf ve zümreler kalmamıştı; "Soylular" sınıfı bütünüyle ortadan kalkmıştı; "Ruhban" ise, sosyal planda sadece bir meslekti; "Burjuvazi" bütün biçimleriyle tasviye edilmişti. Sovyetler Birliği'nde bir işçinin, bir mühendisin, bir opera sanatçısının topluma verdiklerinin birbirinden farklı şeyler olduğu kabul edilir ve buna göre emekleri karşılanırdı. Bu farklılıklar bir takım sınırlamalara bağlıydı:
Spekülasyon yoluyla kazanç elde etmek olası değildi. Çünkü, Sovyetler Birliği'nde borsa veya tahvil piyasası yoktu.
Zorunlu gereksinim maddelerinin fiyatları düşük, onun dışında kalanların fiyatları ise yüksek tutulmuştu. Böylece herkes, kısa dönemde zorunlu gereksinimleri karşılandığına ve onun dışında kalanların satın alnması da büyük tasarrufları gerektirdiğine göre, para biriktirmek büyük bir önem taşımamaktaydı.
Bireyin sosyal planda yükselme olanakları -herkese açık eğitim örgütü ile- geniş ölçülere vardırılmıştı. Bir işçi ya da köylü çocuğu kapitalist ülkedekilerden daha kolaylıkla istediği mesleğe sahip olabilirdi
Aile, Kadın ve Çocuk
8 Mart, çalışan kadınların mutfak köleliğine karşı isyan günüdür (Sovyet afişi, 1932).
1917 Ekim Devrimi'den hemen sonra, aile kurumu parçalanır duruma geldi: Bir yandan, bütün baskıların ortadan kaldırılması ve özgür aşkı savunan bazı anarşistler; öte yandan toplumun içinde bulunduğu iktisadi ve sosyal koşullar, aileyi bir süre sarstı. Evlenme ve boşanma işleri yalınlaştırıldı. Çocuk aldırmak serbest bırakıldı. Zamanla, koşullar iyileştikçe, ailenin güçlendirilmesine önem verildi: 1936'a çocuk düşürmek yasaklandı ve aynı zamanda gebe kadınlara devletin ilgisi ve yardımı artmaya başladı. 1944 yılında aile ile ilgili olarak çıkarılan bir kanunla, evlenme kurumuna verilen değer arttı. Bunun dışında evlilik dışı olan çocuk ve anası maddi ve manevi olarak korundu ve yardım gördü. Kadın, bütün üretim faaliyetlerine katılmaktadır: Kadınlar, kolhozlarda, tarımsal yaşamda çok etkin rol oynarlardı, maden ve sanayide çalışanların %30'a kadındı. Başta, bu doğumların fazla olmasından ileri geliyordu. Çocuk, devletin ücretsiz doğumevlerinde doğardı. Çocuğun bakımına, çok sayıda kreş ve çocuk bahçesiyle devlet destek olurdu. Kreş ve çocuk bahçeleri kentlerden köylere ve kolhozlara kadar yayılmıştı.
Eğitim ve Bilimsel Araştırma
Gagarin kozmonot üniformasıyla
Çarlık Rusyasında çocukların ve yetişkinlerin hemen hemen beşte dördü okuma olanaklarından yoksundu. Rusya'a yapılan 1897 genel nüfus sayımına göre, dokuz yaşında ve daha yukarı yaşta olup okuma yazması olmayanların oranı, nüfusun %76'ını buluyordu. Kadınlarda bu oran %88' yükseliyordu. Ekim Devrimi'den sonra, eğitim sorununa, rejimin gelişmesi ve sağlamlaşmasına doğrudan etkisi olan bir sorun olarak bakıldı.
Sovyetler Birliği'in son dönemlerinde okuma yazma bilen insan sayısı %100'e yaklaşmıştı. 14 yaşına dek kişinin bütün eğitim masraflarını devlet karşılardı. Yüksek öğretimde, geniş bir burs sistemi uygulanırdı. Üniversite ögrencilerinin dörtte üçü civarı devletten burs alırdı. Üniversite öğrencilerinin yarıya yakını işçi ve köylü çocuklarıydı.
Ekonomi
Ana madde: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ekonomisi
DneproGES, 1932'de yapımı tamamlanan Sovyet hidroelektrik santrali.
Merkezî sosyalist plana dayalı bir ekonomiye sahip olan SSCB'nin ekonomik temelini üretim araçlarının sosyalist mülkiyeti oluşturur. ABD ekonomisi SSCB ekonomisinden daha üstündür.[kaynak belirtilmeli] Ama bazı kişilere göre SSCB ekonomisi ABD ekonomisindenden daha üstündü. Örneğin SSCB de işsizlik ve enflasyon gibi sorunları yoktu.[kaynak belirtilmeli]
Kültür
İşçi ve Çiftçi Kadın Heykeli
Sanat
Ana maddeler: Sovyetler Birliği'nde Dans, Sovyetler Birliği'nde Müzik, Sovyetler Birliği'nde Sinema, ve Sovyetler Birliği'nde Edebiyat
Sovyet yönetimi, devletle kiliseyi birbirinden ayırdı. Ne var ki, uygulamada, Çarlık rejimini tutan bir kısım ruhban, sert yaptırımlarla karşılaşırken, yoğun bir din aleyhtarı propaganda yürütüldü. Olaylar 1924'e yatıştı. 1929 yılında, bir dine inananlara toplantı yapma ve dernek kurma hakkı verildi. 1943'e Ortdoks Kilisesinin kendisine patrik seçmesi ve ruhani meclis kurmasına müsade edildi. Sovyetler Birliği'nde, kilise ve devlet arasındaki ilişkiler özel bir kurum tarafından düzenlenirdi.
Felsefe
Ana madde: Sovyetler Birliği'de Felsefe
Sovyetler Birliği'de felsefi araştırmalar resmi olarak Marksist düşünce odaklıydı. Bu, kuramsal olarak nihai felsefi doğru ve nesnellik temeliydi. 1920'er ve 1930'ar boyunca, Rus düşüncesinin diğer eğilimleri baskılandı (pek çok filozof göç etti, başkaları sürüldü). Stalin 1931'e diyalektik materyalizm' Marksizm Leninizm ile özdeşleştiren bir karar çıkartarak, bütün komünist devletlerde ve Comintern aracılığıyla çoğu Komünist partide geçerli olacak resmî felsefe haline getirdi. Bolşevik yönetimin başlangıcından itibaren Sovyet felsefesinin resmî amacı (her derste yer alması zorunlu bir öğretim konusuydu), Komünist düşüncelerin kuramsal olarak anlatılmasıydı. Bununla birlikte, 1917 Ekim Devrimi'nden sonra, hem felsefi hem siyasi mücadeleler damgasını vurmuş ve artık eskisi gibi dogmatik olunmayıp daha ilerici ve olumlu konular tartışılır hale getirmiştir. Evald Vasilevich Ilyenkov 1960'arın önde gelen filozoflarından biriydi, Leninist Diyalektik ve Positivizmin Metafizikliği (Leninist Dialectics & Metaphysics of Positivism) (1979) kitabında, 1920'erin 'ekanikçiler ile 'iyalektikçiler'tartışmasını yeniden açtı. 1960'ar ve 1970'erde analitik felsefe (analytical philosophy) ve mantık deneyciliği (logical empiricism) dahil Batı felsefeleri Sovyet düşüncesi üzerinde iz bırakmaya başladılar.
Kızılderili, Kuzey Amerika yerlilerine verilen genel isimdir.
Konu başlıkları [gizle]
1 İlk Amerikalılar
2 Toplama kampları
3 Ekonomi
4 Şükran Günü'nün Anlamı
5 ABD yayılmacılığı altında yok olan kabilelerin ürünlerde yaşayan isimleri
6 Kızılderili ve Türk dillerinde kullanılan ortak kelimeler
7 Koloni Dönemi ve Kızılderililer
8 Kaynaklar
9 Dış bağlantılar
İlk Amerikalılar [değiştir]
Buzul Çağı'nın en şiddetli döneminde, M.Ö. 34000 - M.Ö. 30000 yıllarında, dünyadaki suyun önemli bir bölümü büyük kıtasal buz katmanları halindeydi. Bunun sonucunda, Bering Denizi bugünkü düzeyinden yüzlerce metre daha aşağıdaydı ve Asya ile Kuzey Amerika arasında, adına Beringia denilen, bir kara köprüsü oluştu. Beringia’nın en geniş döneminde 1.500 kilometre kadar olduğu sanılıyor. Nemli ve ağaçsız bir tundra olan bölge, otlar ve diğer bitkilerle kaplıydı ve bu da ilk insanların yaşamak için avladıkları büyük hayvanları çekiyordu.
Kuzey Amerika'ya ilk erişen insanlar, yeni bir kıtaya ayak bastıklarını muhtemelen tahmin bile edemezlerdi. Atalarının binlerce yıldır yaptığı gibi Sibirya kıyılarında av peşinde koşmaya devam etmişlerdir.
M.S. ilk yüzyıllarda, bugünkü Arizona'da Finiks kentinin bulunduğu yöreye yakın yerleşim birimlerinde, top oynamak için alanların ve Meksika'da bulunanlara benzeyen piramit biçimli kümbetlerin yanı sıra kanal ve sulama sistemleri kuran Hohokumlar yaşıyordu.
Bir kızılderili savaşçı
İlk yerleşimciler Seminoller, Çerokiler ve Mişuki kabileleri ile karşılaştılar. İspanyol kaşifler ise Kaliforniya'da Şoşon, Payitu, Kahula, Mevuk ve diğer bazı kabilelerle karşılaşmışlardır. 19. yüzyılda, Avrupalı kaşifler batıya doğru göç ederken Kızılderili kabileleri kendi topraklarından sürmüşlerdir. Bu dönem batıda Apaçi, Siyu ve Komançi ve diğer kabilelerle yapılan utanç verici savaşlar dönemidir. Bu savaşlardan geriye kalan çok az sayıda yerli ise, Rezervasyonlar (kızılderililer için ayrılmış araziler) olarak bilinen küçük bir alanda yaşamaya mecbur edilmişlerdir.Yani bu halkın büyük bir kısmı soykırım'a uğradı.
Bugün ABD'de hükümet tarafından resmen tanınan 554 Kızılderili kabilesi vardır.
Kızılderililer 1952 yılına kadar Rezervasyon denilen toplama kamplarında yaşamaya zorlanmışlardır. Kizilderililerin halen önemli miktardaki kısmı bu bölgelerde yaşamaktadır.
1626 yılında Hollandalıların satın aldığı New York'ta günümüzde 85.000'den fazla Kızılderili yaşamaktadır.
2007 yılının Aralık ayında, en önemli Kızılderili kabilelerinden biri olan Lakota Siyuları ABD vatandaşlığından çekildiklerini ve kendi devletlerini kuracaklarını ilan etmişlerdir. Toprakları beş ayrı ABD eyaletinin sınırları içerisinde olan Lakotalar'ın bu girişiminin sonuçları henüz kesinleşmemekle birlikte, Kızılderililerin büyük soykırımdan bu yana ilk bağımsızlık girişimleri olarak tarihe geçmiştir.
Toplama kampları [değiştir]
Amerika'da ilk kızılderili yerleşim bölgeleri, 1840'lı yıllarda oluşturuldu. O yıllarda, Avrupa kökenli Amerikalılar, ülkenin batı bölgelerine yerleşmek için kızılderili kabilelerini de önlerine katarak ilerliyordu. Kızılderililer, doğup büyüdükleri toprakları terk etmek ve “rezervasyon” adı verilen, anavatanlarından çok daha küçük bölgelere yerleşmek zorunda bırakıldı.
Günümüz ABD'sinde Kızılderililerin yaklaşık % 85'i rezervasyonların dışında yaşamaktadır[kaynak belirtilmeli] ve her büyük kentin kendi Kızılderili toplumları vardır. Amerika’da 300’den fazla kızılderili yerleşim bölgesi bulunmaktadır.
Ekonomi [değiştir]
ABD'de ekonomik olarak 3 büyük kabile bulunmaktadır: Mississippi Choctawlar (5 bin kişi. kumarhane, hoparlör işleri yapıyor) Oklahoma Choctawlar (35 bin kişi. Kumarhane, benzin istasyonu ve oteller zincirleri var) ve Oklahoma Chickasawlar (200 bin kişi).
Amerikan Bayanlar Ulusal Basketbol Birliği'nde (WNBA) tek bağımsız takım, sahibi bir Kızılderili kabilesi olan Connecticut San. Connecticut eyaletinin Mohegan Kabilesi 2003'te Orlando Miracle kulübünü satın aldı ve Connecticut'a taşınan takım artık maçlarını Mohegan Sun adlı devasa kumarhane ve eğlence kompleksindeki salonda oynamaya başladı. O zamana kadar her WNBA profesyonel takımı bir NBA kulübüne aitti.
Rezervasyon bölgeleri dışındaki ilk yatılı okulda 1879'dan 1918'e kadar okuyan yaklaşık 10.000 Kızılderili çocuk; medenileştirilme hedefi ile kendi yerli dillerini konuşan ve kültürlerinin diğer yönlerini korumaya çalışan öğrencilerin cezalandırmaya dayandığı bir ortamda yetiştirilmişlerdir.
Kanadalı araştırmacı Ethel G. Stewart, 250 bin nüfuslu Navaho kabilesinin Orta Asya Türkleri'nin konuştuğu Atabaşkan dilini konuştuğunu gösterdi.
Şükran Günü'nün Anlamı [değiştir]
1620'lerde Avrupa'dan yerleşim için ilk kez May Flower (Mayıs Çiçeği) gemisiyle ABD’ye gelen Pilgrimler (yerleşimci ve hacı) ilk geldiklerinde aylarca süren yolculuklarından dolayı yorgun, hasta ve açtırlar. Kızılderililer onları karşılar ve yiyecek verir, hindi avlamasını, mısır ekmesini öğretirler. Üç yıl sonra İngiliz Vali William Bradford büyük bir yemek hazırlar ve Kızılderililer’i çağırır. Kızılderililerin şefi Massoit 90 kişiyle bu törene katılır.
O günden sonra her hasat sonrasında yemek geleneği sürer. 1863’de Başkan Abraham Lincoln Şükran Günü'nün ulusal bayram olmasını önerir, ancak bu öneri Kongre’de 1941'de karara bağlanır ve her yılın Kasım ayının son Perşembesi Şükran Günü olarak ulusal bayram ilan edilir.
ABD yayılmacılığı altında yok olan kabilelerin ürünlerde yaşayan isimleri [değiştir]
ABD'liler ise tüm dünyaya pazarladıkları ürünlerinden birkaçına Kızılderili kabileleri isimleri vermiştir. Örnek olarak;
Cherokee: Chrysler tarafından üretilen bir Jip
Apache: ABD Hava Kuvvetleri tarafından üretilen bir Helikopter markası, bir bilgisayar donanım ürünleri üreten marka, bir server ismi,
Comanche: ABD Hava Kuvvetleri tarafından üretilen bir Helikopter Markası, Chrysler'in ürettiği bir kamyonet modeli.
Chevrolet: Dünyanın önde gelen spor otomobil üreticilerinden bir ABD firması.
Corvette: Chevrolet markasının bir modeli.
Pontiac (Ünlü Kızılderili Şefi): 80’li yılların ABD kaynaklı en meşhur spor araba markalarından biri
Chayanne: Porsche’nin ilk kez ürettiği Jip’e verdiği isim
Fox: ABD’de bir TV kanalı
Black Hawk : Helikopter markası
Kentucky: Kökeni; Iroquois Kızılderililerinin kullandıkları dilde “ken-tah-ten” sözcüğünden gelen ve “Yarının Ülkesi” anlamına gelen kelime. Aynı zamanda tüm dünyaya yayılmış bir restoranlar zincirinin ismidir. (Kentucky Fried Chicken).
Tahoe : Chevrolet'in ürettiği SUV
Kızılderili ve Türk dillerinde kullanılan ortak kelimeler [değiştir]
Bazı örnekler[kaynak belirtilmeli]:
Kızılderili lehçelerinde T
Yatkı Ev, yatılan yer
Dodohişça Dudak
T-sün Uzun
Yu Su, yu-mak, yıkamak
Lı-ık Vatan, ili
Tete Dede
Tamazkal Hamam, temiz kal
Hogan Kerpiç ev, Hopan
Kuşa Kuş
Türe Türe, Töre
Hu Hu, Hu hu(Selam)
Yanunda Yanında
Aş-köz Yemek
İldiş Dişleme
Atış-ka Atış
Tapa Tuba
Koloni Dönemi ve Kızılderililer [değiştir]
Avrupalı kaşifler Amerika'ya geldiğinde, Amerika'da yüzlerce farklı kabile bulunmaktaydı. Bu kabilelerden bir çoğu ortak bir dili ve kültürü paylaşıyorlardı. Önce İspanyol asıllı denizciler İspanyol Kraliçesi adına bu topraklara ayak basmış daha sonra başta İngiltere olmak üzere diğer Avrupa sömürgeci devletleri de aynı rotayı izleyerek Amerika'ya askerlerini, kaşiflerini göndermişlerdir. Avrupalı beyaz adamın şiddet düşkünlüğünden haberdar olmayan yerliler onları sevinçle karşılamış, ellerindeki altın vs. gibi şeyleri onlarla paylaşmak istemişler ancak sömürge güçlerinin baskısı hatta katliamı altında soykırıma uğramışlardır.
13 Haziran 2008'de Kanada Başbakanı Stephen Harper, Kanada Parlamentosunda düzenlenen bir törende Kızılderililerden resmen özür dilemiştir. [1]
William Shakespeare, (Vaftiz, 26 Nisan 1564 – ö. 23 Nisan 1616), İngiliz şair ve tiyatro oyun yazarıdır.
