Kış aylarında sıkça yakalanılan grip hastalığı hakkında bilinenlerin çoğu, gerçeği yansıtmıyor. Uzmanlar, grip ve grip aşısı hakkında çok yaygın olan yanlış bilgilerin doğrularını anlatıyor.
İşte, grip hastalığı hakkında 10 yanlış bilgi ve doğruları:
1- Grip, basit bir üst solunum yolu enfeksiyonudur.Yanlış! Grip, ani olarak başlayan ve yüksek ateşle seyreden, aşırı halsizlik, kuru öksürük, kas, eklem ve baş ağrısı ile kendini gösteren bir hastalıktır. Gribe yakalanan kişi, en az 3-5 gün sürecek bir yatak istirahatı ile kendini toparlayabilir. Ayrıca, bağışıklık sisteminin zayıflaması sebebiyle zatürre gibi ikincil hastalıkların da tabloya eklenmesi ile hastalık daha da ağırlaşabilir ve özellikle çocuklar, yaşlılar, diyabetliler, astımlılar, kalp ve kanser hastalarında ölüme sebep olabilir.
2- Grip aşısı gribe yol açar.
Yanlış! Grip aşıları, inaktive veya ölü grip virüslerinden üretilir, bu nedenle de gribe kesinlikle yol açmaz.
3- Grip aşısı yüzde 100 koruma sağlamadığından, aşı olmak gereksizdir.
Yanlış! Yapılan araştırmalar, grip aşısının yüzde 89 oranında etkili olduğunu göstermektedir. Ancak; aşı olduktan sonra dahi gribe yakalanan bir hasta, hastalığı, aşı olmamış bir hastadan çok daha hafif geçirecektir ve grip sebebiyle hastaneye yatması önlenmiş olacaktır.
4- Aşının yan etkileri, grip hastalığına yakalanmaktan daha kötüdür.
Yanlış! En fazla yaşayacağınız yan etki, aşı yapılan yerde hafif bir kızarıklık ya da ağrı, hafif ateş ve halsizliktir. Bu yan etkiler, aşının koruma sağladığı grip hastalığının sebep olabileceği ağır komplikasyonlardan çok daha önemsizdir.
5- Kasım ve aralık ayları, grip aşısı olmak için geç bir tarihtir.
Yanlış! Grip aşısı tüm grip sezonu boyunca uygulanabilir. Aşı olmak için en uygun zaman ekim ve kasım ayları olsa da, aralık, hatta ocak ve şubat aylarında aşı olunması da gripten korunma sağlayacaktır.
C VİTAMİNİ, GENEL KANININ TERSİNE, GRİBİ ÖNLEMEZ
6- Bol C vitamini kullanırım ve gripten korunurum.
Yanlış! C vitamini, genel kanının tersine, gribi önlemez. Sistemi güçlendirir, hastalıklara karşı vücut direncini artırabilir, ama gribi kapmamızı ve hasta olmamızı kesinlikle engellemez. Hatta aşırı derecede alınan C vitamini, özellikle çocuklar ve yaşlılarda ishale sebep olabilir. Bu da hastalığın ağırlaşmasına, iyileşmenin gecikmesine yol açabilir.
7- Sadece hastalığın belirtileri mevcut iken etrafa grip bulaştırırım.
Yanlış! Grip virüsünün bulaşması, hastalık belirtilerinin başlamasından 1-2 gün öncesine dayanır ve hastalık başladıktan 3-7 gün sonrasına kadar devam eder.
8- Yüzlerce çeşit grip virüsü olmasına rağmen, aşı sadece 3 virüse karşı hazırlanmıştır. Bu nedenle de etkisizdir.Yanlış! Yüzlerce çeşit grip virüsü olduğu bilgisi doğru değildir. A, B ve C olmak üzere üç tip grip virüsü vardır. Ancak bu virüsler zaman zaman yapılarını değiştirebildikleri için alt tipleri oluşabilir. Grip virüslerinde görülebilen bu yapı değişiklikleri, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından içinde Türkiye'nin de bulunduğu dünyanın çeşitli bölgelerinde sürekli izlenmekte ve değişiklikler saptanarak salgın yapma olasılığı bulunan virüs tipleri belirlenmektedir. Örgüt, belirlediği bu virüs tiplerini aşı üreticilerine bildirmekte ve aşıların içerisinde bulunmalarını zorunlu olarak sağlamaktadır. Böylece aşıların içeriğinde, salgın yapma olasılığı en yüksek olan virüsler bulunmakta ve korunma sağlanmaktadır.
