yok canım saol...sanırım ben tercihimi kız kurusu olmaktan kullanıcam...valla bak biz o bulduklarınla farklı gezengenlerin insanlarıyız...sen nolur artık kendini yorup bizi düşünme nergis
@Nerqish adlı üyeden alıntı: sana bir dene garson buldum sindy ede insaat iscisi ama ikiside bal gibin cocuklar sizinle tanismak istiyolar.. Orijinali Göster...
nergis neyse ben diyorumki sen bu işi bırak bize gönülden destek ol yeter..icraat şart değil valla kalsın
@Nerqish adlı üyeden alıntı: iyi kaliyorum ama esmer olsun erkek dedigin esmer erkek daha cekicidir meneceriniz olarak konusuyorum
ozlem kiz para nedirki elinin kiri gec parayi isim kolaylassin Orijinali Göster...
nergis maddelerde taviz yok...hatta fazlası olsa iyi olur be
Alman üretici BMW'nin yenilediği X5, modifiye uzmanı Hamann yorumuyla tekrar revize edilmiş. Üretim bantlarından çıkan diğerX5'lerden daha farklı bir araç isteyenler kendilerini Hamann'ın profesyonelliğine bırakabilir
Ülkemizde oldukça beğenilen BMW X5, yakın bir zamanda yenilenmişti. Yeni X5 sahiplerinin daha da ayrıcalıklı olmasını isteyen Alman modifiye markası Hamann, en son çalışmalarını gözler önüne seriyor. Türkiye'ye istek üzerine Sound Station Tuning tarafından ithal Hamann'ın profesyonelliğini yaşamak hiç de zor değil. Sınıfının en başarılı araçlarından olan BMW X5'e yeni süspansiyonlar, jantlar, performans sistemleri, iç mekan aksesuarları ve aerodinamik parçalar uygulanarak artık daha hızlı ve daha güzel bir SUV halini alması sağlanmış. BMW markasının araçları üzerinde çalışmada uzman olan Hamann, X5 için geliştirdiği yenilikler arasında aerodinamik gövde kiti de buluyor. Aracın yolda daha hızlı ve daha dengeli olması için uygulanan bu kit'te, X5'i daha güçlü gösteren ön tampon ve bununla uyumlu arka tampon altı spoyleri mevcut. Aracın arka tarafına baktığınızda göze ilk çarpan daha büyük çıkışlara sahip iki adet çift egzoz çıkışı oluyor. Bagaj kapağı üzerindeki Hamann logosuysa profesyonellerle çalışıldığının işareti.
İlişkinizi en üst noktaya taşımaya karar mı verdiniz? Çift olmanın farklı bir boyutunu yaşamak ve önemli noktaları aydınlatmak için bu soruları sormalısınız.
Birlikte yaşamaya başlamadan kendinize sorun
• Ailemden uzaklaşmak ya da büyüdüğümü kanıtlamak için mi onunla yaşamak istiyorum?
• Bunu yapmamın sebebi kendi kendime yaşayamayacağımı ve onun bana bakacağını düşünmem olabilir mi?
• Bu kararımın sebebi maddi açıdan daha rahat olacağım fikri mi?
• Kötü bir hayattan ya da anlaşamadığım ev arkadaşımdan mı kaçıyorum?
• Onun alışkanlıklarına katlanabilecek miyim?
• Onun yanında kusurlarımı göstermekten rahatsız oluyor muyum?
• İşbölümü konusunda tartışır mıyız? Ne zaman kim temizlik yapar? Eve yardımcı alma konusunda anlaştık mı?
• Kirayı bölüşecek miyiz yoksa kimin maaşı fazlaysa o mu ödeyecek?
• Aile ya da arkadaşların ne sıklıkta evimizde kalacağı konusunda anlaştık mı?
• Dekorasyon zevkimizi nasıl ortak hale getirebiliriz? Ya ikimizin de vazgeçemediği objeler varsa?
• Bu kadar yakınımda her zaman birinin olmasına hazır mıyım?
• Çok içki/sigara içiyor mu?
• Acaba maddi durumu nasıl?
• Maddi açıdan daha önceki kız arkadaşlarından yardım alıyor muydu?
• Hangi konularda tartışma çıkacak? Birlikte yaşamanın sorunları çözeceğine emin miyiz?
• Ortak alışkanlıklarımız birlikte her zamankinden çok vakit geçirince zarar görür mü? Buna hazır mıyız?
• Bu aşamanın sonunda nişanlanacağımızı düşünüyor muyum? Eğer öyleyse o bunu biliyor ve ilişkiyi evlilikle sonlandırmak istiyor mu?
• Ayrıldığımız taktirde malları nasıl paylaşabiliriz?