Konu başlıkları [gizle]
1 Hayatı
2 Eserleri
2.1 Oyunları
2.1.1 Bir Yaz Gecesi Rüyası
2.1.2 On ikinci Gece
2.1.3 Trajediler
2.1.3.1 Romeo ve Juliet
2.1.3.2 Kral Lear
2.1.3.3 Hamlet
2.1.3.4 Antonius ve Kleopatra
2.1.3.5 Othello
2.1.3.6 Titus Andronicus
2.1.4 Tarihsel Oyunlar
2.1.4.1 III. Richard
2.1.4.2 II. Richard, IV. Henry Bölüm 1, IV. Henry Bölüm 2 ve V. Henry
2.1.4.3 Julius Caesar
2.1.5 "Mutlu Son"la Biten Oyunlar
2.1.5.1 Kış Masalı
3 Türkçede Shakespeare
4 Dış bağlantılar
Hayatı [değiştir]
24 Nisan 1564’de Stratford-Upon-Avon’da doğan Shakespeare’in yaşamı hakkında bildiklerimiz kilise, mahkeme ve tapu kayıtları gibi resmi belgelerle çağdaşlarının onun kişiliği ve eserleri hakkında yazdıklarına dayanır.
Klasik oyunlar ile yazarların yaşamlarını oyunlaştırmada usta bir yazar ve yönetmen olarak kabul edilen tarafından yazılan ve sahnelenen Şu Bizim Will (William Shakespeare'in Yaşamı)adlı oyun, şairin oyunlarına da ilginç bir dramaturjiyle yaklaşmaktadır.
Eserleri [değiştir]
William Shakespeare kendi tiyatrosu, "The Globe," için yazdığı oyunlara ek olarak, soneleriyle de oldukça ünlüdür.
Oyunları [değiştir]
Bir Yaz Gecesi Rüyası [değiştir]
Ana madde: Bir Yaz Gecesi Rüyası (oyun)
Bir büyü ve yanlışlıklar komedisidir. Atina yakınlarındaki bir koruda yollarını şaşıran dört sevgili, Periler Kralı Oberon ile kavgacı hizmetkârı Puck'ın büyüsüne kapılırlar. Kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir. Onlar da perilere katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar. Sonunda her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin Dük Theseus'un düğün şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir.
On ikinci Gece [değiştir]
William Shakespeare
Ana madde: Onikinci Gece (oyun)
Yine bir yanlışlıklar komedisidir. Kadın kahraman Viola ve onun ıkız kardesının gemisi yabancı bir ülkenin açıklarında batar. Erkek kılığına giren ve "Cesario" adını alan Viola, ülkenin yöneticisi Dük Orsinonun hizmetine girer. Bu arada kaybolan erkek kardes de yardım sever denızcıyle kardesını aramaktadır. Erkek kılığındayken Dük'e aşık olur. Orsino'nun aşık olduğu zengin Kontes Olivia da "Cesario"ya tutulunca durum karışır.
Trajediler [değiştir]
Romeo ve Juliet [değiştir]
Ana madde: Romeo ve Juliet
Romeo ve Juliet birbirine kan davası olan iki ailenin çocuklarıdır. Asla kabul edilemeyecek bir şey yapmışlar ve birbirlerine aşık olmuşlardır. Bu oyun Shakespeare'in yazdığı en büyük trajedilerden biridir ve sonunda Romeo ve Juliet intihar ederler.
Kral Lear [değiştir]
Ana madde: Kral Lear (oyun)
Shakespeare'in iyi evlat-kötü evlat olaylarını 2 ayrı hikayede işlediği ve uçtuğu oyunudur.
Hamlet [değiştir]
Ana madde: Hamlet
Hamlet'te, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez.
Shakespeare trajedilerinin en korkuncu, ama belki de en önemlisidir. Hamlet'in oyun boyunca tek arzusu babasının öcünü almaktır. Sürekli planlar yapar fakat kendi iç çekişmesinden dolayı buna bir türlü ulaşamaz. Bu plan uğruna eline geçen fırsatları da değerlendiremez. Hamlet in babasının katili olan Kral Claudius onu öldürmek istediğini anlar ve o da Hamlet'i ülkeden İngiltere'ye göndermeye karar verir. Öcünü almak için tekrar dönen Hamlet'e, kendi canını tehlikede hisseden Claudius, Laertesle bir olup Hamlet'i öldürmeye karar verir ve oyunun sonunda Hamlet, Claudius, Gertrude, Laertes ölür.
Antonius ve Kleopatra [değiştir]
Ana madde: Antonius ve Kleopatra (oyun)
Tutkulu bir aşkı ve tarihsel olayları veren bu tragedyanın tarihi mi aşkı mı birinci plana aldığı ve uçtuğu hep tartışılır. Mısır'la özdeşleşen Kleopatra'nın Antonius tutkusu, Roma imparatorluğu içindeki karışıklıklar, Antonius'un Kleopatra'dan hem uzaklaşmak istemesi (belki de bunun için Sezar'ın kız kardeşiyle evlenmesi) hem de her seferinde ona koşması, iki yetişkin insanın birbirlerini vazgeçilmez kılıp aşkı acılarıyla, saplantılarıyla yaşamaları. Antonius ve Kleopatra aşkın başyapıtlarındandır.. 12 nisan
Othello [değiştir]
Ana madde: Othello (oyun)
Othello Venedik'te yaşayan Mağripli zeki bir askerdir. Mağripli, Desdemona adında, olağanüstü bir güzelliğe sahip olan bir kadınla evlenir. Oyun, Othello'nun Kıbrıs'a, Osmanlı ile yapılacak olan şavaşta görev almaya gitmesiyle şekillenmeye başlar. Othello'nun, emir eri olan Iago adındaki hırslı ve mevki düşkünü asker tarafından kandırılmasıyla karısı Desdemona'yı boğarak öldürmesi ve ardından Iago'nun tüm sinsi planlarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanır.
Titus Andronicus [değiştir]
Ana madde: Titus Andronicus (oyun)
Romalı komutan Titus ve ona düşman olan kraliçe arasında geçen trajediyi anlatır. Kraliçenin yaptığı kötülüklere karşı Titus'un sabrı ve intikam aşkı etkileyicidir...
Tarihsel Oyunlar [değiştir]
Shakespeare konuların İngiliz tarihindeki olaylardan alan birkaç oyun da yazdı.
III. Richard [değiştir]
Ana madde: III. Richard (oyun)
Bunlardan ilki, rakiplerine ve düşmanlarına acımasız davranan kötü ruhlu ve kambur Kral III. Richard'ı anlatan III. Richard`dır. Kurbanları arasında Londra Kulesi'nde öldürülen iki genç prens de vardır. Yaşamını yitirdiği Bosworth Field çarpışmasından bir gece önce prenslerin ve öteki kurbanlarının hayaletleri uykusunda Richard'a görünür.
II. Richard, IV. Henry Bölüm 1, IV. Henry Bölüm 2 ve V. Henry [değiştir]
Ana madde: II. Richard (oyun)
Ana madde: IV. Henry, Bölüm 1
Ana madde: IV. Henry, Bölüm 2
Ana madde: V. Henry (oyun)
Tarihsel oyunlarından bazıları bir dizi oluşturur: II. Richard'ın Trajedisi, IV. Henry, Bölüm 1, IV. Henry, Bölüm 2 ile V. Henry bir dörtlü dizidir. II. Richard'ın Trajedisiinde bir güçsüz kral tahtından vazgeçerek tacını IV. Henry adını alan Henry Bolingbroke'a bırakır. IV. Henry, Bölüm 1 ve IV. Henry, Bölüm 2 yeni kralın yönetimi sırasında sorunlar ve ayaklanmalar baş gösterir; bu sırada kralın öz oğlu Prens Hal avare ve savurgan bir yaşam sürer. Ama babasının ölümüyle tahta geçerek V. Henry adını alan Prens Halin döneminde düzen yeniden kurulur. V. Henry'nin orduları Fransa'da büyük zafer kazanır. Henry'nin Fransız prensesiyle evlenmesi her iki ülkeye de barış getirir.
Julius Caesar [değiştir]
Ana madde: Julius Caesar (oyun)
Shakespeare'in, konularını Eski Yunan ve Roma tarihinden alan oyunlarından en ünlüsü ise Julius Caesar`dır. Bu oyunda dürüst ve erdemli bir kişiliği olan Brutus, Jül Sezar'ın kendisini Roma imparatoru ilan etmesini önlemek amacıyla, arkadaşlarıyla birlik olup çok sevdiği Jül Sezar'ı özgürlük adına öldürür. Ama bunun cumhuriyetin yok olmasını önleyememesi üzerine de kendi canına kıyar.
"Mutlu Son"la Biten Oyunlar [değiştir]
Shakespeare yaşamının sonlarına doğru kötülük ve acıyı içerdikleri için tam olarak birer komedi sayılmayan, ama ölümle değil de bağışlama ve mutlu sonla bittikleri için trajedi de sayılmayan birkaç oyun yazdı.
Kış Masalı [değiştir]
Ana madde: Kış Masalı
Bu oyunlardan biri olan Kış Masalı'nda, Leontes adlı bir kral hiçbir neden yokken karısı Hermione'yi kıskanır, karısıyla tüm ilişkisini keser ve bebek yaşındaki Perdita adlı kızının yabani hayvanlara yem olsun diye ıssız bir yere bırakılmasını emreder. Perditayı bir çoban kurtarır ve büyütür. Sonunda kız, babasına geri döner. Kralın uzun yıllar boyunca pişmanlıkla andığı ve öldü diye yas tuttuğu Hermione de geri döner, böylece sonunda geçmişin hataları bağışlanır.
zgürlük Heykeli, ABD'nin New York şehrindeki Liberty (Özgürlük) adası üzerinde, inşa edildiği 1886 yılından bu yana Amerika'nın simgesi olan anıtsal heykel ve gözlem kulesi. Dünyanın en tanınan abidelerinden biridir.
Bakırdan yapılan Özgürlük Tanrıçası heykeli, Fransa tarafından kuruluşunun 100. yılı nedeniyle ABD'ye 10 yıl gecikmeli olarak hediye edilmiştir,1884-1886 yılları arasında inşa edilen heykelin mimarı Frederic Bartholdi'dir. Çelik iskeleti Gustave Eiffel, kaideyi Richard Morris Hunt yapmıştır. ABD'nin New York şehrindeki Özgürlük Adası'nda yer alır.
Heykel, sağ elinde bir meşale, sol elinde ise bir tablet tutar. Tabletin üstünde 4 Temmuz 1776 tarihi (Bağımsızlık Bildirgesi'nin tarihi) yazılıdır. Heykelin başındaki taç'ın 7 sivri ucu 7 kıtayı veya 7 denizi simgeler. Heykelin yüksekliği 46 m, kaidesi ile beraber 93 m'dir. Ziyaretciler heykelin içinden meşaleye kadar 168 basamaklı bir merdivenden çıkabilirler. Heykelin meşale tutan sağ elinin yüksekliği 13 metredir. Meşalenin etrafındaki dehlizde 15 kişi birarada dolaşabilir. Heykelin başının genişliği 2 metre, yüksekliği ise tacı ile birlikte 5 metredir.
Yontu dikilmeden 1 yıl önce (1885'te) yayımlanan renkli taş baskı
93 metre yüksekliğindeki Özgürlük Anıtı ilk olarak 1860’lerde, ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu yönetimindeki Mısır'ın Hıdiv'i Said Paşa'nın Süveyş Kanalı inşası için imzaladığı antlaşmanın gereği olarak Suveyş Kanalı'ndaki Port Said Limanı'nın girişine konulmak üzere planlanmıştır. Ancak dönemin Osmanlı Sultanı Abdülaziz tarafından peşinatı ödendiği halde dikilen heykelden ötürü yerel huzursuzluk çıkacağı endişesiyle, Kavalalı soyundan Hıdiv İsmail Paşa planlanan yere inşasını istememiştir.
Fransız bir heykeltraş olan Frederic Auguste Bartholdi'ye ısmarlanan bu heykel, bakır ve çelikten yapılarak tamamlanmış, fakat daha sonra Mısır’a dikilmesinden vazgeçilmesiyle Paris’te bir depoya kaldırılmıştır. Tasarlanan bu ilk heykel Kızıldeniz ile Akdeniz’in birleştiği yere koyulacak firavunlar zamanının giysilerine bürünmüş bir kadın şeklindeymiş ve elinde 'Asya'nın ışığının Mısır'dan geldiğini' sembolize eden bir meşale tutuyormuş. Bu olaydan 20 yıl sonra 1885’te Fransa hükümeti A.B.D ile olan iyi ilişkilerinin bir göstergesi olarak büyük bir heykel yaptırmak istediğinde yine aynı heykeltraşın kapısı çalınmış. Hazır durumda olan heykel depodan çıkarılmış, heykeltraş Bartholdi ve Gustave Eiffel (Eyfel kulesinin mühendisi) birlikte çalışarak bazı değişikliklerle heykeli yenilemişler ve New York sahilinde Liberty Adasına yerleştirilmiş.
Özgürlük Heykeli, ziyaretçilere açıktır. Ziyaret etmek isteyenler adaya bir feribotla ulaşırlar, merdivenleri tırmanarak meşaleye çıkabilir ve New York limanını seyredebilirler.
Heykele Singer dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer'in dul eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik etmiştir. Özgürlük Heykeli 1884 yılında Fransa'da tamamlandıktan 1 yıl sonra 350 parçaya bölünüp 214 sandık içinde New York limanına ulaştırılmıştır. Parçalar, 4 ay içinde kaidenin üzerinde yeniden birleştirilmiş ve 28 Ekim 1886 tarihinde binlerce izleyicinin önünde açılışı gerçekleşmiştir.
Özgürlük Heykeli, 1984'ten beri UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer almaktadır.
Heykelin daha küçük boyutlarda bir kopyası Paris'tedir ve Atlas Okyanusu'na doğru bakar. Dünyanın başka çeşitli yerlerinde de (Osaka, Priştine, Pekin, Nevada, Güney Dakota, Bordeaux gibi) küçük kopyaları bulunmaktadır. 30 Kasım 1854. Sultan Abdülmecid dönemi. Mısır, Osmanlının bir eyaleti. İçişlerinde bağımsız, dışişlerinde Osmanlı sultanına bağlı. Mısır Valisi Said Paşa, dünyanın en büyük kanallarından biri olan Kızıldeniz ve Akdeniz'i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı projesini hazırlatıp onaylaması için Sultan Abdülmecid'e sunuyor. Said Paşa, tasdik gecikince projenin gerçekleşmesi için gerekli şirketin kurulmasını emrediyor. Projeyi onaylamadan vefat eden Abdülmecid Han'ın yerine geçen Sultan Abdülaziz ise denizciliğe önem verdiği için zaten başlamış olan proje için gerekli onayı ve parayı hemen veriyor. İşte o proje içinde bir de heykel bulunuyor. Doğunun, medeniyet ışığından batıyı da faydalandırdığını anlatmak üzere, elindeki meşaleyle yüzünü batıya dönecek bir heykel. O heykel yapılıyor ama konulduğu yer Mısır olmuyor. Evet tahmin ettiğiniz gibi ama önce hikayenin başına dönelim.
KANALA İNGİLİZ ENGELİ
Said Paşa'nın hazırladığı Süveş Kanalı Projesi'nin arkasında Fransa, önünde de -bir engel olarak- İngiltere duruyordu. Zira Akdeniz ve Hindistan'daki İngiliz hâkimiyetini sona erdirebilecek bu kanal, Osmanlının malî gücünün yanında denizlerdeki gücünün de artmasına sebep olacaktı. Bu yüzden İngiltere, Sultan Abdülmecid Han'ı, projeyi reddetmesi için sürekli baskı altında tutuyordu. Said Paşa, bu sebeple Sultan Abdülmecid'in tasdikini beklemedi. 30 Kasım'da Fransız mühendise gereken izni verdi. Fransız sermayesiyle kurulan şirketin hisse senetlerinin tamamı satılınca İngiltere, Osmanlıya baskılarını daha da artırdı. Sultan Abdülmecid ise Said Paşa'nın projesini yıllarca bekletti. Sultan, projenin kendisinne gelişinden yedi sene sonunda Ihlamur Kasrı'nda veremden vefat ettiğinde proje hala onay bekliyordu. Ancak onaylanmasa da ağır aksak ilerlemeye devam ediyordu. İki sene sonra Said Paşa da anîden vefat etti. Yerine geçen İsmail Paşa ise İngiliz taraftarıydı. Fakat bu kanalın Mısır için hayatî önemini fark etmekte gecikmedi ve işe dört elle sarıldı.
Sultan Abdülmecid'in vefatıyla Osmanlı tahtına geçen Sultan Abdülaziz Han'a da İngiliz baskıları devam etti. Ama İngilizlerin unuttuğu bir şey vardı ve Abdülaziz Han donanma ve denizciliğe çok önem veriyordu. Sultan, 19 Mart 1866'da yayınladığı fermanla kanala izin vererek projeyi tasdik etti. Bununla da kalmayıp, Mısır'ın kanal için yaptığı dış borçları devlet garantisi altına alarak, kanal şirketi hisselerine de bizzat kendisi oldukça yüklü paralar yatırdı. Said Paşa ile kanalın mühendisi Ferdinand de Lesseps arasında 1854'te yapılan anlaşma maddelerinde, bir de heykel projesi vardı. Süveyş Kanalı'nın Akdeniz'e açılan sahillerinde bulunan Port Said şehri limanına dikilecek olan dev bir kadın heykeli. Bu heykel, hem Osmanlıyı hem Mısırı temsil edecekti. Bu yüzden Mısır'ı temsîlen firavunlar dönemi kıyafetlerini giymiş kadın heykelinin başında, 7 iklimin padişahı olan Osmanlı Sultanını temsîlen 7 kıta ve 7 denizi simgeleyen 7 sivri uçlu bir taç olacaktı. Elinde de bir meşale tutacaktı. Sultan Abdülaziz Han, heykelin yüzünün batıya dönük olmasını istedi. Zira elindeki ışığı doğudan batıya götürdüğünü, ışığın, medeniyetin, uygarlığın, doğudan yükselip batıyı aydınlattığını simgelemesini istiyordu padişah. Heykelin parası da bizzat Sultan Aziz Han tarafından ödendi. Sipariş, Fransa'nın meşhur heykeltıraşlarından Frederic Auguste Bartholdi'ye verildi. Frederic Bartholdi, Fransa'daki atölyesinde çalışmalara başladı. Heykelin bakır ve çelikten oluşan iskeletini ve mühendislikle alâkalı kısımlarını, Paris'teki kendi adıyla anılan kuleyi yapan Gustave Eiffel ile birlikte tamamladı. Heykele Singer dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer'in dul eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik yaptı.
