Yağmurun yağışı çok eskidir. Ama her yağışı yenidir, her dokunuşu tazedir. Yağmur herkese yağar, her yere iner. Ama her kişiye özeldir, her pencere önüne kendince birikir, her saç teline dokunuşu bi’tanedir.
Kulların ağzından gelen her söz, bir kul olarak hepimizin ağzına gelesidir, değesidir. Sanki o sözler Kur’ân’ın göğünde bulutlar gibi bekleşmektedir ve ihtiyaç olduğunda taze damlalar gibi dokunacaktır yüreğimize. Kur’ân’ın zikrettiği her hal, canlandırdığı her diyalog gün gelip bize değecektir, bizim gerçeğimiz, bizim taze yağmurumuz olacaktır.
Dünyayı keşfetmek için yola çıktık
Ama unuttuk bir sokağın ucundaki soluk perdeli evlerimizi,
Güllerimizi, öpüşlerimizi…
Ve d(erken) kurtaramadık da birbirimizi.
Şimdi sevmediklerimizi sevmeyi deniyoruz.
Yaşadıklarımızı değil, artık y(aşamadık)larımızı özlüyoruz.
Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda "YitiriLen" kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
Evdeyken kendimi pencereye perdeden önce asılmış bir güneşlik gibi hissediyorum..
Yani herkes gelip övüyor perdeyi ama asıl işi güneşlik yapar ya hani, komşuların evi görmesini engeller, içeri gereksiz fazla ışığın girmesini önler..
Bir de en acısı ne biliyor musun güneşliğin perdeye aşık olması..
Perde hep bembeyaz dururken orada sararan güneşliktir..
Perdeye gelecek bütün kötü şeylerden korur onu..
Ama perdenin yüzü hep başkasına dönüktür, sırtını çevirir güneşliğe..
Çünkü perde evin içine aşıktır..
Ya Rabbi! Seni tarif etmektedir bütün güzel isimler
Sen güzel isimlerini aşikar etmezsen ruhum karanlıkta kalır
Esma’ül Hüsna’na şahit yaz beni.
ALLAH(cc)!
Sensin Allah(cc) sanadır kulluğum
Sendedir çarem seninledir varlıgım
Seni arar ruhum seni anar kalbim
Başkasına değil sana muhtacım
Başkasını değil seni çağırırım
Başkası yaratılmıştır sen yaradansın
Başkası devamsızdır sen daimsin ve daim eyleyensin
Başkaları muhtaçtır sen ihtiyaçsızsın ihtiyaçları görensin
Başka ilah yok sen Allah(cc)’sın
Sen ki eşi benzeri olmayansın
Sen ki bütün eksiksiz sıfatların sahibisin
Cemaline çevir yüzümü başkasına rağbet ettirme kalbimi
Ya Rahman!
Sen öyle rahmet edersin ki rahmetinin bir cilvesi cennetim olur
Rahmetinden bir parıltı sonsuz mutluluğumdur
Rahmetinin bir damlası herkesin rızkına kefil olur
Şu çorak gönlüme merhametini indir
Şu fani ömrümü sonsuzluğa eriştir.
Ya Rahim!
Öylesine rahimsin ki kulağını sözüme muhatap eylersin
Aklıma vahyinle tenezzül edersin
Öylesine Rahimsin ki istendiğinde zaten verirsin
İstenmediğinde de lütfedersin
Öylesine Rahimsin ki hak edene hepten verirsin
Hak etmeyene bile çok bahsedersin
Öyle Rahimsin ki dünyayı bu kadar güzel eylersin
Ahireti ondan daha güzel eylersin
Ya Rabbi! Korkudan emin eyle beni
Hüzünden azad eyle kalbimi
Ateşten uzak eyle beni
Hicrana düşürme kalbimi
Ya Vehhab!
Yokluğa sırf yok oldugu için varlık bahşedersin
Nankörlerin bile rızkını kesmez inkar edenlere bile nefes verirsin
Varlığım senin lütfundur senin ihsanındır
Aciz varlığıma lütfunu ihsanını daim eyle
Ya Rezzak!
