Tuesn

Tuesn

Üye
03.09.2012
Acemi Er
40
Hakkında

#08.09.2012 05:27 0 0 0
#05.09.2012 17:26 0 0 0
#05.09.2012 17:14 0 0 0
#05.09.2012 17:12 0 0 0
#05.09.2012 15:01 0 0 0
#05.09.2012 13:38 0 0 0
#05.09.2012 13:09 0 0 0
#05.09.2012 11:08 0 0 0
#05.09.2012 11:06 0 0 0
#05.09.2012 10:58 0 0 0
#04.09.2012 20:11 0 0 0
#04.09.2012 05:24 0 0 0
#03.09.2012 19:31 0 0 0
#03.09.2012 19:16 0 0 0
#03.09.2012 13:32 0 0 0
  • bence hepsi çok şık değil.. 10. resimdeki göğüs deseni ile o abiye etek birleşmez. tasarımı sevmedim. ancak o dantel desene bayıılırım. daha hoş tasarımlarda kullanılabilirdi. :) son elbisedeki leopar deseni hoş durmuş. farklı olmuş yani. ama yanlış yerde kullanılmış. leopar güzeldir fakat doğru elbiselerde ve doğru yerlerde kullanılmalı bence. yorum yapabileceğim bu iki elbise var sadece. :) emeğinize sağlık. :)
#03.09.2012 11:23 0 0 0
  • @ıssızada adlı üyeden alıntı:
    genel olarak yorumların çoğunluğunu okudum... vay halimize vayyyy... ülke ve din meselelerine hiç karışmayan kayıp vatandaş zaten büyük kaybımız...
    peki ya "duyarlıyım" diye ortaya atlayan vatandaşalrımızın futbol fanatizmi gibi, holiganlar gibi, sadece yetiştikleri çevreden, siyasi zihniyetten ezberledikleri bir kaç ezberlenmiş slogandan başka fikir falan yok...

    bi taraf atatürkü abartılı bir şekilde tanrılaştırıyor nerdeyse, bir taraf yapılan iyi şeyleri de inkar ediyor... bir tek horrabin nickli bir arkadaş var. o bilimsel, tarafsız ve kaynaklardan faydalanıp tarihi gerçekleri ile ele alıyor. her iki tarafın artı ve eksi yönlerini adil bir şekilde ortaya koyuyor...

    sokak kavgası gibi, takım fanatizmi, çocuk oyunu gibi kavgalarla, hakaretlerle, sloganlarla fikir tartışması olmaz. var ise bilginiz benim savunduğum doğruları elinizdeki ısbatla çürütürsünüz. ben ona karşı sağlam delil sunamazsam o fikri kabul edip, doğrularıma katmak durumundayım. tabi samimi isem, adil isem, vicdan ve etik değerlere sahip isem...

    bir kere her şeyi kendi oluş şartlarında, oluş zamanında konjonktürel etkileri içinde değerlendirmek lazım. maç seyreden her kes birer fatih terim olur. kenardan bağırır. şunu oyuna sok, şunu al, yerlerini değiştir, kadro şöyle olsun... kimse onun sözüne itibar etmez ama teknik direktör yılda 5-10 trilyon para alır...

    yani diyeceğim o ki; oturduğumuz yerde koltuk teorisi üretip atatürkün o günkü şartlarda neler yapması gerektiğini sallamak kolay... muhterem kardeşim sen olsan ne yaparsın? çok biliyorsan 30 yıldır bir kürt sorunu var... neden her kesi incitmeyecek, mutlu edecek bir çözüm sunmuyorsun, neden bu günün atatürkü sen olmuyorsun?

    atatürk o şartlarda yapılabilecek en makul şeyi yapmıştır. ama batı yaşamına sempatisi tartışılmaz. bu bir zaaftır. medeniyet frak giymekle, şapka takmakla, dans ve içki geceleri düzenlemekle olmaz... ama bu atatürkün mutlak kötü olduğunu göstermez. öngörüsü, planlaması, birleştirme fonksiyonu tartışılmaz... ama milyonlarca şehide mal olan bir zaferi sadece ona mal edip "ulu" gibi kavramlarla sıfatlandırmak ta yanlış. kimse ölüme koşarken " atatürk, atatürk" diye naralar atıp şehadet şerbetini içmedi. hepsi "allah, allah" nidalarıyla ölüme koştu... yani atatürk rızası için değil, allah rızası için ölüme koştular. şimdi o şühedanın nesli kendisine dayatılan ve adına laik eğitim denilen ucube bir ideolojinin ürünü olarak allah diyen her kesi gerici, yobaz, örümcek kafalı diye hor görüyor... bu çok acı... bu manda altına girmek kadar acı. çünkü milletleri millet yapan öz değerleri, öz kültürüdür...