HEYKEL DEPODA KALDI
Said Paşa'nın ölümünden sonra yerine vali olan İsmail Paşa, bu heykelin Müslüman Mısır halkı arasında hoşnutsuzluğa sebebiyet vereceğini söyleyerek mühendis Ferdinand de Lesseps'e, heykelin Mısır'a getirilmemesi talimatını verdi. Mühendisin, İsmail Paşa'yı ikna çalışmaları fayda vermedi. Nihâyet Kasım 1854'te yapımına başlanılan Süveyş Kanalı'nın Kasım 1869'da açılışı yapıldı. Dünyanın dört bir yanından gelen binlerce insanın katılımıyla oldukça görkemli fakat heykelsiz bir açılış oldu. Çünkü heykel Fransa'da kaldı. Bartholdi'nin bu muhteşem eseri, Fransa'daki bir depoda yapayalnız, akıbetini beklemeye başladı.
"Asyanın ışığı" anıtı
O yıllar, Amerika ile Fransa'nın dostluk yıllarıydı. Karşılıklı hediyeleşmeler sırasında Paris'te kurulan Fransız-Amerikan dostluk grubunun başkanı Edouard Rene Lefebvre de Laboulaye'den, Fransız hükümetine bir teklif geldi: Amerika'ya devasa bir heykel hediye edilsin! İkna edilen Fransız hükümeti, bu heykel için Frederic Bartholdi'yi görevlendirdi. Bartholdi'nin eseri zaten hazırdı. Fransa Hükümetinin istediği heykel, elindeki meşaleye kadar Mısır için hazırlanan heykele benzerlik arzediyordu. Fransa hükümetinden gelen talimata göre heykel, sol elinde "hukuku temsîlen bir kitap" tutacak, sağ elinde de, "Dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü bir meşale" olacaktı. Yani neredeyse Fransa tarafından istenen heykel, Abdülaziz Han için hazırlanan heykelin aynısıydı. Sadece küçük bir iki değişikliğe ihtiyaç vardı. Bartholdi, heykelin yüzünü tamamen değiştirdi ve annesi Charlotte'nin yüzünü işledi. Özgürlük Heykeli, Fransa tarafından kuruluşunun 100. yılı münasebetiyle Amerika'ya 10 yıl gecikmeyle hediye edildi. Heykeltraş, heykeli 350 parçaya bölerek, İsere adındaki bir Fransız gemisiyle Amerika'ya taşıdı. Newyork limanındaki adalardan birine, daha önce görmeye geldiği Özgürlük Adası'na, kaidesini Richard Morris Hunt'un hazırladığı yere, 4 ay içinde monte etti. Ve 28 Ekim 1886 da açılışını bizzat kendisi yaptı. Heykelin sol elindeki kitap üzerinde Bağımsızlık Bildirgesi'nin ve Amerika'nın kuruluşunun tarihi 4 Temmuz 1776 yazıyor. Heykel 1886 dan beri de Amerika'nın Newyork adalarından birinde bulunuyor. Ve yüzü Sultan Abdülaziz Han'ın isteğinin tam aksine doğuya bakıyor. Lâkin güneş ışığı hâlâ doğudan yükseliyor ve her sabah Özgürlük Heykeli'nin yüzünde parlıyor.
Büyük Kanyon Ulusal Parkı (İngilizce: Grand Canyon National Park) Amerika Birleşik Devletleri'nin Arizona eyaleti sınırlarında bulunan en eski ulusal parkdır.
Büyük Kanyon, bir çok renge sahip; Kolorado Nehri çevresinde bulunan bir kanyondur. Büyük Kanyon Ulusal Parkı içinde bulunur ve bu ABD'deki ilk ulusal parklardan biridir. Theodore Roosevelt Büyük Kanyon'un büyük bir hayranıydı ve bir çok kez avlanmak ve sehir için burayı ziyaret etmişti.
Kanyon, Kolorado Irmağı'nın kanalı milyonlarca yılda yarmasıyla oluşmuştur. 466 kilometre uzunluğunda ve 400 metre ila 2.4 kilometre genişliği arasında değişmektedir. Derinlik açısından da 1600 metreye kadar ulaşır. Bu kesiklerde Dünya'nın 2 milyar yıllık tarihi gözükebilmektedir.
Büyük Kanyon bir Avrupalı tarafından farkedilmesi ilk kez 1540 yılında; İspanyol Garcia Lopez de Cardenas tarafından olmuştur. İlk bilimsel araştırma ise John Wesley Powell eşliğinde 1869'da gerçekleşmiştir. Kızılderililer ise kanyonun duvarlarında yerleşim birimleri kurmuşlardır.
Kaçkar Dağları, Türkiye'nin kuzeyinde, Doğu Karadeniz sahili boyunca uzanan bir dağ sırası. Kuzey Anadolu Dağları'nın doğudaki bölümünü oluşturur. Doğusundaki birçok zirvesi 3000 m üzerindeyken, batı kesimi 2000 m yüksekliğe kadar ulaşır. En yüksek noktası olan Kaçkar Kavrun Dağı, 3932 m yüksekliktedir.
"Kaçkar" ismi farklı anlamlarda kullanılabilmektedir:
Verçenik'den Altıparmak'a kadar tüm dağ silsilesi
bu silsilenin merkezi bölümünü oluşturan Kaçkar-Kavrun Dağları
tüm silsilenin en yüksek doruğu olan Kaçkar Dağı
Kaçkar Dağları; dağcılık, kaya tırmanışı, trekking, rafting ve kayak gibi sporlar için bir merkez haline dönüşmüştür. Bölgenin kendine özgü doğası ve kültürel yapısı, çok sayıda yerli ve yabancı turisti çekmektedir. Dağların önemli bir bölümü doğal park sınırları içinde yer almaktadır.
Kaçkar Dağları başlıca üç bölüme ayrılır:
Batıda Verçenik Dağı ve çevre zirveler
Merkezde Kaçkar-Kavron Dağları
Doğuda Altıparmak Dağları
Merkez grupta yer alan Kaçkar Dağı zirvesi, 3.937 m'lik irtifasıyla Türkiye'nin 4. yüksek dağıdır. Sıradağlar üzerinde 3.500 m'nin üzerinde yüksek başka zirveler de vardır.
Dağlarda su bolluğu dikkati çeker. Akarsular, silsilenin hem gündeyinde hem de kuzeyinde derin vadiler oluşturarak akarlar.
Etimoloji
'Kaçkar' kelimesinin Ermenice "Haçlı taş" anlamındaki "Haçkar" (Խաչքար kelimesinden[kaynak belirtilmeli] veya Kıpçak Türkçesinde "koç" anlamına gelen "Koçkar" kelimesinden[kaynak belirtilmeli] gelmekte olduğu öne sürülmektedir.
Bitki örtüsü
En yüksek zirve Kaçkar Kavrun Dağı'nın kuzeyden görünümü
Kaçkar Dağları, sadece çok ince bir sahil hattının hemen arkasında, Karadeniz'in güney sahilindedir. Dik olan kuzey örtüsü, sık ve bol yağış alması sebebiyle sık ormanlıdır. Başlıca olarak fındık, çay, tütün ve zeytin yeni yeni olarak da kiraz ve narenciye burada yetiştirilir. Doğudaki alçak bölgelerinde de Türkiye'nin pirinç üretim merkezleri bulunur. Çok dik zemine sahip ya da zemin emniyeti olmadığından herhangi yetiştiriciliğe uygun olmayan alanlarda, kısmen yoğun bir şekilde ormangülü örtüsü hakimdir. Yüksek bölgeler mera olarak da kullanılır. Ormanlar en başta göknar, kayın ya da karışık orman olarak şekillenmiştir. Orman sınır 2000 m ile 2300 m arasında bulunur.
Güney'e, Anadolu'ya doğru, düşük yağış miktarı nedeniyle orman alanlar daha azdır. Burada çok seyrek yerleşimi olan ve step karakterli bir tabiat hakimdir. Sadece nehir boylarında ve nehir çanakları tabiatında söğütler ve kavaklar gelişmiştir. Seyrek olarak ve tek tek meşe ve karaçam mevcuttur. Bütün bölgede çok seyrek yerleşim olduğundan flora ve fauna çok çeşitlilik gösterir.
Kafkas Dağları, Kafkas Sıradağları Kafkasya'da Karadeniz ve Azak Denizi ile Hazar Denizi arasında, kuzeybatı ve güneydo doğrultusunda uzanan sıradağlar ve dağ sistemi. Bu dağlar kuzeybatıda Taman Yarımadası yakınlarında başlar ve güneydoğuda Apşeron Yarımadasına değin uzanır. Kafkas Dağları, Kuzey ve Güney Kafkaslar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kuzeyde kalan sıra dağlara Büyük Kafkas Dağları, Güney Kafkas Dağlarına ise Küçük Kafkas Dağları denir.
Büyük (Kuzey) Kafkas Sıradağları 1300 km kadar bir uzunluğa sahib olmakla birlikte, yüksekliği 2000 m’nin altına hiç düşmemektedir.
Küçük (Güney) Kafkas Sıradağları birçok küçük parçadan meydana gelmiş olup, dağlar üzerindeki tepelerin ortalama yüksekliği 3720 m civarındadır.
Güneyi dik yamaçlar biçiminde olan Kafkas Dağlarının kuzeyi, ana sıraya koşut ve gittikçe alçalan sıralarla düzlüklere kavuşarak son bulur. En yüksek doruk Kafkasya'nın Olimposu da sayılan Elbruz'dur (5642 m); Adigece: Oşhamafe, Kabartayca: Oşhamah'o/1уашъхьэмахуэ; Karaçay-Balkarca: Mingi Tav). Dikhtau (5.204 m), Koştantau (5.151), Şhara (5.068) ve Kazbek'tir (5.033 m). Başlıca geçitler Mamison ve Daryal'dır. Rusların ilk kez 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nda bir yol da inşa ederek geçtiği Daryal Geçidi, Kuzey Osetya-Alaniya Cumhuriyeti başkenti Vladikavkaz'ı Gürcistan'ın başkenti Tiflis'e bağlar. Bu yola Gürcü Askeri Yolu da denir.
Kafkas Dağları üzerinde toplam 1.424 km. karelik bir alan kaplayan 2.200 kadar dağ buzulu bulunur. Bu buzullar Karadeniz ve Hazar Denizi'ne dökülen çok sayıda akarsuyun beslendiği ana kaynaklardır, bu akarsuların başlıcaları Karadeniz'e dökülen Kuban, İngur ve Rioni ırmakları ile Hazar Denizi'ne dökülen Kuma, Terek ve Sulak ırmaklarıdır. Ayrıca Türkiye'de doğup gelen Kura Irmağı da Alazani gibi birçok kolunu Kafkas Dağlarından alır.
Kafkas Dağlarının en yüksek yerleri çıplak kayalar,daha aşağılarda kalıcı karlar ve buzullar,sonra sırasıyla Alp tipi çayırlar, iğne yapraklı, karışık yapraklı ve yaprak döken ormanlarla kaplıdır. Yamaçlarda çam, meşe, kayın, kestane, kızılağaç ve ıhlamur ağaçları yayılmıştır. Dağlarda yabanöküzü, elik, geyik, vaşak, vb. gibi hayvanlar yaşar. Akarsularında bol miktarda alabalık bulunur. Alp (dağ) çayırları yazın hayvanların ve arı kovanlarının yayıldığı alanlardır. Buralarda dağ turizmi geliştirilmektedir. Maden kaynakları (kömür, demir cevheri, kurşun, çinko, bakır, molibden, manganez ve volfram, vb.) zengindir. Krasnodar Kray, Stavropol Kray, Adigey Cumhuriyeti, Çeçenya ve Azerbaycan'da zengin petrol ve doğal gaz yatakları vardır,işletilir. Ayrıca zengin mineral su kaynakları da vardır.
Kâğıt, hamur haline getirilmiş, çeşitli nebati maddelerden yapılan, üzerine yazı yazılan, ince, kuru yapraktır. İnce bitki liflerinin keçeleşmesi ile meydana gelen bugünkü kağıdın ilk olarak M.S. 1. yüzyılda Çin'de yapıldığı sanılmaktadır.
İnsanoğlunun hayatının bir parçası olan yazı, daha önceleri, düz konik, taş ve ağaç gövdeleri ile killi topraktan yapılmış yazı levhaları üzerine yazılmaktaydı.
Konu başlıkları [gizle]
1 Kağıdın geçmişi
2 Türkiye'de kâğıt üretimi
3 Cumhuriyet döneminde ilk kâğıt fabrikaları
4 SEKA
5 Kâğıt çeşitleri
6 Kağıdın ham maddesi
7 Kâğıtların geri dönüşümü
8 Yardımcı hammaddeler
9 Kâğıt yapımı
10 Başlıca kâğıt hamuru (selüloz) üretim yöntemleri
10.1 Mekanik hamur
10.2 Rafinör mekanik hamuru
10.3 Termomekanik hamur
11 Kaynak
12 Dış bağlantılar
Kağıdın geçmişi [değiştir]
En başta taş tablet kullanıldı.Toprağın fırınlarda pişirilmesi ile oluştu. Aslında M.Ö. 4000 yıllarında Mısır'da bulunan Cyperius (papirüs) denilen bitkinin sapı uygun boyutlarda kesilip bir tahta üzerine dizilip, sulu vaziyette tokmaklanarak bir çeşit kâğıt üretilmekdeydi. Yapılışı ve özelliği bakımından bugünkü kâğıttan farklı olmakla beraber, kâğıt ismi bu papirüs kağıdından kalmıştır.
Papirüsle beraber, çeşitli hayvan derilerinden yapılan pergament (parşömen) kağıdı da tarih boyunca kullanılmıştır. Parşömen, bugün bile kullanılan, yazı yazmaya ve resim yapmaya çok elverişli, uzun ömürlü bir kâğıt çeşididir. Eskiden Bergama ve Mısır krallığı papirüs ile başka bir şeyi takas ederlermiş . Mısır krallığı daha sonra bu takasın adaletsiz olduğunu düşünüp takası iptal etmiş . Bergama kralı halka yazı yazmak için kullanılan bir tür kâğıt yapmalarını istemiş ve halk parşömeni bulmuş.
Kağıt, ilim ve kültürün yayılıp gelişmesinde çok büyük bir rol oynamıştır ve ilk para mantığının birşeyler satın alma, değiş tokuş gibi parasal şeylerin başlangıcı olmustur.. Yazma, taşıma ve muhafazasındaki kolaylıklar, herhangi bir yerdeki ilim ve bilginin çok kısa bir zamanda dünyanın her tarafına kolayca yayılmasını temin etmiş, böylece bugünkü medeniyete ulaşılmasının başlıca vasıtalarından birisi olmuştur. Bugünkü dünyada kâğıt, en başta gelen sanayi mamüllerinden biridir ve günlük hayatta en çok ihtiyaç duyulan maddelerden biridir. İlmi çalışmalar, eğitim ve öğretim müesseseleri, her türlü basın, yayın faaliyetlerinin yanı sıra para basımında, ambalaj işlerinde, mutfakta ve daha pek çok yerde kâğıt kullanılmaktadır.
Eskiden kâğıt üretimi az yapıldığı için, dünyanın her yerinde kıymetli tutulurdu. Sonradan üretimin bollaşması ve yaygınlaşması ile eski itibarını kaybetti. Ancak son yıllarda kâğıt yapımında kullanılan hammaddenin tükenmeye yüz tutması, artan maliyetler ve diğer sebeplerle günden güne kıymetlenmektedir.
Kağıdın kimin tarafından bulunduğu bugün kesin bilinmemektedir. Ancak bugünkü kâğıt hamuru ile elde edilen kağıdın ilk modeli milattan sonra 105'te Çin'de Ts'ai Lun adında bir saray görevlisi tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Ts'ai Lun Ağaç kabukları, bez parçaları ve diğer lifli malzemeleri özlü ve yumuşak bir hamur haline gelinceye kadar dövüp, elde ettiği hamuru geniş bir tekne içinde suyla karıştırarak ilk mekanik odun hamurunu elde etti. Daha sonra gözenekli bir kalıbı, hamurun içine daldırılıp yukarıya kaldırıldığında, su gözeneklerden süzülerek aşağıya akıyor, kalıbın yüzeyinde lifli bir tabaka kalıyordu. Bu tabaka kalıp üzerinden alınıp kurutulduğunda ve üzeinden el yapımı silindirlerle ilkel kalenderlemeden sonra kullanıma hazır hale geliyordu.Keşfinden bugüne kadar 2000 yıl geçmiştir. Orta Asya'da yapılan araştırma ve kazılarda, üçüncü ve yedinci yüzyıllar arasında kullanılan kâğıtların dut ağacı kabukları, kendir, kenevir ve pamuktan yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Kağıt, Çin'den, Orta Asya'ya oradan da İran'a geçti. 751 senesinde yapılan Talas Meydan Muharebesinden sonra, Çin'den alınan esirlerden kâğıt yapımı öğrenildi. Çin'in dışında ilk defa Semerkand'da kâğıt yapım merkezi kuruldu.