Hazinende yok yoktur ol dersin her sey olur
Yarattığın her canlının rızkı senin katında saklıdır
Vahyin mümin kalplerin selin akılların rızkıdır
Ya Rabbi! Sana muhtaç olmak en büyük zenginliğimdir
Senin fakirin eyle beni
Senin verdiğinle doymak en büyük lezzetimdir
Sofranda agırla beni
Ya Melik!
Kimsenin kimseye fayda vermediği gün hüküm senin
Gökler yarılırken sahibim sensin
Yıldızlar dagılırken sahibim sensin
Varlığım bana ait değil varım yoğum senin
Elimde olanlar benim değil sahiplendiklerim de senin
Yokluğa düşürme beni an senin
Darlık verme kalbime mekan senin
Ya Kuddüs!
Sensin kuddüs kutsiyet sendendir bundan öte laf olmaz
Sen dilemezsen hiçbir şey pak sayılmaz
Gönlüm sana yönelmedikçe saf olmaz
Kanımı her nefeste temizlediğin gibi nefsimi arındır pak eyle
Temizlenenlere muhabbet edersin gönlümü muhabbetinle temizle
Ya Selam!
Sensin selam sendendir selam
Emrini dinler ateş ki İbrahim(as) için serin ve selametli olur
İbrahim(as) gibi dostluğuna kabul eyle beni
İbrahim(as) gibi ateşi gül eyle tenime
Gül gibi ateşten çiçekler açtır ruhumda
Selamını şebnem gibi dokundur kalbime
Ya Mümin!
Sen hidayetini göndermezsen kalpler nasıl mutmain olur
Sen kalplere itminan vermezsen kim inandığından emin olur
Sen inandırmazsan kim mümin kalır
Revamın tuzağına düşürme beni nefsimin diline bırakma beni
Öyle mümin eyle ki beni pişmanlıklarım beni sana döndürsün
Ya Müheymin!
Sensin gariplerin sığınagı
Sensin kimsesizlerin dayanağı
Sensin hakkı himaye eden
Sensin aklımı aldanışlardan kollayan
Sensin ayağımı tuzaklardan kurtaran
Sen ki zayıfları kuvvetlilerin şerrinden himaye edersin
Mazlumların hakkını zalimlerden almayı vaat edersin
Sen ki benim en küçük, en önemsiz,
En gizli arzularımı da bilir bana merhamet edersin
Nefsimin aldatmalarına kanmaktan koru beni
Aşağıların aşağısına yuvarlanmaktan koru beni
Ya Aziz!
İzzet senindir sendendir izzet
Sen dilersen kimse zillete düşmez
Sen vermezsen kimsede izzet kalmaz
Kalbim yalnız sana kanar
Yakınlığınla aziz eyle kalbimi
Ruhum yalnız seni arar
Huzurunla aziz eyle ruhumu
Halim yalnız sana aşikar
Başkalarının yanında rezil etme beni
Ya Cebbar!
Sen ki mağrurları gururlarına esir eylersin
Sen ki kibirlenenlerin boynuna kibirlerini tasma eylersin
Sen ki zor kullanıp zulmedenleri vicdanlarinin pençesine hapsedersin
Bir sineği vasıta eyle de Nemrutlardan kurtar beni
Bir asayı vesile eyle de firavunlara galip getir beni
Ebabilleri gönderde Ebrehlerin fillerinden koru kalbimi
Nefsimin beni isyana zorlamasına izin verme
Aklımın beni saptırmasına geçit verme
Hep itaat üzre sabit kıl beni
Ya Mütekebbir!
Ben acizim sen Kadir’sin
Ben fakirim sen Rahim’sin
Ben ölüyüm sen Hayy’sın
Ben çaresizim sen Ehad’sın
Ben muhtacım sen Samed’sin
Ben sağırım işiten sensin
Ben körüm gören sensin
Ben dilsizim konuşan sensin
Ben yaratılıyorum yaradan sensin
Ben yokum var eden sensin
Ben hiçim ama emellerim büyüktür
Ben yoksulum ama isteklerim çoktur
Ben isterim çünkü sen büyüksün
Şahit yaz büyüklüğüne bu küçük kalbimi
Ya Halk!