9- Grip esnasında antibiyotik kullanımı hastalığın süresini kısaltır ve daha çabuk ayağa kalkmayı sağlar.Yanlış! Antibiyotikler, grip hastalığına yol açan influenza virüsüne karşı etkisiz olduğu için hastalığın süresini kısaltmaz.
10- Her yıl grip aşısı olmaya gerek yoktur.
Yanlış! Grip virüsleri sürekli değişmektedir. Genellikle her yıl dolaşan virüs türleri değişmekte ve buna bağlı olarak aşıların içeriği de değişmektedir. Sonuç olarak, her yıl aşılanmak gereklidir.
Ünlü besteci Beethoven'in son bestesini, sağır olarak yaptığını...
Paris'teki Versailles Sarayı'nın 1300 odası olduğunu ve hiç tuvaletinin olmadığını... Bir çift sineğin sadece nisan-mayıs aylarında bıraktıkları yumurtaların tamamından sinek çıksa idi, dünyayı 14 metre kalınlığında bir sinek tabakası kaplayacağını...
Eyfel kulesinin yapımında toplam 6400 ton ağırlığında 18.100 adet demir parçası kullanıldığını...
Süleymaniye camiinin 4 minaresi olmasının sebebinin, Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefenin de Osmanlının onuncu padişahı olduğunun bir işareti anlamına geldiğini... Bir insandaki toplam damar uzunluğunun 150 bin km. ve dünya ile güneş arasındaki mesafenin de 150 milyon km. olduğunu...
Osmanlı sultanlarının ve bazı alimlerin başlarındaki kavukların, kefenlerinden oluştuğunu, sık sık ölümü hatırlayıp ona göre karar verdiklerini, ayrıca öldükleri zaman hemen başlarındaki kefenle defnedildiklerini... Bir futbolcunun topa her kafa vuruşunda, beyninden 1000(bin) hücrenin öldüğünü...
Ortalama bir insanda 30.000-100.000 adet saç olduğunu, hergün yaklaşık 100 tanesinin döküldüğünü...
İnsan vücudunun her 7 yılda -ölen hücrelerin yerine yenisi gelerek- tamamen yenilendiğini...
Amerikan halkının %60'ının ülkelerini, dünya haritasında bulamadıklarını...
0(sıfır)'ı müslümanların bulduğunu...
Dünyaya her yıl düşen yağış miktarının eşit olduğunu...
Beşiktaş kulübünün kuruluşundaki Kırmızı-Beyaz renklerinin, Balkan savaşındaki malubiyetten sonra Siyah-Beyaz olarak değiştirildiğini...
Hindistan'a yağan PEMPE YAĞMUR, 'dünya dışı organizmalar' içeriyormuş
Bilim adamları 5 yıl önce Hindistan'a yağan "pembe yağmurda" dünya dışı hücreler buldu.
Hücrelerin bilinmeyen hastalıklara neden olabileceğinden korkuluyor
(30 Mayıs 2006 Salı)
Hindistan'ın Kerala eyaletinde 2001 yılında pembe renkte yağmur yağdığında tüm dünya bu
olaya
çok eğlenceli gözüyle bakmıştı. Ancak bu olayın nedenlerini araştıran Gandhi Üniversitesi'nden
Profesör Godfrey Louis, geçen aylarda korkunç bir gerçekle karşılaştı. Yağmur suyundan alınan
örneklerde dünyada daha önce bilinmeyen hücreler buldu. Kan hücresine benzeyen hücreler
genetik
kalıtım maddesi yani DNA'ları olmamasına rağmen bölünebiliyor ve soylarını devam
ettirebiliyorlardı.
Dünyadışı canlılar, belli bir basınçta 315 dereceye kadar kaynatılan suda bile
yaşayabiliyorlardı. Bugüne kadar bilim 120 dereceden sıcak suda bir yaşam olmasına imkansız
gözüyle bakıyordu. Araştırmalara ingiliz Sheffield Üniversitesi de katıldı. Uzmanlara göre bu
hücreler bir gök cisminin üzerinden atmosfere taşınarak yağmur bulutlarına karıştı. Kesin bir
sonuç için daha uzun çalışmaların gerektiğini söyleyen uzmanların en korkunç senaryosu,
hücrelerin dünyanın yabancı olduğu bir hastalığa neden olarak salgına dönüşmesi.
Bilim adamlarının asırlardır kimyasındaki esrarı çözmek için çalışmalarını sürdürdüğü örümcek ağlarının, aynı kalınlıktaki çelik telden 5 kat daha sağlam olduğu belirlendi.