Yakın Doğuda ilk defa Abbasi hükümdarı Harun Reşid zamanında 754 senesinde Bağdat'ta kurulmuştur. Batı alemi ise Müslümanlardan 400 yıl gibi uzun bir zaman sonra yine Müslümanlar sayesinde kağıdın varlığından haberdar oldular. Bundan sonra Şam, Trablusşam, Yergen ve Mısır'da kâğıt fabrikaları kurulmuştur.
Kuzey Afrika'nın Müslümanlar tarafından fethedilmesi ve daha sonra İspanya'ya geçilmesi üzerine, kâğıt fabrikaları da oraya taşınmıştır. Müslümanlar tarafından kurulması ve Avrupa'nın ilk kâğıt fabrikası olması bakımından bu fabrikalar çok önemlidir.
Böylece Çin'de binlerce yıl önce imalatına başlanan kâğıt, zamanla daha yeni metodlarla üretilmiş ve 18. yüzyılda Fransa'da ilk defa kâğıt makinası yapılmıştır. Kağıt makinalarında da sürekli olarak teknolojik gelişmelere paralel olarak değişiklikler olmuş ve bugünkü çok motorlu tahrik sistemli, Hamurun kesafet (yoğunluk), sıcaklık, pH, gramaj ve rutubet gibi özelliklerini kontrol altında tutabilen otomatik kâğıt makinaları ortaya çıkmıştır.
Türkiye'de kâğıt üretimi [değiştir]
Türkiye'de de yeryüzündeki gelişmelere paralel olarak kâğıt sanayii sürekli bir ilerleme göstermiştir. Osmanlılar, kâğıt ihtiyaçlarını doğudan temin ediyorlardı. Evliya Çelebi'nin Seyahatname adlı eserinden,İstanbul'da Bizans'tan kalma bir kâğıt fabrikasının, Kağıthane semtinde bulunduğu öğrenilmiştir. III.Selim Han zamanında, küçük de olsa bir kâğıt fabrikası yapılmış, fakat daha sonra üretimin çok pahalıya mal olması sebebiyle fabrika kapatılmıştır.
İlk kâğıt fabrikası 1744 yılında Yalova'da kurulmuştur. İbrahim Müteferrika tarafından ilk Türk matbaasının kurulmasıyla artan kâğıt ihtiyacını temin etmek için, Yalova'da kâğıt fabrikasının yapılmasına karar verildi. Bu fabrikada birçok cins kâğıt imal edildi. Sultan Birinci Mahmud Han bu fabrikadan çok memnun oldu. Kur'an-ı kerim ve diğer İslami kitapları çoğaltmak gayesiyle başka kâğıt fabrikalarının da yapılmasını istedi. Fakat su azlığı, su yollarının bozulması ve Avrupa kâğıtlarının rekabeti yüzünden, Yalova Kağıt Fabrikası kapandı. Osmanlı Devleti zamanında kurulan uzun ömürlü fabrika Beykoz Kağıt Fabrikasıdır. 1804'te hizmete açılan bu kâğıt fabrikasında İngiliz ve Flemenk kâğıtları kalitesinde kâğıt yapmak istenmiştir. Bilahare dışarıdan kâğıt getirmek daha ekonomik olmuş, yabancı devletler kâğıtlarını maliyetin altında, zararına Türkiye'ye satmak suretiyle kâğıt sanayisi baltalamışlardır. Neticede Beykoz Fabrikası da kapanmıştır.
İzmir Kağıt Fabrikasının temeli ise 1844'te atıldı. Fabrikanın buhar kuvvetiyle çalıştırılması kararlaştırılmıştı. Bu fabrika bir süre devletin kâğıt ihtiyacını karşılayabilmiştir. Yine Avrupa'nın çeşitli oyunları neticesinde kapanmaya mahkum olmuştur.
Hamidiye Kâğıt Fabrikası, Osmanlı Devleti döneminde kurulan son kâğıt fabrikamızdır. Sultan İkinci Abdülhamid Han, Hamidiye Kağıt Fabrikasını kurmakla Serkarın Osman Beyi vazifelendirmiştir. Fabrikanın yeri olarak Beykoz'da, Kır Mevkii ve Hünkar İskelesi seçilmiştir. Osman Beyin oğlu Ali Cevat Beyin 42 dönümlük yeri de satın alınarak genişletilmiştir. Bu fabrika İstanbul ve Londra'da şubeleri olan Hamidiye Kağıt Fabrikası veya Ottoman Paper Manifacturing Company Limited adıyla kurulan şirket tarafından idare ediliyordu. Şirketin çıkardığı hisse senetleri satılmadı. Masson Scott firması bir müddet bu fabrikayı çalıştırdı. Şirket (Hamidiye Kağıt Fabrikası), borcunu ödemeyince mahkeme kararıyla Masson Scott firmasına devredildi. Bilahare bu firma da 1912 yılında hisse senetlerini satışa çıkardı. Hamidiye, şirketi tekrar satın aldı. Fakat o sırada I. Dünya Savaşı çıkınca İngiliz personeli memleketine döndü. Osmanlı Devletinin savaştan yenik çıkması üzerine galip devletler kâğıt fabrikasını dağıttılar.
Cumhuriyet döneminde ilk kâğıt fabrikaları [değiştir]
Cumhuriyet döneminde ilk kâğıt fabrikasının temeli İzmit'te 14 Ağustos 1934'te atıldı ve fabrika 1936 yılında işletmeye açıldı. Bu fabrikaya 1944 yılında ikinci kâğıt selüloz fabrikası, 1945'te Klor Alkali Fabrikası ilave edildi. 1954'te de üçüncü kâğıt fabrikası kuruldu. 1957'den sonra eski makineler değiştirildi. 1960 yılında dördüncü, 1961'de beşinci kâğıt fabrikası kuruldu. 1955 senesine kadar Sümerbank Kağıt ve Karton Fabrikası ismi ile çalıştıktan sonra İzmit Selüloz Sanayii Müessesesi adı verildi. Bilahare, 1955'te çıkarılan bir kanunla Sümerbank'tan ayrılıp Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları İşletmesi Genel Müdürlüğü (SEKA) adı ile iktisadi bir devlet kuruluşu oldu.
SEKA [değiştir]
İzmit'te SEKA'ya bağlı yedi kâğıt ve karton fabrikasının yanı sıra, Mekanik Odun Hamuru Tesisleri, Oluklu Mukavva, Odun Selülozu Fabrikası, Saman Selülozu Fabrikası, Klor Alkali Fabrikası, kuvvet santralı, su tesisleri ve atölyeler vardır.
SEKA'nın Zonguldak-Çaycuma kuruluşu 1970'te işletmeye açılmıştır. Burada kraft selülozu, kraft kağıdı ve yarı kimyevi selüloz imal edilmektedir. Giresun-Aksu'daki mekanik odun hamuru ve gazete kağıdı tesisi ile 1971'de açılan Muğla-Dalaman'daki tesisler de SEKA'ya bağlıdır. Dalaman'daki tesiste sülfat ve viskoz selülozu, tabii kâğıt ve karton imal edilmektedir.
SEKA'ya bağlı diğer tesis ve müesseseler de 1975'ten sonra hizmete açılan Afyon Beyaz Saman Selülozu Tesisi, Balıkesir Selüloz Kağıt Tesisleri. Antalya Kraft Selülozu ve Kraft Kağıdı Tesisleri, Akdeniz (İçel), Kastamonu, Bolu müesseseleridir. 1936 yılında 10.000 ton olan kâğıt üretimimiz, 1992 yılında 932.000 tona ulaşmıştır. Bu miktarın yarısını SEKA üretmekte, diğer yarısını da özel sektör üretmektedir.
Kâğıt çeşitleri [değiştir]
Hayatın her safhasında çok çeşitli maksatlarla kullanılan kâğıt, ağırlığına (gramajına), kullanılan hamurun cinsine, dolayısıyla yırtılma ve patlama mukavemetine ve buna benzer diğer özelliklerine göre çeşitli sınıflara ayrılabilir. Fakat genel hatları ile şu şekilde tasnif etmek mümkündür:
Yazı tabı kâğıtları (1, 2 ve 3. hamur kâğıtlar, ofset kâğıdı, aydınger kâğıdı vb.),
Sargılık kâğıtlar,
Kraft torba veya çimento torba kâğıdı,
Temizlik kâğıtları ve hijyenik kâğıtlar, tuvalet kağıdı,
İnce özel kâğıtlar (sigara kâğıdı vb.),
Oluklu mukavva kâğıtları (kraft yüzey kağıdı, atık kâğıt yüzey kağıdı, oluklu katı kağıdı),
Kartonlar.
Bir başka sınıflandırma ise:
Kültürel kâğıtlar,
Endüstriyel kâğıtlar şeklinde olabilir.
Kağıdın ham maddesi [değiştir]
Kâğıdın ana hammaddesi odundur. Kâğıtlık odun, mobilya vs. üretiminde kullanılan odundan düşük, yakacak olarak kullanılan odundan daha yüksek kalite seviyesindedir. Bu odun da, ya iğne yapraklı (çam vb. yumuşak) ağaçlardan veya yapraklı (meşe vb. sert) ağaçlardan elde edilir.
Aslında memleketin orman kaynaklarının tüketiminde kâğıt sanayii, orman ürünleri sanayii ve yakacaktan sonra üçüncü sırayı işgal etmekle beraber, ormanın yetişmesinin çok zaman alması dikkate alınırsa, sadece kâğıt sanayi bile, ormancılığa gereken önem verilmezse, bir memleketin orman kaynaklarını kısa zamanda tüketebilecektir. Bundan dolayı bütün dünyada kâğıt sanayii, odun dışındaki kaynaklara her geçen gün daha süratle yönelmektedir. Bunlar arasında yıllık bitkiler olarak bilinen saman, kamış, kendir-kenevir ile tütün, ayçiçeği vb. bitkilerin sapları sayılabilir. Çok çeşitli olan bu bitkiler arasından şimdiye kadar sadece saman, kamış ve kendir ekonomik kullanım seviyesine erişebilmişlerdir. Genellikle diğerlerinin toplanması ve stoklanması ekonomik gözükmemektedir.
Kâğıtların geri dönüşümü [değiştir]
İtalya, Bagni di Lucca yakınlarında geri dönüşüm için balyalanmış kağıtlar
Diğer önemli bir hammadde eski kâğıttır. Eski ve atık kâğıtlar, ucuz bir hammadde olarak görünmekteyse de kullanılan baskı mürekkebi ve kağıdın yapısına bağlı olarak mürekkep çıkarma işlemi, özellikle yazı tabı kâğıtları yapımında en önemli problemi teşkil etmektedir. Bu kabil eski kâğıttan, mürekkebi çıkarılmadan, halen yaygın şekilde kullanılan gri karton üretimi yapılmaktadır.Kağıdın ham maddesi odundur.
Yardımcı hammaddeler [değiştir]
Bunlar dolgu maddeleri, boya maddeler ve kağıdı yapıştırıcı maddeler olarak üç bölümde mütalaa edilebilir:
Dolgu maddeleri, liflerden meydana gelen ve girintili çıkıntılı bir durumda olan kâğıt yüzeyine lifler arasındaki boşlukları doldurarak, daha düzgün bir şekil vermek maksadıyla kullanılır. Bunun yanında mürekkebin dağılmasını önleyerek, daha iyi emilmesini sağlar. Kağıdın parlaklığını arttırır. Kağıdın yumuşaklığını da olumlu yönde etkiler.
Diğer yandan lifler arası bağlantıyı zayıflattıklarından kağıdın kopma, yırtılma, çift katlama ve patlama direncini zayıflatırlar. Kağıt makinasına hamur verilirken, eleğin üzerinden akan hamurun üst tarafında daha çok tutunduklarından, kâğıtta iki yüzlülük meydana getirebilirler. Kağıdın yapışmasına menfi tesirleri vardır. Kağıt üzerinde zayıf tutunmaları halinde silme sırasında leke ve kirlenmeye, yıpranmaya sebeb olurlar.
Fazla oranda kullanılmaları işletmeci açısından kağıdın maliyetini düşürücü bir unsur olarak görülebilirse de, sayılan mahzurları da dikkate alınarak ancak belirli bir oranda dolgu maddesi kâğıt hamuruna ilave olunabilir.
Baryum sülfat, kalsiyum sülfat (CaSO4) vb. dolgu maddeleri içinde daha çok yaygın olarak kaolen (bir çeşit kil) kullanılmaktadır.
Kağıda istenen rengin verilebilmesi için yeterli miktarda boyar madde (sentetik boyalar veya pigmentler) kullanılır.
Çeşitli kâğıtların (özellikle baskı, para ve harita kâğıtları gibi) su ve mürekkep gibi sıvı maddelere karşı dayanıklı olmaları istenir. Bu maksatla kağıdın iç yapıştırmasını sağlamak için kâğıt hamuruna, lifler süspanse haldeyken, önce belli oranda kolofan ilave edilir. Daha sonra kolofanın lifler üzerinde çökmesini sağlamak için şap katılır. Çam ağaçlarından elde edilen reçine, % 80 oranında kolofan ihtiva etmektedir.Kağıdın Hammadesi ağaçtır.
Kâğıt yapımı [değiştir]
Kağıt imalatı yapan fabrikaları; kâğıt hamuru fabrikaları -bugün selüloz fabrikaları olarak bilinmektedir ve kâğıt fabrikaları olarak ikiye ayırmak mümkündür. Ancak bugün kâğıt fabrikaları hem kâğıt hem de hamur üretimi yapan entegre tesisler olarak kurulmaktadır.
Hamur üretim bölümünde çeşitli metodlarla sözkonusu hammaddelerden kâğıt hamuru üretilir. Üretilen hamur ya sulu halde uygun karışımlar ile doğrudan doğruya kâğıt makinasına verilir veya suyu alınarak yoğunlaştırılmış halde satılır.
Başlıca kâğıt hamuru (selüloz) üretim yöntemleri [değiştir]
Mekanik hamur [değiştir]
Genellikle meşe gibi bazı yapraklı ağaçların dışında ağaçlar 1-1,5 m boylarda kesilerek, gerekiyorsa nemlendirildikten sonra, taşlı liflendirici denilen bir makinada liflerine ayrılarak lif su karışımı süspansiyonu elde edilir. Kirlilik yaratacak maddeleri ve büyük kıymıkları ayırmak için muhtelif eleklerden geçirildikten sonra, kâğıt makinası hamur hazırlama kısmına veya kesafeti arttırılarak özel havuzlarda depolanır.
Tomrukların makinaya verildiği bölmelerine göre, zinciri veya pistonlu olarak ayrılabilir. Pistonlular ise kendi içinde tek cepli ve çok cepli gibi tasarımları mevcut. Tomruk, basınç uygulanarak dönen bir taşa bastırılır, yaklaşık 1,5 m çapı olan taş suni taştır.
İşlem çok basit olmakla beraber, çıkan hamurun kalitesini kontrol altında tutma zorluğu, işlemin en büyük dezavantajını teşkil etmektedir. Bir ton mekanik hamur üretebilmek için 2,33 m³ kabuğu soyulmuş oduna (verim %98), 10–15 m³ temiz suya ve 800-1500 kWh elektrik enerjisine ihtiyaç vardır. Ayrıca bu hamurla her tür kağıdı üretmek mümkün değildir. Daha çok rengin ve fiziksel direncin daha az önemli olduğu ve hacimliliğin önemli olduğu kâğıt türlerinin yapımında kullanılmaktadır.
Rafinör mekanik hamuru [değiştir]
Bu yöntemde de kimyasal madde kullanılmaz, ağaç yongaları diskli rafinörlerde liflerine ayırarak, hamur üretimi yapılmaktadır. Odun, ya tomruk halinde fabrikaya gelmekte ve yongalanmakta veya yongalanmış veya kereste fabrikalarının talaşı olarak gelmekte ve rafinörlere verilmekte.
Hamurun kalitesi taş mekanik hamurdan daha iyi (% 50-% 100) olmakla beraber bu üstünlük % 50 daha fazla elektrik enerjisi harcanarak sağlanır (ton başına 1200-2200 kWh). Buna karşılık, testere talaşı gibi çok daha ucuz odun hammaddesi kullanılabilmektedir.
Termomekanik hamur [değiştir]
Rafinör mekanik hamur usulünden farklı olarak odun yongalarının rafinöre girmeden önce buharla ön işlem uygulayarak yumuşatılmasıdır. Bundan dolayı liflendirme işleminde lifler daha az hasar görerek daha iyi nitelikte bir hamur elde edilebilir.
Oscar Ribeiro de Almeida Niemeyer Soares Filho veya kısaca Oscar Niemeyer (d. 15 Aralık 1907, Rio de Janeiro), Brezilya kökenli bir mimar ve uluslararası modern mimarlığın[1] en önemli temsilcilerindendir. Dökme betonunun estetik amaçlar için farklı biçimlerde kullanılmasının öncülüğünü yapan ilk mimarlardan birisidir.[2]
Dönemin Brezilya’daki ünlü mimarlarından Lúcio Costa ve Carlos Leão'nun ofislerinde mimarlık kariyerine adım atan Oscar Niemeyer, zaman içinde uluslararası modern mimarlığın en önemli temsilcilerininden birisi olmuştur. 1939 New York Dünya Fuarı'ndaki Brezilya Pavyonu tasarımı ile uluslararası mimarlık dünyasında daha da tanınmaya başlayan mimar, Pampulha'da daha geniş alanlara yayılmış büyük ve farklı kapsamlı projeleri tasarlamak fırsatını elde etmiştir. Ancak kendisinin çok ünlü bir mimar yapan ve de modern mimarlığın önemli eserlerinden bazılarını oluşturma şansını veren, UNESCO Dünya Mirasları listesinde olan Brasilia şehrindeki tasarımları olmuştur.