Sen ol deyince her şey oluverir
Ol de olayım yarattıklarının arasında kalayım
Halk ettiğin gibi ahlaklanayım
Sen yarattın diye güzel olayım
Hep en güzel kıvamda kalayım
Ya Musavvir!
Yokluğa varlık suretini giydiren sensin
Hiçlige varlik boyasını çalan sen
Güzeli güzel kılan ancak senin tasvirindir
Sen ki yüzümü benim için biricik sevdiklerim için tanıdık eylersin
Katında makbul olan güzellikle tasvir eyle suretimi
Ya Gaffar!
Gizli düşmanlıklarımı bilen sensin
Gözyaşlarıma değer veren sensin
Bilirim rahmet denizini bulandıramaz cümle günahlar
Rahmetinle arındır bağısla beni
Ya Fettah!
Damla kadar da olsa sevabım lütfeylede cennetini aç bana
Şaşkında olsa aklım kerem eyle de sana gelen yolları aç bana
Ya Alim!
Senin için bilmenin başı yoktur
Ben ancak sonradan bilirim
Senin bilmediğin bir an yoktur
Ben ancak bazen bilirim
Sen açık edip söylediğimi de bilirsin
Sen susup kendime sakladıgımı da bilirsin
Unutup kendimden sakladıgımı da bilirsin
Kendi kuyularıma aklımın iplerini salarım
Kendime aklım ermez sen beni benden çok bilensin
Kalbimin kuytularında el yordamıyla dolaşırım
Kendime kendim yetmez sen bana benden çok sırdaşsın
Bildiğimi bilenlerden eyle beni bilmediğimi bilenlerden eyle beni
Sana malum olan ayıp ve kusurlarımla utandırma beni
Ya Kabıd! Ya Basıt!
Dara düşürürsün genişlik verdiğinde şükretmeyeni
Genişletirsin dara düştüğünde de şükredeni takdir senindir
Ya Rabbi! Sen ki imkansızı mümkün kılarsın
Darda koyma beni dara düştüğümde de şükredenlerden eyle beni
Sen ki asılları yanında tutarsın gölgede bırakma beni
Ya Hafid!
Öyle Hafid’sin ki yokluğa yuvarlarsın varlığıyla gurura düşeni
Öyle Hafid’sin ki zillete düşürürsün kendisini yücelteni
Gururdan azad eyle nefsimi zillete düsürme kalbimi
Ya Rafi!
Secdelerimle sultan eyle beni
Kulluğumla şereflendir beni
Katında rütbelendir beni
İyiler arasında an beni
Yükseklere al beni
Ya Muizz!
İzzetim varsa ancak senin verdigin kadardır
Yalnız sana itaat etmenin izzetini ver bana
İzzetine ayine et fakiri
Ya Müzill!
Sana boyun eğişim en tatlı sevincimdir
Senin kapına gelmeyen sonsuz çaresizlikler içindedir
Sana muhtaç oluşum en büyük şerefimdir
Cevapsız bırakma beni
Ya Semi!
Yare açık yare yare açmaya yare ne hacet
Feryadım duyulur aşikare dile dökmeye ne hacet
Güllerim döndü hare hare küsmeye ne hacet
Dil avare dudak bi çare parelenmeye ne hacet
Ya Basir!
Körüm körlüğüme bile
Körüm gördüğüme bile
Körüm gösterdiklerine bile
Vaat ettiğin cennetine bile körüm
Senin görmenle görür cümle gözler
Aç gözlerimi
Ya Hakem!
Sen ki varlık ağacını yokluğun karanlık köklerinden çıkarıp vücuda getirensin
Sen ki kalbimi bir nutfe gibi rahmetini rahminde besleyip büyütensin
Kalbime değen sızıları ince ince söz eyle
Yüzüme değen gözyaşımı damla damla rahmet eyle
Dudağıma değen heceleri deste deste dua eyle
Ya Adl!