Taklit edilmesi durumunda teknoloji ve endüstride kullanılabileceği pek çok alan hayal bile edilemezken, örümcek ağlarının kimyasal özellikleri sebebiyle gerçek birer mühendislik mucizesi olduğu bildirildi. Uzmanlar iz bırakmayan ameliyat ipliklerinden, çok hafif kablolara, kurşun geçirmez kumaşlardan esneyen emniyet kemerlerine kadar pek çok alanda kullanılacak olan ağların esrarını çözmeye çalışırken ilginç bulgulara ulaştı. Çapı bir milimetrenin binde birinden daha küçük olan örümcek ipliğinin aynı kalınlıktaki çelik telden 5 kat daha sağlam olduğu tespit edilirken, ağın kendi uzunluğunun 4 katı kadar esneyebildiği kaydedildi. Ayrıca son derece hafif olma özelliğini de bünyesinde barındıran örümcek ağları, dünyanın çevresi boyunca uzaması halinde 320 grama ulaşıyor.
Örümceklerin 380 milyon yıldır ördükleri ipliklerin hammaddesinin saç, tırnak, tüy ve deri gibi birbirinden çok farklı maddelerin yapı taşı olan "keratin" adlı proteinden oluştuğunu belirleyen zoologlar, gerilme esneklikleri çok fazla olan örümcek ipeğini kopartmak için gereken enerjinin, benzer biyolojik materyalleri koparmak için gereken enerjiden on kat daha fazla olduğunu ortaya çıkardılar. Renk körü olan örümceklerin bozulan ağını yiyerek yeniden iplikçik ürettiği de kaydeden uzmanlar, ağların tamamen geri dönüşümlü olması sebebiyle araştırmalarını aralıksız olarak sürdürüyor.
Ne giyeceğimize bir türlü karar veremediğimiz şu günlerde grip riski de kapımızda. Daha kış başlamadan yorgan döşek yatmak istemiyorsanız şimdiden birkaç küçük önlem almanızda fayda var: Dengeli beslenin, mutlaka spor yapın.
Özellikle mevsim geçişlerinde neredeyse bir salgın gibi herkesi kırıp geçiren grip ve soğuk algınlığı, sonbahara girdiğimiz şu günlerde pusuya yatmış durumda. Grip virüsünün vücuda girmesi ile başlayan bulgular genellikle 7-10 günde iyileşme ile sonuçlansa da, bazen sinüzit, bronşit veya zatürree gibi bazı ciddi enfeksiyonlara yol açabiliyor. Bu nedenle grip ve soğuk algınlığına karşı küçük önlemler alarak korunmak, belirtiler başladığında da tedaviyi aksatmamak önem taşıyor.
Dengeli beslenin: Vücudun ihtiyacı olan protein, karbonhidrat, yağ ve vitaminler yeterli olarak alınmazsa, vücut direnci düşer ve solunum organları mukozası da bu durumdan etkilenir.
Yeterli miktarda su için: Solunum yollarının nemli olması, virüs taşıyan damlacıkların etkisine karşı direnci sağlar. Bu bakımdan özellikle su içme ihtiyacının azaldığı kış mevsimi de dahil olmak üzere, her dönemde günde 8-10 bardak su içilmesi hayli işe yarar.
Düzenli spor yapın: Sağlıklı yaşamın bir parçası olan spor, gripten korunmak için de çok önemli. Yetişkin bir kişinin haftada 3 gün, günde 1 saat olmak üzere spor yapmasında fayda var.
Stresten uzak durmaya çalışın: Stres, vücut direncini azaltarak hastalıklara davetiye çıkaran en önemli etkenlerden biri. Bu nedenle, çeşitli yollarla stresten uzaklaşmak, sağlıklı kalmayı da beraberinde getirir.
Sigara içmeyin: Sigara da aynı stres gibi vücut direncini azaltır. Ayrıca virüs yüklü damlacıklar, sigara içilen ortamlarda, dumana yapıştıkları için hastalık yapıcı özellikleri artar.
Kalabalık yerlerde kendinizi korumaya çalışın: Toplu taşıtlar, sinema, tiyatro gibi kalabalık yerlerde grip olan bir kişinin aksırması ile virüsler büyük bir hızla (160 km/saat) hareket ederek 3-4 metre uzağa yayılabilir. Bu tür yerlerde havalandırmanın iyi olmasına, temizliğe dikkat etmek gibi basit tedbirlerle gripten korunabilirsiniz.
Düzenli uyuyun: Bir gece uykusuz kalındığında, virüslere karşı savaşan vücut hücreleri yarı yarıya azalır. Mümkün olduğunca düzenli uyuyun, bu düzen bozulursa mutlaka telafi ederek vücudun uyku ihtiyacını karşılayın.