Nişanlanmadan önce kendinize sorun
• Kazancıyla orantılı olarak ondan nasıl bir yüzük bekliyorum? O bunu biliyor mu?
• Teklifi yaptığında en çok ne için heyecanlanacağım: Yüzük mü hayatımızı beraber geçirme fikri mi?
• Onunla olmak beni hiç olmadığım kadar mutlu ediyor mu yoksa nişanlılık fikrini mi seviyorum?
• Doğru olduğunu düşündüğüm için mi bunu yapıyorum yoksa kendime bir zaman mı koyuyorum?
• Arkadaşlarım evlendiği ya da ailem istediği için üzerimde bir baskı mı hissediyorum.
• Sorumluluk alıp özür dilemeyi biliyor mu yoksa her konuda bana mı yükleniyor?
• Ne tür arkadaşları ve arkadaşlıkları var?
• Arkadaşlarını ilişkimizin önünde mi tutuyor?
• Aynı yolda mı ilerliyoruz yoksa birimiz diğerimizi acele mi ettiriyor?
• Eski sevgililerim için açı çekmem normal mi yoksa özlem duyuyor muyum?
• Benimle birlikteyken başka kadınlarla flört etti ya da onlara dokundu mu? Eğer öyleyse artık sınırlarını biliyor mu acaba?
• Nerede yaşayacağımız konusunda bir karara varabildik mi?
• Kariyer, aile, sağlık anlamında uzun vadede ne gibi planları var? Bunlar benimkilerle uyuyor mu? İkimiz için bunlardan birinin değişmesini ister miyim?
• Başka bir şehirde daha iyi bir iş bulursa taşınmaya hazır mıyım?
Evlenmeden önce kendinize sorun
• O benim, ben de onun akrabalarıyla yakın mıyım?
• İkimizden biri ailelere çok yakın olmaktan sıkılabilir mi?
• Ailelerimizdeki hastalıkları konuştuk mu?
• Çocuk isteyip istemediğimizi, sayısını ve onları nasıl yetiştireceğimizi konuştuk mu?
• Kariyerlerimiz konusunda aynı noktada mıyız?İkimizden biri çalışmamak istiyor mu?
• Çocuk doğurduktan sonra çalışmak isteyip istemememe saygı duyar mı?
• Para kazanan ben olacaksam bu benim ya da onun için bir sorun mu?
• Soyadımı kullanmaya devam edersem kabul edecek mi?
• Onun sosyal çevresi ve ailesiyle de "evli olmayı" istiyor muyum?
• Ailesinden biri bana sırt çevirirse benim yanım da mı olur yoksa kendim için savaşmak zorunda mı kalırım?
• Çocuklara disiplin vermek için en uygun gördüğü yöntem nedir?
• Aile, din, politika gibi konularda ne gibi değer yargılarımız var? Bunlar birbirine uyuyor mu?
• Boş zamanı en iyi şekilde nasıl geçireceğimiz ve tatil anlayışımız konusunda hemfikir miyiz?
• Ben onun ya da o benim borçlarıma yardımcı olacak mı?
• Ayrı banka hesaplarımız mı olacak yoksa ortak hesabı mı kullanacağız?
• İlerde problemlerimiz olursa profesyonel yardım almaya hazır mı? Ben hazır mıyım?
• Eğer değişmeyecekse ve şu anda neyse ilerde de aynı kalacaksa ben onun bu halinden yeterince mutlu muyum?
Aşk kutsal bir duygu olabilir ama ya tutkulu aşk! Aşık olana da, olunana da felaket getirecek bu aşka karşı dikkatli olun!
İnsanlar birbirlerine aşık olmayı ne zaman öğrendiler? Kim bilir. Belki de insanoğlu yaratıldığı günden beri, ruhunun derinliklerinde bu duyguyu taşıyordu ama ona bir ad koymayı beceremiyordu. Zamanla, kadınla erkek arasında filizlenen duyguya bir ad bulundu: Aşk.
Yüzyıllar boyunca, romanlarda, şiirlerde, öykülerde anlatıla anlatıla bitirilemedi. Uğruna canlar, ülkeler feda edildi. İnsanoğlunun hayatını baştan sona değiştirebilen güçlü duyguya sadece 'aşk' deyip geçemeyiz. Aşkın da türleri var.
Örneğin tutkulu aşk, fedakarlıkla gelişen aşk ve gelip geçici aşk. Yanılıp da bilim adamlarına aşkın niteliği ve niceliği hakkında sorular sormayın. Binlerce yıl, insanoğlunun dünyasını renklendiren, hayatının akışını değiştiren o duyguyu, size basit bir formül ile anlatmaya çalışırlar.