Sensin zulme ugrayanların dayanagı
Sensin mahzun kalplerin sığınağı
Senin adaletindir sığındığım senin nizamındır güvendiğim
Nefsime zulmetmekten koru beni
Adaletine razı eyle nefsimi
Eğrilmekten koru kalbimi
Rızana göre ölçülendir beni
Mizanında güzel eyle akibetimi
Kolay eyle sorgu sualimi
Hesap verme inceliğiyle yaşat beni
Zulmetmekten uzak eyle beni
Zulme uğramaktan koru beni
Ya Latif!
Senin hükümlerin her seyin her haline inceden inceye nüfuz eder
Hükmüne razi olmayı lütfet bana
Lütfunu hakkımda hükmün eyle
Hükmünü hakkımda latif eyle
Ya Şükür!
Sen ki bana iman verdin dalalette bırakmadın
Bense sana şükrümde hep eksik yetersiz kaldım
Şükrünün lezzetini her dem tattır kalbime dilime
Şükredebilmek bile senden gelen bir nimettir
Bu nimetin şuuruna erdir fakiri
Ya Aliyy!
En güzel sıfatlar bile seni nitelemeye yetmez
Senin lütfunun şulesidir bütün güzel sıfatlar
En mükemmel vasıflar bile seni vasfetmeye yetmez
Senin cemalinin gölgesidir bütün mükemmel vasıflar
Sen her türlü tasavvurun ötesindesin
Sen her türlü hayalin üzerindesin
Sıfatlarına hayaller erişemez yüceliğine akıl sır ermez
Senin lütfunla ulviyet kazanır alemler
Senin tenezzülünle mertebeler kazanır insan, cin ve melekler
Aczime yüce kudretinle medet eyle
Fakrıma ulvi yakınlıgınla imdat eyle
Sen ki içimin içinde olup bitenleri bilirsin yakinlığına al beni
Sen ki yüceler yücesisin senden başkasina boyun eğdirme beni
Ya Kebir!
Cümle efkar dar kalır senin kibriyanı anlamaya
Cümle sözler sığ kalır senin büyüklüğünü anlatmaya
Bir seni büyük bilenlerden eyle beni
Büyüklüğünü bilmekle genişlet fikrimi
Kibriyanı anlayacak akılla donat beni
Celalini görmekle genişlet kalbimi
Ya Hafiz!
Hıfzının hazinesinde alem bir noktadan ibarettir
Hıfzının ayinesinde ay ve güneş sönük bir parıltıdan ibarettir
Bahar kışa döner birgün gün akşama çıkar
Sabahlar sendendir koru beni sabaha eriştir
Yıldızlar söner birgün dağlar yerinden oynar
Gökler senindir koru beni kapına yetiştir
Göklerde ölür birgün yer yerinden oynar
Her yer senindir koru beni menzile eriştir
Kuşlar dağılır birgün denizler kaynar ufuklar senindir
Koru beni ötelere eriştir
İsmim unutulur birgün sesim boşlukta çınlar
Yakınlıklar sendendir
Koru beni yakınlıgına eriştir
Defterim açılır birgün günahlarım çok tutar
Takdir senindir koru beni affını yetiştir
Sözüm biter birgün sessizlik uzar kelam senindir
Koru beni müjdeni yetiştir
Ya Mukit!
Sen ki herkesin her ihtiyacını her an görüp gözetirsin
Sana ayandır her türlü niyet ve hareketim
Ben seni ömrüme ve kaderime "imtihân" diye bildim,
Hâyırsızsan Gel'me! diyecek kadar az sevmiyorum seni…
Hâyırsız olsan dahi Gel!
Allah yokluğundaki acı kadar, varlığında yakmaz içimi bilirim.
Sırtımı "kalpleri birbirine ısındıran yalnızca Allah’tır" ayetine bağladığımdandır sözüme bu kadar kefilliğim.
Olacağı varsa tez zamanda olsun,
Zirâ bu gidişatla öleceğim var…
Adamın hası, ayrılıkta belli olur.
Kadınlarla tanışırken, sevişirken, işler yolundayken, hepsi kibar görünür; kur yaparlar, kapı açarlar, sandalye tutarlar, çiçek alırlar; ağızlarından bal damlar.
Sonra gün olur, ayrılık kapıyı çalar.