    atatürk sıradan değildir. ama ulu diyip geçmek te mantıklı değildir. bir arkadaşımızın değindiği üzre şapka devrimi adı altında katledilen çok insanımız vardır. istiklal mahkemeleri resmen kıyım yapmıştır. bunlar meclis tutanaklarında var ve çeşitli şekillerde arşiv numaraları verilip yayınlandı...

    hilafet ve medreseler konusu... tabi ki kaldırmak yerine içi doldurulmuş, fonksiyonel yapısına kavuşturulmuş olarak devam etse idi bir çok siyasi ve ekonomik faydasının yanı sıra ülkemizde dini inançların sağlam temellerde devamına büyük katkısı olurdu...

    medreseler diyip bir ön yargı ve ön kabul içinde olmamalıyız. her medrese, her medrese görevlisi dürüst müydü? kiliseler gibi mal edinme aracı olarak kullanılanlar, nüfuz aracı olarak kullananlar yok muydu? ama toptan kötüydü demek te, toptan iyiydi demek te safdillik olur. daha denetlenebilir, daha organize, sadece dini eğitim veren sağlıklı kurumlar haline getirilebilirdi.

    Atatürkün büyük hizmetleri vardı. ama mutlak bir insan numunesi, mutlak dürüst falan diye kandırmayın kendinizi... mesela alkol masalarında önemli atamalar, aziller, devlet kararları vermesi.... yarım yamalak ipuçları ile verilse de kadınlar anlamındaki sosyal ilişkileri.. ( mesela atatürkçü bir yazar olan ayşe kulin'in okuduğum füreya isimli romanında ben bazı imalar sezdim).

    ve hep merak ettiğim iki şey var. habire "atatürk falan parayı filan banka kurulsun diye bağışladı, filan toprağı falan yere bağışladı"... afedersiniz ama resmi ideolojinin ön gördüğü ders kitaplarından öğrendiğim kadarıyla atatürk babasız, fakir bir çocuktu. tatilde dayısının tarlasından karga kovalardı. o bağışladığı para veya toprakları nerden buldu? ikincisi savarona... linctenstain prensesine hediye olarak yaptırılan o zamanın en lüks gemilerinden biri... taş üstünde taş kalmamış memlekette, insanlar kepek bile bulamıyor pişirdikleri otlara karıştırıp katık yapmak için. atatürk o savarona gemisini ülkeye nasıl bir faydası olur diye aldı ki? kimin parasıyla? bildiğim kadarıyla orda misafir ağırlayıp rakı sofraları kurardı. var mı benim aklımın ermediği ülkeye bir faydası?

    ama.... atatürke saygısızlık yapmak, ülkeye yaptığı hizmetleri toptan yok saymak ta doğru değil... bir çok değerli hizmeti var. ve bir çok ders alınacak fikri var... zorla sıralara dizilip hazırolda bekletilmek yerine, onu kanunla korumak yerine, bazı siyasilerin oy deposu olarak görülmek yerine keşke atatürkü tartışma ve anlama, ama anladığını hayata uygulama yetisi kazandırılsaydı bize...

    atatürke ve atatürkçülere dinsiz demek hata... ama bazı atatürkün arkasına sığınıp laiklik anlayışlarını atatürkçülük diye yutturanların, dini bütün insanlara yobaz demeyi atatürkçülük veya laiklik sananların, hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir diyen atatürke rağmen meclisi boykot edip, halkçılık diyen atatürkün cumhur yani halkın seçtiği cumhurbaşkanına boykot yapanların, yani deniz baykal gibi hayatı boyunca atatürkün izinden gidip ülke için taş üstüne taş koymamış ikbal peşindeki sömürücülerin, ihtilalci zihniyetlerin bize sattığı atatürk değil, gerçek atatürkü anlamak lazım...

    laiklik... insan laik olamaz... rejim ya da sistem laiktir. din ve devlet işini ayrı tutarsın. ama genelgeler yayınlayıp cuma hutbelerine müdahale etmezsin. okul birincisi türbanlı diye birincilik törenlerini iptal etmezsin. türbanlı diye kendi üniversitenin verdiği diplomaya rağmen doktorluk, avukatlık yapmasına engel olmazsın. insanın türk, müslüman veya laik olması için önce insan olması lazım. insan varsa evrensel insan hakları vardır. iş yapma, seyahat etme, devlet hizmetlerinden faydalanma, eğitim hakları gibi hakları laiklik maskesi ile engelleyemezsin ve bunun atatürkle de, atatürkçülükle de alakası yoktur...