Gençlik yıllarından beri komünist ideolojiyi benimseyen ve de 1945 yılından beri Brezilya Komünist Partisi’ne üye olan Oscar Niemeyer, 1964 yılında gerçekleşen askeri darbeden sonra, siyasi görüşlerinden dolayı 1985 yılına kadar yurtdışında yaşamıştır. Bu dönemde daha çok Brezilya dışında tasarımlar gerçekleştiren mimar, ülkesine dönüşünden sonra hem yurtiçi hem de yurtdışında çalışmalarına devam etmiştir. Birçok ulusal ve uluslararası ödülün de sahibi olan Oscar Niemeyer hâlen mimarlık alanında çalışmaya devam etmektedir.
Tasarladığı yapılarda geniş alanlara yer vermesi ve farklı amaçlı kullanımları alışılmadık şekillerde kullanması ile tanınan mimar "anıtsal yapıların heykeltraşı" nitelemesi ile hem övülmüş hem de eleştirilmiştir.[3]
Konu başlıkları [gizle]
1 Özel hayatı
2 İlk çalışmaları
3 Pampulha Projesi
4 1940 ve 1950'li yıllar
5 Brasilia Şehri'nin tasarlanması
6 1960'lı yıllar ve askeri diktatörlük
7 Sürgün yılları
8 1980 ile 2000 yılları arası dönem
9 2000'den günümüze
10 Mimari tarzı
11 Hakkındaki eleştiriler
12 Siyasi görüşü
13 Otobiyografisi
14 Tasarladığı heykeller
15 Kazandığı ödüller ve takdirnamelerden seçmeler
16 Hakkında basılan yayınlardan seçmeler
17 Filmografi
18 Mimari projelerinden seçmeler
19 Dış bağlantılar
20 Kaynakça
Özel hayatı [değiştir]
Oscar Niemeyer (1917)
Oscar Niemeyer, 15 Aralık 1907 tarihinde Brezilya'nın başkenti Rio de Janeiro'da yer alan ve de daha sonraları dedesi Ribeiro de Almeida'nın ismi verilecek olan Laranjeiras bölgesinde dünyaya geldi. Oscar Niemeyer Soares ve Delphina Ribeiro de Almeida'nın oğludur. İki erkek ve bir kız kardeşi vardır. Büyük babası Brezilya Anayasa Mahkemesi'nden sorumlu devlet bakanı olan Niemeyer, ailesini katolik kökenli bir burjuva aile olarak tarif eder.[4] 21 yaşında İtalya'dan göçen bir aileden olan Annita Baldo ile evlendi[5] ve ondan bir kızı (Anna Maria Niemeyer) oldu. Bu kızından dört torunu vardır. Nimeyer'in ilk eşi 2004 yılında öldü, 16 Kasım 2006 tarihinde (98 yaşındayken) kendisinden 38 yaş genç olan asistanı Vera Lúcia Cabreira ile evlendi.[6][7][8]
Çalışma hayatına babasının tipografi ofisinde başladı. Bir süre sonra Escola de Belas Artes okulunda eğitim görmeye başladı ve 1934 yılında mimar/mühendis olarak mezun oldu. Mezun olduğu dönemde parasal sorunlar yaşamışsa da mimar Lúcio Costa ve Carlos Leão'nun ofislerinde ücretsiz olarak çalışmaya başladı.
Zaman içinde mimar olarak daha çok tanınmaya başlayan Oscar Niemeyer 1945 yılında, ömür boyu üye kalacağı ve 1992 yılında başkanı olacağı, Brezilya Komünist Partisi'ne katıldı. Komünistliği sebebiyle askerî diktatörlük döneminde oldukça baskılara uğradı. Bu dönemde Avrupa'ya sürgüne gitmek zorunda kalacak olan mimarın ofisine baskınlar düzenlendi; çizimlerine ve diğer çalışmalarına el kondu. 1985 yılında askeri dikatörlükten demokrasiye dönüşün başlamasıyla Brezilya’ya geri döndü. Halen mimarlık çalışmalarını bu ülkede devam ettirmektedir.
İlk çalışmaları [değiştir]
Gustavo Capanema Sarayı, Rio de Janeiro
Gustavo Capanema Sarayı, Rio de Janeiro
1936 yılında, dönemin Brezilya Eğitim Bakanı tarafından, Rio de Janeiro'deki Brezilya Eğitim ve Kamu Sağlığı Bakanlığı'nın yeni merkezinin (Gustavo Capanema Sarayı) inşaatında stajer mimar olarak görev aldı. 1939 yılında aynı amaç için bir grup mimara (Lucio Costa, Carlos Leao, Affonso Eduardo Reidy, Jorge Moreira, Ernani Vasconcellos) katıldı. Le Corbusier ise bu gruba 1936 yılında danışman olarak katkıda bulundu.[9][10]
Oscar Niemeyer'in talebi üzerine bu yapıya 1985 yılında, yazar ve pedagog olan Brezilya'nın ilk Eğitim Bakanı Gustavo Capanema'nın ismi verildi. 1930'larda tamamlandığında dünyada devlet siparişi ile tamamlanmış ilk modernist gökdelen idi. O dönemde Le Corbusier bile henüz bu kadar yüksek bir modernist yapı tasarlamamıştı. Le Corbusier'nin teorik olmayıp inşa edilme fırsatı elde eden ilk çok katlı tasarımı olan Unité d'Habitation binası bile ancak 1947 yılında inşa edilmeye başlanabilmiştir.[11] 1943 yılında tamamlanan Gustavo Capanema Sarayı'nda hem Brezilya kültürünün hem de modern stilinin malzemeleri ve tekniklerinden faydalanılmıştır. Mesela geleneksel Portekiz tekniği olan azulejo tekniği, Le Corbusier'a ait olan brise-soleil tekniği, koloni mimarlığının renk tonları, Roberto Burle Marx’ın tropik bahçe tasarımları gibi unsurlar başarılı bir şekilde bir arada kullanılmıştır.
1939 yılında Oscar Niemeyer, 1939 New York Dünya Fuarı'ndaki Brezilya Fuar Pavyonu'nu Lucio Costa ve Paul Lester Wiener ile birlikte tasarladı. Bu tasarımdan etkilenen dönemin New York Belediye Başkanı Fiorello La Guardia, kendisine şehrin anahtarını hediye etti.[12]
Yirminci yüzyılın ortalarında gelindiğinde Brezilya'daki modernist mimarlık Reyner Banham'ın belirttiği gibi "dünyadaki ilk ulusal modern mimarlık stili" olarak tanındı.[13] 1940 ve 1950'li yıllarda basılan mimarlık dergilerinde özelikle Oscar Niemeyer ve Affonso Eduardo Reidy'nin tasarımları geniş bir şekilde yer bulmuştur.
Pampulha Projesi [değiştir]
Pampulha Gölü'nün hemen yanında yer alan Assisili Francesco Kilisesi, Belo Horizonte
Pampulha Gölü, Belo Horizonte
1940 yılında Oscar Niemeyer, Minas Gerais Eyaleti'nin başkenti Belo Horizonte'nin belediye başkanı olan Juscelino Kubitschek ile tanıştı. Belediye başkanı Juscelino Kubitschek, eyalet valisi Benedito Valadares ile birlikte başkentin kuzeyinde "Pampulha Kompleksi" diye adlandırılacak yeni bir banliyö şehri oluşturmak için Oscar Niemeyer'i görevlendirdi.
Brezilya'nın kayıtlara geçmiş ilk modern anıtı olacak ve de Aziz Assisili Francesco'ya adanmış olan Assisili Francesco Kilisesi bu dönemde inşa edildi. Pampulha Kompleksi'nde kiliseye ek olarak bir gazino, dans merkezi, restaurant, yat klübü, golf klübü ve 100 oda kapasiteli bir hotelin (hotel inşa edilmedi) yapay bir gölün etrafına yerleştirilmesi planlandı. Vali'nin haftasonları dinlenmesi için bir yapı da yapay gölün yakınına inşa edildi.[14]
Bu yapılar 1943 yılında tamamlandığında beraberlerinde yoğun bir tartışmayı da getirdiler. Aynı sene New York'ta yer alan New York Modern Sanat Müzesi (MoMa)'daki "Brezilya inşa ediyor" sergisinde bu proje uluslararası olarak da tanınma fırsatını elde etti. Başka bir tartışma da yeni inşa edilen Assisili Francesco Kilisesi hakkında çıktı.[15] Minas Gerais Eyaleti'nin Kilise yetkilileri bu kilisenin kutsanmasını ve kullanıma açılmasına, modern ve alışılmadık tasarımı ve ressam Candido Portinari'nin altardaki duvar resimleri resimleri nedeniyle, 1959'a kadar karşı çıktılar. Oscar Niemeyer, Pampulha'da gerçekleştirdiklerinin çağdaş mimarlığın monotonluktan çıkması için kendisine fırsat verdiğini belirtti ve ekledi:
« Eğri biçimlere karşı ilgi duyuyorum. Gelişmekte olan modern teknoloji sayesinde gerçekleşebilen özgür ve hassas eğrileri, eski ve saygın Barok tarzı kiliselere tercih ederim […] Doksan dereceli köşeleri ve rasyonel mimarlığın cetvel ve gönyeyle oluşturulan anlayışını özellikle gözardı ettim ve de dökme betonunun bana sunduğu eğrilerin ve düz çizgilerin dünyasına girdim […] Bu kasıtlı protestoyu gerçekleştirebilmek için, yaşadığım ülkemin ortamından, beyaz kumsallarından, kocaman dağlarından, eski Barok tarzı kiliselerinden ve çekici esmer kadınlarından ilham aldım. »
(Oscar Niemeyer[16])
1940 ve 1950'li yıllar [değiştir]
Birleşmiş Milletler Genel Merkez Binası, New York
1945 yılında Brezilya Komünist Partisi'ne üye oldu, 1992 yılında ise başkanı seçildi.[17]
1947 yılında dünyaca tanınan bir mimar olduğu için New York'ta inşa edilecek yeni Birleşmiş Milletler Genel Merkez Binası'nın tasarımı için oluşturulan uluslararası tasarım grubunda yer aldı. Birleşmiş Milletler Genel Merkezi Binası için Oscar Niemeyer’in "taslak 32" önerisi Tasarım Kurulu tarafından onaylandıysa da Niemeyer daha sonradan Le Corbusier'nin baskısına razı olarak onunla birlikte (Vladimir Bodiansky ve Ernest Weissmann'ın da yardımıyla oluşturulan) "taslak 23/32"ü sundu. Bu plan hem Niemeyer hem de Le Corbusier'nin projelerinden unsurlar içermekteydi ama ağırlıklı olarak Niemeyer'in orjinal planına dayalıydı.[18] Her ne kadar Le Corbusier inşaat sırasında da bu proje ile ilgili kalmak istediyse de, tasarımı onaylayan mimarlar grubu inşaatı gerçekleştirmesi için Wallace Harrison ve Max Abramovitz'e onay verdi.[19]
Niemeyer, 1946'da Yale Üniversitesi'nde ders vermek için davet edildiyse de komünist partisi üyesi olduğu için ABD'ye giriş vizesi alamadı. 1950 yılında çalışmaları hakkındaki ilk kitap, Stamo Papadaki tarafından ABD'de basıldı. 1953 yılında Harvard Üniversitesi Yüksek Lisans Tasarım Bölümü'ne dekan olarak seçildi ama yine politik görüşleri nedeniyle vize alamadı.[20]
Sao Paulo şehrinin kuruluşunun 400. yılı anısına 1951 yılında Ibirapuera Parkı'nı tasarladı. Bu dönemde tasarladığı diğer projeler ise Copan Apartman Kompleksi (1953-1966),[21] JK Binası, Belo Horizonte şehri (1951), Casa das Canoas, Rio de Janeiro (1952-1953), kendisi için tasarladığı evi (1952-1953), Niemeyer lüks apartman kompleksi, Belo Horizonte şehridir (1954-1960).
1945 ile 1955 yılları arasında Oscar Niemeyer, Venezuela'nın başkenti Caracas'ta yer alan Caracas Modern Sanat Müzesi'ni tasarladı.[22]
Brasilia Şehri'nin tasarlanması [değiştir]
Oscar Niemeyer'in Brasilia'da tasarladığı bazı yapılar: Brezilya Ulusal Kongre Binası, Ulusal Cumhuriyet Müzesi, Brasilia Katedrali, Ulusal Kütüphane
Juscelino Kubitschek 1956 yılında Brezilya Başkanı seçildikten çok kısa bir süre sonra 1956 Eylül'ünde Oscar Niemeyer’ı evinde(Casa das Canoas) ziyaret etti. Arabada Oscar Niemeyer ile konuşurken kafasından geçen iddialı önerisini onunla paylaştı: "Bu ülke için yeni bir başkent inşa edeceğim. Bunun için bana yardım etmeni istiyorum. […] Oscar, bu sefer birlikte Brezilya’nın başkentini inşa edececeğiz."[16]
Bu vesile ile ülkenin yeni başkentinin (Brasilia) tasarlanması projesini Oscar Niemeyer'e verdi. Yeni şehrin tasarlanması için bir yarışma organize eden Niemeyer, aday projelerden Lucio Costa'nınkini uygulanması için seçti. Oscar Niemeyer Brasilia şehrindeki yapıları tasarlarken Lucio Costa ise şehrin planlamasını gerçekleştirmeye başladı.[23]
İlerleyen aylarda Oscar Niemeyer, Brasilia şehrinin önde gelen ticari, konut ve devlet yapılarından bazılarını tasarladı. Bu yapılar arasında Brezilya Devlet Başkanı'nın resmi konutu olan Palácio da Alvorada, Brezilya Ulusal Kongre Binası, Brasilia Katedrali, bazı başkanlık yapıları ve apartman birimleri ile Anıtsal Eksen gibi şehir düzenlemeleri yer alıyordu.[24]
Brezilya Ulusal Kongre Binası, Brasília, Brezilya
Cumhuriyet Kültür Kompleksi'nin bir parçası olan Ulusal Kütüphane ve Ulusal Cumhuriyet Müzesi de bu dönemde inşa edildi. Brasilia şehrinin önemli yapılarının tasarlanması, inşa edilmesi ve kullanıma açılması dört yıl içinde tamamlandı.[25]
Çoğu yapının Oscar Niemeyer tarafından tasarlanmış olması nedeniyle Brasilia şehri uzaktan gözlemlendiği zaman bazı tasarım öğelerinin çoğu bölgede tekrar edildiğini, bu vesile ile şehrin tarz olarak bir bütünlük içinde olduğunu söylemek mümkündür. En yakın şehre kilometrelerce uzakta boş bir alana bir şehirin sıfırdan yaratılması ve bunun çok kısa sürede gerşekleşmesi Juscelino Kubitschek'in en büyük başarılarından birisi, hatta bazılarınca en önemlisi olarak nitelendirilir. Her ne kadar bazı tarihçiler Brasilia'nın inşaatını Amerika kıtasının kolonileştirilmesiyle eşdeğer bir eylem olarak nitelendirmişse de genel olarak olumlu tepkiler aldı. Oscar Niemeyer ve Lucio Costa bu şehrin planlamasını gerçekleştirirken bazı yeni fikirleri de denemek fırsatını elde ettiler. Oldukça geniş ve boş caddelerin varlığı bunun bir örneğidir. Oscar Niemeyer insanların aynı şehirde bir noktadan diğerine gidebilmesi için 20 dakikadan daha fazla süre harcamasının, o insana saygısızlık olduğu yorumunu yapmıştır. Diğer bir yeni şehir planlama fikri ise yapıların çoğunlukla yerden kolonlar ve diğer taşıyıcı sistemler ile yükseltilmesidir; böylelikle bu binaların boş kalan alt kısımlarının özgür olması ve doğa ile bütünleşmesi amaçlanmıştır.[26]
Brasilia şehrinin oluşturulmasında, Oscar Niemeyer'in dünya görüşüne paralel bir şekilde, sosyalist ideolojiye referans veren bir tasarım amacı da vardır. Bu amaca göre şehirdeki tüm konut yapılarının devlete ait olması ve devlet tarafından kiralanması amaçlanmıştır. Yine bu amaca göre bakanlar ile işçiler aynı yapıları paylaşacaklardı. Ancak bu amaç devlet yönetimi tarafından görmemezlikten gelinmiş ve şehirde Juscelino Kubitschek'den sonra iktidara gelen devlet başkanları kendi siyasi görüşlerine göre değişiklikler yapmışlardır.[27]
1960'lı yıllar ve askeri diktatörlük [değiştir]
Brasilia şehrinin oluşturulmasından sonra Oscar Niemeyer, Brasilia Üniversitesi Mimarlık Bölümü Başkanı seçildi. 1963 yılında Amerikan Mimarlar Enstitüsü'ne onur üyesi olarak seçildi. Aynı yıl Sovyetler Birliği tarafından verilen Lenin Barış Ödülü'nü kazandı.[28]
1964 yılında, Haifa şehrinin belediye başkanı Abba Hushi tarafından Hayfa Üniversitesi'nin tasarlanması için İsrail'e davet edildi. Tasarımı tamamlayıp ülkesine döndüğü zaman bambaşka bir Brezilya ile karşılaştı.[29]
1961 yılında Brezilya'nın yeni başkanı olan Joao Goulart, 1964 Mart'ında bir askeri darbe ile görevinden alındı. General Castello Branco ülkenin yönetimini eline aldı ve askeri diktatörlük 1985 yılına kadar sürdürdü.[30]
Sürgün yılları [değiştir]
Arnoldo Mondadori Yayınevi, Milano, İtalya
Komünist görüşü nedeniyle, Oscar Niemeyer askeri diktatörlük döneminde baskılara maruz kaldı.[31] Ofisine baskınlar düzenlenen mimar bu dönemde politik baskılar nedeniyle yeni projeler tasarlayamadı. Basımını üstlendiği dergi merkezine de baskınlar düzenlendi, matbaa kısmı yıkıldı ve dergi kapatıldı. 1965 yılında askeri diktatörlüğü protesto için 200 öğretim görevlisi ile birlikte Brasilia Üniversitesi'ndeki görevinden istifa etti. Aynı yıl Fransa'daki Louvre Müzesi'ndeki bir sergiyi görmeye giden mimar, çalışmalarını 1966 yılından itibaren bu ülkeden devam ettirmeye başladı.[32]
Paris'in Şanzelize Caddesi bölgesinde ofis açan mimarın bu dönemdeki kariyeri ve tasarladığı eserleri Brezilya'dakine kıyasla farklıdır. 1966 yılında Lübnan'da yer alan Trablusşam şehrindeki Uluslararası Sergi Merkezi'ni tasarladı. Binanın tamamlanmasına rağmen Lübnan İç Savaşı nedeniyle kullanıma açılamadı. Bu dönemde tasarladığı önde gelen projeler Cezayir'de yer alan Huari Bumedyen Fen ve Teknoloji Üniversitesi ve Paris'te yer alan Fransız Komünist Partisi Genel Merkez Binası[33], İtalya'da yer alan Arnoldo Mondadori Yayınevi, Funchal'da yer alan bir hotel ile Madeira Kumarhanesi ve de Malezya'nın Penang Eyaleti'nin başkenti George Town'da yer alan Penang Eyaleti Camisi oldu.[34]
Oscar Niemeyer Paris'te kaldığı dönemlerde mobilyalar da tasarladı. Bükülmüş demir ve deri kaplamadan oluşan sandalye ve ayak iskemleleri limitli bir sayıdaki müşterisi için tasarlamıştır.[35] 1978 yılında ise Oscar Niemeyer'in bu mobilya tasarımlarının bazıları bir Japon firması tarafından Brezilya'da da satışa sunuldu. Tıpkı mimarlık alanındaki tasarımlarında olduğu gibi, Oscar Niemeyer'in mobilyalarında da kadın vücuduna ve Rio de Janeiro dağlarına gönderme yapılan hassas eğrisel formlar kullanılmıştır.