İşte o zaman, vitrin kırılır, cila dökülmeye başlar.
Uygar sandığınız o adam, anında yoldan çıkar; bağırır yok yere, dili çatallaşır, birden küstahlaşır.
Kıskanç, pinti, aksi bir magandaya dönüşür.
Durup dururken eski defterleri açar, unutup gittiğiniz bir gecenin, sohbetin, kişinin hesabını sorar.
“Sen zaten…” girişiyle başlayan suçlamalar, “Ben aslında…” itirafıyla devam eder.
O konuştukça fark edersiniz ki, siz kendinizi feda ederken, o bambaşka yollara sapmıştır.
Ey benim İyimser HALLERİM..!!
Çabuk ALDANIŞLARIM..!!
Hep İNANIŞLARIM..!!
Alttan ALIŞLARIM..!!
Hatayı Hep Kendimde BULUŞLARIM..!!
Deymeyecekleri Kafaya TAKIŞLARIM..!!
Yoktan Yere Akıpgiden GÖZYAŞLARIM..!!
Herkesi İnsan Yerine KOYUŞLARIM..!!
Hepinize ELVEDA.!!
Artık Kimsenin Zorla Kimsesi Olmayacağım...!
Bil ki içimde seni yaşatmıyorum artık,
Benim için öldün de topraklara gömüldün,
Yüreğime sevgini taşıtmıyorum artık,
Bir köşeye atılıp anılara gömüldün…
İsmini dudağımdan düşürdüm hece hece,
Sana ait ne varsa silip attım kendimce,
Yanmayacağım artık hasretinle her gece,
Kuru bir yaprak olup rüzgârlara gömüldün…...
Şu dilimi bağlarım yine de anmam seni,
Bağrıma taş basarım yine de sarmam seni,
Ne yapayım ben senin kirli yalan sevgini,
Artık hiç söylenmeyen şarkılara gömüldün…
Huzurla koyuyorum kafamı yastığıma,
Ruhun bile giremez artık uykularıma,
Güneş her gün ne güzel doğuyor sabahıma,
Görülüp unutulan rüyalara gömüldün….
Ayrılığa hamilesin.
İhanete aş eriyorsun.
Aklında nur topu gibi terk ediş,
Kalbinde yeni ilişkinin tekmeleri var.
Ama artık çok geç sevgili....
Menopoza girmiş sadakatin.
Defalarca tedavi ettirsen de senliğini.
Benden böyle ölü doğum yapacak kalbin...
Bir çok kez öldüğümü biliyorum,
Kenarından köşesinden hayata tutunduğumu,
Güneşimin günlerce tutulduğunu,
Güzel günlerin kısa hikayeler anlatan misafirler olduğunu
SONRA YOK OLDUĞUNU...
Onlar gidince yok olduğumu, kendimden yoksunluğumu,
İnsanın yoksuLluğunu, kötü günün kenarda pusu kurduğunu,
Akbabanın sessizliğini bilip duymak kurdun uluduğunu.
Bir çok kez öldüğümü biliyorum,
Ruhum üzerimdeyken öldürüldüğümü,
Gözüm açık bakarken dünyaya körlüğümü,
Katillerimi bizzat gözümle gördüğümü cinayetin örtüldüğünü,
Biliyorum aslında her bir şeyin gerçek yüzünü.
İnsanların yüzsüzlüğünü, her şeye rağmen bendeki güçsüzlüğümü,
Eksik kelimeli sözlüğümü, karanlığımın güneşime karşı üstünlüğünü…
Bir çok kez öldüm, yeniden hayata döndüm
Biten filmi başına sardım kendimi orda gördüm.
İzledim oyun bozanla oyuna dalmış saf ölümlüyü.
Söküp atmak istedim içinden üzüntüyü....
Tekme tokat iteleyesin gelir zamanı gecenin en kör yerinde...
ellerin yana yana çekersin güneşin ipini ...
sabır niyetine tespih çeker gibi sayarsın yıldızları...
ve fısıldarsın sadece kalbinin duyacağı bir sesle ....
Geçecek..çok acıyacak canın , çok yanacak, evet derin izler bırakacak ama..geçecek !