    7 yıllık görevi boyunca 2 defa eşiyle el-ele markete gidip, 2 defa kırmızı ışıkta durup milli kahraman ilan edilip atatürkçülük adına veya laiklik adına parlementer rejimin hazırladığı kanunları sürekli boykot etmezsin...

    irticaya karşı tedbir adı altında yapılan mgk toplantılarına ( 28 şubat ve illegal batı çalışma gurubu gibi toplantıalra da) başkanlık edip, dindarları gerici, yobaz sayıp toplantı çıkışında bu ülkenin gariban vatandaşının vergisiyle sağlanmış makam arabaları ve korumalar eşliğinde 450 sene önce mozartın yazdığı senfoniyi izleyip " işte çağdaş tüüüükiyemin manzaaaaası" demezsin orta çağda yazılmış bir müziğe. hem de başını örtenlere ortaçağ zihniyeti diyen toplantılara başkanlık ederken...

    bir arkadaş batının teknolojisi demiş... müslüman olmak demek teknolojiye karşı çıkmak demek değildir ki.. japonlar hala büyük bir saygıyla kimono giyer ama teknolojiyi baştan batıdan çalmış, sonra kendisi geliştirmiştir...

    kısacası her birimiz bu ülkenin vatandaşı olarak müslüman olarak allah rızası için, ülkenin bekası için, atatürk ilkeleri için bu ülkeye hizmet ve fedakarlık anlamında ne yaptık? okumuyoruz... üretmiyoruz. marka, moda, rap, hip-hop, futbol dışında bişeyden haberimiz yok... çıkıp ahkam kesiyoruz...

    sevgili atatürkçü arkadaşlarım. sizler ilericisiniz. atatürten 80 yıl sonrasındasınız. atatürkten seksen yıl ilerde misin yoksa hala onun gölgesine saklanıp avutuyor musun kendini sloganlarla?

    atatürk seksen yıl sonrasındaki neslin hizmette, vizyonda, ufuk sahibi olmada kendisinden seksen yıl ilerde olmasını, kendisini gölgede bırakmasını isterdi...

    sen nerdesin? ne yaptın? ne ürettin? bu ülkeinin ekonomik, siyasi verilerine ne kadar hakimsin?

    sokaklara dökülüp devlete ve devlet büyüklerine hakaret edip, bedeva okul, daha yüksek maaş isteme dışında fonksiyonun ne?

    üretimin ne? eserin ne?

    bill gates oldun da, türban veya sakal mı engel oldu sana? uazaya gititn de sağcı veya dinci dediğin biri mi engel oldu?

    atatürk heykellelri önünde hazırolda durmakla, anayasa mahkemesi kararıyla vatan haini diye vatandaşlıktan çıkarılmış zülfü livanelinin arkasından sokaklara çıkıp cumhuriyet mitingi yapıyorum ayaklarıyla bu ülkeyi kaosa sürüklemekle mi ilerici ya da atatürkçü olunuyor?

    diskoyla, rap la, hip-hopla, mini giymekle, bikiniyle kendini sergilemekle mi batılı, ilerici ve bilimsel olunuyor?

    biri demiş kürtaj ve 3 çocukla uğraşıyor... çoğunuz duymuşsunuzdur bir cümle var. kimisi hz. muhammed söyledi der, kimisi başkasına mal eder... ama cümle çok doğrudur...

    "bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday yetiştir, on yıl sonrasını düşünüyorsan meyve ağacı dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir"

    avrupa nüfus olarak hızla yaşlanıyor. türkiyenin genç nüfus olarak gelecek için büyük potansiyeli ve artı avantajları olacaktır. ülkemizin iç konjonktürüyle ilgili de bazı gerekçeler var. ama siyasetin gereği olarak bazı şeyler dillendirilemez...

    bir ara bir istatistik okumuştum. türkiyede nüfus 70 milyon. günlük ulusal gazete tirajı 4 milyon. japonyada nüfus 110 milyon, günlük gazete tirajı 127 milyon.... anladın mı sevgili kardeşim... onlar 5 dakkalık tramvay yolculuğunda bile kitap okur, vizyonunu genişletir, cep telefonu, notebook üretir... sen okumazsın, cep telefonunu satın alır faceye takılırsın, sms çekersin, bir araya gelir argo konuşmalarla futbol muhabbeti yaparsın, ceza funklup kurarsın, sagopa fun klup kurarsın...

    kandırma kendini kardeşim. bırak atatürkün artı ve eksileri tarihe mal olsun. sen bi atatürk olabildin mi?
    Orijinali Göster...

    noktayı koymuşsunuz... dediklerinizin arkasındayım.. "bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday yetiştir, on yıl sonrasını düşünüyorsan meyve ağacı dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir" derin bi söz. anlamak isteyene diyelim.
#03.09.2012 10:42 0 0 0
#03.09.2012 10:13 0 0 0
#03.09.2012 10:01 0 0 0