1980 ile 2000 yılları arası dönem [değiştir]
Ulusal Cumhuriyet Müzesi, Brasilia
Niterói Güncel Sanat Müzesi, Niterói
Oscar Niemeyer Müzesi, Curitiba
21 yıl süren askeri diktatörlük yönetimin 1985 yılında sona erdi. Brezilya'nın yeni devlet başkanı João Figueiredo döneminde demokrasiye geçilmeye başlanması nedeni ile Oscar Niemeyer ülkesine dönmeye karar verdi. Oscar Niemeyer, 1980'den sonraki dönemi hayatının ve mimarlık kariyerinin son aşaması olarak tanımlamıştır. Bu dönemde tasarladığı önemli eserler arasında Juscelino Kubitschek Anıtı (1981), Ulusal Panteon (1986) ve Latin Amerika Anıtı (1989) yer aldı.[36][37][38] İsa'nın kanayan elinden ve bu elden akan kanın Orta ve Güney Amerika şeklinde aktığı Latin Amerika Anıtı'nı İngiltere'de yayınlanan The Independent gazetesi "anlamsız ve insanları gücendirici bir inşaat"' olarak nitelendirmiştir.[39]
Oscar Niemeyer 1988 yılında ABD'li mimar Gordon Bunshaft ile birlikte, mimarlık alanındaki en prestijli ödüllerden birisi olarak kabul edilen, Pritzker Mimarlık Ödülü'nü kazandı.[40]
1992 ile 1996 yılları arasında Brezilya Komünist Partisi'nin (PCB) başkanı olarak görev aldı. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından beri oy kaybeden Brezilya Komünist Partisi, Oscar Niemeyer'i hem Brezilya kamuoyunda oldukça tanınan bir şahıs olduğu için hem de bu partiye gençliğinden beri sempati duyduğu için, başkanlık görevinde getirdi. Oscar Niemeyer politikada aktif bir lider olmadıysa da, partinin yaşadığı kriz boyunca ayakta durmasında önemli katkıları oldu. 1992 yılında partinin ideolojik ayrılıklar nedeniyle bölünmesi sırasında partinin isminin komünist partisi olarak kalmasını talep edenler grubunda yer aldı. 1996 yılında ise bu görevi bıraktı.[41]
1987 yılında Brasilia şehrinde önemli bir yapı olan Yerli Halklar Müzesini tasarladı.[42] 1996 yılında 89 yaşında iken Rio de Janeiro eyaletindeki Niterói şehrinde yer alan Niterói Güncel Sanat Müzesi'ni tasarladı. Rio de Janeiro şehrine de oldukça yakın olan Niterói şehrinde tasarlanan bu yapı bazı mimarlık eleştirmenleri tarafından mimarın tasarladığı en iyi projesi olarak nitelendirildi. Guanabara Körfezi'ne ve Rio de Janeiro şehrine bakan Niterói Güncel Sanat Müzesi kayalık bir alan üzerine kuruldu.[43]
2000'den günümüze [değiştir]
Oscar Niemeyer
Oscar Niemeyer'ın 1967 yılında Brezilya'nın Paraná eyaletindeki Curitiba şehri için tasarladığı bir müze projesi, orijinal tasarıma sadık kalınarak inşa edildi. 2002 yılında ünlü mimarın kendisine adanarak, Oscar Niemeyer Müzesi adıyla açıldı. Şekli nedeniyle yerel halk tarafından "Niemeyer'in Gözü" olarak adlandırılan müze bazı restorasyonlar ve eklemeler ile tam kapasite kullanıma 8 Temmuz 2003 tarihinde açıldı.[44][45]
Londra'nın Hyde Park'ında yer alan Serpentine Gallery yönetimi, bu galerinin geçici Yaz Pavyonu'nu tasarımı için Büyük Britanya'da bugüne kadar hiç tasarım yapmamış bir mimarı, her sene davet eder. Bu gelenek bağlamında 2003 yılında Oscar Niemeyer'ı davet edildi.[46]
Niemeyer, 2004 yılında, bir komünist olan Carlos Marighella'nın ölümünün 35. yıldönümü vesilesiyle, Marighella'nın Salvador da Bahia şehrindeki mezar taşını tasarladı.
Amerika kıtası'nın en doğu noktası olan João Pessoa'da yer alan ve de inşaatına 2005 yılında başlanan Estação Cabo Branco adlı proje 2008 yılında tamamlandı.
15 Aralık 2006 tarihinde, 50 yıl gecikmeli de olsa, Oscar Niemeyer'in Brasilia şehri için tasarlamış olduğu Ulusal Cumhuriyet Müzesi ve Ulusal Kütüphane yapıları mimarın 99. doğum gününde kullanıma açıldılar.[47] Her iki yapı da Brasilia şehrinin Esplanada dos Ministérios bölgesinde ve de Brasilia Katedrali'nın hemen yanında yer almaktadır.
Oscar Niemeyer 2007 yılında 100 yaşına bastı.[32] Mimarın 100. doğum gününde Rusya Başkanı Vladimir Putin kendisine "Dostluk Nişanı" verdi.[48] Nisan 2008 tarihinde ise Avrupa'da gerçekleştirdiği en büyük projelerinden olan ve İspanya'nın Asturias bölgesinde yer alan Oscar Niemeyer Uluslararası Kültür Merkezi projesinin inşaatına başlandı. Oscar Niemeyer 1989 yılında kazandığı Asturias Prensliği Ödülü'ne karşı bir teşekkür jesti olarak, bu büyük kültür merkezi tasarım projesi Asturias'da inşa edilmek üzere sundu.[49]
15 Aralık 2009 tarihinde 102 yaşına basan Oscar Niemeyer hâlen mimarlık çalışmalarına devam etmektedir.[50]
Mimari tarzı [değiştir]
1936 yılında mimarlık kariyerine başlayan ve halen tasarımları inşa edilmeye devam eden Oscar Niemeyer'in mimari tarzı, zaman içinde yer yer değişiklikler göstermiş olsa da, en önemli özelliği dökme betonu son derece yaratıcı ve farklı biçimlerde kullanmasıdır.[2] Kendisi ile yapılan söyleyişilerde sık sık betonun mimari tasarımlarında önemine dikkati çeken Oscar Niemeyer, genelde yapının betonarme taşıyıcı sistemi bittiğinde tasarımının da tamamlandığını belirtmiştir. Le Corbusier ile birlikte dökme betonun modern mimarlıkta yaratıcı bir şekilde kullanılmasının en önemli öncülerindendir.[25]
Oscar Niemeyer'in ilk dönem tasarımlarında Le Corbusier'in etkilerini son derece belirgindir,[18] ancak zaman içinde mimar kendi tarzını oluşturmuştur. Betonun estetik bir şekilde kullanılması bir yana bırakılırsa, bu mimari tarzın en dikkat çeken unsuru hafif görünen eğrisel formların oluşturduğu mekanların o güne kadar modern mimaride görülmemiş mimari biçimleri oluşmasıdır. Bu denli geniş mekânlarda betonarmenin son derece estetik ve hafif görünümlü bir şekilde kullanılabilmesi için dönemin ünlü mühendislerinden Brezilyalı Joaquim Cardoso ile İtalyan Pier Luigi Nervi'in önemli katkıları olmuştur.[51] Tasarımlarında kullandığı eğriler hakkında şöyle demiştir:
« Doksan derecelik bir açı beni etkilemez; insanoğlu tarafından yaratılmış dümdüz, katı ve değişime açık olmayan şeyler de ilgimi çekmez. Beni esas etkileyen özgür ve hassas eğrilerdir; bu eğrileri ülkemin dağlarında, hızla akan akarsularında, denizin dalgasında, sevilen kadının vücudunda bulabilirsiniz. Eğrilerden oluşur tüm evren, Einstein'in eğrisel evreni. »
(Oscar Niemeyer[52])
Dökme betonun eğrisel formlar veya kabuk şeklinde kullanılmasıyla ve de buna düz çizgisel kütlelerin eklenmesiyle Oscar Niemeyer pekçok çarpıcı form oluşturmuştur. Kabuk şeklini sık sık kullanan mimarın Brasilia şehrindeki tasarımları arasında en tanınmış olanı Brezilya Ulusal Kongre Binasıdır. Her ne kadar düz çizgiler kullanmayı Pampulha’daki projelerinde bırakmaya başlamışsa da Niemeyer mimari kariyerinde Brasilia şehrinin tasarımı bir dönüm noktası olmuştur. Dönemin devlet başkanı Juscelino Kubitschek öncülüğünde Brasilia şehrinini önemli binaların çoğunluğunu tasarlaması Niemeyer’e bu bağlamda sayısız mimari deney yapma fırsatını vermiştir.[26] Bu dönemde ortaya çıkan yapıların birçoğu modern mimarinin önemli örneklerinden olmuşlardır. Niemeyer bir makalesinde mimari tarzının gelişmesini şu şekilde özetler:
« Mimarlık kariyerimi beş farklı döneme ayırabilirim: İlk dönem Pampulha’da yaptığım çalışmalar, sonra Pampulha ile Brasilia arasındaki dönem, Brasilia’da tasarladıklarım, sonra yurtdışındaki çalışmalarım ve en son olarak da günümüze kadarki çalışmalarım. [….] Mimarlık dünyasına etkisi olan hiçbir çalışma veya mimarlık stili hakkında bir mimar olarak görüşlerimi belirtmedim. Bugün geçmişe ve tasarladığım eserlere baktığım zaman bunun nedenini daha iyi anlıyorum. Yukarıda bahsettiğin beş dönemin tamamının ortak özelliği hiç şüphesiz ki bünyesinde isyankarlığı barındırmasıdır. »
(Oscar Niemeyer[1])
Hakkındaki eleştiriler [değiştir]
2007 yılında yayımlanan bir makalede, New York Times gazetesinin mimarlık eleştirmenlerinden birisi olan Nicolai Ouroussoff, 90'lı yaşlarında hâlâ etkin olan Oscar Niemeyer'in son dönemdeki tasarımlarının kalitesinin düştüğünü iddia ederek bunu yaşının ilerlemesine bağlamıştır. Bu eleştirmene göre Niterói Güncel Sanat Müzesi, mimarın geçmişte ortaya koyduğu eserler ile karşılaştırıldığında, kalite olarak oldukça düşüktür. Aynı zamanda eleştirmen Oscar Niemeyer'in eserlerinin en büyük tehdidinin bir yatırımcının buldozeri veya bilinçsiz şehir plancıları değil de, bizzat kendisi olduğunu iddia etmiştir. Nicolai Ouroussoff, bu bağlamda mimarın Brasilia şehrinin Esplanada dos Ministérios bölgesindeki birçok değerli eseri bizzat mimar tarafından bozulduğu yorumunu da getirmiştir.[53]
Siyasi görüşü [değiştir]
Oscar Niemeyer 1945'te Brezilya Komünist Partisi'ne girmiştir. 1964'te Brezilya'da askeri darbe olmuş, bunun ardından üzerindeki siyasi baskı artmış ve siyasi görüşleri nedeniyle devletten aldığı projeler kesilmiştir. Sonunda Brezilya'dan ayrılan Niemeyer, bunu izleyen 20 yılını Fransa'da geçirdi. Fransız kültür bakanı André Malraux'nun yardımıyla Fransa'da oturma vizesi elde etmiş ve mimar olarak çalışabilmiştir. Diğer projelerinin yanı sıra, Fransız Komünist Partisi'nin ve L'Humanité gazetesinin genel merkezleri, Bobigny'deki iş bulma merkezini, Le Havre Kültür Merkezi'ni tasarlamıştır.
Sovyetler Birliği'ni ziyaret eden mimar, Küba'nın lideri Fidel Castro ile de tanıştı. Fidel Castro, "Niemeyer ve ben dünyadaki son komünistleriz" demiştir.[54] Siyasi görüşleri yüzünden 1940 ve 50'lerde ABD'ye giriş vizesi elde edememiş, bu yüzden Harvard ve Yale üniversitelerinden aldığı iş tekliflerine rağmen bu üniversitelerde görev alamamıştır.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, 1992'de Brezilya Komünist Partisi de adını Sosyalist Halk Partisi olarak değiştirmiş, bu harekete karşı çıkan azınlık grubun başında yer alan Niemeyer, Brezilya Komünist Partisi'ni yeniden kurmuş ve 1992-96 arasında bu partinin başkanı olmuştur. Kendisi politik anlamda aktif olmamakla beraber popüler kişiliği sayesinde bu kriz döneminde partiye bir saygınlık getirmiştir.
Niemeyer, mimarinin para sahibi sosyal sınıflara hizmet ettiğini, fakirliğin çözümünün devrimden geçtiğini belirtmiştir.[55][4] Niemeyer hayatın mimarlıktan daha önemli olduğunu, esas olanın insanları ileriye götürmek olduğunu belirtmiştir.[56]
Niemeyer, eşi Vera Lucia ile birlikte 2008'den beri Nosso Camino adlı bir mimarlık ve kültür dergi çıkarmaktadır. Brezilya'daki yüksek eğitim sisteminin, gençleri hayatın gerçek sorunlarını bilmez şekilde ve bir siyasi dünya görüşü olmadan mezun etmesini eleştiren Niemeyer, dergisinin amacının gençleri daha idealist yapmak, bencil bir dünyada yaşadıkları gösterip onu daha iyiye götürmeye teşvik etmek olduğunu belirtmiştir. Yakın yıllarda verdiği röportajlarda Niemeyer eğitim sisteminin yarattığı uzmanlaşmayı eleştirmekte, gençlerin hayatın ve kültürün her yönü hakkında bilgi sahibi olmasını savunmaktadır.[56]
Otobiyografisi [değiştir]
Niemeyer, Oscar. As curvas do tempo: memórias. Rio de Janeiro: Editora Revan, 2000. ISBN 9788571061590 (Portekizce)
Niemeyer, Oscar. The Curves of Time: The Memoirs of Oscar Niemeyer. London: Phaidon Press Ltd., 2000. ISBN 978-0714840079 (İngilizce çevirisi)
Tasarladığı heykeller [değiştir]
İsa'nın elindeki Orta Amerika ve Güney Amerika şekillerinden akan kanın betimlendiği Kanayan El Heykeli, bu kıtada yaşayanların özgürlük mücadelesini simgeliyor. Latin Amerika Anıtı, São Paulo
1982: Carlos Fonseca Amador'a adanmış heykel, Nikaragua
1986: "İşkenceye Sonsuza Kadar Hayır" Heykeli, Rio de Janeiro, Brezilya
1988: "Dokuz Kasım" Heykeli (Kasım 1988’de gerçekleşen grevde ölen üç işçinin anısına), Volta Redonda, Brezilya
1989: El Heykeli, Latin Amerika Anıtı, São Paulo, Brezilya
1991: Goree Adası Anıt Heykeli, Largo Dakar, Senegal
1995: Prestes Heykeli, Santo Ângelo, Brezilya
2007: "Bir Kadın, Bir Çiçek Dayanışma" Heykeli, Paris
2007: "Küba için Heykel" (bağış), Havana, Küba[57]
Kazandığı ödüller ve takdirnamelerden seçmeler [değiştir]
[58]
1963: Lenin Barış Ödülü, Sovyetler Birliği
1963: Amerikan Mimarlar Enstitüsü onur üyeliği, ABD
1964: American Academy of Arts and Letters onur üyeliği, ABD
1988: Pritzker Mimarlık Ödülü, ABD
1989: Asturias Prensliği Ödülü, İspanya
1989: Chico Mendes Dayanışma Madalyası
1995: Fahri doktorluk ünvanı, São Paulo Üniversitesi
1995: Fahri doktorluk ünvanı, Minas Gerais Federal Üniversitesi
1996: Venedik Bienali Altın Aslan Ödülü, VI. Uluslararası Mimarlık Sergisi, Venedik
1996: Altın Aslan Ödülü, Venedik Bienali, VI. Uluslararası Mimarlık Sergisi
1998: Kraliyet Altın Madalyası, Britanyalı Mimarlar Kraliyet Enstitüsü, Büyük Britanya
2001: Küba Cumhuriyeti Devlet Konseyi Dayanışma Madalyası, Küba
2001: Darcy Ribeiro Madalyası, Rio de Janeiro Eyaleti Eğitim Bakanlığı
2001: UNESCO Ödülü (Kültür alanında)
2001: Gabriela Mistral Eğitim ve Kültür Üstün Hizmet Madalyası, Şili Eğitim Bakanlığı
2001: Brezilya Mimarlar Odası, Yirminci Yüzyıl Mimarı Ödülü
2007: Kültür Liyakat Madalyası, Brezilya
2007: Légion d'honneur Madalyası, Fransa
2007: Dostluk Liyakat Madalyası, Rusya
Madde, boşlukta yer kaplayan (hacim), kütlesi olan tanecikli yapılara denir. 5 duyu organımızla algılıyabildiğimi (hissedebildiğimiz) canlı ve cansız varlıklara denir.