Duyguların, kimya fizik formülleriyle açıklanmasına elbette gönlümüz razı olmaz. Bilim adamlarına göre, aşk, insan vücudunda oluşan kimyasal etkileşimlerin sonucu ortaya çıkıyor. Onlar, size bu açıklamayı bir formül ile de özetleyebilirler. Fakat duyguları formüllerle sınırlı tutmayalım. Verilen bilgiye göre, her şey bir hormonun marifeti.
Hormon, beynin normal çalışma düzenini altüst ediyor. Bilim adamları birçoğumuzun kutsal saydığı bu duyguyu bir iki cümle ile açıklarken, sosyologlar, aşkın en tehlikeli türü sayılan tutkulu aşka karşı hepimizi uyarıyorlar. Onlara göre tutkulu aşk, aşık olana da olunana da felaket getirebilir.
Tutkunun bedeli
Nedir bu tutkulu aşk? Küçük bir örnek verelim: Genç kız, iş yerinde tam karşısındaki masaya yerleşen yakışıklı mesai arkadaşından hoşlanmaya başlamıştır.
Sabahları onunla asansörde karşılaşınca, genç adam, 'günaydın' deyince, genç kızın dizlerinin bağı çözülür. Yeni iş arkadaşının ona biraz ilgi göstermesi için bin bir çareye başvurur. Günler geçtikçe, genç kızın duyguları iyice yoğunlaşır.
Öyle ki, artık onu daha çok görebilmek uğruna geç saatlere kadar büroda kalır. Kimlerle dost olduğunu öğrenip, o kişileri genç adamın yanından uzaklaştırmak ister. Artık geceleri gözüne uyku girmez.
Günün 24 saatini bu genç adamı kendine bağlamanın yollarını arayarak geçirir. Bu arada genç adamın telefonun numarasını da öğrenmiştir. Gece yarısı onu telefonla arayıp 'alo' diyen sesini duyar duymaz, telefonu kapar. Genç adam, iş arkadaşının ona tutkulu bir aşkla bağlandığını fark ettiği zaman ise iş işten geçmiştir.
Psikolog gözüyle
Oregonlu psikolog doktor Toni Forrenkopf, uzun yıllar kadın- erkek arasındaki aşk ilişkilerini araştırıp inceledikten sonra tutkulu aşk konusunda şu kanıya vardı:
Tutkulu aşk, sevilmek, mahremiyet ve fiziksel temas istemek gibi evrensel duygulardan kaynaklanır. Hepimiz zevkten hoşlanırız, ihtirası severiz, güçlü duygulara bayılırız. İşte bütün bu saydıklarımın karışımı tutkulu aşkı yaratır.
Aslına bakarsanız çoğumuz aşk ile tutkulu aşk arasındaki ince çizgide gidip gelmişizdir. Fakat pek azımız o çizgiyi gerçekten aşabilmiştir.
Tutkulu aşk, beğendiğiniz bir kişinin bulunduğunuz ortama girmesiyle kalbinizin küt küt atmasından ibaret değildir.
Tutkulu aşkta, sahip olma isteği ağır basar. Tutkulu bir aşkla bağlandığınız kişinin sadece ve sadece size ait olmasını istersiniz. Tutkulu aşk, kişilerin ruh sağlığını tehlikeli bir biçimde tehdit eder. Endişe ve huzursuzluk yaratır.
Tek taraflı aşk 'aşk' değildir
Tutkulu aşık, sevdiği kişiye sadece bir aşk mektubu ya da mesajı göndermekle yetinmez. Belki yüz kez mektup ya da mesaj göndererek aşık olduğu kişiyi taciz eder. Tutkulu aşk, hiçbir zaman karşılıklı olmaz. Mutlaka taraflardan biri diğerine yoğun duyguları yüzünden hükmetmeye, onu kendine ait kılmaya çalışır. Tutkulu aşkın, ilgiyle şefkat ile bir ilgisi yoktur.
Duyguların karşılıklı değil de tek taraflı olması, istenmeyen, hoşa gitmeyecek sonuçlara yol açar. Tutkulu aşk aslında kişinin kendi iç dünyasında yarattığı bir fanteziden başka bir şey değildir. Kişilerin kendi boşluklarını bir takım çarpık duygularla doldurmaya çalışmalarından başka bir şey değildir.
Yapılan araştırmalar, tutkulu aşk ile ilgili bir başka gerçeği daha gözler önüne seriyor. İnsanlar, genellikle sürdükleri hayattan memnun olmadıkları, kendilerini çok mutsuz hissettikleri zamanlar tutkulu aşka kendilerini kaptırıyorlar. Psikolog Dr. Helen Friedkman, bu teori üzerinde uzun çalışmalar yapmış, yüzlerce kişinin aşk hayatını incelemiş ve tutkulu aşkı yalnızlık duygusunun beslediği kanısına varmış. Gerçekten de tutkulu aşkların kökünde yalnızlık, sahiplenme özlemi yatıyor.