Kendi çapında:
Fiziksel olay: Bir madde üzerinde meydana geldiği vakit, o maddenin hüviyetini, yapısını değiştirmeyen olaydır. Mesela kağıdın yırtılması, fiziki bir olaydır. Çünkü kağıdın şekli değişmiş fakat özü yine kâğıttır.
Kimyasal olay: Bir madde üzerinde meydana geldiği vakit, o maddenin hüviyet ve yapısını değiştiren olaydır. Mesela kağıdın yanması gibi.
Atomların çekirdeklerinde değişmeler, parçalanmalar olduğu, radyoaktif denilen elementlerden anlaşılmaktadır. Atomların ortasında bulunan çekirdeklerin bu parçalanmasında, bir elementin başka bir elemente dönüştüğü anlaşılmıştır. Ayrıca, Albert Einstein'in izafiyet kuramına göre madde ve enerji birbirine eşdeğerdir. Bu sebeple madde enerjiye, enerji de maddeye dönüştürülebilir. Mesela bir uranyum çekirdeğinin veya başka bir ağır atom çekirdeğinin ikiye ayrılmasıyla meydana gelen çekirdek bölünmesinde madde enerjiye dönüşür. Bileşik cisimlerde olduğu gibi, elementler de hep değişmekte, bir halden başka hale dönmektedir.
Konu başlıkları [gizle]
1 Maddenin ortak özellikleri
2 Madde türleri
3 Maddenin hâlleri
4 Maddenin ayırt edici özellikleri
Maddenin ortak özellikleri [değiştir]
Kütle
Hacim
Atom ve Moleküller
Ağırlık
Eylemsizlik
Madde türleri [değiştir]
Baryonik Madde
Ters Madde
Karanlık Madde
Maddenin hâlleri [değiştir]
Ana madde: Maddenin halleri
Maddenin hâli bir maddenin faz durmunu tanımlar. Şu anda 16 tane madde hâli tanımlanır. Maddenin dört klasik hâli:
Katı
Sıvı
Gaz
Plazma olarak kabul edilir.
Maddenin hallerinin doğada bulunuş yüzdeleri %99 plazma, %0.6 gaz, %0.3 sıvı, %0.1 katı şeklindedir.
Maddenin ayırt edici özellikleri [değiştir]
Fizik veya Doğabilim (Yunanca; φυσικός (physikos: doğal), φύσις (doğa: doğa)), enerji ve maddenin etkileşimini inceleyen bilim dalıdır. Fizik kâinatın temel prensipleriyle ilgilenir.
Madde ve madde bileşenlerini inceleyen, aynı zamanda bunların etkileşimlerini açıklamaya çalışan Fizik'in amacı evrendeki "gözlenebilir" niceliklerin (enerji, momentum, açısal momentum, spin, v.s.) "nasıl" vermek için tasarlanan deneyleri gerçekleştirir. Deneysel fizik sıklıkla, hiçbir kuramı olmayan yepyeni doğa olayları da keşfeder: Elektromanyetizma ve Radyoaktivite bu şekilde keşf edilmiştir. Fiziğin yeni alanları çoğunlukla deneylerde gözlenen çelişkili ya da açıklanamayan fenomenlere yanıt olarak geliştirilir. Fiziğin yeni alanları bazen, deneysel olarak doğrulanmadan önce, tamamiyle kuramsal olarak ortaya atılır (örneğin Görelilik kuramı ya da son zamanda önerilen yeni kuramlardan M-Kuramı gibi..) Kuramsal olarak ortaya atılmış bir tezin hangi şartlarda nasıl bir deneyle ispatlanacağını araştıran fizik dalına fenomoloji denir.
Temel araştırmalar, yasaların pratikteki anlaşılabilirliği üzerinde yoğunlaşırken, uygulamalı fizik, adının da belirttiği gibi, var olan bilgiyi karmaşık sistemleri çözümlemek üzere pratik hayatta, ekonomide ya da başka fizik araştırmalarında kullanmaya gayret eder. Hem temel araştırmaların hem de uygulamalı araştırmaların kuramsal ve deneysel yönleri bulunur. Örneğin uygulamalı fiziğin çok verimli bir alanı Katı hal fiziğidir. Bu alanda araştırmacılar, kuantum mekaniğinin ve elektromanyetizmanın temel yasalarına dayanarak, katı cisimleri oluşturan atomların davranışlarını çözümlemeye çalışır.
Fizik araştırmalarındaki gelenek ve kültür kuramsal araştırmaları özelleşme/uzmanlaşma olarak kabul etmesi nedeniyle diğer bilimlerden ayrılır. Biyoloji ve Kimya'da da kuramsal araştırmacılar bulunmasına karşın en başarılı kuramsal araştırmacılar aynı zamanda deneysel araştırmacı olmuştur ve bu bilimlerde salt kuramsal araştırmacılara karşı (bazen aleni olarak) büyük ön yargılar bulunur.
Konu başlıkları [gizle]
1 Ana kuramlar
1.1 Önerilen kuramlar
2 Genel Olarak Fizik Kavramları
3 Temel kuvvetler
4 Çağdaş gelişmeler kronolojisi
5 Kaynakça
6 Dış bağlantılar
Ana kuramlar [değiştir]
Ana madde: Kuramsal fizik
Ana kuramlar; Klasik mekanik, Termodinamik, Elektromanyetizma, Görelilik, Kuantum mekaniği, Sicim Kuramı ve Standart Model şeklide sıralanabilir.
Önerilen kuramlar [değiştir]
Her şeyin kuramı, Büyük birleştirici kuram, M-kuramı, Sarmal kuramı, Döngüsel kuantum yer çekimi, Proses fiziği ve Birleşik alan kuramı bazı önerilen kuramlar arasındadır. Albert Einstein, son çalışması olarak birleşik alan kuramını oluşturmaya çalışmıştır ancak başaramamıştır.
Genel Olarak Fizik Kavramları [değiştir]
Evreni oluşturan madde.
İlk başta Paul Dirac tarafından matematiksel olarak kanıtlanan, zıt kütleli ve zıt enerjili anti madde. Örnek olarak pozitron verilebilir.
Önceleri bölünemeyeceği düşünülen atomun alt maddeleri. Yani atomaltı parçacıklar ya da temel parçacıklar.
Bu atomaltı parçacıkların gruplandırılmasında kullanılan terimler; yani bozon ve fermiyon.
Örnek olarak protonun içinde gruplar halinde bulunan atomaltı parçacıklardan kuark. (15 bilinen türü var ve bir üçlünün daha bulunması bekleniyor.)
Görelilik ve Kuantum fiziğini başarıyla birleştiren sicim teorisine göre, eğer madde olabilecek en hassas düzeyde incelenirse, 1 boyutlu (sadece uzunluğu olan) sicimlerden yani "tellerden" oluştuğu görülür. Kavram: Sicim.
Evrende mutlak hali olmayan, hareket.
Hareket bilimi dinamik.
Radyoaktif bozunmalar dışında geçerli olan kütle korunum yasası.
Higgs bozonunun sağladığı düşünülen kütle.
Kütle ve hızın çarpımı olan momentum.
Bir yörüngede hareket eden bir cismin sahip sahip olduğu açısal hız.
Kendi etrafında dönen bir cismin (örneğin Dünya) sahip olduğu spin.
4. boyut olun zaman.
3 uzamsal boyutlu uzay.
Uzay ve zamanın birleşimi, yani uzayzaman.
Birim yüzeye etki eden kuvvet: Basınç.
Evrendeki 2 formdan biri olan dalga.
Kuantum fiziğinde kullanılan dalga fonksiyonu.
Kuantum fiziğinde cismin yerinin belirlenmesinde kullanılan olsasılık fonksiyonu, ve ardından gelen Kopenhag yorumu.
Dalga fonksiyonlarının üstüste binmesinden kaynaklanan kauntum içiçeliği.
Bir cismin ışıma yapması için gereken en küçük enerji değeri: Planck sabiti.
Süperiletkenlik ve süperakışkanlık.
Temel kuvvetler [değiştir]
Önerilen bir parçacık olan graviton tarafından iletildiği düşünülen, kuramsal sorunları ve hesaplamalardaki hatalar nedeniyle yanlışlığı ispatlanan kuvvet: Kütleçekim kuvveti.
Elektrik yüklerinin farklılığından veya aynılığından kaynaklanan, dalga halinde iletilen kuvvet: Elektromanyetik kuvvet.
Elektromanyetik kuvvetle aynı cins olduğu 1984 yılında ispatlanan, 80'lerin başında bulunan W+, W- ve nötr akım taşıyıcısı olan Z0 tarafından taşınan, taneciklerin bozunup elektron ve nötrino çıkışına sebep olan kuvvet: Zayıf nükleer kuvvet.
Gluonlar ve kuarklar arasında olan, onları bağlı tutan kuvvet: Güçlü nükleer kuvvet.
Bunların dışında önerilen bir de "Beşinci Kuvvet" vardır. Boşluğun kuvveti olarak da tanımlanabilir.
Çağdaş gelişmeler kronolojisi [değiştir]
Tarih Bilimsel gelişme Bulan kişi Ülke
1905 Özel Görelilik Albert Einstein Almanya
1911 Rutherford Atom Modeli Ernest Rutherford[1] Yeni Zelanda
1913 Bohr Atom Modeli Niels Bohr[2] Danimarka
1916 Genel Görelilik Albert Einstein Almanya
1926 Schrödinger Denklemi Erwin Schrödinger[3] Avusturya
1927 Belirsizlik İlkesi Werner Heisenberg[4] Almanya
1932 Nötron James Chadwick[5] İngiltere
Kimya bilimi doğada mevcut olan bütün maddeleri inceleyen bir bilim dalıdır, tüm madde-enerji ilişikleri baz alındığında Kimya, en genel tanımda "küçük cisimlerin hareketini inceleyen bir mekaniktir". Kimya'da büyük (yığınla) maddenin makroskopik incelenmesi yalnızca Termodinamik ve Akışkanlar Mekaniği alt dallarında söz konusudur; geriye kalan tüm Kimya bir çeşit mikrofiziktir. Fizik ile Kimya arasında asla bir sınır yoktur, özünde iki bilim dalı aynı şeydir; Fizik Kimya'ya ek olarak büyük cisimlerin hareketleriyle de ilgilenir, örneğin Dünya-Güneş-Ay üçlüsünün birbirine göre yaptığı bağıl hareketin mekaniği Kimya biliminin dışındadır ve bu da Fizik biliminden mevcut tek farkıdır. Yaklaşık 3,5 milyon organik, 2 milyon kadar da anorganik bileşik olduğu düşünülürse, Kimya bilimi yaklaşık 6 milyon bileşiğin incelenmesini kapsar, bu konudaki bilgi ve etkinlikleri sistemli hale getirmek, bir sistematik geliştirmek amacıyla birbiriyle ilgili bileşikleri, sistemleri, yöntemleri ve amaçlarını gruplayan birçok alt dala ayrılır: Analitik kimya, Biyokimya, (İnorganik kimya) Anorganik kimya, Organik kimya, Fizikokimya, Kuantum Mekaniği, İstatistik Mekanik, Kuantum kimyası, Nükleer kimya, Katı hal kimyası, Sıvı hal kimyası, Plazma kimyası, Parçacık kimyası (Yüksek enerji kimyası) başlıca Kimya dallardır. Kimya denilince ilk önce aklımıza bütün maddeleri inceleyen bilim dalı gelmelidir. Özellikle maddelerin yapı taşlarını inceler. Kimya Mühendisliği (isminden yola çıkılarak) Kimya sektörü olarak değerlendirilmemelidir. Kimya'nın bir sektörü yoktur, olamaz; Kimya Mühendisliği kimyasal maddelerin sanayide üretimi, kontrolü ve üretim şemalarının dizaynı ile ilgilenir, Kimya mühendisinin kimyager ile yaptıkları iş bazında hiçbir ilgisi yoktur. Kimya mühendisliği daha ziyade bir tür sanayi mühendisliği olarak değerlendirilmelidir.
Kimyanın Alt Dalları [değiştir]
Fizikokimya: Kimyasal Kinetik, Termodinamik, Akışkanlar Mekaniği, Yüzey Kimyası, Fotokimya, Polimer Kimyası, Makromolekül Kimyası, Elektrokimya, Magnetokimya
Biyokimya
Analitik kimya: Spektrokimya, Asit-baz-tuz Kimyası, Kromatografi, Gravimetri, Voltametri, Potansiyometri
Organik kimya: Stereokimya'yı içerir.
Anorganik kimya: Koordinasyon Kimyası, Organometalik Kimya, Biyoanorganik Kimya, Periyodik çizelgedeki tüm elementlerin Kimyası.
Kuantum Mekaniği: Kuantum Kimyası, Nükleer Kimya, Parçacık Kimyası, Katı-Sıvı-Plazma Kimya'larının türediği temel Kimya düzeneği
İstatistik Mekanik: Özellikle İstatistik Termodinamik, kuantum kimyası ile termodinamik arasındaki bağıntıları türeten köprüdür
Nükleer kimya: Çekirdeğin kuantum mekaniğidir. Radyokimya da bu dalın bir parçasıdır
Katı hal kimyası
Sıvı hal kimyası
Plazma kimyası
Parçacık kimyası: Atomaltı parçacıkların kuantum mekaniği (Kimya'nın babası L. Pauling de bu ismi kullanmıştır)
Kuantum kimyası: Atom ve moleküllerin kuantum mekaniği
Bu listeye ek olarak Kimya dallarını "saf (temel)" ve bunlardan türeyen "uygulamalı" Kimya dalları olarak da sınıflandırabiliriz:
Saf Kimya: Kuantum Mekaniği, Termodinamik, İstatistik Mekanik, Akışkanlar Mekaniği, Kimyasal Kinetik
Uygulamalı Kimya: Kuantum Kimyası, Nükleer Kimya, Parçacık Kimyası, Katı-Sıvı-Plazma Kimya'ları
Not: Anorganik Kimya, Organik Kimya ve Biyokimya da bir uygulamalı Kimya dalı olan Kuantum Kimyası'nın sırasıyla anorganik, organik ve biyomoleküllere olan uygulamalarıdır; bunlar da uygulamalı kimya dallarıdır.
Galileo Galilei (15 Şubat 1564[1] – 8 Ocak 1642)[2] bir İtalyan fizikçi, matematikçi, gökbilimci ve filozofu olup, Bilimsel devrim'de büyük bir rol oynamıştır. Galileo, "modern gözlemsel astronominin babası,"[3] the "modern fiziğin babası,"[4] "bilimin babası,"[4] ve "modern bilimin babası" olarak adlandırılmaktadır[5] Stephen Hawking, "Galileo, belki diğer insanlardan modern bilimin doğuşundan sorumlu olduğu için daha fazla bir kişiydi." der[6]
1564'te İtalya'nın Pisa şehrinde doğdu. Dönemi nin tanınmış müzikçilerinden Vincenzo Galile i'nin oğlu olan Galileo, ilk tahsilini Floransa'da yaptı. 1581'de Pisa Üniversitesi'nde tıp tahsiline başladı. Ancak parasızlıktan okulu terk etti. 1583'ten itibaren matematiğe ilgi duyan Galileo, bu konudaki çalışmaları sayesinde, 1589'da Pisa'da profesörlük elde etti.
Sarkacın, yüzen cisimlerin ve hareketin Aristo fiziğinden farklı bir düşünceyle matematiksel olarak ele alınması gerektiğine inanan Galileo, Pisa Kulesi'nden ağırlık düşürerek Aristo'nun yanlışlığını açıkça gösterdi. Yani bütün şartlar eşit olduğu takdirde, bir cismin düşüş hızı, ağırlığından bağımsızdır. Bu davranışı yaşlı profesörlerle anlaşmazlığa düşmesine sebep oldu. 1592'de Pisa'yı terk ederek, Padova Üniversitesi de bir bölüm olan matematik kürsüsüne geldi.
1597'de pratikte çok faydası olan pusulayı ticari olarak piyasaya arz etti. 1600 senesinden hemen sonra ilkel bir termometre, insan kalp atışının ölçümünde kullanılmak üzere bir sarkaç ve 1604'te serbest düşüşün matematik kanunlarını keşfetti. Ancak düzgün ivmeli hareket kavramı hatalıydı. 1609'da Hollanda'da teleskopun bulunduğunu işitti. Ve kendisi daha ileri bir alet yaparak bunu astronomi gözlemlerinde kullandı. 1610'da Aydaki dağlar, yıldız kümeleri ve Samanyolu üzerine ilk tespitlerini yayınladı. Bu arada Jüpiter'in dört uydusunun varlığını bildirdi. Bu kitabı çok ilgi uyandırdı ve Floransa'da saray matematikçisi olmasını sağladı. Hemen sonra Venüs gezegeninin evreleri ve Satürn’ün şekli hakkında bilgi verirken, astronomideki Ptolemy (Batlamyus) sistemini tartıştı.
1611'de Roma'ya gitti ve oradaki Bilim Akademisi'ne üye seçildi. Floransa'ya dönüşünde hidrostatik üzerine pek çok profesörün itirazına sebep olan kitabı ile 1613'te güneş lekeleri üzerine yazdığı eserini yayınladı. Bu eserinde Kopernik sistemini açık bir şekilde müdafaa etti. Bundan dolayı papazların ağır hücumuna uğradı. 1615'te bizzat Roma'ya giderek iddiasını müdafaa etti. Ancak 1616'da Papa Beşinci Paul tarafından kitaplarını tetkik için bir komisyon kuruldu. Bu komisyon Galileo'nun kitaplarını yasaklamadı. Sadece Dünya'nın döndüğü iddiasından vazgeçmesini istedi.
Galileo, bir müddet bilimin pratik yönüne döndü, mikroskobu geliştirdi. Ancak 1618'de üç kuyruklu yıldızın görülmesiyle kiliseyle münakaşaya girdi. Arkadaşının Sekizinci Urban olarak Papa seçilmesinden cesaret alarak yazdığı "İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar" adlı eserini 1632'de yayınladı. Ancak kitabı daha önce yapılan uyarılarla çeliştiği söylentilerine rağmen Roma’da mahkemeye çağrıldı. 1633'te bu kitap yasaklandı ve Kutsal Engizisyon'ca müebbet hapse mahkum edildi. Cezası kendi evinde göz hapsine çevrildi. Yetmiş yaşında hapsedilen Galileo kör oldu ve 1642 yılında hayatını kaybetti.
İbn-i Sina (tam adı Ebu Ali el-Hüseyin ibni Abdullah ibn-i Sina el-Belhi), Farsça: ابوعلى سينا/پورسينا, Latince: Avicenna; okunuş: āv'ĭ-sěn'ə[1]; d. 980, Buhara yakınları - ö. 1037, Hamedan), filozof, hekim ve çok yönlü fars[2][3][4][5] bilim adamıdır.
Samanoğulları sarayı kâtiplerinden Abdullah Bin Sina'nın oğlu olan İbn-i Sina (Batı'da Avicenna adıyla tanınır), babasından, ünlü bilgin Natili'den ve İsmail Zahit'ten ders aldı. Geometri (özellikle Eukleides geometrisi), mantık, fıkıh, sarf, nahif, tıp ve doğabilim üstüne çalışmalar yaptı. Farabi'nin el-İbane's[kaynak belirtilmeli] aracılığıyla Aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenip, hastalanan Buhara prensini iyileştirince (997) saray kütüphanesinden yararlanma olanağına kavuştu. Babası ölünce, Cür-can'da Şiraz'lı Ebu Muhammed'ten destek gördü (Tıp Kanunu'nu Cürcan'da yazdı). Çağında tanınan bütün Yunan filozoflarının ve Anadolu doğacılarının yapıtlarını incelemiştir.
Konu başlıkları [gizle]
1 Metafizik
2 Ruhbilim
3 Akıl
4 Bilimlerin sınıflandırılması
5 Başlıca yapıtları
6 Not
7 Galeri
8 Dış bağlantılar
Metafizik [değiştir]
İbn-i Sina gazili kendisinden önceki filozofların görüşleri ile kelam-cılarınkini uzlaştırmaya çalışmış, Aristoteles'in metafiziği ile kelamcıların ve yeni eflatuncuların düşüncelerini birleştirerek yeni bir bireşim ortaya koymuştur. İbn-i Sina'ya göre metafiziğin temel konusu, "vücudu mutlak" olan Allah ile yüce varlıklardır. Vücut (var olan) üçe ayrılır: Olası varlık ya da ortaya çıkan ve sonra yok olan varlık; olası ve zorunlu varlık (tümeller ve yasalar evreni, kendiliğinden var olabilen ve bir dış neden sayesinde gerekli olan varlık); özü gereği gerekli olan varlık (Allah). İbn-i Sina Allah'ı "Vahdet-i Vücud" yani 'varlığı zorunlu olan' olarak belirtir ve bu fikir ona hastır. Varlık'ı temel konu alan metafizik, gerekli bir bilim dalıdır.
Ruhbilim [değiştir]
İbn-i Sina, ruhbilimin, metafizik ile fizik arasında bağlantı kuran ve bu iki bilimden de yararlanan bir bilgi alanı olduğunu savunmuş, ruhbilimini üç ana bölüme ayırmıştır: Akıl ruhbilimi; deneysel ruhbilim; tasavvuf ya da gizemci ruhbilim. İnsanların ruhlarının müzikle tedavi edilebileceğini öne sürmüş ve bu yöntemi geliştirmiştir.
Akıl [değiştir]
İbn Sînâ'nın Hamedan İran'daki kabrinin iç kısmı
Bu konudaki görüşleri Aristoteles ve Farabi'den farklı olan İbn-i Sina'ya göre, akıl 5 çeşittir; bilmeleke (ya da 'olası akıl' açık-seçik ve zorunlu olanları bilebilir); he-yulâni akıl (bilmeyi ve anlamayı sağlar); kutsi akıl (aklın en yüksek aşamasıdır ve her insanda bulunmaz); muste-fat akıl (kendisinde bulunanı, kendisine verilen "makûllerin " suret'lerini algılar); bilfiil akıl ("makûl"leri yani kazanılmış verileri kavrar). İbn-i Sina, akıl konusunda, Eflatun'un idealizmi ile Aristoteles'in deneyciliğini uzlaştırmaya, birleştirici bir akıl görüşü ortaya koymaya çalışmıştır.
Bilimlerin sınıflandırılması [değiştir]
İbn-i Sina'ya göre bilimler madde ve biçim ilişkisi bakımından üçe ayrılır: El-ilm ül-esfel (Doğa bilimleri ya da aşağı bilimler), maddesinden ayrılmamış biçimlerin bilimidir; mabad-üt-tabia (metafizik), el-ilm'üll-âli (mantık ya da yüksek bilimler) maddesinden ayrılan biçimlerin bilimleridir; el-ilm ül-evsat (matematik ya da orta bilimler) ancak insanın zihninde maddesinden ayrılabilen, bazen maddesiyle birlikte, bazen ayrı olan biçimlerin bilimidir.
Kendisinden sonraki Doğu ve Batı filozoflarının çoğunu etkileyen İbn-i Sina, müzikle de ilgilenmiştir. 250'yi aşkın yapıtının başlıcası olan Şifa ve Kanun, felsefenin temel yapıtı sayılarak, uzun yıllar boyunca pek çok üniversitede okutulmuştur.
Başlıca yapıtları [değiştir]
El-Kanun fi't-Tıp, (ö.s), 1593, "Tıpta Kanun"(Tıp ile ilgili zamanının bilgilerini ihtiva eder. Orta çağda dört yüz yıl Batı'da ders kitabı olarak okutulmuştur. Latinceye on çevirisi yapılmıştır.)
Kitabü'l-Necat, (ö.s), 1593, ("Kurtuluş Kitabı"Metafizik konularda yazılmış özet bir eserdir. )
Risale fi-İlmü'l-Ahlak, (ö.s), 1880, ("Ahlak Konusunda Kitapçık")
İşarat ve'l-Tembihat, (ö.s), 1892, ("Belirtiler ile ilgili eserdir.)
Kitabü'ş-Şifa, (ö.s), 1927, ("Mantık, Matematik, Fizik ve İlahiyat yani Metafizik konularında yazılmış on bir ciltlik hacimli bir eserdir. Bir çok kereler Latinceye çevrilmiş ve ders kitabı olarak okutulmuştur.").Mantık bölümü, Mantık , Musiki ve Hitabet kitaplarından meydana gelir.Matematik bölümünde Aritmetik , Geometri ve Astronomi kitapları yer alır.Tabiat veya Fizik bölümünde ise, Fizik, Kimya, Mineroloji
Albert Einstein (14 Mart 1879 - 18 Nisan 1955) , Yahudi asıllı Alman teorik fizikçi.
20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenen Albert Einstein, Görelilik kuramını (diğer adları ile İzafiyet Teorisi ya da Rölativite Kuramı) geliştirmiş, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallarına önemli katkılar sağlamıştır. Kuramsal fiziğine katkılarından ve fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklamadan dolayı 1921 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. (Nobel Ödülü'nün ve Nobel Komitesi'nin o zamanki ilkeleri doğrultusunda, bugün en önemli katkısı olarak nitelendirilen Görelilik kuramı fazla kuramsal bulunmuş ve ödülde açıkça söz konusu edilmemiştir.)
Konu başlıkları [gizle]
1 Hayatı
2 Buluşları
3 Dış bağlantılar
4 Kaynakça
Hayatı
Einstein 1879 yılında Güney Almanya ’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Babası küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi; annesi ise, klasik müziğe meraklı, eğitimli bir ev hanımıydı. Konuşmaya geç başlaması ve içine kapanık bir çocuk olması, ailesini tedirginliğe düşürmüşse de, sonraki yıllarda bu korkularının gereksizliği anlaşılacaktı. Giderek meraklı, hayal gücü zengin bir çocuk olarak büyüyordu.
Einstein 14 Yaşında, 1893
Okulu hiçbir zaman sevemedi. Gerçekten de, genç Einstein’ın ileride ortaya çıkacak dehasının temelleri, kendisinin de sonradan belirttiği gibi, okulda değil başka yerlerde atılmıştı: “Çocukluğumda yaşadığım iki önemli olayı unutamam. Biri, beş yaşında iken amcamın armağanı pusulada bulduğum gizem; diğeri on iki yaşındayken tanıştığım Öklid geometrisi.Gençliğinde bu geometrinin büyüsüne kapılmayan bir kimsenin, ileride kuramsal bilimde parlak bir atılım yapabileceği hiç beklenmemelidir!”
Lise öğrenimini 1894′te İsviçre’de tamamladı ve 1896′da Zürih Politeknik Enstitüsü’ne (ETH) girdi.
Einstein, Sırp asıllı Mileva Maric adlı bir fizik öğrencisi ile evlendi. Mileva, Einstein’nın 1905′te çıkardığı araştırmanın matematik hesaplarında yardımcı olmuştur.
1955′te hayata gözlerini yumana kadar bilim dünyasına çok şey kattı. 1916′da yayımladığı “Genel Görelilik Kuramı“, 1921′de “fotoelektrik etki ve kuramsal fizik" alanında çalışmalarıyla aldığı Nobel Fizik Ödülü, dahinin en önemli başarılarından sadece ikisi ya bilinmeyen dünyası… Bern’de federal patent dairesinde görev aldı. Bu görevden arta kalan zamanlarda çağdaş fizikte ortaya atılmaya başlanan problemler üzerinde düşünme fırsatı buldu. Önce atomun yapısı ve Max Planck’ın kuantum teorisi ile ilgilendi. Brown hareketine ihtimaller hesabını uygulayarak bunun teorisini kurdu vedeğerini hesaplayarak teorisini test etti. Kuantum teorisinin önemini ilk anlayan fizikçilerden birisi oldu ve bunu ışıma enerj Avogadro sayısının isine uyguladı. Bu da onun, ışık tanecikleri veya fotonlar hipotezini kurmasını ve fotoelektrik olayını açıklayabilmesini sağladı.
1905 yılında “Annalen der Physik” dergisinde bu çalışmalarını açıklayan iki yazısından başka, üçüncü bir yazısı daha çıktı ve bu yazıda görecelik teorisinin temelini attı. Teorileri sert tartışmalara yol açtı. 1909′da Zürih Üniversitesi’nde öğretim görevlisi oldu. Prag’da bir yıl kaldıktan sonra, Zürih Politeknik Enstitüsü’nde profesör oldu. 1913′de Berlin Kaiser-Wilhelm Enstitüsü’nde ders verdi ve Prusya Bilimler akademisine üye seçildi. Bir bilim adamı olarak 1. Dünya Savaşı’nda tarafsız kaldı. İlk eşinden Hans ve Eduard isminde iki erkek çocuk sahibi olan bilim adamını 1914 yılında eşi terk etti. 1. Dünya Savaşı nedeniyle yiyecek kıtlığı sırasında mide ağrıları çeken bilim adamına kuzeni Elsa bakmış ve ikinci defa kuzeni Elsa ile evlenmiştir.
Einstein Viyana'da ders verirken.(1921)
Birçok özlü inceleme yazısı yayımladı ve bunlarda teorilerini geliştirdi. 1921′de Nobel Fizik Ödülü’nü kazandı.
Yabancı ülkelere birçok gezi yapmakla birlikte 1933′e kadar Berlin’de yaşadı. Almanya’da yönetime gelen Nasyonal Sosyalist (Nazi) rejimin ırkçı tutumu dolayısıyla, pek çok Musevi asıllı bilim adamı gibi o da Almanya’dan ayrıldı.
Einstein, İsrail'li diplomat ve politikacı Abba Eban'la birlikte.
Paris’te College de France’ta ders verdi; burdan Belçika’ya oradan da İngiltere’ye geçti. Son olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek Princeton Üniversitesi kampüsünde etkinlik gösteren Institute for Advanced Study’de (İleri Araştırma Enstitüsü) profesör oldu. 1940 yılında Amerikan yurttaşlığına geçti.
Küçük oğlu Eduard akıl hastalığı nedeni ile Zürih yakınlarında bir bakım evinde hayatını geçirmiş; büyük oğlu Hans, babası ve annesinin karşılaştığı Zürih Polytecnic’te mühendislik okumuş ve daha sonra University of California, Berkley’de profesörlük yapmıştır. 1955′de Princeton’da ölmüştür; oğlu Hans yanında bulunmuştur.
Üvey kızı Margot Einstein, bilim adamının kişisel mektuplarını özenle herkesten saklamış ve kendisinin ölümunden 20 yıl sonra daha saklı kalmasını vasiyet etmisti. Günümüzde Princeton Üniversitesi tarafından basılan bu mektuplar bilim adamının gizli kalmış özel yaşamı hakkında ilginç bilgiler sunmaktaydı.
Buluşları
Einstein'ın gazetecilere dil çıkarması
Einstein'ın fizik alanındaki çalışmaları modern bilimi büyük ölçüde etkiledi.
Bu teori üç bölüme ayrılır:
Newton mekaniğinin uygulanabildiği alanı kısıtlayan ve kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu öne süren Özel Görelilik (1905);
Eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini veren Genel Görelilik (1916);
Elektro-manyetizma ve yerçekimini aynı alanda birleştiren daha geniş kapsamlı teori denemeleri.
İlk iki teorinin geçerliliği atom fiziği ve astronomi alanında yapılan deneylerle çok başarılı bir biçimde sınanmıştır; çağdaş fiziğin temel taşları arasında yer alırlar. Einstein atom ile ilgili olarak: "Ben atomu iyi bir şey için keşfettim,ama insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar." demiştir. Ayrıca birçok kişinin ilgisini çeken "Neden Sosyalizm?" adlı yazısı Monthly Review adlı aylık dergisinin, ilk sayısının, ilk yazısıdır.
İnternet Forumu ya da mesaj panosu, elektronik ortamda yaratılmış bir tartışma platformu ve paylaşım sistemidir.
Forumların atası ziyaretçi defterleridir. Daha sonra mesaj panoları ortaya çıkmış ve en son olarak günümüzdeki forum hâlini almıştır.
Forum alanına girildikten sonra ilgili kategori seçilir ve bu kategori bağlı olarak;
Yeni bir konu başlığı yaratılır. Yaratılan konu başlığına diğer kullanıcılar yorumlarını (cevaplarını) yazarak fikirlerini beyan ederler.
Hali hazırda bulunan bir konu başlığı veya tartışma konusu üzerinde fikirlerinizi sunabilir. Yada o konu hakkındaki düşüncelerinizi sunabilirsiniz.
Örneğin; Okul öncesi forum başlığındaki sitesinde forumsal paylaşımlar bulunmaktadır. Forumlar, değişken oldukları için normal internet sayfaları olan html,htm,xhtml,htm,xml biçimlerinde kodlanamazlar. Bu nedenle ya ASP (Active Server Page) ya da PHP (Personal Home Page) kod tabanlarında oluşturulurlar. Fakat arama motoru optimizasyonları için Linux sunucularda Mod Rewrite özelliği kullanılarak sanal linklerle htm ,html gibi linkler elde edilebilir.
Forumlarda mevcut verileri kaydetmek için bir database vardır. Bu database Microsoft tabanlı ise Ms Access, Linux tabanlı ise Mysql'dur. Database içinde kullanıcılar, mesajlar ve konular yer alır.
Günümüzde gerek ASP gerek PHP alanlarında kodlanmış birçok forum vardır. Bunları örnekleyecek olursak:
Wbb (Woltlab Burning Board)
Vb (Vbulletin Board)
MyBB(My Bulletin Board)
PHPBB (Personal Home Pages Bullettin Board)
IPBx (Invision Power Board)
SMF(Simple Machine Forums)